26.Bölüm

avatar
771 0

Brian - 26.Bölüm


"Görevin sadece toprakları ele geçirmekti! Kralı öldürüp kral öfkesini vücuduna almak değil!" Kral son umut olarak Brian'ı korumak istiyormuş gibi yapmıştı ama Brian uzun süredir göremediği kralın iğrenç kapkara aurasını görmüştü. Brian kralı umursamadan "Neden bu kadar zamandır şehirlerimi yok etmedin?" Dedi. Sonuçta Brian'ın kurduğu şehirlerin krala bir yararı yoktu. Kötü auralılar sadece kendini düşünürdü. "Sana yalan söylemeyeceğim. O şehirleri defalarca yok etmek istedim ama babanın tehditlerinden korktum. Ayrıca seninle ilgili bambaşka planlarım vardı. Sen o krallık topraklarını alacaktın ve vergilerinle tüm orduyu kendi topraklarına çekecektin bende ordumla kralı öldürerek sınırlarımı büyütecektim. Ne diye bu kadar hızlı geliştin ki?" Brian herkesin sanki haksız bir şekilde gelişmiş olduğunu düşünmesinden bıkmıştı. Gözlerinde illüzyon yeteneğini kullanarak "Kralın öfkesini nerede saklıyorsun?" Dedi. Tam 7 yıl boyunca köylülerin yaşadığı acı hayatı deneyimlemiş ve orada her gerçekleşen ölümden sonra dahada çökmüş olan Brian şuanda krala öylesine öfkeliydiki öfkeli modunu kullanmak için bulunan aydınlık elementi resmen kaynıyordu. İlk defa ayaklarının altında şifalı ve güzel kokan değil, jiletten keskin dikenlere sahip sarmaşıklar oluşuyordu. "Kralın öfkesini kazanmayı başardım ve ruhları o odada tekrar üretsinler diye bıraktım." Kral hipnozun etkisinde baygın bir şekilde konuşmuştu. Brian öfke ile kralın beynindekileri alabilmek için saldırıya geçtiği sırada ani bir hareketle son anda saldırıdan kurtulan kral hemen öfkeli moduna giriş yaptı.

Brian resmen bunu bekliyor gibi sırıttı ve o da öfkeli moduna giriş yaptı. Normalde sadece parlak beyaz-sarı damarlar oluşuyorken bu sefer sadece bu olmadı. 3 metre boyuna kadar uzayan Brian'ın tüm vücudu sarı ve beyaz ile kaplandığında etraftaki tüm kötü auralı insanların ölümüne iyi auralıların ise huzura kavuşmasına sebep olan büyük bir ışık yaydı. Bu ışık sanki bir bilinci varmış gibi hareket ederek krallığı sardı ve içindeki Brian'dan hâla korkmayan kendini beğenmiş kötü auralı insanları teker teker öldürdü. Yalnız birkaç iyi olmaya hazır kişi bu ışıkla kötü yoldan iyi yola giriş yaptı. Kral ise karşısındaki şeyi ilk defa görüyor gibi öfkeli modundaki volkanla kaplı gözleri ile korkarak Brian'a bakıyordu. Brian ise güneş gibi parlak gözlerini ona çevirdi ve kralın korkusunu gördü. Kral ona çok konuda yardımcı olmasaydı daha küçük bir çocukken koyduğu hedefine çok daha uzak olucağı aklına geldi ve kararını verdi.

Elini havaya kaldırması ile kralı bembeyaz bir aura ile sarması bir oldu. İlk önce kralın içindeki kral öfkesini çekerek zaten aydınlık elementinin hükmettiği vücuduna aktardı ve hiç zorlanmadan etkisi altına aldı. Öfke modunun kapanmış olması ile daha da korkan kral Brian'ın öldürmekten daha kötü şeyler planladığını düşünerek intahar etmeye kalkıştı fakat Brian bunu illüzyon kullanarak engelledi. Daha sonra içindeki kötü aurayı dışarıya atarken aynı anda iyi aurayı yerine koyan Brian bir ihtimalde olsa kralı kötülükten kurtarabileceğini düşündü. Birkaç saatlik kralın sessiz duruşu ve Brian'ın çabaları sonunda katılaşmış karanlık aura dışarıya çıkarken, illüzyonun etkisinden çıkan kral büyük bir acı ile bağırmaya başladı ve bedeni yok oldu. Yetu'ya dönen Brian "Başaramadım mı?" Dedi üzüntüyle. "Başaramadın fakat çok az acı çekerek öldü. En azından onun iyiliğini ödemiş oldun. Keşke kral sadece çıkarı için iyilik yapmasaydı." Brian Yetu'ya katılarak üzüntü ile şehre doğru gitti. Şuanki kral öfkesi, kendi gücü, yeni bir düzeye atlamış olan aydınlık katmanı ve teknikleri ile gezegenin en küçük 3.krallığını ele geçirmek için hazırdı.

Kralın tüm eşyalarını aldıktan sonra yerin bir kaç metre altına girerek kilometrelerce uzanan bir oda oluşturdu. Şuan altınını depoladığı yüzüğünde tam 5 tane aydınlık elmas vardı ki bu para ile orta büyüklükte bir imparatorluğu bile satın alabilirdi ama satacak olan bir imparator olmazdı. Sonuçta onlarda daha fazlası vardı. 5 aydınlık elmasın 4'ünü kullanacak olan Brian etrafına krallardan yağmaladığı tüm eşyaları çıkardı ve 4 elması 4 köşeye yerleştirdi. Her zaman gezegenden enerji çekmiş olsada bu maddi değeri yüksek olan eşyaların enerjileri daha bol olacağından çok yüksek seviyelere atlayacağına emindi. Bu denli yüksek bir bilinci olsada saatler süren bir meditasyonun ardından tüm eşyaların içindeki enerjiyi ancak hisseden Brian enerjileri yavaş yavaş eşyaların içinden çıkartarak döndürmeye başladı. Günleri saymakla uğraşamayacağı kadar dikkatini bu işe veren Brian günlerce süren işlemden sonra tıpkı bir galaksiye benziyordu. Ortada uzun süren odaklanması sonucunda bembeyaz bir küre gibi kendisi duruyor, etrafında ise yoğunluğuna göre renk ve konum almış enerjiler dönüyordu. Küçük bir dikkat dağılmasında tüm emekleri boşa gideceği için özenle enerjiyi kendine çekiyor ve yavaş yavaş işliyordu.

Yaklaşık bir saatin ardından 220.seviyeye ulaşmıştı.

1 günün sonunda 230.seviye olmuştu. Hızlı seviye atlamak ona büyük güç vermesinin yanında büyük bir zihinsel yorgunlukta veriyordu.

1.haftanın sonunda 240.seviye 2.hafta biterken 249.seviyenin sonuna vardı. Tüm enerjiyi emmişti fakat bilinci yorgunluktan daha fazla açık duramamıştı. Eğer aydınlık elementinde bambaşka bir kavrayışta olmasaydı, 1 gün bile dayanamaz orada ölürdü.

Aylar boyunca gözünü açamayan Brian sonunda uyandığında Yeku sayesinde kralın yatağında dinlenmiş haldeydi. Yeku'ya minnetle bakan Brian uykusu süresince Yeku sayesinde 250.seviyeye giriş yapmıştı. "250.seviye canavarlar çok zorlu..." Yeku hâla etkisindeymiş gibi korku ile bahsetmişti. Brian'da Yeku'ya hak verdi. Artık seviyeleri geçerken tekniklerinin pratiklerinide çalışacaklardı. Şuanki teknik sayısı bilgi hazinesi sayesinde sayılarla anlatılamayacak kadardı fakat pratiği neredeyse yoktu. Her ne kadar bu planı onun için çok önemli olsada ilk önce yapması gereken bir şey vardı. Yeni kazandığı seviyeler ve kraldan kazandığı hava ile bir olarak uçma yeteneği sayesinde saliseler içinde bu en zayıf 3 krallığın tam ortasıns geçti. 2 tanesi zaten ona aitken diğerine hiç gitmemişti bile ama buradan yani 3 krallığın tam ortasından ele geçiremediği krallığıda aydınlık bariyerinin içine alacak ve sadece içinde iyilik dolu insanlar bırakacaktı. Bu sayede kralın içindeki kral öfkeside Brian ile birleşecek ve sadece kendi halkı kalacaktı.

Brian ve Yetu yan yana geçip öfkeli moduna girdiler ve bariyeri yavaş yavaş oluşturmaya başladılar. Yetu öfke moduna girdiğinde yavru sarı bir ejderhaya dönüşmüş, Brian'ın etrafında dönüp duruyordu. Brian ise Yetu ile uyum sağlamak için beyaz ışıklar yayarak enerjisini birleştiriyor ve kalkanı hızla oluşturuyordu. Birkaç günün ardından sonunda tamamlanan Bariyer neredeyse tamamen temizlenmişti. Brian sadece 1 yerin karanlık bir bulutla kaplı olduğunu görünce hızla oraya doğru yol aldı. Yetu ile beraber bir saniye bile sürmeyen yolculukta 3 karanlık auralı adamın küçücük bir kızı aralarına almış karanlık auralarını ona yönlendirmiş olduğunu gördü. Henüz ulaşamamış auralardan daha hızlı bir şekilde kıza ulaşan Brian ve Yetu onu koruma altına aldılar. Brian küçük kıza sımsıkı sarılırken tüm aydınlık aurasını kullanıyor, Yetu ise ejderha moduna girmiş bir şekilde ikisinin etrafında dönerek korumayı güçlendiriyordu.

Sonunda karanlık aura hedefine ulaştığı sırada birden çekilmeye başladığını gören 3'lü bir süre tüm güçlerini kullanarak devam etmiş fakat sonunda yorgun düşerek oradan kaçmışlardı. Brian ise tüm bu süreç boyunca çektiği karanlık aura yüzünden büyük bir acı çekmiş fakat küçük kızı üzmemek için belli etmemişti. Dişlerini parçalayacak gibi sıkıyor fakat kan akmaması için tüm odağı ile su elementini kullanarak kanı tutuyordu. "Neden bana sarılıyorsunuz?"

------

"O KIZI NASIL BIRAKIRSINIZ?!" Kıza karanlık aurasını yönlendiren 3'lünün patronu çok öfkeliydi. "Patron birden 2 kişi ortaya çıktı ve tüm karanlık aurayı içlerine çektiler. İlk defa bizim 2.katmandaki karanlık auramıza karşı koyabilen birini gördük." Birbirlerinin sözünü tamamlayan adamlar patronlarını daha da kızdırmışlardı. "Kesin sesinizi işe yaramaz salaklar. Oradaki en güçlü insan ancak 200.seviyedir. siz 3 kişisiniz ve 274.seviyedesiniz. Her neyse kız zaten işimize şuan yaramaz. Gelecekte gider alırsınız." Patron sakinleşti ve yerine oturarak adamları kovdu.

------

Yetu kızın sesinden aurasını hissettiği anda Brian ile zihinsel bağı kullanarak konuşmaya başladı. "O saf enerjiye sahip!" Brian anlamamış bir şekilde Yetu'ya bakarken Yetu tekrar konuşmaya başladı. "Saf enerjiye sahip insanlar koca evrende bile bulunamayacak kadar azdır ve eğer enerjileri aydınlığa dönük olursa çok şey değişebilir." Yetu'nun sözü bittiği sırada kız Brian'ın baktığı yere baktı ve aniden bağırarak "Yüce maymun sütü aşkına! Bir ejderhaa!" Brian'ın koludan hızla ayrılan kız ejderhaya atlayıp bıyıklarını çekmeye başladı. "Eee? Nasıl kullanılıyo bu?" Birden vücudundaki tüm acıyı unutan Brian karnını tutarak gülmeye başladı. Bu sırada ejderha olan Yetu insana dönüşerek kızı havada yakalayıp ona sert bir bakış attı ve "Bir ejderha için nasıl kullanılıyor mu dedin sen?" Dedi. Kız dahada şaşırarak değişen sesi ile "İnsana dönüşebilen bir ejderhaa!" Diye bağırdı. Brian daha fazla dayanamayarak yere düştü ve gülmeye orda devam etti. Yetu daha da sert bir bakış ile kızı korkutmaya çalışarak "Ben ejderhaya dönüşebilen bir insanım!" Dedi. Kız adamı fazla öfkelendirdiğini düşünerek onu rahat bıraktı ve Brian'ın yanına gitti. "Cevabımı neden hâla vermedin? Neden sarılıyordun bana?" Brian'ın gülmesi aniden durdu ve ayağı kalkarak ciddi bir tonda "Hayatın tehlikede. Bizimle gelmek zorundasın korkma ailen olabiliriz. Ben bu toprakların kralıyım." Dedi. Kız adamın deli olduğunu düşünerek ormandaki evine doğru koşarak uzaklaşmaya başladı.

Tam ormana girdiği sırada 1.seviye bir kurt kıza öfke ile atılırken Brian biraz gösteri yapmak için kızın yanına onun gözünde ışınlanmış gibi gelip kurdu ensesinden yakaladı. Bu sırada kızda kurdun midesine yumruğunu geçirerek tüm böbreklerini dağıtmıştı ki gözü Brian'a kaydı. "Bunu tek başımada yapabilirdim gösterişçi. Her neyse sonuçta bir ejderhan var benimle evime kadar gelde eşyalarımı toplayayım. Kaybedecek bir şeyim yok." Brian kızı sırtına alarak kızın evine kadar gitti ve hoş küçük hamağın yanındaki bir kaç parça eşyayı yüzüğünden çıkardığı yeşil küçük depolama yüzüğüne aktardı. Ardından yüzüğü kıza vererek "Tüm eşyaların bunda. Hadi şimdi gidelim." dedi. Kız ise öfkeli bir şekilde Brian'a "Evimin nerede olduğunu nasıl biliyorsun?!" Dedi. Brian kızı kendi küçüklüğüne çok benzetmişti. Kızın bir ailesi yoktu ve yaşı en fazla 7'ydi. Bu yaşında 1.seviye yaratıklar öldürüyordu ve hiç arkadaşı yoktu fakat yinede mutluydu. Hayata küsmüyor herkesle eğlenerek konuşabiliyordu. "Bu topraklarda benim olduğu için bilmeliyim değil mi?" Brian kıza daha önce hiç kimseye bakmadığı sıcaklıkla bakıyordu. "Evet haklısın." Diyerek geçiştirdi kız ve Brian ile yavaş bir uçuşa geçti. Brian kızın eğlenmesini istiyordu.

Bir kaç dakikalık uçuş eğlencesinden sonra bulutların tepesinden kız ile ele geçirmediği sarayın balkonuna indi. Balkonda duran kral için ayrılmış bölüme kızı oturtarak kendisi ayakta halka seslendi. Bu durumda aslında kralın tahtta oturması ve kızın ayakta kalması gerekiyordu fakat Brian bunu umursamıyordu. Krallıktaki tüm halk işini yapmayı bırakıp sarayın önüne gelirken Brian herkesin müsait olduğuna emin olarak parmağını şıklattı ve milyonlardan on binlere düşmüş halk sarayın önünde sıralandı. Kız hariç hiç kimse bu durumu garip bulmamıştı. Halk yeni kralın sarayının önüne geldiği andan itibaren çıt bile çıkarmadan yere veya önüne bakıyordu. Sanki bir şeyden korkuyor gibiydiler. Brian ise her defasında olduğu gibi bu durumdada heyecan doluydu. "Neden yere bakıyorsunuz? Sizi daha iyi bir yaşama kavuşturacak olan kralınızdan mı korkuyorsunuz?" Brian gayet samimi bir soru sormuştu. İlk önce bir kişi ardından yanındaki kişiler en sonunda tüm halk Brian'a doğru bakmaya başlamıştı. Halk kralın tahtında neden küçük bir kızın oturduğunu kendi kendine sorgularken biri sorma cesaretini kendinde bularak "Kralımız, neden o kız sizin yerinizde oturuyor?" Dedi. Aslında cevap gayet basitti. Brian kendi dahil tüm insanların eşit olduğuna inandığı için gayet sakin bir şekilde "Ben sizinle zaten ayakta konuşacaktım koltuk boş kalmasın ayrıca koltuk koltuktur daha fazlası değil. Kimsenin birbirine üstünlüğü yoktur. O kız kendini bilmez ayrımcı insanların gözünde bir hiçken benim gözümde ktaryum madeninden bile daha önemli." Dedi hiç düşünmeden. Halkın içinden bu madeni bilmeyen çok az kişi vardı. Ktaryum madeni bir efsane idi. Bilinene göre sadece ormanın 200.katmanında bulunan kara ejderin yumurtalarında bulunurdu ve yavru ejder çıktığında o madende yok olurdu. Bu sarayın eski kralı o madeni elde etmiş ve odasında süs olarak kullanmıştı. Ktaryum odayı hoş bir enerji ile dolduruyordu.

Halk yeni kralı öylesine sevmiştiki birkaç saat durmadan soru sorup durmuşlardı. Sonunda işinin olduğunu söyleyen Brian hızla yanındaki kız ile oradan uzaklaşarak ormanın derinliklerinde bir madene giriş yaptı. İlk defa ormanda bu kadar ileriye açılmış olan kız korku ile etrafına bakıyordu. Biliyordu ki orman ilerledikçe korkunç yaratıklarda çoğalıyordu. Brian kızı etraftaki yoğun baskılayıcı auradan korumak için bir kalkan ile sardıktan sonra madenin en derinine girdi. "Birazdan karşılaşacağımız ejderhadan sakın korkma veya ani bir hareket yapma. Ondan bir şey isteyeceğim." Uyarısınıda söyleyen Brian içini biraz daha rahatlattıktan sonra ejderhanın bulunduğu yuvaya giriş yaptı. Koca ejder o anda ikisinin burnunun dibine kadar gelerek burnundan solumaya başladı. Brian çok katı bir karanlık auraya sahip bu siyah ejderhaya zarar vermek istemiyordu. O ejderhanın öfkesinin eski kral yüzünden tüm canlılara olduğundan emindi. Eğer kendisininde başına bir şey gelseydi annesi de aynı şekilde öfkelenirdi... Yetu'dan katlarca korkunç olan bu ejderha kızı çok korkutmuş gibiydi. Brian şu anda hem kızı hem de kendisini korumak için 2 katı acı çekecekti.

Ejderha "Ne istiyorsunuz aşağılık canavarlar!" Diyerek bağırdı. Haklıydı öfkesi tazeydi ve bu durumda o değil insanlar canavar oluyordu. Eski kayıtlarda bu siyah ejderha tüm canlılara yardım eden bir iyilik meleğiyken şuanda öfkesi ve üzüntüsü gözlerinden çok net okunan bir anneydi. Brian öfke dolu ejderhaya sakin ve teselli etmek maksadı ile yaklaşarak "Ben senin yumurtanı çalmış olan eski kralı öldürmüş ve yerine geçmiş biriyim. Seni sadece teselli etmek istiyordum." Dedi. Ejderha en korktuğu şeyi, yumurtasının bir kralın eline geçtiğini duyunca tüm umutları yok oldu ve yerine sadece acı bir öfke kaldı. Gözü dönen ejderha tüm gücü ile Brian'a çığlıklar atarak karanlık aurasını gönderirken Brian hızla küçük kızın önüne geçti ve sımsıkı sarılarak korumaya aldı. Kendisinin ejderhadan katlarca güçlü olduğunu biliyordu fakat kızı her halükarda korumalıydı.

Ejderhanın saldırısı fiziksel değil duygusal olunca Brian aniden büyük bir acı çekmeye başladı. Aydınlık aurasının kontrolünde olan duygular çıldırmışçasına kabarırken Brian elinde olmadan bacaklarından yere aydınlık aurasını salıyordu. Kapkara mağara birden yere dökülen aydınlık aurasının cisim bulmuş hâli ile aydınlanmış ve otlarla, çiçeklerle dolmaya başlamıştı. Brian'ın acısı her saniye artarken yerdeki uzun sarmaşıklar aniden harekete geçerek ejderhaya saldırmak istediler fakat Brian'ın elini kaldırmasıyla durup Brian'ın etrafını sarmaya başladılar. Sarmaşıkların koruması Brian'a hiçbir fayda etmesede etraftaki tüm bitkiler hiçbir şeyi umursamadan yeniden Brian'ın önüne geçip duruyordu. Ejderha bu sahneyi saldırı yaptığı için göremiyor fakat Brian'ın hâla ölmediğini hissettikçe daha sert saldırıyordu. Brian ise her ne kadar kendinden güçsüz olsada bu ejderhaya zarar vermemekte kesinlikle emindi. Ejderhanın tüm nefretini üzerine kustuktan ve sakinleştikten sonra iyi auraya tekrar kavuşması için elinden geleni yapacaktı.

Saatler boyunca acı ile kıvranan Brian'ı küçük kız gördükçe çok büyük bir pişmanlık hissediyorsada bir şey yapamıyordu. "Onunla buraya gelmemeliydim. Onu dinleyip yanına gitmemeliydim." Tekrar tekrar aynı şeyleri söyleyip duruyordu. Brian ise sonunda dayanamayarak acı ve şevkat dolu sesiyle "Korkma birşey olmayacak. Kendini suçlama buraya gelmek isteyen bendim herşeyi sana sonra açıklayacağım." Dedi. Ejderha bunları duydukça biraz daha sakinleşsede hâla saldırıya devam ediyordu.

Sonunda birazcıkta olsa sakinleşen canavar mağarayı gördüğü anda sakinleşmesi hızla arttı ve birkaç saniye sonra ağızını kapattı. Mağarayı biraz izledikten sonra güneş girmemesi için özenle kilometrelerce aşağı inmiş olan ejderhanın yuvasının tabanından küçük bir ışık hüzmesi girdiğini gördü. Yere baktığında ışıkla birlikte çok hoş bir manzaraya sebep olan otları ve çiçekleri gördü. Brian'a baktığında ise etrafında her saniye kendini dahada kalınlaştıran çok büyük bir sarmaşık kalkanı gördü. Sarmaşıklar saldırının durduğunu görünce yavaşça yere indi ve otlara karıştı. Ardından Brian etradındaki göz alıcı aydınlıktaki aurasını ortadan kaldırarak ayağı kalktı. Elinden tuttuğu kızıda gören ejderha iyice pişman oldu. "Sen yeni kral... bana yardım etmek için geldin fakat ben sana tüm öfkemle saldırdım." Brian ejderhanın her kelimesinde karanlık duygulardan kurtulup aydınlık yola girmeye başladığını görüyordu. "Beni affet insan... kızına zarar vermek üzeredim. Kendime yapılanı sana yapacaktım." Brian bu pişmanlığı hissettikçe üzülüyordu. "Af dilemene gerek yok. Üzüntünü anlıyorum merak etme sana zarar verecek değilim. Sadece aydınlık yola tekrar girmeni istemiştim. Mümkünse benim için bu ormandaki tüm canlıları aydınlık yola sokabilir misin?" Ejderha hemen "Tabii ki yaparım. Yumurtam çatlamak üzere 2.yavrum doğduğu gün başlayacağım." Ejderha sözünü bitirdiği anda ışığın ulaşması ile yumurta yavaşça çatlamaya başladı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46885 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr