Cilt 9 Bölüm 18: Öteki Boyutların Uzmanları

avatar
7249 12

Coiling Dragon - Cilt 9 Bölüm 18: Öteki Boyutların Uzmanları


 

Kitap 9 (Ünü Dünyayı Sarsıyor)  Bölüm 18  –  Öteki Boyutların Uzmanları

 

Çeviri: Gin Düzenleme: Dr.Hiluluk

 

Linley, İmparator Johann ve diğerleri şaşkındı. Bu beyaz saçlı yaşlı adam da kimin nesiydi? Bir numaralı aziz seviye uzman, Haydson bile ona karşı aşırı kibardı.

 

“Savaş Tanrısı olabilir mi?” Linley gizlice fikir yürütüyordu.

 

Büyük ihtimalle sadece bir İlah, Haydson’u bu kadar saygılı davranmaya itebilirdi. Ayrıca belli ki Castro ve Lanke de bu adamı tanıyordu. Adam büyük ihtimalle Savaş Tanrısıydı.

 

“Bir sandalye daha getir.” Kahya Hiri bir hizmetliye işaret etti.

 

Linley gülümseyerek bir adım attı.” Efendim, biz iki kardeş, kardeşimin nişan merasimini onurlandırdığınız için şeref duyduk. Adınızı bahşeder misiniz?”

 

“Ben?” Beyaz saçlı yaşlı adam gülümseyerek Linley’e baktı. “Adım Hodan.”

 

“Hodan?” Linley çabucak hafızasını kurcaladı, ancak kesinlikle Hodan adında bir uzmanı duyduğunu hatırlamıyordu.

 

“Linley, daha fazla soru sormana gerek yok. Efendi Hodan’ın bugün gelebilmesi harika bir olay. Önce hepimiz oturalım.” Yekpare Kılıç Azizi Haydson bir gülümsemeyle konuştu.

 

Linley, İmparator Johann ve diğerleri meraklanmış olsalar da, hepsi oturdular.

 

“Lordum, şerefinize kadeh kaldırıyoruz.” Castro ve Lanke ikisi de kadehlerini kaldırdılar.

 

Lordum?

 

Linley aniden birkaç şeyin farkına vardı.

 

Öncelikle, büyük ihtimalle yalnızca bir İlah, aziz seviyelerin kendisine ‘Lordum’ olarak hitap etmesine neden olabilirdi. Aynı zamanda.. Castro ve Lanke ona ‘Lordum’ diye hitap etmişti ‘ustamız’ değil. O yüzden bu kişi büyük olasılıkla Savaş Tanrısı değildi.

 

Kıtada bilinen beş ilah seviye vardı. Linley çoktan Dylin ve Cesar’la tanışmıştı. Yüksek Rahip, Savaş Tanrısı ve Karanlık Ormanın Kralı’yla ise henüz karşılaşmamıştı. Bu beyaz saçlı yaşlı adam diğer üçünden biri olmalıydı.

 

Şu anda, bu adamın Savaş Tanrısı olmadığına emindi.

 

O halde bu adam Yüksek Rahip ya da Karanlık Ormanın Kralı olmalıydı.

 

“Buna rağmen, o iki ilah seviye kendini göstermeyeli sayısız yıl geçti. Nasıl oldu da Haydson, Castro ve Lanke onu hemen tanıyabildi?” Linley buna inanmayı reddediyordu.

 

İlah seviye bir uzman o kadar kolay kendini göstermezdi.

 

“Linley.” Beyaz saçlı yaşlı adam, Hodan kadehini kaldırdı. “Gel şerefe kadeh kaldıralım.”

 

Linley hemen kadehini kaldırdı.

 

“Seni gördüğümde Linley, Baruch Klanının eski meselelerini ve şu birkaç ejderkanı savaşçısını hatırlıyorum. Haha.. beklenmedik şekilde, birkaç bin yıl göz açıp kapayıncaya kadar geçiverdi.” Hodan neşeyle güldü.

 

Bu kelimeler Linley’in kalbinin sıkışmasına neden olmuştu.

 

“Baruch Klanından birkaç ejderkanı savaşçısı mı? Binlerce yıl önce mi?” Linley şaşkınlıkla Hodan’a baktı.

 

Klanın tarihçesinde, yalnızca üç nesil ejderkanı savaşçısından bahsediliyordu. Ayrıca her yeni neslin gelmesi için bin yıl geçmesi gerekiyordu..

 

Ancak bu Hodan, binlerce yıl önce aynı anda birden fazla ejderkanı savaşçısıyla buluştuğunu mu iddia ediyordu?

 

“Efendi Hodan’ın klanımın atalarını tanıdığını bilmiyordum.” Linley gülümsedi.

 

“Tabi ki, klan liderin Baruch etkileyici bir adamdı.” Hodan geçmişi anarcasına konuşuyordu, “Ama senin Baruch Klanın gerçekten de zayıfladı. Geçmişte, onlarca Ejderkanı Savaşçısı varken, kim size karşı durmaya cesaret edebilirdi ki? Yazık, çok yazık..”

 

Linley boş boş baktı.

 

“Onlarca Ejderkanı Savaşçısı mı?“ Linley ve Wharton, Hodan’a şok olmuş şekilde bakıyordu.

 

“Ne? Şaşırtıcı bir şey mi söyledim?” Hodan da bakışlarına karşılık verdi.

 

Haydson aceleyle araya girdi. “Efendim, bu konuyu başka bir yerde konuşsanız daha iyi olur. Burada çok fazla insan var.” Bu sırları sıradan asiller duymasa çok daha iyi olurdu.

 

“Sorun değil. Yalnızca bu masadaki insanlar konuşulanları duyabilir. Dışarıdaki insanlara gelince, ne kadar yüksek sesle konuşursak konuşalım bizi duyamazlar.” Hodan kıkırdadı.

 

Masada toplam 8 kişi vardı. Wharton, İmparator Johann ve Monroe Dawson hariç diğerleri aziz seviyedeydiler. Beyaz saçlı adama gelince, gücü ölçülemeyecek kadar fazlaydı.

 

“Onlarca Ejderkanı Savaçısı mı?”

 

Linley ve Wharton buna inanmaya cesaret edemiyordu.

 

Atalarından kalan kayıtlar çok netti; Klanlarının ilk üç nesli yalnızca üç ejderkanı savaşçısı çıkarabilmişti. Ardından her yeni ejderkanı savaşçısı’nın  doğabilmesi için bin yıl geçmesi gerekmişti. Toplamda, yalnızca 5 ejderkanı savaşçısı olmuştu. Nasıl olur da birkaç bin yıl önce, onlarca Ejderkanı Savaşçısı olabilirdi?”

 

“Dört Yüce Savaşçı Klanı.. yazık. Hepsi acınacak derecede küçüldü. Geçmişte, Dört Yüce Savaşçı Klanı oldukça haşmetliydi.” Hodan duyguyla andı..

 

Linley’in aklına aniden bir ihtimal geldi.

 

Gizli Ejderkanı Klavuzu’nda bahsedilen ikinci yöntemi hatırladı: Klanlarının bir üyesi, yaşayan bir ejderin kanını içerek Ejderkanı Savaşçısına dönüşebilirdi. Ancak klavuza göre, ilk üç Ejderkanı Savaşçısı da doğuştan Ejderkanı Savaşçısıydı.

 

Eğer ikinci yöntem başarıyla uygulanmadıysa neden klavuzda kaydı tutulsundu ki?

 

Geçmişte, hem Linley, hem de Doehring Cowart, klavuzun değiştirildiğinden şüphelenmişti. Klan tarihinde büyük ihtimalle ejderha kanı içerek Ejderkanı Savaşçısına dönüşmüş insanlar da olmalıydı.

 

“Yine de onlarcası olmasını beklemiyordum!” Wharton da Linley de derinden sarsılmıştı.

 

“Oh, Nina adındaki şu küçük kız bu tarafa geliyor.” Beyaz saçlı yaşlı adam, Hodan, gürültüyle seslenerek Linley ve diğerlerinin dönüp bakmasına neden oldu.

 

Linley ve diğerleri ayağa kalkarken, Wharton hemen Nina’yı karşılamaya gitti.

 

Wharton ve Nina el ele tutuşarak masa masa gezip, misafirlerle kadeh kaldırdılar. Ancak hem Wharton, hem de koltuğunda oturan Linley hala büyük şaşkınlık hissediyordu.

 

Klanlarının tarihi düşündükleri kadar basit değildi.

 

Ayrıca..

 

Aziz seviye uzmanların oldukça uzun ömürleri vardı. Nasıl olur da klanlarından tek bir aziz seviye bile kalmazdı? Ayrıca sadece kendi klanları değil; Ölümsüz Savaşçılar Klanı ; Mor Alev Savaçıları Klanı ve Kaplan Çizgili Savaçlılar Klanı, hepsi aynı şeyi yaşamıştı. Tüm yüce savaşçı klanları garip bir şekilde çökmüştü.

 

“Bir sır..” Linley kıtanın geçmişinde gömülü pek çok sır olduğunu ve durumun resmi kayıtlardan farklı olduğunu anlamıştı.

 

Örneğin Katiller Kralı Cesar, Linleye’e beş bin yıl önce diğer boyutlardan pek çok uzmanın Yulan Kıtasına geldiğini anlatmıştı. Ancak tarih kitapları böyle bir şeyden bahsetmiyordu.

 

Nişan töreni devam ederken, Linley’in aklı başka yerlerdeydi. Bu konular hakkında düşünüp durdu.

 

Beyaz saçlı yaşlı adam Hodan’la özel olarak görüşmek bile istedi.

 

Bu Hodan, açıkça geçmiş hakkında pek çok şey biliyordu.

 

Yemekten sonra, salondaki pek çok soylu hoş beş ediyordu. Bu sırada sabırsızlanan Linley, kulağına cennetten çıkma bir müzik gibi gelen cümleyi duydu..

 

“Linley, benimle gel. Seninle bir şey konuşmak istiyorum.”

 

Hodan açıkça onunla baş başa konuşmak istediğini söylemişti.

 

Wharton abisine baktı. Linley, “Wharton, sen burada kal. Gidip biraz Nina’yla zaman geçir. Hodan Bey’e gelince, ben onunla konuşacağım.” Linley ana salondan çıkarken Hodan’ı takip etti.

 

Haydson, Castro  ve Lanke birbirlerine baktılar.

 

“Acaba Linley ne karar verecek.” Haydson duygu dolu bir sesle iç çekti.

 

Hodan ve Linley ana salondan çıktı. Yürürlerken Hodan konuşmaya başladı, “Linley, senin şu diğer iki aziz seviye neredeler? Onları da buraya çağır.”

 

Linley irkildi.

 

Bu Hodan nasıl oluyor da her şeyi biliyordu?

 

Hodan, Wharton ve Nina’nın adlarını biliyordu, ayrıca Linley’in iki sihirli yaratığından da haberi vardı. Bebe’nin aziz seviyede olduğunu bile biliyordu.

 

Linley bir şey saklamaya çalışmadı. Hemen Bebe ve Haeru’ya zihin yoluyla ulaşıp, onları yanına çağırdı. Ortada aziz seviye misafirler olduğu için Linley, Bebe ve Haeru’nun ana salona girmesine izin vermemişti.

 

“Malikanenin arkasındaki talim alanına gidelim. Orada kimse yok.” Hodan kıkırdadı.

 

“Grrrrrr.”

 

Haeru ve Bebe Linley’in yanına geldiler.

 

“Viiyk!” Bebe numara yapmaya devam ediyordu.

 

“Küçük dostum, aziz seviye bir sihirli canavar olduğunu biliyorum. Vıyaklamayı bırak.” Hodan, Bebe’nin başını okşamak için uzandığında gülüyordu. Bebe kenarı çekilmek istedi, ancak şaşkınlıkla, hareket edemediğini fark etti. Hodan’ın başını okşamasına izin vermekten başka şansı yoktu.

 

Linley belli etmese de şok olmuştu.

 

Kuşkusuz ki Hodan İlah seviye bir uzmandı.

 

“O gerçekten de bir İlah. Bu kıtada kaç ilah var böyle?” Linley Hodanı talim alanına doğru takip ederken kendi kendine düşünüyordu.

 

“Patron, kim bu yaşlı adam? Nasıl bu kadar güçlü olabilir?” Bebe bile şakacı tavrını sergilemeye cesaret edemiyordu. Oldukça itaatkar görünüyordu.

 

Haeru da sessizce Linley’in yanında yürüyordu.

 

“Öncelikle kapıyı kapatın. Benim emrim olmadan içeriye kimseyi sokmayın.” Linley nöbetçilere komut verirken, Hodan doğruca taş banka gidip oturdu.

 

“Sen de oturabilirsin.” Hodan karşısındaki diğer bankı işaret etti.

 

Linley itaatkar bir şekilde oturup, mütevazi bir ses tonuyla konuştu, “Hodan Bey, şu an tamamıyla şaşırmış durumdayım. Bana yol gösterir misiniz?”

 

“Bugün gelişimin esas sebebi sahip olduğun iki sihirli yaratık.” Hodan gülümsedi. “Tabii ki sen ve aziz seviyede olan diğer üç Ölümsüz Savaşçı da neredeyse benim aradığım seviyeye ulaşmış sayılırsınız.”

 

“Hmm?” Linley Hodan’a şaşkın bir ifadeyle bakıyordu.

 

Hodan gülümsedi. “Linley, Yulan kıtasının uzun geçmişinden sayısız dahi gelip geçti. Her yüzyılda bir dahi çıkmış olsa bile, bu yüz binlerce yıl içerisinde binlerce daha ortaya çıktığı anlamına gelir değil mi? Ancak şu an Yulan kıtasında kaç tane aziz seviye uzman var? Her imparatorlukta sadece bir avuç kadar..”

 

“Aziz seviye uzmanlar yüz bin yılın üzerinde yaşayabilirler mi?” Linley şok içinde sordu.

 

“Aziz seviye uzmanlar, öldürülmediği sürece kolaylıkla yüz bin yıl yaşayabilirler.” Hodan sakince güldü. “Aziz seviyeye ulaşıldığı anda, teknik olarak ölümsüz sayılırsın ve yaşlanmaya karşı bağışıklık kazanırsın. Ancak, yine de öldürülebilirsin tabi ki.”

 

Linley şaşkındı. O halde neden bu kadar az aziz seviye uzman vardı? Ne de olsa Yulan Kıtasında her yüzyılda kesinlikle yeni aziz seviyeler ortaya çıkıyordu.

 

“Bunu nedeni.. onların diğer boyutlara gitmesi.” Hodan gülümsedi.

 

“Diğer boyutlar?” Linley irkildi.

 

Ardından Linley birden anlayıverdi ve aceleyle sordu, “Baruch klanının ataları da diğer boyutlara gitmiş olabilir mi?”

 

“Doğru. Bahsettiğim onlarca Ejderkanı Savaşçısının hepsi, var olan dört ‘Yüksek Boyut’tan biri olan ‘Cehennem Diyarına’  gittiler. Geçmişte, atan olan Baruch’u Cehennem Diyarında ziyaret ettim, hatta onunla birlikte içtik bile.” Hodan içten bir şekilde gülümsedi.

 

“Cehennem Diyarı. Hodan Bey, siz oradan mı geliyorsunuz?” Linley evrenin sırları gözlerinin önüne seriliyor gibi hissetmişti.

 

Hodan başıyla onayladı. “Doğru. Linley bunu sana şu şekilde anlatmama izin ver... Sıradan, fiziksel dünyada yaşan bir yaşam formu aziz seviyeye ulaştığında, Dört Yüksek Boyuttan birine gitmeye hak kazanırlar, ya da belki Yedi Kutsal Boyuta. Orada yaşayıp eğitime devam etmesine izin verilir.”

 

“Yulan kıtasının tarihinde, pek çok uzman burayı terk edip Dört Yüksek Boyut ya da Yedi Kutsal Boyut’tan birine gitmeye karar verdi.” Hodan gülümsedi.

 

Linley anladığını göstermek için kafasını salladı.

 

“Teknik olarak konuşursak, sen ve diğer üç ölümüz savaşçı aziz seviye gücüne sahip olsanız da, henüz insan formunuzda aziz seviyede değilsiniz. Yani bu konuda gelip sizinle konuşmam için aceleye gerek yok. Asıl hedeflerim senin şu aziz seviye sihirli canavarların. İkisi de aziz seviyeye ulaştılar. Yulan Kıtasında yaşamaya devam etmeye, ya da diğer boyutlardan birine girmeye karar verme hakkını kazandılar.”

 

Hodan çabucak ikna etmek ister bir şekilde ekledi, “dört Yüksek Boyut, yedi Kutsal Boyuttan çok daha iyi. Örneğin ‘Cehennem Diyarı’nda uzmanlar bulutlar kadar sıradan, ve aziz seviyedekiler sıradan insanlar sayılıyorlar. Orada harika eğitim fırsatları bulacaksınız. Ayrıca boyutlar arası yüzükler gibi hazineler , hava ve su kadar sıradan. Orada korkutucu miktarlarda hazineler mevcut.”

 

Linley anlamıştı.

 

Yalnızca aziz seviyeye ulaşanlar Yüksek Boyutlara girmeye hak kazanıyorlardı. Doğal olarak, dört Yüksek Boyutta, aziz seviyeler sıradan sayılacak kadar çok uzman vardı.

 

“Ben gitmiyorum. Patronla birlikte kalacağım.” Bebe başını salladı.

 

“Ben de gitmiyorum. Ben de efendimle birlikte kalacağım.” Diye ekledi Haeru.

 

Hodan Linley’e baktı ve gülerek, “Linley gerçek gücün çoktan en üst düzey aziz seviyeye ulaştı. Yüksek Diyarlara girebilmeyi kesinlikle hak ediyorsun. Gitmek ister misin?”

 

Linley cevap vermedi. Onun yerine Hodan’a bakıp. “Hodan Bey, siz tam olarak kimsiniz?”

 

“Ben mi? Ah! Sana anlatmayı unuttum.” Hodan gülümsedi. “Ben Yulan Kıtası’nın ‘Düzlemsel Denetçi’siyim.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr