Bölüm 142: Dokuzyıldız Ölümsüz Aracı

avatar
4828 56

Desolate Era - Bölüm 142: Dokuzyıldız Ölümsüz Aracı



Bölüm 142: Dokuzyıldız Ölümsüz Aracı

 

“Araca binelim.” Kuzeydağ Baiwei, Ning’i araca doğru çekiştirmeye koyuldu. Araç yaklaşık on altı metre uzunluğundaydı ve içerisi gerçekten rahatlığın asıl tanımına uyuyordu. Baiwei ve Ning içeriye girer girmez, Kuzeydağ Baiwei söylenmişti. “Otur, otur.”

 

“Araç çok rahat…” Ning söylenirken iç çekmeden edememişti. Aracın içinde on iki koltuk bulunuyordu ve her koltuğun üstünde dışarıda nadir görülen yumuşak kürk, ipek işlemeleri duruyordu. “Genç efendi Baiwei, aracı kaplayan alevler…?” Daha demin, herhangi bir ateşin varlığını ya da gücünü sezmemişti.

 

“Element enerjinin yarattığı bir oluşum.” Baiwei gülümseyerek konuştu. Ardından dışarıya doğru talimat vermişti. “Kaygısız Mağaralar’a gideceğiz.” “Emredersiniz, genç efendi.” Dışarıdaki kadın saygıyla cevapladı.

 

Whoosh. Alevlerle kaplı araç son hızda ilerlemeye başladı. “Fark ettin mi? O kadın köle ve bu araç… Aslen yapay işlemeler…” Baiwei gülümseyerek konuştu. “Ah?” Ning şaşırmıştı. “Yapay işlemeler, yani bir nevi yapay araçlar demek?” Daha önce bu durumu fark etmemişti. Sonuçta, Kuzeydağ bölgesinde oldukları için genç adam ilahi hissini kullanarak bölgeyi taramaya cüret edememişti.

 

“Evet.” Baiwei keyifle onayladı. “O kadın köle babamın bana verdiği golemlerden biridir. Wanxiang’ın zirvesinde yer alan birine denk güce sahip ve kesinkes korku nedir bilmez. Arasan da bundan iyi korumayı bulamazsın.”

 

Ning onayladı.

 

“Bu aracın da adı, Dokuzyıldız Ölümsüz Aracı…” Baiwei’nin suratında gurur dolu bir ifade vardı. “Uçmaya başladığında, Kadim Taoistler’e bile toz yutturabilir. Ayrıca, Kutsal Dokuzateş Alevleri’ne sahip olduğu için her şeyi yakabilecek güçtedir. Hatta zayıf Kadim Taoistler bile bu alevlere karşı koyamaz!”

 

“Ne?!” Bunu duyan Ning şoke olmuştu. Kutsal Dokuzateş Alevleri mi? Kadim Taoistleri bile öldürebilecek güçte mi? “Yalnızca” zayıf Kadim Taoistleri öldürebilecek güce sahip olsa da bu öyle her yerde görebileceğiniz bir şey değildi. Sonuçta bunun güya bir ”araç” olması gerekiyordu…

 

“Haha.” Baiwei gülümsedikten sonra konuştu. “O köleyi bizzat babamdan hediye olarak almış olsam da Dokuzyıldız Ölümsüz Aracı’nı geçici olarak kullanıyorum. Aslen, bu araç babamın bizzat kullandığı bir araçtı ve sahip olduğum bütün hazineleri satsam bile bu aracın tek bir parçasını bile alabilmem mümkün değil. Zaten aracı yalnızca Sakinsu Şehirleri’nde ‘ödünç’ alarak kullanmaya iznim var.”

 

Ning meseleyi şimdi anlamıştı. Demek bu araç Kuzeydağ Karakaplan’ın resmi aracıydı! Tabii bu gerçek, Ning’in Kuzeydağ Klanı’nın ne denli güçlü ve derin olduğunu anlamasını da sağlamıştı. Sakinsu Şehri’nde, Kuzeydağ Karakaplan böylesine muazzam bir araca bile sahipti!

 

“Aslına bakarsan, bu kadar yüksek seviye hazineler, yani Dokuzyıldız Ölümsüz Aracı gibi hazineler, kendi bilinçlerine sahiptirler…” Baiwei aracı adeta okşuyordu, bu araca epeyi bağlı olduğuna şüphe yoktu. “Daha demin, Kaygısız Mağaraları’na gidelim dediğimde, aslında aracın kendisiyle konuşuyordum.”

 

Ning bu meselenin ne kadar etkileyici ve inanılması zor olduğunu düşünüyordu! Kişi böylesine bir aracı sürürken gerçekten itibar namına diğerlerini etkilemekte güçlük çekmeyecekti. Kadim Taoistleri bile öldürebilecek bir araç… Gerçekten de Kuzeydağ Klanı’nın lüks içindeki hayatı insanı şaşkına çeviriyordu.

 

“Dışarıya bak.” Baiwei dış dünyayı gösterdi. Ning camdan bakmıştı. Dokuzyıldız Ölümsüz Aracaı hızla ilerliyor ve aşağıdaki Sakinsu Şehri’nin sokak manzaraları sürekli değişiyordu.

 

“Sakinsu Şehri’nin en gizemli bölgesi, batı şehridir.” Baiwei dışarıya işaret ederek konuştu. “Sakinsu Şehri’ne girdikten sonra sana verilen rehberi incelediğini düşünüyorum. Her ne kadar rehberde çok sayıda malikanenin ismi ve imzası olsa da garip bir noktayı fark ettin mi?”

 

“Karakaplan Malikanesi’nin epeyi geniş olduğunu fark etmiştim,” Ning gülümsedi. “Haha, ‘Kuzeydağ’ adı altında en azından bin tane malikane vardır. Hepsi de Kuzeydağ Klanı’nda üst seviye pozisyonlarda olan kimselere aittir. Malikaneler boyut bakımından üçe ayrılmıştır: On kilometre çapında, bir kilometre çapında, ve üç yüz metre çapında.” Baiwei gülümsedi. “Lakin malikanelerin hepsinin Kuzeydağ Klanı’nın güçlü üyelerine ait olduğunu düşünüyorsan tamamen yanılıyorsun demektir.” “Eh?” Ning şaşırmıştı.

 

“Kitapta yalnızca isme sahip olup, herhangi bir klan adına sahip olmayan malikanelerin de olması lazım. Örneğin, ‘Nazik Su Malikanesi’, ‘Ebedi Işık Malikanesi’, gibi…” Baiwei, Ning’e bakıyordu. Ning onayladı. Gerçekten de bu tarz bir sürü malikane bulunuyordu ve bu malikanelerin nereden geldiğini anlamak mümkün değildi.

 

“İşte bu tür malikaneler Kadim Taoistler’in, ve bazı Ölümsüzler’in özel malikaneleridir.” Kuzeydağ Baiwei, Ning’e bakıyordu. “Kuzeydağ’a ait bazı ölümsüzler bile yaşadıkları onca yılın ardından malikanelerinde “Kuzeydağ” soyadını kullanmayı bırakmıştır. Bu sayede, dış güçler Sakinsu Şehri’ndeki Kuzeydağ Klanı’nın tam olarak kaç Kayıp Ölümsüz’e ve Toprak Ölümsüzü’ne sahip olduğunu yıllardır öğrenememiştir.” Bunu duyan Ning gizliden gizliye şaşırmıştı.

 

“Malikanelerin çoğu boş.” Kuzeydağ Baiwei bu gizli meseleleri gayet sakince konuşuyordu. “Büyük Xia Hanedanlığı’nın geniş, sonsuz topraklarında bazı heybetli güçler yaşar… Eğer bu güçler Sakinsu Şehri’mizi ziyaret ederlerse işte o zaman Kuzeydağ Klanı olarak bizler, onlara bu tür malikaneleri hediye olarak sunarız. Her ne kadar malikanelerde çok ama çok nadir kalıyor olsalar da malikaneler her zaman temiz tutulur…”

 

“Yani uzun lafın kısası… Batı Sakinsu Şehri balıkların ve ejderhaların beraber yüzdüğü bir okyanus gibidir. Malikane sahibi ne kadar gizemliyse, işte o malikaneye bir o kadar bulaşmamak lazım.” Baiwei konuştu. “Kuzey Sakinsu Şehri’ndeki malikanelerin çoğuysa Yağmurejderi Korumaları’na aittir.”

 

“Yağmurejderi Korumaları mı?” Ning şaşırmıştı. “Duyduğuma göre, Yağmurejderi Korumaları’nın Sakinsu Eyaleti’ndeki ana üsleri devasa bir dağdaymış.”

 

“Evet. Buraya uzak değil. Adına Kızıl Ejder Dağları diyoruz.” Baiwei başını iki yana sallayarak gülümsedi. “Yağmurejderi Korumaları’nın gerçek üyeleri gayet rahat ve özgürdür. Sonuçta, kim öyle ıssız bir dağda kalmak ister ki? Sakinsu Şehri’nin ne kadar canlı ve hayat dolu olduğunu kendi gözlerinle gördün. Işte bu sebepten, Yağmurejderi Korumaları bu şehirde bulunan çeşit çeşit büyük gücü izlemekle görevlidir. Zaten böyle bir görevleri olmasaydı, kuzey şehrinde de o kadar yer kaplamalarının bir anlamı kalmazdı.”

 

“Kuzeydeki malikanelerin çoğunu Yağmurejderi Korumaları, güneydekilerin çoğunu da ordumuzu oluşturan insanlar kaplamıştır.” Baiwei gülümsedi. “Buna bir nevi açık sırlardan biri diyebiliriz. ancak, doğal olarak her şehre girene de bunları söyleyecek değiliz.”

 

“Sadece doğu şehrinde büyük ticaret klanları ve bazı Kayıp Ölümsüzler bulunuyor…”

 

………

 

 İlerlemeye devam ettikleri sırada Ning, Baiwei’den bazı sırları öğrenmişti lakin tabii bu sırları öğrenebilmek için kişinin normalde belirli bir seviyede olması gerekiyordu. Öğrendiği bu bilgiler, Ning’in ufkunu genişletmişti.

 

Doğu şehrindeyse eğlence sektörü adı altında epeyi mekân bulunuyordu. Bunların en ünlüsüyse… Gökyüzü Hazineleri’nin Dağı’ydı! “Gökyüzü Hazineleri’nin Dağı altı yüz kilometrelik bir alana yayılmıştır. Bu dağ, şehrin içinde yer alıyor olsa da içi tamamıyla oyulmuştur. Bu dağda, ruh yaratıkları satan tüccarlardan tut bahislere ve kumar masalarına kadar ne ararsan vardır. Yani eğlence sektörünün asıl kaynağı Gökyüzü Hazineleri’nin Dağı’dır.”

 

Baiwei başını iki yana sallayarak konuştu. “Lakin, Gökyüzü Hazineleri’nin Dağı’nın arkasında Büyük Xia Hanedanlığı’nın İmparatorluk Klanı vardır! Bu koca dünyada, her eyalet şehrinde Gökyüzü Hazineleri’nin Dağı’nın olduğunu biliyorum. Kim bilir Büyük Xia Hanedanlığı’na nasıl bir servet kazandırıyorlar…”

 

“Seni götürdüğüm yerin adı ‘Kaygısız Mağarası’.” Baiwei, Ning’e göz göz kırptı. “Sakinsu Şehri’ndeki eğlence sektörü iki nitelikli güç tarafından paylaşılır: Gökyüzü Hazineleri’nin Dağı ve Kaygısız Mağarası.”

 

“Gökyüzü Hazineleri’nin Dağı’nı bütün eyalet şehirlerinde görebilirsin ancak Kaygısız Mağarası, Sakinsu Şehri’mize özgüdür ve bu mağara, üç Kutsal Tilki Ölümsüzü tarafından kurulmuştur.” Baiwei konuştu. “Lakin tabii, arkasında Kuzeydağ Klanımız’ın desteği de mevcuttur. Sonuçta, bütün parayı Gökyüzü Hazineleri’nin Dağı’na kaptıramayız, değil mi?” Ning de gülümsedi.

 

“Genç efendi, geldik.” Dışarıdan gelen sesle birlikte Dokuzyıldız Ölümsüz Aracı inişe geçti. Yere inen araçtan dışarıya çıkan ikiliden Baiwei, elini uzatarak önlerindeki devasa yapıyı gösterdi. “Kaygısız Mağarası.”

 

Ning aniden şoke olmuştu. Uzakta devasa, muazzam ve hayal gibi bir bina manzarası yer alıyordu. Devasa bir tilkiyi andıran bina yüzlerce kilometre uzunluğuna sahipmiş gibi görünüyordu. Tilkinin ağız kısmı, yani binanın girişi yere yaslanmıştı. Etrafı kaplayan yoğun element enerjisi Ning’e keyif veriyordu.

 

Beyazsu Tazısı da araçtan inmişti. Ning’in hemen yanında, şaşkınlık dolu gözlerle binaya bakıyordu.

 

“Genç efendi, Baiwei, lütfen gelin.” Aniden uzun, kaslı, öküz boynuzlu bir adam yanlarında koştu. Herifin sahip olduğu aura Ning’i şaşkına çevirmişti zira yaratık aurasını gizlemeye çalışmıyordu ve aurasından yayılan enerji parçacıklarına göre bu yaratık Wanxiang Seviyesi’ndeydi.

 

“Mmm.” Kuzeydağ Baiwei onayladı. “Peki bu beyefendi…?” Yabaniyaratık, Ning’e bakıyordu. “Kendisi benim değerli arkadaşım, genç efendin Ji Ning.” Baiwei açıkladı. Yabaniyaratık hızla başını öne sallamıştı. “İlk defa geliyorsunuz sanırım, değil mi genç efendi Ji Ning?” Saygıyla grubu yönlendirmeye başladı.

 

Ning mekânı süzüyordu. Eğlenmek adına Kaygısız Mağarası’na giren çok sayıda insan vardı lakin çoğu insan, onlar gibi bir görevli tarafından karşılanmıyordu. Her ne kadar ara sırada karşılanan birkaç kişi seçilebiliyor olsa da Ning’in gördüğü görevliler en fazla Zifu Xiantian seviyelerindeydi. Sadece Kuzeydağ Baiwei’yi Wanxiang seviye bir Yabaniyaratık karşılamaya gelmişti.

 

 Ning ve Beyazsu Tazısı, Kuzeydağ Baiwei’yi takip ediyordu. Geniş, ferah koridor adeta bir rüya diyarından fırlamış gibiydi. Çok geçmeden koridordan çıkan grup geniş bir salona gelmişti. Salonun sol yanında güzeller güzeli kadınlar ve yaratıkların oluşturduğu geniş bir kalabalık vardı. Sağ taraftaysa yaratıkların ve ölümsüzlük yoluna adım atmış erkeklerin seçilebildiği bir kalabalık duruyordu.

 

“Genç efendi Kuzeydağ ve genç efendi Ji’yi saygıyla selamlıyoruz.” Aynı anda söylenen gruplar aniden diz çökmüştü.

 

Bu kadar insanın ve yaratığın onları saygıyla karşıladığını gören Ning şaşkına dönmüştü. Şans bu ki, ruhu güçlü olduğundan genç adam çabucak kendine gelmişti.

 

“Muazzam. Kaygısız Mağarası gerçekten de Sakinsu Marki’nin üç Kutsal Tilki Ölümsüzü tarafından kurulduğunu insana gösteriyor.” Ning hayranlıkla iç çekti.

 

Ana salonda çok sayıda misafir vardı ve bu misafirlerden dördü Ning’in yakından tanıdığı tiplerdi.

 

……..

 

 Meng Jun, Meng Roch, ve Meng Xin, amcalarının eşliğinde Kaygısız Mağarası’na gelmişlerdi. Hafif kel, orta yaşlı adam konuştu. “Kaygısız Mağarası üst düzey eğlence sektörlerinin başını çeken bir yerdir. Keyif bakımından, Gökyüzü Hazineleri’nin Dağı’ndan bile daha yetenekli oldukları bilinir. Burada, Meng Klanı’nda bile tadamayacağınız nadide lezzetler bulunuyor. Yakında okullara gireceğiniz için bugün, sizlere mekânı göstereceğim.”

 

“Yoksa bu Jimin’de tutulmuş kılıç balıklarından biri mi?” Meng Jun yerken övgü dolu sözler söylüyordu. Xin ve Roch ikilisinin de keyiflerine diyecek yoktu.

 

Hemen yanlarında güzeller güzeli bir kadına dönüşmüş, dans eden bir Xiantian yaratığı duruyordu. Ayrıca kanunun kulakları okşayan telleri de insanın ruhuna işliyordu…

 

“Eh?” Hafif kel, orta yaşlı adam aniden başını çevirdi. Ana salona bağlanan koridorların birinde, bir grup güzeller güzeli kadın belirmişti. Aynı şekilde, bu gruba benzer bir de erkek grubu tam tersi tarafta duruyordu. İki sıraya ayrılmış gruplar, saygıyla gelecek kişiyi beklemeye koyulmuştu.

 

“Önemli bir figür geliyor.” Hafif kel, orta yaşlı adam konuştu. “O ne öyle?” Roch başını çevirdi, şaşırmıştı. Xin de şaşkınlık dolu suratıyla konuştu. “Hiçbiri aurasını saklamıyor. Görünüşe göre hepsi ya Zifu seviye Yabaniyaratık ya da Zifu seviye insan…”

 

“Wow, kimi bekliyorlar acaba?” Meng Jun’un gözleri parlıyordu. Eğer gelecek önemli figürle dostluk kurabilirse aniden göklere çıkma şansını elde edemez miydi? O esnada….

 

İki sıraya ayrılan gruplar saygıyla yere kadar eğilmiş ve tek bir ağızdan söylenmişti. “Genç efendi Kuzeydağ ve genç efendi Ji’yi saygıyla selamlıyoruz.” Sesleri ana salonda yankılanıyordu.

 

“Genç efendi Kuzeydağ mı?” Hafif kel, orta yaşlı Üçüncü Amcaları aniden kısık sesiyle konuştu. “Sakinsu Marki’ndeki Kuzeydağ Klanı’ndan biri gelmiş ve muhtemelen gelen bu adam ana soya ait… Aksi takdirde, Kaygısız Mağarası’nın ona böyle davranmasına imkân yok. Bu kısmı anlamak zor değil ancak şu genç efendi Ji de kimin nesi acaba?”

 

“Sakinsu Şehri’nde ne tür önemli figürler varmış bir bakalım.” Meng Jun hemen mesafeye odaklanmıştı. Aslında, mesafedeki koridora odaklanan epeyi kişi vardı.

 

Siyah cübbelere bürünmüş, taçlı genç yürüyordu. Hemen yanında kürklerle kaplı genç bir adam duruyordu. İkilinin arkasındaysa kadın bir köleyle Tanrıyaratığı Beyazsu Tazısı yürüyordu.

 

“Kardeş Ji Ning?” Meng Jun, Mang Xin ve Meng Roch şaşkına dönmüştü…

 

…………..






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44522 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr