Bölüm 4: Ümitsiz vaka.

avatar
440 1

Bilinmeyene Yolculuk - Bölüm 4: Ümitsiz vaka.


Gayriihtiyari Jordan elini cebine atmıştı ve yuvarlak bilye büyüklüğündeki bir nesneyi hissettiği an durdu, elini cebinden çıkarttı ve mavi bir ışık saçan inciye baktı. 


''Aaahhhh unuttummmm!'' diye bağırdı. 


Jordan'ın durup bağırmasıyla, ağaçların tepesinde sağa sola atlayan maymunlar da durmuş merakla ona bakıyorlardı. 


''Amanda'nın hediyesini vermeyi unuttum, lanet olsun, lanet olsun, ahhhh!''

 Bağırırken saçlarını karıştırıp kafasına vurmaya başladı. 

''Aptal kafam offf!! Amanda haklı, ben tam bir aptalım!'' 

''Amann neyse, döndüğümde veririm artık.''


İnciyi tekrar cebine attı, ıslık çalarak ve elindeki sopayı sağa, sola vura vura ilerlemeye devam etti. 


Maymunlar, Jordan'ın elindeki inciyi gördüklerinde, önce şaşırmış sonra aralarında garip bir iletişim kurmaya başlamışlardı. Jordan bunu fark ettiğinde yukarı baktı ve tek gördüğü, garip seslerle bağıran maymunlardı. Sonra aralarından biri hızla diğerlerinden ayrıldı ve gözden kayboldu. Diğer bütün maymunlar, bir anda Jordan'ın etrafını sardılar. Sanki bir yere gitmesini istemiyorlar gibiydi. Jordan durdu, bir anlam verememişti. 


''Heyy ne yapıyorsunuz? Sizlere zarar vermek istemiyorum. Anlıyorum, burası eviniz ve onu korumak istiyorsunuz ama bana denk değilsiniz. Ben, Jordan, size söz veriyorum evinize bir zarar vermeyeceğim. Tek istediğim birini bulmak ve sonra gideceğim.'' Ancak Jordan'ın bilmediği şey, maymunların inciyi istiyor olduğuydu.


Jordan, onları uyardıktan sonra sakin adımlarla maymunlara doğru yürümeye devam etti.

Köyden herhangi birisi bu manzarayı görseydi, Jordan'ın oracıkta can vereceğini düşünürdü. Amanda görseydi, sanırım küçücük bedeniyle bütün maymunları çiğ çiğ yerdi; Jordan'ın kılına zarar gelse gözü dönüyordu. Levy görse ne mi olurdu? Kesin donakalır, oracıkta bayılırdı. 


Jordan, tam yumruğunu kaldırmış onu engelleyen maymunlara saldıracakken, ağaçlardan yüzlerce maymun aşağıya atladı ve çembere katıldılar. Sayıları gittikçe artıyordu. Jordan bile tepkisiz kalamamış, yumruğunu indirmiş, şaşkınlıkla onları izliyordu. Yüzlercesi etrafını sarıyordu. İlk defa bu kadar çok maymunu bir arada görüyordu. Onlarcasıyla savaşmıştı, yüz maymun birlikte saldırsa belki sağ çıkabilirdi ancak yüzlercesi... bu bir ilkti. 


Jordan kollarını sıyırdı. Minicik bedeniyle, 2 metrelik yüzlerce maymunun arasında, yüzünde cani bir gülümsemeyle dövüş pozisyonu aldı ve ellerini yumruk yaptı. 


''Ölürseniz beni suçlamayın'' 


Jordan, öne atıldı ve hızından aldığı momentum ile önündeki maymuna bir yumruk patlattı. Tepki dahi veremeyen maymun, metrelerce geriye uçarak, domino taşları misali, arkadaki maymunları da devirdi. Tek bir yumrukla çember dağılmış, Jordan, kendisine kaçacak bir yol açmıştı. 


Arkasından, sağından ve solundan sürüyle maymunlar saldırdılar fakat Jordan, çoktan açtığı yoldan kaçarak koşmaya başladı. Kaçtığını gören Maymunlar, bağırarak, tekrar ağaçlara atladılar ve takibe başladılar. 

2 yıl boyunca Jordan'a saldıran maymunlar, onu hiç köşeye sıkıştıramamış, hızına bir türlü yetişememişlerdi. Bu durum da onları, kıt akıllarıyla bir çözüm üretmeye zorlamıştı ve etrafında çember oluşturma fikri böyle ortaya çıkmıştı. Tabii ki bu taktiğin de işe yaramadığını anlayan maymunlar, eski saldırı yöntemlerine geri dönerek, ağaçlardan takip ederek ani saldırılarla düşmanını yenmeye çalışacaklardı. Akılları daha fazlasını yapmaya yetmiyordu ancak içgüdüleri ve hareket kabiliyetleriyle, sayılarını da hesaba katarsak, Jordan tehlikedeydi.


''Yehhhhuuuu''  Jordan hızla ilerlerken, üzerine atlayan maymunları yumruk veya tekmelerle saf dışı ediyordu ve bunu yaparken eğleniyor gibi gözüküyordu. 

Köyden biri bunu görse ne derdi acaba?

Bu kovalamaca ve Jordan'ın eğlencesi saatlerce sürdü. Hızla ormanın derinliklerine ilerlerken, ağaçlardan saldıran maymunlara karşı direnişi gittikçe zorlaşıyordu.  

''Enerjim sonsuz değil, yorulmaya başlıyorum. Böyle giderse, bu maymuncuklara yem olacağım. Bir süre saklanmam gerek.'' Savaşırken bir yandan etrafı gözlemliyordu. ''Bu yakınlarda bir mağara olması gerekiyordu, hmmmm!'' 


Tam o anda ormanın derinliklerinden bir kükreme sesi duyuldu. Bu öyle bir kükremeydi ki, ağaçlardaki tüm kuşlar bir anda havalanmış, diğer tüm canlılar sağa sola kaçarak yok olmuş, saldıran maymunları bir anlığına hareketsiz kılmıştı. 


''Bu da ne?'' Jordan öylece durmuş sesin geldiği yere bakıyordu. 

Ağaçların tepelerinde bulunan tüm maymunlar da kükremeye başlayıp elleriyle göğüslerini yumrukluyorlardı. 

Jordan o an hissetti ve kafasını yukarı kaldırdı. Tam o anda büyükçe bir karartı hızla yere indi ve Jordan'ın tam önüne düştü. 


GÜMMMMMMMMMMMM...


Yer titredi ve kuru toprak çatlamaya başladı. Etraf toz duman olmuş, görüş açısı hayli kapanmıştı ancak Jordan önünde duran devasa karartıyı görebiliyordu. Bu, neredeyse 5 metre büyüklüğünde, devasa bir gorildi. 


''Woowwww , kocamannnnn'' Jordan şaşırmıştı, gorili ilk kez görüyordu. 


''Sanırım sana maymuncuk dersem, ayıp etmiş olurum.'' Kafasından ter damlarken acı acı güldü. 


Yüzlerce maymun ağaçlardan atlayıp Jordan'ın kaçış noktalarını tekrar kapatmaya çalıştılar. Bu taktiğin kilit noktası ortaya çıkmıştı ve hepsi, gorile olan güveni tammış gibi kükreyerek göğüslerini yumrukluyorlardı. 


''Liderleri sensin demek!'' Jordan'ın şaşkınlığı geçmiş, sakin ve kararlı bir şekilde dövüş pozisyonuna geçmişti.


Goril, tekrar kükredi ve elleriyle göğsünü yumruklamaya başladı. Sonra gözlerini Jordan'a dikti. 


''Anladık tamam güçlüsün, ne bağırıyorsun!''


Jordan'da dik dik gorile baktı, ileri atıldı ve sıçrayarak gorilin karnına tüm gücüyle bir yumruk attı. Goril bir adım geri attı; canı yanmıştı ancak saldırıyı karşılayacak güce sahip görünüyordu. Hala havada olan Jordan'a avucunun içiyle vurduğu gibi Jordan yüzlerce metre uzağa uçarak, devasa bir ağacın gövdesine çarptı. Ağaç anında parçalandı ve yıkılırken, Jordan da ağaç kökünün dibine düştü. Kafasından kanlar akıyorken, ağzından tonla kan tükürmüştü. Dizlerinin üzerinde, ellerini yere koyarak kafasını kaldırdı ve Gorile baktı. 


''Seni Gorillaz seniii. Seni geberteceğim!'' Gözleri kararlılıkla ışıldıyor, bir an olsun gorilden ayrılmıyordu. Eliyle ağzındaki kanı sildi ve ayağa kalktı. 

O sırada, ona yakın olan iki maymun, sağlı sollu saldırıya geçti. Jordan onlara bakmıyordu bile. Ölümün aurası bedeninden yayılıyordu. Aniden sağdan gelen maymuna doğru fırladı, yumruğundan kaçtı ve eliyle maymunun kafasından tutup onu toprağa gömdü. 

GÜMMM. 

Toprak yarılmış maymunun kafası içine girmişti. İçsel gücünü ayağında yoğunlaştırarak, diğer taraftan üzerine doğru gelen maymuna bir döner tekme attı. Tekme öyle sertti ki, maymunun karnı içine göçtü ve kemiklerinin kırılma sesi duyuldu. Mermi gibi gorile doğru uçmuş, yüzlerce maymunun önüne düşmüştü. İki maymun da oracıkta can vermişti. İki senedir onlarla savaşıyor olsa da, bu ilk öldürüşüydü. 

'Kaçmam lazım. Kaçmazsam bu Gorillaz ve yardakçıları beni öldürecek. Neden böyle oldu ki? Hiç böyle bir şeyle karşılaşmamıştım! Bu Gorillaz çok güçlü. Mağara... mağaraya sığınmalıyım. Ne taraftaydı? '

Nefes nefese kalmıştı, arada bir kan tükürüyordu ve dik dik gorile ve maymunlara bakarken bunları düşünüyordu ancak aldığı darbe çok güçlüydü ve düşüncelerini toparlayamıyordu. Başı dönüyor, gözleri kararıyordu, güçlü iradesi ile ayakta zor durabiliyordu. Kan ve ter birbirine karışmış, kıyafetleri parçalanmıştı; ölümün kıyısındaydı. 

Birden arkasını döndü ve kaçmaya başladı. Sahip olduğu her güç kırıntısını kullanıyor mağaraya doğru koşuyordu. Mağaranın girişi, maymunların giremeyeceği kadar küçüktü. 

'Oraya ulaşırsam hayatta kalabilirim. Koş... koş Jordan.'  


Yaklaşık bir saat süren kovalamacada, Jordan kaybettiği kan yüzünden yavaşlamaya başlamıştı. Eliyle vücudunu kontrol etti ve çarptığı ağaçtan kopan bir parçanın beline saplanmış olduğunu fark etti. Eliyle çıkartıp attı ve yarayı eliyle bastırarak kan kaybını azaltmaya çalışıyordu. Ancak Jordan'ın o haldeyken fark etmediği şey, hızının bir hayli düşmüş olmasıydı. Anında Maymunlar etrafını tekrar sardı ve ağaçların tepesinden inen goril, bir hışımla çemberin içine daldı. 


'Şimdi ayvayı yedim.'  


 Goril, elleri yerde, bir sumo güreşçisi misali, Jordan'ın üzerine atıldı. O an, gorilin üzerine gelişini ağır çekimmiş gibi hissetti Jordan. Sola adım attı ve üzerine atılan gorilden kıl payıyla uzaklaştı. Hedefini ıskalayan goril, arkasını döndü ve zıplayarak Jordan'ın üzerine atıldı.

 Jordan'da saldıracak enerji kalmamıştı, gözleri kan çanağı olmuş, kapanmak üzereydi. Acı yüzünden göz bebekleri titriyor, dişlerini sıkıyordu. Omuzlarına kadar inen siyah saçları, kan ve terden sırılsıklam olmuş, yüzüne yapışmıştı. Ellerini havaya bile kaldıramıyor ancak dik dik gorile bakmaya devam ediyordu. Aldığı darbe etkisiyle kemikleri kırılmış, vücudunda derin yaralar oluşmuştu. Saatlerce, diğer maymunlardan kaçarak dövüşmesinin, enerjisinin çoğunu tükettiği düşünülürse, Jordan ümitsiz durumdaydı. 

Kafasını eğdiği gibi, gorilin savurduğu yumruktan kurtuldu ve tersine hamle yaptı ancak o anda gözleri kapandı, enerjisi bitti; yüzlerce maymun ve bir gorilin dibinde, yere düşüp bayıldı. 







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46898 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr