Bölüm-21 Japonya Yolculuğu

avatar
167 0

Bir Yazarın Hayatı - Bölüm-21 Japonya Yolculuğu


Ayaz romanının son cildini de gönderdikten sonra Japonya’ya gitmek için hazırlıklara başlamıştı. Bir yandan da ülke satış rekorunu bir kez daha kırma yolunda büyük adımlar atıyordu. Daha sadece 2 gün olmuştu ve final cildi çoktan 3 milyona yakın bir satış gerçekleştirmişti.


Ayaz final cildinin ne kadar ilerleyeceğini görmek için sabırsızlanıyordu ama şu anda Japonya için hazırlanıyor olmak onu daha fazla heyecanlandırıyordu. Japonya gibi bir ülkeye gidiyor olmak gerçekten efsanevi bir durumdu. Kaldı ki oraya tatil için değil röportaj vermek için gidiyordu. Ve davet eden taraf Japonya’ydı.


Bundan daha güzel ne olabilirdi ki?


Ayaz’ı sadece böyle bir teklif ve Göknur bu kadar heyecanlandırabilirdi.


(Ayaz)-Benim eşyalarım hazır. Siz ne durumdasınız?


Ayaz odasının kapısına yaslanıp diğerlerine bağırmıştı.


(Atakan)-Biz hazırız.


Abisi de kapıdan seslenmişti. Melisa’yla birlikte eşyalarını hazırlamışlardı.


1 gün sonrası için olan hazırlıklarını bitirmişlerdi. Her şeyi önden halletmek çok önemliydi. İşler son dakikaya kalırsa önemli şeyleri unutabilirlerdi ve bu hiç iyi olmazdı.


(Göknur)-Bende hazırım.


(Ayaz)-Güzel. Yanınıza kafa dağıtabileceğiniz şeyler almayı unutmayın ha. Yaklaşık 11 saat boyunca uçaktayız çünkü.


Ayaz bu durumu lehine kullanmak için laptopunu da yanında götürüyordu. 11 saat boyunca uçacak olmak ona oldukça fazla zaman sağlamış olacaktı. Uyumadığı her an yazmayı düşünüyordu. Tabii 11 saat boyunca bilgisayara gömülüp kalmayacaktı. Göknur’la da ilgilenecek ve onunla sohbette edecekti.


11 saat boyunca bilgisayara bakmak gibi bir hayvanlık yapmazdı.


(Atakan)-Ben hayvan gibi uyumayı planlıyorum. Melisa için bir şeyler alırım artık.


(Ayaz)-Başka vasfın yok zaten.


(Atakan)-Ney?


(Ayaz)-Şakaaa.


(Atakan)-Çocuk bak, Japon karşılama komitesinin karşısına Japon yapıştırıcısıyla yapıştırılmış bir şekilde çıkmak istemiyorsan konuşma.


(Ayaz)-Ne diyon? Gelirsem oraya fazladan bir valiz olarak eklerim se… ni… hihihi…


Atakan o anda kapının önünde belirmiş ve Ayaz’a dik dik bakmaya başlamıştı. Ayaz söyleyeceği şeyleri yutmuş ve el sallamakla yetinmişti. Atakan ise Ayaz’ı alıp kaldırmış ve sağını solunu çekiştirerek ona bir valiz şekli vermişti.


(Atakan)-Pekâlâ. Sanırım Japonya’yı arayıp Ayaz’ı evde unuttuğumuzu söylememiz gerekecek.


(Melisa)-Elleşme çocuğuma.


(Ayaz)-Ayıp ama ya. Az bir şey güçlüsün diye niye valiz yapılan taraf ben oldum?


(Atakan)-Ağlama lan! İç çamaşırlarımı getireceğim bekle biraz!


(Ayaz)-İmdat!!! Pis çamaşırlarını koyacak! Yardım et Melisa abla!!!


Atakan odalarına doğru giderken Melisa karşısına çıktı ve…


(Melisa)-Çocuğuma çamaşırlarını mı koyacaksın? İzin vermiyorum şekerim.


(Atakan)-Ya izin istemiyorsam?


(Melisa)-O zaman seni vurmak zorunda kalırım.


Diyen Melisa pembe renkli silahlarını çıkarıp ellerinde çevirdi ve Atakan’a nişan aldı. Namlu uçları kalp şeklindeydi.


(Atakan)-Yapma. Karım olarak beni savunman gerekiyor.


(Melisa)-Kim diyor? Ben çocuğumdan tarafım.


(Ayaz)-Yürü be!


(Atakan)-Sen sus!


(Ayaz)-Özür.


Ayaz bir valiz olarak sallana sallana oradan uzaklaşmaya başladı ve tepine tepine Göknur’un yanına gitti. Göknur Ayaz’ı yavaşça düzeltti ve bir yerini kırmadığından emin oldu. Ayaz ise biraz esnedikten sonra derin bir oh çekti ve Melisa’nın yanına geçti.


(Atakan)-2’ye 1 ha? Peki. O zaman bu kadarını yapabilirim değil mi?


Atakan’ın saçları ve gözleri gümüş renge geçmeye başladı ve vücudu biraz daha kaslandı.


(Ayaz)-Ah. Hile lan bu! Goku olmak yasak.


(Atakan)-Kuralları senin koyduğunu kim söyledi peki?


O anda Melisa iki el ateş etti ve kalp şeklinde iki ışık dalgası Atakan’a doğru ilerlemeye başladı. Atakan farklı bir formda olduğu için önce tavanda sonra yeniden aynı yerinde belirerek mermilerden kaçındı ve aniden Melisa’nın önünde belirdi.


Melisa’nın gözleri mavi bir ışık ışıkla parladı ve bir bağırtı duyuldu.


(Atakan)-Kamehame-HA!!!


Melisa patlayan enerji dalgasıyla birlikte gezegenin dışına kadar uçtu ve Ayaz’la baş başa kaldılar.


(Ayaz)-Bunu yapmak istediğinden emin misin? Pekâlâ. Bununla karşılık verebilirim sanırım. Waybig.


Ayaz bir anda büyümeye başladı ve rengi değişerek Waybig karakterine dönüştü. 35 metre boya sahip olduğu için kaldıkları villa darmaduman olmuştu. Waybig olarak abisi Atakan’ı tuttu ve fırlatmak için hazırlandı. Ancak Atakan yüksek bir hıza sahip olduğu için Waybig’in elinden kurtuldu ve havada süzülerek karşısında dikilmeye başladı.


(Atakan)-Elinden gelen her şey bu mu? Ka-me-ha…


(Ayaz)-Haha. Elbette bu değil. Cthulhu.


(Atakan)-He?


Ayaz o anda daha da büyümeye başladı. Sırtından ejderha kanatları çıktı. Ağzı uzayarak bir ahtapota dönüştü. Ön ve arka ayaklarında devasa pençeler belirmişti.


(Atakan)-Lan asıl bu hile!


Ayaz Cthulhu olarak Atakan’ı tuttu ve onu sıkarak tüm gücüyle evrenin öbür ucuna kadar fırlattı. Sonra da eski haline dönmeye başladı. Tabii aynı anda her şey düzeldi ve eski yerlerine geri döndüler.


(Atakan)-Bana bak bir daha Cthulhu ya da benzeri bir şey seçersen hayatta role girmem. Bana hile dedin senin yaptığına bak.


(Ayaz)-Ağlama be. Amma sulu göz çıktın.


Ayaz dalga geçercesine burnunu uzatmış ve zaferini kutluyordu. Abisini sinir etmek en sevdiği şeylerden biriydi.


(Atakan)-Buradayken beni yenemeyeceğini biliyorsun değil mi ufaklık?


Atakan bir anda koşmaya başladı ve Ayaz’ı tutup yere yatırdı. Sonra da onu gıdıklamaya başladı. Atakan’ın sahip olduğu en etkili saldırı buydu. Ayaz gıdıklanan bir insandı ve sık sık abisinin gıdıklama saldırılarına maruz kalıyordu.


(Ayaz)-Vah-hahahahahahahaha!!! Dur behehehehehe!!! Dursana! Hahahahahahaha!!! Dur artık be adam! Hahahahahahahahahahahahaha!!! Oh. Uh. Tamam. Özür dilerim. Bir daha hile yok. Yemin ederim yok. Hahahahahahahahahahahahaha!!! Yalvarırım dur! Karnım ağrıdı yeter!!!


Ayaz bir daha hile yapmayacağına yemin edince abisi yavaşça gıdıklamayı bırakmıştı.


(Atakan)-Umarım akıllanmışsındır.


Atakan Ayaz’ın üstünden kalktı ve kalkarken Ayaz’ı da kaldırdı.


(Ayaz)-Of anam imdat karnım ağrıyor. Seni Japonya’da bırakayım da gör sen.


(Atakan)-Duyamadım.


(Ayaz)-Bişiyokbişiyok.


Ayaz abisinden kaçınıp hemen Melisa ve Göknur’un yanına geçmişti. Onların kendisini koruyabileceğinden emindi.


(Göknur)-Gel çocuğum gel.


Göknur kollarını açarak Ayaz’ı karşılamıştı. Boyu ve yaşı küçülen Ayaz yeni doğmuş bir bebekten biraz daha büyük olarak Göknur’un kollarına koşmuştu. Göknur bebek Ayaz’ı kucaklamıştı.


(Göknur)-Ablan seni koruyacak.


(Atakan)-Yeterince eğlendiğimize göre, çıkıp bir akşam yemeği mi yesek? Ben ısmarlıyorum.


Yemeği ve abisinin ısmarladığını duyan Ayaz bir anda eski haline dönerek yere indi ve gayet ciddi bir ses tonuyla…


(Ayaz)-Olur gidelim.


(Atakan)-Hemen düzeldin bakıyorum.


(Ayaz)-Para benden çıkmıyor abim. Rahatım ben.


(Atakan)-Vay çakal. Kop hazırlan gel. Kızlar sizde. Ee, güzel giyinin. Lüks bir mekâna gidiyoruz.


(Ayaz)-Aha takım elbise giyeceğim.


Ayaz takım elbise giyeceği için dans ederek odasına yönelmişti. Takım elbise giymeyi çok seviyordu. Günlük kıyafetler çok daha rahattı ama Ayaz takım elbise içinde kendisini daha güzel hissettiği için takım elbise giymek ona ekstra bir zevk veriyordu.


(Göknur)-Abla. Makyajımı sen yapar mısın?


(Melisa)-Yaparım ablam. Bekle geliyorum.


***


Sabah 8’de kalkacak olan uçakları için çoktan havaalanına gitmişlerdi bile ve uçağın havalanmasını bekliyorlardı. Herkes heyecanlı görünüyordu ama Ayaz onlara göre katbekat daha heyecanlıydı. Kalbi yerinden çıkacak gibi hissediyordu.


Her an heyecandan bayılabilirdi.


(Atakan)-Biraz sakinleş ufaklık. Daha gitmeden delireceksin yoksa.


(Ayaz)-Sakin olamam şu an. Saatler süren bir savaştan çıkmışımda bedenim ölmemem için adrenalin üstüne adrenalin pompalıyormuş gibi hissediyorum. Yerimde duramıyorum şu an.


Ayaz hissettiği şeyi ancak bu şekilde açıklayabilirdi. Bütün hisleri birbirine girmiş bir durumdaydı. Mutluluk, gerginlik, korku, heyecan hatta mide bulantısı bile. Her şey iç içe girmiş gibiydi.


Uçak saati gelene kadar Ayaz nasıl beklediğini bile bilmiyordu. Zaman bir şekilde geçmişti ama nasıl geçmişti hiç anlamamıştı. O kadar heyecanlıydı ki zaman algısı kaymıştı. Bekledikleri 1 saat Ayaz için 1 günden uzun sürmüştü.


Ama en sonunda uçağa binme saati geldiğinde Atakan elini Ayaz’ın omzuna koymuş ve bütün sıkıntısını yok ederek şunları söylemişti.


(Atakan)-Hadi gidelim ufaklık. Hayallerine açılan kapının uçağı bu. Korkmana hiç gerek yok.


Ayaz derin bir nefes aldı ve o abisinin yanında kızlar önlerinde uçağa doğru yürümeye başladılar. 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46951 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr