Adlee, kare masanın bir kenarında oturuyordu. Masanın diğer kenarlarında oturan kişiler bekletilmekten rahatsız olmuştu. Adlee, sağındaki adamın kısık sesle küfür ettiğini duydu. Bekle, bekle, bekle! Neler oluyor?!
Adlee, masanın ortasında duran iskambil destesini fark etti. Neredeyse istemsiz bir şekilde desteye uzandı ve desteyi ikiye böldü. Ona kaşlarını çatmış bir şekilde bakan adam, ayrılmış desteyi eline alıp birleşti ve herkese dağıtmaya başl
Adlee, dünyaya iletimin bu kadar pürüzsüz olabileceğini hiç düşünmemişti. Bir an, Orion'un karşısında otururken başka bir an, görev dünyasına iletilmişti. Bu, onun bocalamasına neden oldu. Derin bir nefes aldı ve etrafını inceledi.
Bir tavernanın bahçesindeki masalardan birinde oturuyordu. Etrafındaki masalarda insanlar kart oyunu oynuyordu. Tavernanın kapısı, Adlee'nin sağında kalıyordu ve tavernanın içine sürekli girip çıkan insanları görebiliyordu. Kapının yanında duran bıyıklı adam, kollarını kavuşturmuş, oyun oynayanları izliyordu.
Hava sıcaktı, lakin esen rüzgarın tazeleyici hissi bunaltıcı olmaktan çok uzaktı. Tavernanın içinden, ud ve flüt sesleriyle karışmış kahkahalar geliyordu. Güneşin konumuna göre, hala sabah saatlerinde olmalıydılar. Etrafındaki insanların kırmızı gözleri ve ağır harakeleri, ona bu insanların geceden kalma olduğunu düşündürdü.
Adlee, karşısındaki kirli sakallı adamın kartları dağıtmasını izledi. O, bu dünyaya iletildiğinde içinde bulunduğu bedenin bir kart oyununun ortasında olduğunu fark etti. Rolünden çıkmadan hızlıca oyunu bitirip Balian'ı aramaya başlaması gerekiyordu.
O, bunları düşünürken kirli sakallı adam kağıtları dağıtmayı bitirdi. Destedeki 52 kağıdın hepsini, herkese 13 kart vererek dağıtmıştı. Herkes masadan kartlarını aldı ve düzenlemeye başladı. Adlee, ne oyunu döndüğünü bilmiyordu, ancak kolayca diğer herkesi taklit edebildi.
Kirli sakallı adam sağındaki adama işaret verdi. "Başla."
Kirli sakallı adamın sağındaki adam, Adlee'nin solundaydı. Adamın tek gözünde bir göz bandı vardı. İfadesiz bir suratla elindeki destedeki iki kartı alıp masanın ortasına ters olarak attı. "İki kız."
Adlee, tam o sırada masada hangi oyunun döndüğünü anladı. Blöf oynuyorlardı. Bu en basit ve eğlenceli oyunlardan biriydi.
Adlee, elindeki desteye baktı. Destesinde üç tane kız vardı. Kurnazca gülümsedikten sonra göz bantlı adama doğru döndü ve masadaki kartları açtı. "Blöf."
Masada maça sekizlisi ve karo papazı duruyordu. Adlee, bunu o kadar kendine güvenerek yapmıştı ki herkesin onun elinde ikiden daha fazla kız kartı olduğunu düşünmesini sağlamıştı. Adlee de bunu istiyordu. Oyunu en hızlı şekilde bitirmenin yolu buydu.
Göz bantlı adam, masaya attığı kartları somurtarak geri aldı.
Adlee elindeki kartları inceledi. Üç kız, üç papaz, iki onlu, iki sekizli, bir altılı, bir beşli, bir üçlü vardı. Eli oldukça iyiydi. Diğerlerine göz gezdirdikten sonra elindeki altılıyı, beşliyi ve üçlüyü seçerek ortaya attı. "Üç kız."
Sıra, Adlee'nin sağındaki adama geçti. Adamın kaşları çatılmış, huysuz bir hali vardı. Huysuz adam, masadaki kartlara bakarken düşündü. Ne yapması gerektiğinden emin değildi. Elinde hiç kız kartı yoktu. Adlee'nin tepkisini görmek için onun suratına baktı. Adlee'nin kibirli bir şekilde gülümsediğini gördü. Kendinden emin ve stabil gözüküyordu. Yalan söylediğine dair hiçbir işaret yoktu.
Huysuz adam riske girmek istemedi. "Pas."
Sıra, kirli sakallı adama geçti. Destesinden bir kağıt alıp ortaya attı. "Bir kız."
Göz bantlı adam sırasını pas geçtiğinde yeni turu başlatma hakkı artık ondaydı. Önceki turda iki kartı açığa çıkmıştı. O kartlardan ne kadar hızlı kurtulursa diğerlerinin avantajı o kadar hızlı kaybolurdu. İkisini seçtikten sonra kartları ortaya attı. "İki papaz."
Adlee, gülmemek için kendini zor tuttu. Onun bu tepkisini gören göz bantlı adam ürktü. Ancak Adlee hiçbir şey söylemedi. Papazlarından birini seçerek ortaya attı. "Bir papaz."
Huysuz adam, Adlee'nin tepkisinden şüphelenmişti. Elinde bir tane papaz vardı. Adlee'nin yalan söyleyebileceğini düşündü. Adlee'ye baktığında onun çok gergin olduğunu ve gözlerini kaçırdığını fark etti. Bir yalancının belirtilerini gösteriyordu. Huysuz adam kurnazca sırıttı ve Adlee'nin kartını açmak için uzandı. "Blöf."
Huysuz adam, kartı açtığında ona bakan maça papazı gördü. Bir anda öfkesinin kabardığını hissetti. Tekrar Adlee'ye döndüğünde Adlee'nin önceki endişeli halinin tamamen silindiğini ve rahat bir şekilde sandalyesinde oturduğunu fark etti. Adlee tarafından kandırılmıştı!
Adlee, masadakilerin yüzlerini inceledi. Hepsinin üstünde bunalımlı bir hava vardı. Bu durumdan eğlenmemesi gerektiğini biliyordu, ancak karşısındaki bu adamların çok sevimli olduğunu düşündü. Yaş tahtaya basmaktan zevk alıyorlardı.
Huysuz adam ortadaki kartların hepsini topladı ve kendi destesine ekledi. Olmayan blöfü açtığı için turu başlatma hakkı, ondan sonraki kişiye geçti.
Kirli sakallı adam kartlarına baktı. Üç tane altılısı vardı. Bunları güzel bir şekilde eritebileceğini düşündü. Ancak ilk olarak blöfle farklı üç kartını eritirse bu işten daha karlı çıkardı. Üç tane tekli kart seçip ortaya attı. "Üç altılı."
Adlee, adamın attığı kartların altılı olmadığına emindi. Adlee'nin önceden kullandığı taktiği kullanmıştı. Bu oyunda önemli olan şey, kullandığınız taktikler değildi. Asıl önemli olan şey, rakibinizin de aynı taktiği düşünebileceğini düşünmek ve rakibinizin sizin bunu düşünebileceğini bildiğini bilmekti.
Her şeye rağmen sıra, göz bantlı adamdaydı. Göz bantlı adam, masadaki kartlara şüpheyle baktı. Kirli sakallı adamın elinde, ikiden daha fazla altılı olduğuna dair şu ana kadar hiçbir kanıt yoktu. Masadaki kağıtlara uzandı ve yavaşça ters çevirdi. "Blöf."
Masada bir onlu, bir dörtlü ve bir üçlü vardı. Bunları görünce göz bantlı adam tuttuğu nefesi verdi. Kirli sakallı adam, blöfünün görüldüğüne üzülerek kağıtlarını geri aldı. Blöfü ortaya çıkaran kişi olarak yeni turu başlatma hakkı, göz bantlı adamdaydı.
Göz bantlı adam, Adlee'nin onun blöflerini görebildiğini fark etmişti. Önceki elde sadece huysuz adamı tuzağa düşürmek için onu açığa çıkarmamayı seçmişti. Bu yüzden blöf yapmaya çekiniyordu. Elindeki iki ikiliyi seçti ve masaya attı. "İki ikili."
Adlee, onun tek gözünün içine baktı. Göz bantlı adam bir anda ruhunun okunduğunu hissetti. Alnından bir damla ter damlası döküldü. Adlee, ona sırıttıktan sonra masaya döndü. "Pas."
Huysuz adam destesindeki bir kağıdı ortaya attı. "Bir ikili."
Kirli sakallı adam da aynısını yaptı ve ikili turu kapandı. Yeni turu başlatmak için önceden kullanmadığı altılıları kullandı. "Üç altılı."
Göz bantlı adam kaşlarını çatarak ona baktı. Bu sefer doğruyu söylemiş olabilir miydi? Emin olmasının sadece tek bir yolu vardı, ancak doğruyu söylemişse masadaki tüm kartlar ona geçecekti. Ne kadar düşünürse düşünsün içindeki şüpheden kurtulamadı, çünkü kirli sakallı adamın elinde üç tane altılı olduğuna dair hiçbir kanıt yoktu. Ortadaki kağıtları açtı. "Blöf."
Üç altılının ona baktığını gördüğünde gözleri fal taşı gibi açıldı. İçindeki pişmanlığı bastırmaya çalışsa da yine de karamsarlık üzerine çöken bir fil gibiydi.
Turu başlatma sırası Adlee'deydi. Yanındaki huysuz adamın ona şüpheli gözlerle baktığını gördü. Adlee'nin kuşku uyandıracak bir haraketini bekliyordu. Adlee, elindeki kartlara göz attı. Üç kız, iki papaz, iki onlu ve iki sekizlisi vardı.
İlk turdaki tüm kartları aldığı için huysuz adam, Adlee'nin üç kızını ve iki papazını kullanmadığını biliyordu. Huysuz adamın elinde oyun başladığında zaten bir papaz vardı. Adlee'nin blöfünü yanlış gördüğü için bir tane daha papaz eline geçmişti. Geriye kalan iki papaz Adlee'de olmalıydı.
Adlee, adamın ne düşündüğünü görebiliyordu. Kartları arasından bir onlu ve bir sekizli seçerek ortaya attı. "İki papaz."
Sıra huysuz adama geçti. Huysuz adam, elindeki iki papazı ortaya attı. "İki papaz."
Diğer oyuncular pas geçti ve tur kapandı. Yeni turu göz bantlı adam açıyordu. Elindeki üç altılı herkes tarafından görülmüştü. Blöf olarak başka kartlar kullanarak elindekileri eritmeye çalışabilirdi. Ancak ona bakan Adlee'nin bakışları bu planının işe yaramayacağının kanıtı gibiydi.
Üç altılıyı ortaya attı ve Adlee'ye beklentiyle baktı. "Üç altılı." Adlee'nin blöf demesini istiyordu.
Adlee onu hayal kırıklığına uğrattı. "Pas."
Huysuz adam destesindeki tek altılıyı ortaya attı. "Bir altılı."
Kirli sakallı adam pas geçti ve tur bitti. Yeni turu başlatmadan önce elindeki kartlara baktı. Hayatı boyunca hiç bu kadar kötü bir el görmemişti. Hepsi tekli sayılardan oluşuyordu. Risk almaya karar verdi. Kartları arasından bir onlu, bir sekizli ve bir dörtlü seçti. "Üç tane onlu."
Göz bantlı adam düşünmeye başladı. Önceki hatası onu korkutmuştu. Eğer kirli sakallı adam blöf yapmıyorsa destesine on bir tane kart eklenecekti. Bu olasılık onu korkttu. Kendi destesinden seçtiği bir onluyu ortaya attı. "Bir onlu."
Adlee de aynısını yaptı. "Bir onlu."
Huysuz adam, Adlee'ye bakıyordu. Adlee'nin elinde yalnızca altı kart kalmıştı. Böyle bir zamanda risk almayacağını düşündü. Huysuz adamın elinde hiç onlu yoktu bu yüzden pas geçti ve yeni turu başlattı. "İki sekizli."
Kirli sakallı adam da oynadı. "Bir sekizli."
Göz bantlı adamın elinde hiç sekizli kalmamıştı. "Pas."
Adlee, destesinden son kalan sekizli kartını çekti ve ortaya attı. "Bir sekizli." Kurnazca bir gülüş gösterdi ve ortaya konuştu. "Açmaya cesareti olan var mı?"
Adlee'nin elinde şu anda yalnızca beş kart kalmıştı. Blöf yapmış olsaydı en ağır kaybı o verecekti. Şu anda masada on yedi tane kart vardı. Kimse kağıtları açmak istemiyordu. Adlee'nin gülüşü genişledi ve yeni turu başlatmak için kart seçti. "İki papaz."
Bunu duyan huysuz adamın kulakları dikleşti. Kulaklarına inanamıyordu. Adlee, papazları kullanmamış mıydı?
Adlee'ye bakan huysuz adam sinirli gözüküyordu. Tekrar oyuna getirilmek istemiyordu, ancak Adlee'nin papazları kullandığından emindi. Adlee'nin şu anki sakin ve kibirli tavrının bir rol olduğunu düşünü. Elini uzattı ve masadaki kartları açtı. "Blöf."
Masada ona bakan iki papaz, beyinden vurulmuşa dönmesine neden oldu. Elleri titreyerek masadaki kağıtları topladı. Kağıtları kendi destesine eklerken kaçınılmaz sonu biliyordu. Adlee'nin geriye yalnızca kızları kalmıştı.
Kirli sakallı adam şaşkın ve kompleks gözlerle Adlee'ye baktı. Bugün Adlee çok iyi oynuyordu.
Kirli sakallı adam kartlarını eritmek için yine risk almayı denedi, ancak blöfü göz bantlı adam tarafından kolaylıkla görüldü. Yeni turu göz bantlı adam başlattı. "İki üçlü."
Adlee pas geçti. Elindeki kartlar huysuz adam tarafından zaten biliniyordu. Riske girmesi için hiçbir neden yoktu.
Huysuz adam oynadı. "Bir üçlü."
Kirli sakallı adam da oynadı. "Bir üçlü." Üçlü turu kapandı. Kirli sakallı adam derin bir nefes aldı. Uzun zamandır bu kadar gerilimli bir oyun oynamamıştı. Yeni turu başlatmadan önce yanından geçen garson kızdan bir bardak bira istedi. Garson kız cevap verdi. "Hemen, efendim."
Kirli sakallı adam tekrar oyunda döndü. Elindeki iki ası ortaya attı. "İki as."
Göz bantlı adamın elinde hiç as yoktu. "Pas."
Adlee de pas geçti.
Huysuz adam ortaya geriye kalan asları attı. "İki as." Huysuz adamın elinde dört papaz da vardı. Bunların hepsini bir anda eritmek istedi. Yeni turu onları kullanarak başlattı. "Dört papaz."
Kimsenin, papazların onda olduğuna dair şüphesi yoktu. Bu yüzden sırayla pas geçtiler. Turu başlatma sırası Adlee'deydi. Adlee gülümseyerek masaya elindeki kartların hepsini bıraktı. "Üç kız."
Huysuz adamın bu konuda kuşkusu yoktu, ancak diğerleri bu gerçeği bilmiyordu. Huysuz adam ortadaki kartları açmadan ortaya dört kart koydu. "Dört kız." Diğerlerin bakış açısına göre kızların tamamı ilk turlarda huysuz adama geçmişti. Bu yüzden kirli sakallı adam kartları açmak istemedi. "Pas."
Göz bantlı adam da pas geçti. Oyunun kazananı Adlee olmuştu. Adlee diğerlerine baktı. Oyuna devam etmek istiyorlarmış gibi gözüküyorlardı. Adlee, oynarken artan bahsi fark etmişti. Kendisi hiç kaybetmediği için ortaya para koymak zorunda kalmamıştı. "Payımı istiyorum. İşlerim var."
Kirli sakallı adam elini salladı. "Hepsi senindir." Bir süre durduktan sonra ekledi. "Adlee, bugün oldukça iyi oynadın. Dünkü borcunu ayrılmadan ödemelisin. Seninle sonra konuşacağız."
Adlee, girdiği vücudun bu adamla bir ilişkisi olduğunu anladı, ancak şimdi bunu düşünmenin zamanı değildi. Balian'ı bulması gerekiyordu.
Bahis kutusundaki paraları bir keseye doldurdu ve tavernanın kapısında duran bıyıklı adama yaklaştı. "Kolay gelsin, patron. Borcum ne kadar?"
Tavernanın sahibi, ona inceleyici bakışlarla bakarken konuştu. "İki gümüş."
Adlee, kesesinden iki gümüş çıkarıp ona verdi. İşini hallettikten sonra etrafı araştırmak için gezinmeye başladı.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..