Bölüm-14 İç Dökme

avatar
116 0

Bir Yazarın Hayatı - Bölüm-14 İç Dökme


Arabada ilerlerlerken Ayaz’ın aklı Göknur’un söylediği şeydeydi. 


“Bir golemliğini göremedik ama olsun.”


Göknur’un bir şey ima edip etmediğini merak ediyordu. Kendisi henüz o kadar iler gitme cesaretini göstermemişti. Göknur’un gözünde bir sapık gibi görünmek istemiyordu. O yüzden de istiyor olsa da Göknur’dan bir hareket görmediği sürece harekete geçmeme kararı almıştı. Sonuçta ilişkiler 2 kişi arasında gerçekleşirdi. Ayaz’ın tek başına kararlar alması bencillikten başka bir şey olmazdı.


(Göknur)-Bir şey mi oldu? Canın sıkkın gibi görünüyorsun?


Ayaz’ın arabayı sürerken çok sakin olması Göknur’un gözünden kaçmamıştı. Ayaz gibi birisinin az önceki buluşmadan sonra sessiz kalıp sakin tavırlar sergilemesine imkân yoktu. O yüzden bir şeylerin ters olduğu kesindi.


(Ayaz)-Aklıma takılan bir şey var.


(Göknur)-Ne gibi bir şey?


(Ayaz)-Söylesem mi bilmiyorum. Kafamı karıştırıyor.


Göknur o anda birkaç farklı şey düşünmüştü. Ama yine de emin olamıyordu. Ayaz’ın bu hallerine alışık değildi. O yüzden de bu gibi durumlarda ne düşündüğünü kestiremiyordu. Bu yüzden de Göknur aklına gelen en mantıklı soruyu sorma kararı aldı.


(Göknur)-Kim kafanı karıştırıyor?


Ayaz’ın gündelik hayatta yaşanan şeylere takılmadığını varsayarsak bu soru Göknur’un sorabileceği en mantıklı soruydu.


(Ayaz)-Sen.


Ama işte bu cevap Göknur’un beklediği son cevap bile değildi. Ayaz’dan kendi adını duyar duymaz dondu ve ne yapacağını şaşırdı.


(Göknur)-H… a? Na-nasıl yani? Ben mi? Ben mi kafanı karıştırıyorum?


Göknur ne diyeceğini bilemediği için kekelemeden edememişti.


Ayaz arabayı yolun kenarına çekti ve durdurdu. Sonra da meraklı gözlerle Göknur’a bakarak…


(Ayaz)-Seni sıkıyor muyum Göknur?


Göknur bu soruyla beraber daha da şoka uğramıştı. Elbette ki Ayaz’dan sıkılmıyordu. Hatta onun aşırı tavırları onu kahkahalara boğuyordu. Sadece tatlı kız imajını bozmak istemediği için ulu orta deliler gibi kahkaha atmıyordu.


Ama Ayaz bu soruyu sorduysa kesinlikle kendisini sıktığını düşünüyordu.


“İyi de neden böyle düşünüyor? Böyle düşünmesi için bir sebep yok ki?”


Gerçekten de Ayaz’ın böyle düşünmesi için bir sebep yoktu. Bunca zaman burnunun dibinden ayrılmayıp sürekli ona aşkını ilan ettiği etmesine rağmen sıktığını düşünmemişti ama şimdi mi düşünüyordu. Bu tamamen saçmalık bir durumdu.


“Yoksa… işler ciddiye bindiği için böyle hissediyor olabilir mi? Neyse neyse. Önce durumu toparlamam lazım.”


(Göknur)-Beni neden sıkacaksın ki Ayaz? Böyle düşünmeni sağlayacak bir şey mi yaptım?


(Ayaz)-Ya… aslı-aslında…


Ayaz o anda bu soruya verecek bir cevabı olmadığını fark etti. Göknur hiçbir şey yapmamıştı. Bu durum tamamen Ayaz’ın kendi kuruntusuydu. İşler ciddiye bindiği için artık onu sıkıyormuş gibi hissediyordu. Sonuçta eskiden sürekli kendisini reddediyor ve konu dağılıyordu. Şimdi ise Göknur her şeye olumlu bakıyordu.


Bunca zaman reddedildiği için Ayaz’ın düşünce yapısı bu reddedilmelere alışmıştı. Şimdi de her şey olumlu olduğu için psikolojik olarak bir sorun varmış gibi hissediyordu.


(Ayaz)-Ahh, pes ediyorum. Senden çekinmeme gerek yok. Sadece aramızda gerçekleşen her şeyi olumlu karşıladığın için kafam karışıyor. Bazen beni kırmamak için bile bir şeyleri kabul ediyormuşsun gibi hissediyorum. Sırf bu his yüzünden kendimi olabildiğince tutuyor ve bir şeyler için zorlamamaya çalışıyorum. Sende bugün “golem” kısmında öle şeyler söyleyince… bilmiyorum yani… Daha evlenmedik bile ama… seni o kadar çok seviyorum ki bazen sana olan duygularımı kontrol etmekte zorlanıyorum. Her anlamda. Seni seviyorum. Seni istiyorum. Öyle narinsin ki sana zarar vermekten korkuyorum. Sanki her an kırılabilirmişsin gibi hissediyorum. Tek bir dokunuşla, tek bir sözle. Tek bir bakışla. İnan bana neden böyle hissettiğimi bilmiyorum ama ben… yani benden… nefret etmeni istemiyorum. O yüzden hiçbir şey için acele etmemek adına çabalayıp duruyorum. Ama benim için işler gittikçe zorlaşıyor. Sana iyi bir gelecek vermek istiyorum ama ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Çıkmazdayım.


Ayaz içinden geçen tüm bu şeyleri söylerken Göknur tek kelime bile etmemişti çünkü Ayaz’ın bunları söylemek için ne kadar cesaret topladığını tahmin edebiliyordu. Aslında Ayaz’ın gözleri ıslanmaya başladığında onu durdurmak istemişti ama buna cesaret edememişti.


Şimdi ise ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Hiç böyle hissetmemişti ve her zaman içtenlikle Ayaz’ın isteklerini olumlu karşılamıştı. Ama Ayaz’ın böyle düşünebileceği hiç aklına gelmemişti. Her zaman pozitif olup kendisine musallat olan çocuk şimdi onun için endişeleniyordu.


(Göknur)-Ayaz ben… sana böyle hissettirdiğim için üzgünüm. Ama hiçbir zaman kendimi zorlamadım. İnan bana. Bugüne kadar neyi kabul ettiysem hepsi kendi isteğimleydi. Beni zorladığını veya sıktığını bir gün bile düşünmedim. Bende seni seviyorum ve seninle olmaktan, seninle bir şeyler yapmaktan çok mutluyum. Seninleyken dünyam bambaşka bir hale geliyor.


Göknur bunları söylerken nazik elleriyle Ayaz’ın yüzünü avuçlamıştı ve sevgi dolu bakışlarla onu kendine bir kez daha aşık etmişti.


(Ayaz)-Gerçekten mi?


Ayaz’ın ıslak gözleri aniden parlamaya başlamıştı. Sanki devasa bir yük üstünden kalkmış gibiydi.


(Göknur)-Golem kısmına gelecek olursak, şakası bir kenara ama… ben bazı şeylerin yaşanması için hazırım. Yani, zaten evleneceğiz. Sadece teklifini bekliyorum.


Ayaz arkasına yaslanıp olduğu yere yayıldı. Fakat sonra toparlandı ve aniden Göknur’a sarıldı.


(Ayaz)-Hep seni zorladığımı düşündüm.


Göknur derin bir nefes verdi ve gülümseyerek Ayaz’ı sardı.


(Göknur)-Koca bebek seni.


***


O akşam eve dönmek yerine biraz daha gezme kararı aldılar ve 2 saat yol giderek bir sahilin yakınlarına park ettiler. Saat 1’e geliyordu. Her yer kapkaranlıktı ve dışarıda neredeyse kimse yoktu. Ayaz ve Göknur baş başa kumların üzerinde oturuyorlardı.


(Göknur)-Teşekkür ederim.


(Ayaz)-Ha? Ne için?


(Göknur)-İçini döktüğün için.


(Ayaz)-Onu yapmak benim için çok zordu. Biliyorsun ki küçüklükten beri bu tür konularda çekingen oldum. Ama seninleyken çekinmeme gerek olmadığını biliyorum.


Göknur, Ayaz’ın kendisini rahat hissetmesine sevinmişti. Her ne kadar öyle görünmese de Ayaz aslında kapalı bir kutuydu ve gerçek hislerini belli etmezdi. Sadece eğlenceli şeyler yaptığı zaman onun düşüncelerini bilirdiniz. Onun dışında kimse ne düşündüğünü ya da ne hissettiğini bilemez ve hatta tahmin edemezdi. Ailesi bile.


Ama küçüklüğünden beri Göknur’un yanındayken kutusundan çıkıyor ve ona karşı kendini açıyordu. Belki de bugüne kadar sürekli onunla olduğu için psikolojik olarak onun yanında kendisini rahat hissediyordur.


(Göknur)-Biliyorum tabii. Senin bu konulardan nefret ettiğini de biliyorum. Ama bundan sonra benden hiçbir şey saklamanı istemiyorum bilesin. Bir şey istiyorsan söyle ve olumlu ya da olumsuz gereken cevabı vereyim. Tabii aynı şekilde bende senden hiçbir şey saklamayacağım.


(Ayaz)-Emredersiniz efendim.


(Göknur)-Ha şöyle asker. Şimdi bacağıma uzanmanı emrediyorum.


(Ayaz)-Emredersiniz komutanım.


Ayaz biraz geri çekilip uzandı ve başını Göknur’un bacaklarına yasladı. Sonra da biraz gülüştüler.


(Ayaz)-Ay ne güzel değil mi?


Ayaz uzandığı için gökyüzünü görebiliyordu. Ve uzanana kadar ayın gerçekten ne kadar güzel göründüğünü hiç fark etmemişti. Göknur’da öyle tabii. Ayaz bunu söyledikten sonra aya baktı ve o güzelliği gördü.


(Göknur)-Gerçekten de öyle. Bulutsuz yıldız dolu bir gökyüzü.


O anda Ayaz tek elini kaldırdı ve yıldızları yakalamak istercesine kapattı.


(Ayaz)-Bir gün namımla birlikte yıldızlara yükseleceğim. Önce bayağı bir roman yazmam lazım tabii.


Aya namını yıldızlara kadar ulaştırmak istiyordu. Tüm dünyanın kendisini tanımasını ve yazdıklarını görmesini istiyordu. Koca bir ülkenin roman sektörünü tek başına değiştirmeyi başaran o çocuğu görmelerini istiyordu.


1 ay daha sabrederse bu isteğinin bir kısmı gerçekleşecekti bile. Sadece 1 ay daha beklemesi gerekiyordu.


(Göknur)-İyiymiş ha. Namı yıldızlara kadar çıkan birinin karısı olacağım.


(Ayaz)-Hahah. Ne sandın? Görüp görebileceğin en efsanevi kişiliğim ben. Benden daha iyisini nereden bulacaksın?


Ayaz tabii ki şaka yapıyordu. Asla insanlardan üstün olmak gibi bir çabası yoktu. Sadece bazı zamanlar doğruları söylüyordu o kadar. Ayaz’ın şaka yaptığını biliyor olsa da Göknur ciddileşmiş ve Ayaz’ın yanaklarını çekmeye başlamıştı.


(Göknur)-Küçük Efendi oldukça küstah bakıyorum.


(Ayaz)-Öcür dielim.


(Göknur)-Ha şöyle. Adam ol. Müstakbel eşin yanında. Bensiz küstahlaşmak ne demek?


Göknur’un bu sözlerinden sonra ikisi birden kahkaha attılar ve Göknur kendisini sırt üstü yere bıraktı. Ayaz’da toparlanıp yanına uzandı ve ay ışığı ikisini sahne ışığı gibi diğer yıldızlara göstermek istercesine tam üzerlerine vururken Ayaz o kutsal soruyu sordu.


(Ayaz)-Benimle evlenir misin? 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44788 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr