Cilt 7 Bölüm 18: Kayıp El?

avatar
6759 7

Coiling Dragon - Cilt 7 Bölüm 18: Kayıp El?


 

Arkasında adamantine’den bir kılıç taşıyan Linley, hızlı bir şekilde sokaklara yöneldi. Ancak,görünüşüne bakarak kimse onun gerçekten ağır olduğunu söyleyemezdi, bu yüzden Linley seyircilerin dikkatini çekmiyordu.



‘’Clayde sonunda geldi. Çok uzun süre bekledim!’’ Linley hissettiği heyecanı bastırmaya çalışıyordu. ’’Sakin. Bu sefer,ne olduğu öncemli değil. Tekrar hata yapamam.’’



İlk başta, başarı olasılığının %90’dan fazla olduğunu düşünüyordu, ama beklenmedik bir şekilde, bir aziz seviye koruma ortaya çıktı ve Linley’in planının başarısız olmasına neden oldu. Bu sefer, Linley hata yapmak istemiyordu.



‘’Linley.’’ Doehring Cowart hafifçe boğuk bir ses çıkardı. ’’Unutma, Shaq ve adamları ile bir süre beraberdin. Clayde döndüğünde, Shaq bu gerçeği ona rapor eder.’’



‘’Anlaşıldı.”



Linley bu gerçeği uzun zaman önce düşünmüştü. Ama Clayde’yi sonunda bulmak için, Shaq’la birlikte yolculu etmişti, ve sonuçta beraber Hess Şehrine varmışlardı. O Shaq’ı kesinlikle öldürememişti, çünkü Shaq ve adamları ölürse, belki de Clayde kendisini göstermeyecekti.



‘’Ben bu şekilde hareket etmeliydim. Çünkü eğer Clayde Shaq ile birlikte bir süre yolculuk yaptığımı biliyor olsa bile, yapabileceği hiçbirşey yoktu. Çünkü…zaten onun nerelerde olduğunu biliyorum. Kaçabileceği hiçbir yer yok.’’ Linley tamamen emindi. Aynı zamanda, onun ruhsal olarak bağlı olduğu Bebe, Clayde ve adamlarını izliyordu.



Onlar sohbet ederken, Linley Keyan Yolu’na geldi. Linley hemen kendi ikametgah yerinin üzerinden karşıdaki ara sokaklara yöneldi.



Aniden siyah bir bulanıklık birkaç düzine metre ilerden Linley’in kollarına atladı.



‘’Bebe.’’ Kollarındaki küçük Gölge Fare’ye bakarken gülüyordu.



Bebe’nin gözleri de, onlar zihinsel şekilde muhabbet ederken sevinçle pırıl pırıl parlıyordu. ’’Patron, Clayde’nin geldiğini görmemin üzerinden çok geçmedi. Ama yalnızca malikanesine girmeden önce yüzünün yarısını görebildim. Patron,senin kullandığın insanlar çok işe yaramaz. Onlar onu hiç farketmedi.’’

(ÇN:Ah Bebe sen olmasan napcaz çok seviyom bunu la tatlı küçük bişey :D)



‘’Hmm?’’



Linley biraz şüphelendi. Onlara gözcü olarak kalmaları için emir vermişti. Mantıken konuşursak, Clayde gözüktüğünde fark etmeleri gerekirdi.



‘’Asilzade!, Asilzade!‘’



Ah Da ve Ah Er koşarak geldiler ve saygıyla söylediler. ’’Asilzade, biz çok büyük bir grubun içeri girdiğini gördük. Üzerinden çok zaman geçmedi.’’



‘’Büyük bir grup mu?’’ Linley hemen sordu. ’’Aralarında eli olmayan biri var mıydı?’’



Ah Er kafasını salladı. ’’Hayır asilzade.Bize malikaneye giren tüm gruplara dikkat etmemizi,aynı zamanda eli olmayan bir adamı izlememiz gerektiğini emretmiştiniz.Ama biz bu grubun içinde eli olmayan bir adam göremedik.’’



‘’İmkansız.’’ Linley kesin olarak söyledi.

’’Orada kesinlikle eli olmayan bir adam olmalıydı.’’



Bebe çoktan Clayde’nin yüzünü görmüştü. Bebe’ye görüşü belliydi, kesinlikle bir hata yapmış olamazdı. Bebe’nin onu görmesinden beri kesindi, Clayde o gruptaydı.



‘’Kesinlikle mi?’’ Bunu kesin olarak Linley’den duyan adam,garip hissetti.’’ Asilzade, belki…belki gruptaki çok fazla insanın arasında, ben ve büyük kardeşim onu görememişizdir.’’



Linley kaşlarını çattı.



Çok fazla insan mı?



Aslında, Clayde’nin grubuyla mücadele ederken, Linley ve Bebe onların oldukça çoğunu öldürmüştü. Geri kalan sadece on yada o civardaki şövalyeler ayrılmıştı. Bir kaç kişi de buraya gelirken büyülü yaratıklara vermişlerdi, Clayde’nin on adamı hala hayatta kalsa olağanüstü olurdu. ’Çok fazla insan’ nasıl düşünülebilirdi?



‘’Çok insan mı? Ne kadar çok?’’ Linley sordu.



‘’Çok fazla. En azından yetmiş yada seksen.’’ Adam tereddüt ederek söyledi.Görünürde karasız gibiydi.’’ Ne olursa olsun, çok fazlaydılar. Grup bir anda göründü ve aniden malikaneye girdi. Biz iki kardeş gruptaki herkesi göremedik. Belki de gerçekten aralarında eksik elle bir adam vardı.”



Linley şaşkındı.



Yetmiş yada seksen kişi mi?



Hatta sarayda Clayde’yi öldürmeye teşebbüs ettiğinde, Clayde’nin Wild Thunder takımı sadece otuz kişi civarındaydı. Dahası, bu sayılarda kendisi ve Bebe tarafından düşürülmüştü. Nasıl daha fazla insan ortaya çıkmıştı?



Linley bunu anlamadı.



‘’Bu kadar çok insan?’’ Linley kendi kendine merak ediyordu.



‘’Tamamdır. Artık gidebilirsin. Bu senin ve kardeşinin ödülü. Benim için izlemeye devam edin.’’ Linley ona yarısı dolu olan bir altın torbası attı, içinde elli altın vardı.



Torbayı kabul etti, içine bir göz attı. Bunun içi pırıl pırıl altınlarla doluydu. Bu yarım çantada elliye yakın bir miktar altın olması gerekiyordu! Onun kalbi heyecanla dolmaya başladı. Hess Şehri’ne kaçtıktan sonra, kendini beslemesi bile mümkün olmamıştı. Şimdi, Linley için birkaç gün çalıştıktan sonra, o eline içinde elli altın olan bir torba atmıştı. Nasıl olur da vahşi derecede heyecanlanmazdı?



‘’Teşekkür ederim, efendim. Teşekkür ederim,efendim.’’ O bir karar verdi. O ve ağabeyi köşkün içindeki insanları yakından izlemeye devam edecekti. Hemen ayrıldı, restoranın yakınındaki yerin üst katına çıktı, ağabeyinin nöbet tuttuğu yere koştu.



Avlunun içinde.



Yapayalnız Linley, şimdi bir sonraki yapacağı şeyin ne olması gerektiğini düşünüyordu.



Beyaz cüppeli, beyaz saçlı, beyaz sakallı Doehring Cowart, dönüştüğü Kıvrılan Ejder Yüzüğü’nün içinden dışarı beyaz bir ışığın parlaması şeklinde çıktı. Doehring Cowart sakalını okşadı. Kıkırdayarak dedi ki, ’’Linley sorun nedir? Kötü bir ruh halinde misin ?’’



Linley kafasını kaldırdı ve yukarı doğru Doehring Cowart’a baktı. Büyük baba Doehring’i görmesi üzerine, Linley’in kalbi birazcık daha sakin hissetti. Böyle deneyimli bir büyüğün yanında, Linley çılgınca büyümüş gibi olmasa da en azından kendinden emin hissediyordu.

(DN: ?)



‘’Büyük baba Doehring, sadece Clayde’nin grubunun nereden geldiğini merak ediyordum.’’ Linley söyledi.



Doehring Cowart kıkırdadı. ’’Bu konuyu merak ederek zaman harcıyorsun. Neden bunun yerine harekete geçmiyorsun? Malikanenin duvarının bir köşesine gizlen ve bizzat kendin göz at. O zaman, Clayde ile birlikte olan insanları tam olarak kendin öğreneceksin.’’



Linley gülmeye başladı.



Doğruydu. Neden zaman harcıyordu ki?



‘’Ağır kılıç taşımak hızıma etki ediyor.’’ Linley adamantine ağır kılıcını kaldırdı, yatak odasına girdi, yatağının altına koydu ve çarşafları yakaladı.



Linley’in omuzlarında duran Bebe, merakla adamantine ağır kılıca baktı. Zihinsel olarak Linley’e sordu. ’’Bu ağır kılıcı oluşturmak için hazineden aldığın adamantine cevherini mi kullandın?’’



Linley güldü ve kafa salladı.



‘’Bu ağır kılıcın ağırlığı ne kadar? ’’Bebe merakla sordu.



‘’3600 pound.’’ Linley dürüstçe cevap verdi.



Bebe pençeleriyle küçük burnunu ovuşturdu, boncuk gibi gözleri şoktayken adamantine’den ağır kılıcın etrafında bir süre  döndü.



‘’Yeter. Daha sonra bakmak için yeterli zamanın olacak.’’ Linley çarşafları kapattı, ağır kılıcını gizledi.



‘’Ah, patron, aniden bir şey hatırladım. Clayde muhtemelen zaten burada olduğunu biliyor.’’ Bebe Linley’in parmaklarındaki mekanlar arası yüzüğün alarmına baktı ve çığlık attı.



‘’Ne? Neden?’’ Linley son derece şaşırmıştı.’’ Patron, sen Godsword Bloodviolet’i bir damla kan kullanarak kendine bağlamış ve kişiselleştirmiştin. Radyant Kilisesi’nde hapsedildiğinde, Godsword Bloodviolet’e el koyulmasına rağmen onu hissedebildiğini söylediğini hatırlıyorum. Mekanlar arası yüzükte kanla kişiselleştirilir. Clayde’nin de mekanlar arası yüzüğün nerede olduğunu hissetmesi mümkün değil mi?’’ Bebe acilen düşüncelerini Linley’e aktarmaya başladı.



Bunu duyunca, Linley gülmeye başladı.



‘’Haha.’’ Yanlarında ayakta olan Doehring Cowart’ta gülmeye başladı. Sadece, Bebe Doehring Cowart’ın gülüşünü duymasının mümkün olduğunu düşünmüyordu.

(DN: Evet garip bi cümle. Ama bi anlam çıkaramadım )



Hemen Fenlai Şehri’nden ayrıldıktan hemen sonra, Linley Doehring Cowart’tan bu konuya ilişkin cevapları zaten almıştı.



‘’Bebe.’’ Linley güldü ve açıkladı.’’ Bu mekanlar arası yüzük ilahi eser olan Bloodviolet’ten farklı. Teknik olarak konuşursak, mekanlar arası yüzük İlahi Eser değil, sadece çok değerli bir eşya. Temelleri büyülü kristal kartları ile oldukça benzer, parmak izi ile kişiselleştirilebilir ve sahibini tanıyabilir, ve kan kullanınca da aynı. Mekanlar arası yüzüğü sadece sahibi açabilir ve içindekileri alabilir. Ancak, sihirli eşya uzakta olursa, sahibinin onun tam konumu anlamasının hiçbir yolu yoktur. Bunlarla ilahi eserlerin ortak olduğunu mu düşünüyorsun? Hatta benim adamantine ağır kılıcım, Bladeless bile, ilahi eser seviyesinde değil.



İlahi eserler.



Yulan Kıtası içinde maddesel olarak yapılması imkansızdır. Kıvrılan Ejder Yüzüğü ve Bloodviolet gibi şeyler antik öğelerdi.



‘’Kıvrılan Ejder yüzüğü beni Radyant Kilisesi’nde korkunç bir enerji patlamasıdan korumuştu ve kurtarmıştı. Üstüne, büyü kullanırken gereken büyücü kuvvetini ve ruhsal enerjiyi, normale göre altı azaltıyordu. Bloodviolet, buna karşılık, esneyebilir ve düz hale gelebilir ve neredeyse yok edilemez.”



Linley’in kesin bir teorisi vardı.



Onun henüz keşfedemediği Kıvrılan Ejder Yüzüğü’nün sırları zaten gerçek olmuştu. Radyant Kilisesi’nde o korkunç enerji patlamasını geçirmemişti.



Bloodviolet’e gelince?



Bunun için odaklama mührü gizemli büyü oluşumunda kullanılmasının anlamı, kesinlikle özel nitelikleri olduğu anlamına geliyordu.Sadece, Linley şuan bunun hakkındaki özellikleri keşfetmek için çok zayıftı.



‘’Bloodviolet.’’ Linley kılıca belindeki kemere bakıyormuş gibi baktı. Bu gizemli Bloodviolet esnek kılıcın gerçek yeteneği neydi?



‘’Bebe, şimdilik olduğun yerde kal. ’’Linley talimat verdi.



‘’Anladım.’’ Linley sessizce Clayde’nin ve Shaq’ın ikamet ettiği yere doğru kayarken, Bebe itaatkarca avluda kaldı.



Linley, Shaq’ın satın aldığı malikanenin karşı duvarlarından birine çıktı.



‘’Snick.’’



Linley’in keskin pençeleri ortaya çıktı. Duvarda kolayca bir açıklık açtı. Ellerini normale dönüştürdü ve duvardan içeri baktı.



Shaq’ın rezidansında kaldığı gece tüm düzeni ezberlemişti.İnsan yapımı tepecikler ve hangi oda hangisi gibi. Linley kesiği çok özel bir yerde seçmişti, Bu kesme ile, görüşünü tıkayan hiçbir şey olmadan arka avluyu ön avluyu görmesi mümkündü.



‘’Babam.’’



Linley’in hassas kulakları arka avludaki Shaq ve Clayde’nin konuşmalarını duymayı başardı. Linley dikkatle bu yönde baktı.Gerçekten de, Shaq ve Clayde omuz omuza Linley’in görüş alanı içinde yürüyorlardı.



‘’Bu Clayde.’’ Linley dikkatlice izledi.



Ama onu görünce tamamen sersemledi.’’ Clayde’nin eli…eli…’’



Şuan, Clayde’nin ellerinin ikisi de mükemmel durumdaydı.Linley açıkça Clayde’nin elini kestikten sonra düştüğünü görmüştü. Mekanlar arası yüzüğü bile elinden çalmıştı. Kesinlikle bir hata vardı.



‘’Kayıp bir eli yenilemek için en azından ışık stili 9.seviye bir baş büyücü gerekir.’’ Linley çok şaşırmıştı.



Clayde ayrılırken,yanında tek bir büyücü yoktu, nasıl 9. seviye bir baş büyücüye ulaştı?



‘’Baba, nasıl Radyant Kilisesi’ne ait güçlerle mi karşılaştın? O insanlar çok müthiş.’’ Shaq biraz şaşırmış bir ses ile söyledi.



Clayde kafa salladı. ’’Tabii ki öyleler. Bu insanlar çok korkunç insanlar ve Radyant Kilisesi’ne rehberlik ederler. Lord Fallen kanadındaki Astetics’ler birçok dokuzuncu seviye savaşçıdan oluşuyor. Onların yanında seyahat ederken, tüm yolculukta oldukça güvendeydik.”



Clayde normal bir tonda konuşuyordu. Mantıksal olarak konuşursak, uzak bir duvardan onu dinleyen birinin onu duyması mümkün olmamalıydı. Ama Linley,bir Ejderkanı Savaşçısı, acayip gelişmiş işitme duyusuna sahipti, ve her kelimeyi açıkça duymuştu.



‘’Bir Astetics grubu mu?’’ Linley’in yüzünün görünüşü değişmişti.



Lord Fallen aziz seviyenin zirvesindeki bir savaşçıydı. Ve acayip güçlü Astetics savaşçılarına sahipti, oldukça fazlaları 9.seviyeye ulaşmıştı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44301 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr