[Çığırından çıkmış bir zaman bu. Ey kör talihim benim!
Sanırım Hamlet'den bir alıntıydı. Sanki bu zamanlar için söylenmiş gibi....
Canavarlar şeytanlar elfler kara garabetler tanrılar... Artık hayatımızın bir parçası. Kara gecitlerden çıkan şeyler hayatımızı kökten degiştirdi..
Eskiden metafiziksel , hayali olarak kabul edilen şeyler artık gerçek olduğu su götürmez bir gerçek. Bir şeytanın bir eve saldırıp içerisinde ki tüm insanları öldürüp yemesi yada kara garabetlerin şehirlerimizi köylerimizi yakıp yikmalari yağmalamalari...
Orduları birbiri ardına ezen canavarlar...
Yetim bir kızın tek başına böyle bir dünyada hayatta kalabilmesi imkansız neyse ki yanlız değilim. Açdoyuranim yanımda.
Onu cooook seviyorum.]
Okuduğum bu yazıdaki Açdoyuran denen kişi benim. ismim tuhaf mi ? Açdoyuran benim ismim değil soy ismim benim adım Bir-iki AÇDOYURAN şaka gibi bir isim değil mi ? hiç cami avlusunda bulunan 1-2 yaşında ki isimsiz çocuklara nasıl isim verildiğini hiç merak ettin mi ? Demek etmedin...
Cami avlusuna bırakılan çocukların aileleri veya kimlikleri yoksa bulunamazlarsa polis memuru tarafından tutulan tutanakta çocuğa bir isim verilir ve o verilen isim çocuğun kimliği olur. Benim ismim emeklisi gelmiş bir polis memurunun eğlence arayışı ile konulmuş ve öylede kaldı.
Neyse bu önemli değil bu yazıyı sana neden okuduğumu söylemeden önce bu yazıyı yazandan bahsetmeliyim. Bu yazıyı yazan kişi ise yetimhanede ki çocukluk arkadaşım sevdiğim kadın ve sevgilim..
Kendimi bildim bileli onu seviyorum. Güzel bir kız değil pek zekide değil en azından bana kıyasla lakin genede onu seviyorum 18 yaşına bastığımda onu nikahima almayı kafama koymuştum. Ondan en az 12 çocuk peydahlamayi planlıyordum...
Bu benim hayalimdi...
Büyük bir hayal değil değil mi ? Belki çocuk sayısı için sevdiceğim ile müzakere yapabilirdim...
Hadi amaa ağlama senin gibi sert bir erkek böyle duygusal bir hikayeden dolayı aglamamali. Ağlamayı kes. Güzel. Devam edelim lakin bunlar hiç bir zaman gerçekleşmedi. Neden biliyor musun ?
Bir şeytan yaşadığımız yetimhaneye saldırdı...
Güçlü bir şey değildi 2.5 metre civarında zayıf bir şeydi senin gibi güçlü bir şövalye'nin rahatlıkla baş edebileceği türdendi. Lakin yetimhanede senin gibi birisi yoktu çocukları koruyacak bizleri koruyacak...
Aslında olması gerekiyordu siz şövalyelerin yetimhane gibi yerleri korumak için daimi bir birlik bulundurmasi gerekiyordu lakin o gün yetimhanede tek bir şövalye bile yoktu tuhaf değil mi ? Belki kaçtilar belkide farklı göreve çağırdılar....
Neyse...
Şeytan yetimhaneye girip önüne geleni öldürdü üzerine ne atarsak atalım ne yaparsak yapalım onu durduramadik.. Bizim gibi zayıf çocukların direncini kirmak onun için çok zor olmasa gerek. iğrenç kahkasi ile bizlere işgence yaparak öldürmeye başladı. Hayatlarımızla istediği gibi oynadı..
Beni duvara çiviledi hareket edemiyordum vücuduma açtığı yaralardan kan kaybediyordum yavaşça ölmek ve ölürken yetimhanede yaptıklarını izlemem şeytanın benim için gördüğü uygun sondu...
O gün beni en çok kahreden şey neydi bilmek ister misin ? Gözlerimin önünde kadınımin yaşarken parçalara ayrılıp yenmesi...
Vücudumdaki yaralar çok uzun zaman önce iyileşti lakin o sahne kadınımin gözlerimin önünde öldüğü sahne içime işledi..
Asla kurtulamayacagim bir görüntü..
Konu çok dağıldı sana bu yazıyı neden okudum bilmek ister misin?
Yada bu hikâyeyi neden anlattığımi ?
Cevap basit çünkü anlatmak istedim.
Beni araştırıyorsun ya hani belki lazım olur bu bilgi..
Uzun zamandır bir insanla yada ona benzer birşey ile konuşmuyordum bu yüzden konuşmak iyi geldi bu yüzden devam edeceğim.
O olaydan sonra gözlerimi hastahane de açtım şeytan kadınımi yerken bilincimi kaybetmişim o sırada gelen şövalyeler şeytani öldürüp beni hastaneye götürmüşler. Normalde insanlar böyle bir durumda uyandıklarında tüm şeytanları öldüreceğim intikam alacağım tarzı cümleler kurar değil mi ? İntikam arzusu ile yanıp tutuşur. Ben de intikam arzusu ile yaniyordum. Lakin intikamı kimden alacağımı bilmiyordum şeytanlardan mi intikam alayım ?
Bunun için önce şeytanların ne olduğunu bilmek gerekiyor. Şeytanlar Soyut bir evrenden gelen bir varlıktır. maddesel evrene çağrılması için bir cagriciya ve kurbana ihtiyaçları var. Kurban çağrılan şeytanın maddesel dünyadaki bedeni olur. Bu bedene ne yaparsanız yapın şeytan varlığını sürdürmeye devam eder. Maddesel dünyadaki bedeni yok olan şeytanin soyut evrene geri döner ve tekrar cagrilmayi bekler. Böyle bir varlıktan intikamı nasıl alırsın ki ? Ayrıca şeytanlar insanlardan farklı canlılardır bir hayvan türü olduğu düşünülebilir. O gün yetimhaneye saldıran şeytan sadece kendi doğasını takip etti bir koyun sürüsüne saldıran bir kurt gibi. Bir kurt koyun sürüsüne saldırdığın da bir tane koyunu yer geri kalan tüm koyunları boğar. Bu onun dogasidir. Bu olayda bu şekilde düşünülmelidir.
Bir hayvan yaptıklarından sorumlu tutulamaz lakin hayvanın sahibi tutulur. Bu yüzden o şeytani çağıran kişiyi intikam hedefim olmalı değil mi? Öncelikle bir şeytanın bu derece kontrolden çıkması için cagricinin ölmesi gerekiyor. Yani şeytan ile insan çoktan anlaşmasını yerine getirdi ve karşılığında şeytan insanı yedi bu sayede başı boş kaldı yada şeytan anlaşmacı insanın verdiği görevi yerine getirirken anlaşma yaptığı insan bir şekilde öldü ve şeytan başı boş kaldı... Bir ölüden nasıl intikam alırsın ki ? Ayrıca ölü birinin kontrolden çıkan hayvanının sorumluluğunu almasıni beklemek...
Benim için pek mümkün değil ama genede bu olaya neden olan insanın neden şeytan çağırdığını öğrenmek istedim. Araştırdım. Elde ettiğim sonuç ise anlaşması intikam alma amacı ile hareket eden bir babaydi. İntikam hedefi ise bir şövalyedi... Siz şövalyelerin görkemli havasına kapılıp aşık olan genç bir kızı olan bir babaydi. Kızı sevdiği şövalye ile birlikte olabilmek için Kızıl Kalkan Şövalye tarikatına katıldı. Kız oraya katıldıktan 4 ay sonra intihar etti. Tarikat içerisinde neler olduğu bilinmese de kızın babası Kan Sovalyesini suçladı..
Sence hikayenin geri kalanı nasıl ilerledi ?
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..