Neden?

avatar
366 0

Boşluğun Efendisi - Neden?


Gorgias, uzun bir süre Odiumu'un içinde demlenen bu ışığın ona verdiği acı ile kendine gelemedi.

Kendine geldiğinde ise ilk işi Tanrının katına gitmek oldu.

"Ben bunu hak edecek hiç bir şey yapmadım. Boşluk ezelden beri hiç olmadığı kadar iyi yönetiliyor. Neden bu cezayı aldım?" Diye serzenişte bulundu.

Tanrı, Gorgias'ın etrafının sakinlik esintisi ile sarılmasına izin verdi. Gorgias nispeten gelen rahatlamaya rağmen başına gelenlere hala tepkiliydi. Cevaplara ihtiyaç duyuyordu.

Tanrı evrende hiç duyulmamış bir sesle hiç duyulmamış bir kelamla hitap etti Gorgias'a. "Bu bir ceza değil Gorgias."

Gorgias Tanrının sesiyle dizleri üzerine çöktü. Gözlerini kapattı, başını kaldırdı.
"Ceza ya da değil. Yüce Tanrım bu ışığı benden al. Al ki boşluğu eskisinden daha iyi yöneteyim." Artık hiddet değil çaresiz bir yalvarış akıyordu sesinden.

Kısa ve süre tüm evrene olağanüstü bir sakinlik çöktü. Ardından ise yine tüm evrende hissedilen bir hiddetle seslendi.

"Benim parçam olan ışığı red mi ediyorsun?"

Gorgias'ın tüm bedeni titredi bu soruyla. Sinirle sıktı yumruğunu. Adeta galaksiyi üzerinde taşıyan tenindeki yıldızların ışığı, katlanan hiddeti ile parlaklığını arttırdı. Fakat geri adım atmak zorundaydı.

"Odium'un ışığının bir sahibi vardı." diyerek son yakarışını yaptı.

"Odium ışığının sahibini buldu ama sahip olamadı. Ona hiç acımadın Gorgias."

Gorgias Odiuma'a yaptıklarını düşündükçe pişman oluyordu. Fakat artık değiştirme şansı yoktu.

"Neden?" Diyebildi kısılan sesi ile. Fakat artık cevap alabileceği kimse yoktu.

Geçen sürede, yılmadı Gorgias. Gidebileceği her yere gitti. Yardım alabileceği her enerjiye ulaştı. Fakat elinde kalan sadece, kaderin önüne geçilemeyeceği, inancı oldu.

Zıtlıklar bu esnada yine dengeyi sağlamak için Gorgias'ın asırlar sürecek arayışına karşılık zamanın içine bir kurtuluş yolu sakladı. Odium'un isteyerek kabul ettiği ışık, Gorgias'ın fikri sorulmadan ona verilmişti. Tam da bunu dengelemek için Gorgias ışığının sahibini bulduğu an ona iradesini kullanma hakkı verilecekti. Yine dengenin korunması için Odium kadar acı çekmek zorunda olan Gorgias, çilesi dolduğu an irade hakkı ile ışığı içinden atabilecekti. Çünkü kader ipi her zaman iradenin karşısında kesilirdi.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Milenyumlar süren arayış, bekleyiş, çaba bir türlü sahibine ulaşmıyordu. Gorgias boşluğu yönetmeye devam ederken ışığın aşkını aklından atmaya çalışıyordu fakat yaptığı hiç bir meşguliyet işe yaramıyordu. Çok fazla acı çektiği bir vakitte Tanrı Gorgias'a merhametle bakmış ve ışığın sahibinin saçlarını düşünde görmesine izin vermişti. Gorgias, kainatın en büyük ve otoriter efendisi gördüğü o düş ile saatlerce ağladı. Düşen her damla göz yaşı sertleşti ve evrenin içinde başı boş halde gezdi. O göz yaşları daha sonraları dünya için meteorit denen taşlara dönüşecekti.

Odium'un teninin şeffaflığını griye döndüren ışık, Gorgias'ın bedeninde de parlayan yıldızları tek tek söndüyordu. Gorgias bunun böyle devam edemeyeceğini biliyordu. Hazırlıklarını başlattı. Düşünde gördüğü ışığın sahibi olan kişi, yaratılışı henüz çok yeni olan dünya üzerinde olacaktı. Tanrı ona bu iyiliği lutfetmiş en azından nereden aramaya başlayacağı konusunda yol göstermişti.

Tüm hazırlıklarını bitirdi. Tahtına naibini bıraktı. Sahibi olduğu boşluğa son kez baktı. Geri döndüğünde huzurlu günlerine devam edecek olmayı umdu.

Dünya üzerinde henüz insan ırkı yaşamıyordu. Dinozorlar, yabani bitkiler, henüz evrim geçirmemiş deniz canavarları dünyanın sahibiydi. Farklı hayat formlarının olduğu bu yeni yaşam alanı, boşluğun efendisi olan Gorgias'ın atmosferine girmesi ve atmosfere dağılan soğuk hava ile tamamen form değiştirdi. Bu olay ileride meteorit düşüşü ve mezozoik zamanın bitişi olarak bilinecekti.

Gorgias dünyaya uyum sağlayabilmek için atmosferin birinci katında dönüşüme geçti. Boşluğun ve samanyolunun minyatürünü taşıdığı bedeni, insan formuna entegre oldu. Bir asır kadar bir süre sonra artık etten kemikten farklı bir formda olan bedeni dünya üzerine indi. Farklı bir evrende olmanın verdiği dezavantaj olarak bütün güçlerini bu bedene taşıyamamıştı ve kendini bu açıdan zayıflamış olarak hissetmek Gorgias'ı öfkelendirdi. Fakat artık tamamen kendi kurallarının ve düzeninin olduğu bir yerde değildi. Bu dünya kendi içinde bir sinerjiye ve düzene sahipti. Efendi olduğu zamanlardaki gibi rahat bir şekilde her şeye müdahale edemeyecekti. Işığın sahibini bulması bu durum sebebiyle daha da zorlaşacaktı.

Yanında getirdiği yandaşı Gorgias kadar güçlü bir enerjiye sahip olmadığı için insan bedenine entegre olması daha uzun sürdü. Bu sebeple Gorgias bir asır gibi uzun bir süreyi yalnız başına geçirdi. Bu sayede her ayrıntıyı öğrenmiş ve dünya hayatına uyum sağlamaya başlamıştı. İçindeki ışığın gücü kendisinin aksine hiç azalmamış, aksine gördüğü her kızıl saçlı kadında bedenine sancı vererek zayıf düşmesine sebep olmuştu.

Gorgias artık insanların arasında yaşıyor, daha az dikkat çekmek için insan becerilerini öğreniyor, gezgin yaşamı ile de tüm bu yaşadıklarına sebep olan ışığın sahibini arıyordu.

Öldürülen ilk insandan, yakılan İskenderiye kütüphanesine, yapılan tüm savaşlara kadar bütün insanlık tarihinin bizzat şahidi oldu. Ne zaman arayışından vazgeçip dönmek istese taşıdığı ışık güçleniyor aramaya devam etmesi için zorluyordu onu. Ve geçen asılar boyunca Gorgias, eski asiliğini sindirmiş ışıkla uyumlu bir beden haline dönmüştü.

Kader renkli ipleri ile tüm insanlığın kaderini örerken çok daha parlak bir renkten ördüğü bir yazgı vardı. Boşluğun efendisinin ışığının sahibi...







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46887 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr