Bölüm 1: Qin ve Qilong

avatar
485 4

Çiçek Lordu'nun Yükselişi (+18) - Bölüm 1: Qin ve Qilong


Jiang Chen önündeki garip manzaraya bakarken soğukkanlılığını korumaya çalıştı.

 

Her şeyin ehli, hiçbir şeyin ustası mantığı ile büyütülmüş bir suikastçı olarak Asya’nın bir numarası haline gelmişti. En sonunda Yeraltı İmparatoru’nun karısına suikast düzenlerken keşfedilmiş ve mermiler tarafından delik deşik edilmişti.

 

Ölmüş olması gerekirken burada ne yapıyordu?

 

Odaya göz gezdirince olağanüstü güzelliği sahip kadınlar gördü. Her birisi anlam veremediği bir atmosfere sahip, gözlerinde küçümseme ve kıskançlıkla beraber ona bakıyordu.

 

Jiang Chen kafasını eğdi ve önündeki kırmızı anka kuşlarıyla bezenmiş masaya örtüsüne baktı. Üzerinde yakutlarla süslenmiş, bir bebek kolu kalınlığında iki düğün mumu duruyor – altlarında altından oyulmuş gibi duran mandarin ördeklerini aydınlatıyordu.

 

Neden olduğunu anlamamış olsa da neler olduğunu az çok anlayabilmişti.

 

“Damat odaya giriyor!”

 

Bir an sonra güçlü bir kadın sesine eşlik eden adım sesleri duyuldu. Odanın diğer ucunda duran altın işlemeli büyük kapı açıldı ve içeriye birkaç kadının eşlik ettiği kırmızı kıyafetli bir kadın girdi.

 

Kıvrık kirpikler, badem gözler ve mükemmel bir yüz. Ancak onlarla çelişen soğuk bir ifade. Sevimli ve küçük olmasına rağmen ifadesizdi.

 

Bir nilüfer kadar saf olsa da bir o kadar da erişilemez gözüküyordu.

 

Ondan kısa gözüküyordu ama varlığı Jiang Chen’i eziyordu. Ne yapacağını bilemedi, nedendir bilinmez kadının istese onu rahatlıkla öldürebileceğini hissediyordu. Bunun, bir suikastçı hisleri olduğunu unutmamak gerekirdi.

 

Kadın onun yanına geldikten sonra ifadesizce kafasını kaldırdı ve kiraz gibi kırmızı dudaklarını ayırdı. Sesi duygudan yoksundu.

 

“Jiang Chen, bundan sonra benim malımsın. Annen ile yaptığımız anlaşmaya göre Qilong Krallığı ve benim Qin Krallığımın arasındaki ateşkes antlaşmasının simgesi olacaksın. Her şey kurallara göre yapılması gerektiği için düğün yapıyorum ama benim gelinim olsan da sana ayırabileceğim zaman çok kısıtlı.”  

 

Bunları söyledikten sonra Jiang Chen’in yakınlarında duran siyah saçlı zarif kadına bakarak, “Bundan sonra Jiang Chen’i koruyacak kişi sen olacaksın. Bir kadın olarak bir erkeği koruyacak kadar güçlü olduğuna inanıyorum.” dedi.

 

“Emredersiniz Majesteleri.”

 

“Pekala, daha fazlasına gerek yok. Geldiğiniz için teşekkür ederim, herkes işinin başına dönebilir.”

 

Jiang Chen ne olup bittiğini bile anlayamadan odada tek başına kaldı.

 

Derin bir sessizlik.

 

Yoğun bir baş ağrısı onu vurmadan önce çıt çıkarmadı. Ancak baş ağrısı ansızın onu bulunca kan donduran bir çığlık attı. Başını tutarak dizlerinin üzerine çöktü ve gözeneklerinden kan gelmeye başladı.

 

Kafasının içerisinde davullar çalıyormuşçasına kulakları çınladı. Nefesi dudaklarından ayrıldıktan sonra buhara dönüşüyordu. Vücudu normal bir insanın dokunamayacağı kadar ısınmıştı.

 

Anılar.

 

Bir insanın yirmi yılını içeren anı şelalesi onun anıları ile çakışırken beyni bu sancıya dayanamamış olacaktı ki kendini kapanmaya zorladı. Ancak Jiang Chen ortamı tanımadığından kendisini bırakmaya cüret edemedi.

 

İçgüdüleri ve sezgileri delicesine çığlık attı. Geliştirmek için hayatını adadığı o soğukkanlılık, onu başından aşağıya soğuk sular dökülmüşçesine kendine getirdi. Baş ağrısı birden kesildi. Önce milyarlarca parçalık bir yapbozu andıran anı parçaları yavaşça birleşerek bu bedenin önceki sahibinin anılarını ortaya çıkardı.

 

Jiang Chen her şeyi sindirmeden önce on beş dakika boyunca tavana boş boş bakındı. On beş dakika sonraysa derin bir nefes aldı ve olanları kavramış şekilde doğruldu.

 

“Tamamen anaerkil bir dünya ve kadınlar ‘cevher ustalığı’ dedikleri garip bir gücü kullanma becerisine sahipler. Ancak bu erkeklerde olmadığı gibi erkekler yabani doğalarından uzaklaştırılarak evcil hayvan durumuna düşmüş gibiler. Şu anki erkeklerin durumu antik dünyadaki kadınlara benziyor. Sadece damızlık hayvan ya da süs eşyası muamelesi görüyorlar.”

 

Bulunduğu krallık Qin Krallığı’ydı. Qin Krallığı’nın doğusunda bulunan Qilong Krallığı’nın kraliyet ailesinde doğmuş ve çocukluğunun tamamını orada geçirmişti. Qilong Krallığı ve Qin Krallığı arasındaki savaşta Qilong Krallığı mağlup olunca barış elçileri gönderilmiş, iki krallık arasındaki samimiyeti pekiştirmek içinse birinci prens olan Jiang Chen Qin Krallığı’nın kraliçesi Qin Niu’ya satılmıştı.

 

Anaerkil sistem nedeniyle erkeklerin herhangi bir hak talep etme gücü yoktu. Varislik konusunda erkekler en sondaydı ve ilk doğan çocuk olmasına rağmen ondan küçük olan üvey kız kardeşi varislik hakkında sahipti.

 

Jiang Chen en başta kötü hislerle boğuşsa da çok geçmeden umut dolu ışıklar yaymaya başladı. Onun izlediği suikast yolu diğerlerinden farklı olarak cazibe sanatları üzerineydi.

 

Avrupa da ‘Kazanova’ lakabı ile yedinci sıraya yükselmişti. Pek çok ünlü kadını, bakanların eşlerini baştan çıkarmış ve eşlerine ihanet etmelerine sebep olarak aralarını bozmuştu. Bu sırada ise asıl hedefi olan ‘kocayı’ öldürmeye fırsat bulabilmişti.

 

Lakin buna rağmen kendisine güveni oldukça azdı. Kadınların acımasızlığı asla hafife alınamazdı. Gurur ve duygularındaki ani değişimler onun hiç beklemediği bir anda öldürülebileceği gerçeğini gözler önüne seriyordu.

 

Üst kesimlerdeki erkeklerin hayatı halk tabakasındakilere kıyasla daha da kötüydü. Çünkü iyi genlere sahip oldukları için başka soylu hanelere satılıyor ya da tohumları alındıktan sonra öldürülüyordu. Dünyadaki tek amaçlarının üremek olduğu söylenebilirdi.

 

Jiang Chen kendini toparladı ve üstünü temizledi.

 

Qin Krallığı’nın kraliçesi Qin Niu acımasız ve soğuk bir askeri dehaydı. Cevher ustalığı çoktan yedinci aşamaya ulaşmış, çok genç yaşta tahtı devralsa da ona hayatta kalma imkanı sağlamıştı. Şimdiyse sadece yirmi beş yaşında Qin Krallığı’nı bataklıktan çıkarıp altın çağına yaklaştıran bir deha olarak görülüyor, genç yönetim kadrosu nedeniyle yedi krallığın tamamında dikkat edilmesi gereken biri olarak görülüyordu.

 

Jiang Chen kısa süre içerisinde ölmeyeceğini bilse de Qin Niu’nun erkeklere bakış açısı berbattı. Üstelik Qilong Krallığı ile yapılan ateşkes anlaşması bozulabilirdi. Çünkü Qin Krallığı’nın çevresinde bulunan üç krallıktan ikisi Qin Krallığı’na saldırmaya devam ediyordu.

 

Qin Krallığı bunlara dayanabilse de Qilong Krallığı her an durumu değiştirebilirdi. Seçeceği taraf kıtanın bu tarafında kartların yeniden dağıtılmasına neden olabilir, hatta Qin Krallığı’nın kaderini belirleyebilirdi.

 

Jiang Chen’in hayatıysa burada devreye giriyordu. Hayatta olduğu sürece Qin ve Qilong arasındaki ateşkes devam edecekti. Ancak iki taraftan birisi anlaşmayı bozarsa ölümü kesindi.

 

Ve durum şimdiden kötüye gidiyordu.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46906 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr