Bölüm 549: Kızımız Parlakay

Proofreader: Wias

“Aceleci olma! Gitmeden önce üstünü giyin!” Odadan Yu Wei'nin sesi duyuluyordu.

“Hazırladığımız kıyafetler… çok küçükler…” Güz Yaprağı'nın endişeli sesi de yankılandı.

Boom!

Malikanenin kapısı anında açıldı ve çırılçıplak, salık saçlı bir çocuk dışarıya fırladı. Ji Ning bu çocuğun ufak bir kız olduğunu hemen görmüştü. Cildi o kadar yumuşak ve naifti ki sanki sulardan farklı bile değildi. Gözleri canlı bir zekayla doluydu ve alnında ciddi ciddi bir ilahi ateş dövmesi vardı.

Ufak kızın etrafı ateşlerle çevriliyordu, sanki kendisi genç bir ateş elementiydi.

BOOOM! Ufak kız ilk önce keyifle dışarıya fırladı, akabinde ahşap kapıya bir daha vurunca kapı tamamen parçalandı. Keyifli bir hali vardı, başını çevirip Ji Ning, Ji Dikduran ve Beyazsu Tazısı'nı süzdü. Açık, çocuksu sesiyle konuştu, “Sizden… Hanginiz babam?”

Ning, Kuzeyoğul, Beyaz Amca ve diğerleri şaşkındı.

Kendilerine gelmeleri için aradan uzun bir süre geçmesi gerekmişti.

“Yüce… Gökler.” Kuzeyoğul gözlerini birkaç kez açıp kapadı. “Bu… Bir yenidoğan mı?”

“Efsanelere göre, Ölümsüzler'in ve Habistanrılar'ın çocukları inanılmazdır. Hayatımda ilk kez görüyorum. Bu biraz…” Dikduran biraz şaşırmıştı.

“Demek bu oğlum Ning ve Yu Wei'nin çocuğu?” Beyaz Amca da biraz şaşkındı. “Oğlum Ning uslu bir çocuktu, Yu Wei ise nazik ve iyi biriydi. Nasıl böyle bir ufaklığa gebe kalmış olabilir ki…”

 Sağlam Tao Kalbi sayesinde normale dönen ilk kişi Ning'di. Gülümseyerek konuştu, “Öyle kıçın başın çıplak bir şekilde koşamazsın. Dış dünyada kıyafetler giymelisin; yoksa sana gülerler. Ah… Üç yaşındaki bir çocuğun vücuduna sahipsin. Muhtemelen sana uygun kıyafetler hazırlamamışlardı… Ama sıradan kıyafetler de doğuştan itibaren kontrolünde olduğun ateşlere dayanamayacaktır.”

Ning ona işaret etti. Vhoosh! Kızın vücudunda ateş ve su dalgaları dönmeye başladı; çok geçmeden dalgalar tatlı görünen su renkli iç çamaşırlarına dönüştü.

“Demek babam sensin?” Kız çocuğu Ning'e bakıyordu.

 Kız ona bakınca Ning tatminkâr bir ifadeyle doldu. Bunun asıl sebebi kızının resmen çok tatlı olmasıydı. Göklerin onu gözettiği belliydi, böylesine zeki ve tatlı biri olması muazzam bir haberdi.

“Evet.” Ning gülümsedi ve başını salladı.

“O senin baban.” Yu Wei ve Güz Yaprağı malikaneden çıktı. Suratlarındaki ifadeler paha biçilemezdi. Yu Wei'nin bakışları ise iyice karışıktı. Açıkça seçilebileceği gibi çocuğun bu kadar büyük, konuşabilen, etrafa koşabilen ve ateşi kontrol edebilen biri olacağını beklemiyordu. Ölümsüzler'in ve Habistanrılar'ın çocukları özel oluyordu, ancak çoğu ilk doğduklarında sıradan bebeklerden farklı değildi.

“Annemin karnındayken, dışarıda geçen konuşmaları duyabiliyordum. Babamın adını biliyorum, Ji Ning. Sen Ji Ning misin?” Kız çocuğu parmaklarını emerken Ning'e bakıyordu.

“Evet. Benim.” Ji Ning başını salladı.

 “Çocuğunuz sizi selamlıyor, Baba.” Tak sesiyle birlikte kız hemen diz çöktü ve alnını yere koydu.

“Baba. Anne.” Kız Ji Ning ile Yu Wei'ye bakıyordu. Oldukça heyecanlı bir şekilde sordu, “Benim için bir isim seçmediniz mi?”

Ning ve Yu Wei birbirlerine bakıyordu. Bu kız çocuğu gerçekten beklentilerini alaşağı etmişti… Ancak ne Ning ne de Yu Wei sıradan birileriydi. Ning gülümsedi. “Kıdemli öğrenci kardeşim, ismini sen seçecektin.”

Yu Wei başını salladı. “Madem bir kızımız oldu… O halde ona Parlakay diyelim.”

“Parlakay mı?” Ning şaşırdı.

O yıl…

Ning Ölümsüz Kaderin Toplantısı'nda herkesi şoke etmişti. Bu mücadele Dağların ve Nehirlerin Parlakay Diyagramı'nda gerçekleşmişti ve bu diyagramda Yu Wei ile Ning Tao Eşi olmuşlardı.

“Bugünden itibaren, adın Ji Parlakay olacak.” Ning ateşlerle kaplı kıza bakıyordu.

“Ji Parlakay? Ji Parlakay? Haha… Ji Parlakay, Ji Parlakay…” Kız mutlu mutlu bahçede koşuyor, heyecanla ismini söyleyip duruyordu.

Yan taraftaki Ufak Qing Ning'e yaklaştı. Alçak sesiyle fısıldadı, “Usta, neden kızın bir erkekten daha enerjik ve vahşi görünüyor? Daha doğalı bir saat bile geçmedi, ancak bu kadar çıldırmış durumda… Gelecekte nasıl biri olacağını düşünemiyorum.”

Ning gülümsedi ve başını salladı. “Evet, gelecekte onu güzel eğitmeliyim.”

……

Kızı, Parlakay, gerçekten akılalmaz bir içsel yeteneğe sahipti. Daha doğduğu günden itibaren vücudu bir Zifu seviye Habistanrı'nın vücuduydu ve ateşin gücünü kontrol edebiliyordu. Aslında bu gayet normaldi; doğal dünyadan doğan en zayıf Habistanrılar bile en azından Xiantian seviyesinde oluyordu ve en güçlüleri de Semavi Tanrılar ile Kadim Kaos'un Gerçek Tanrıları'ydı!

 Örneğin, Ejderha Atası'nın dokuz çocuğu da Semavi Tanrı seviyesinde doğmuştu.

Kadim Çağ'da, Ölümsüzler'in ve Habistanrılar'ın birlikte çocuk yapmaları yaygındı. Gençateş Klanı'nın Atası, Gençateş Ucube, Gençateş Klanı üyesi ile bir Habistanrı'nın çocuğuydu; zaten çirkin olmasının sebebi de buydu. Tabii çoğu Tanrıyaratığı da Kadim Çağ'daki güçlü Habistanrılar'ın belirli Yabaniyaratıklar'la çiftleşmesinden doğmuştu. Canavarımsı vücutlarında Habistanrı kanı vardı ve bu yüzden onlara “Tanrıyaratığı” deniyordu; soyları ne kadar saf olursa güçleri de bir o kadar fazla oluyordu.

Ji Ning ve Yu Wei ikilisi insan türüne aitti; doğal olarak çocukları da bir insandı.

Ji Ning'in soyu biraz zayıf olduğu için çocukları “sadece” Zifu seviye Habistanrı vücuduyla doğmuştu; lakin Ki Arıtıcılığı konusunda herhangi bir kabiliyeti yoktu. Bu konuda sıfırdan çalışmaya başlaması gerekecekti.

 Her Habistanrı, buna ister Kadim Kaos'un Gerçek Tanrıları'nı ister de Semavi Tanrıları'nı verelim, bir Ki Arıtıcısı olmak için baştan başlamak zorundaydı. Parlakızıl, Subhuti ve Kadim Kaos'un diğer Gerçek Tanrılar'ı da yavaş yavaş Ki Arıtıcılığı'na çalışıp zamanla Büyük Gökler'in Taobabası seviyesine ulaşmak zorundaydı.

 “Baba, baba! Sırtına, sırtına al!”

“Baba, senin gibisi yok!”

Ning kızını sırtında taşıyor, Parlakkalp Adası'nı geziyordu. Morşafak İncisi'nin dünyasında olsalar da bu ada hala eski halini koruyordu.

………

“Baba, Habistanrı eğitimi çok sıkıcı. Hadi Ki çalışalım!”

“Parlakay, annenin kırbacını denemek ister miydin?”

“Kötüsün! Çok kötüsün baba!”

……

Tatlı kızıyla birlikteyken Ning ne kadar denerse denesin bir türlü “Sert baba” tavrını takınamıyordu; lakin Yu Wei yanında bir kırbaç taşıyacak kadar sert kalpliydi. Kızı ne zaman yaramazlık yaparsa”, kırbaçla birlikte, hemen kızına gereken dersi veriyordu. Bu yüzden Parlakay onun önünde biraz gergindi. Ning'leyken oyuncu ve aptaldı, ancak Yu Wei'nin önünde saygılı ve çok usluydu.

“Dürüst olmak gerekirse, ona fazla sert davranmana gerek yok.” Ning daha önce bu meseleyi Yu Wei'yle konuşmuştu. “Kızımız henüz çok küçük. Ne kadar yetenekli olduğunu görüyorsun. Şu anda beyaz bir parşömen gibi doldurulmayı bekliyor. Sabırlı bir şekilde onu eğitebiliriz. Acelemiz yok.”

“Şu anda büyük bir felaketin ortasındayız. Kaybedecek zamanımız pek yok.” Yu Wei başını iki yana salladı.

……

“Babanın sana öğrettiği [Ateşbulut Kılıcı'nın On Altı Duruşu]'nu göster.” Yu Wei elinde bir söğüt dalı tutuyordu. Bu sıradan bir daldı, ancak etrafını Kutsal Ölümsüz enerjisi kaplıyordu. Yu Wei kızdığında hemen Parlakay'ı eline alıyor ve Parlakay bağırana kadar ufak poposuna şaplaklar atıyordu.

Bir Kutsal Ölümsüz olarak gücünü kolayca kontrol edebiliyordu; yani Parlakay'ın poposu acısa da herhangi bir zarar almıyordu.

“Tamam.” Parlakay'ın gözleri hafiften kırmızıydı. Dudaklarını ısırdı, adeta her an ağlayabilirmiş gibiydi.

“Eh?” Yu Wei'nin suratı ekşidi.

Dehşete düşen Parlakay hemen bir kılıç aldı ve kılıç sanatlarına çalışmaya başladı. Bu kılıç sanatı Ning tarafından yaratılmıştı; sağlam bir temel oluşturmak isteyen kişiler için mükemmeldi. On altı duruş iki parçaya ayrılmıştı; ilk parça “sert” ve ikincisi de “yumuşak”tı; lakin iki parça da Ateşfırtınası Tao'sunu tamamen kapsıyordu.

Ning yan tarafta duruyor, keyifle izliyordu. Parlakay, Ning'e baktı. Kendi kendine söyleniyordu, “Kötüsün baba! İkiniz de bana zorbalık yapıyorsunuz.”

“Potansiyeli gerçekten olağanüstü. Sadece üç gündür çalışıyor, ancak çoktan Ki eğitiminde Xiantian seviyesine ulaştı.” Ning iç çekti. “Ve ona öğrettiğim bütün kılıç sanatlarından, görünüşe göre en çok yeteneği ateş konusunda. Kıdemli öğrenci kardeşim ‘Gökkuşağıalevi Perisi’ olarak tanınıyordu, ancak kendisi suda da yetenekliydi. Bense Beş Element'in beşinde de yetenekliyim. Peki neden o halde kızımız bu kadar farklı?”

(W:  :D)

 Beş elementten, ufaklığın diğer dördüne olan yeteneği “sıradan” olarak ifade edilebilirdi, ancak ateşe dair yeteneği tamamen canavarvari bir seviyedeydi.

Yine de Ji Ning ve Yu Wei durumu fazla üstelememişti. İkisi de çok yetenekli kimselerdi. Kutsal Ölümsüz olabilmiş birinin yeteneksiz biri olması mümkün müydü? Yu Wei tabii ki yetenekliydi. Ning'den bahsetmeye gerek yoktu; bu adam bir Gerçek Ölümsüz olmayı başarmıştı! Doğal olarak kızlarının ateş konusunda bu kadar yeteneğe sahip biri olagelmesi şaşırtıcı değildi.

……

Tırırırım…

Yeryüzünü kaplayan karanlık bulutların arasında gök gürültüsüne benzer sesler duyuluyordu. Kusursuz Şehir ve Sekiz Ejder'in Bulutşehri, iki devasa şehir, hala daha eski yerlerinde süzülmekteydi.

“Mürekkep Bambusu.” Aniden Boşluk'a bir düşünce ipliği uzandı.

“Parlakızıl.” Bir düşünce ipliği de cevapladı.

“Kusursuz Yol'unuz baya cömert. Bakıyorum da sırf bu savaş için bir Taobabası golemi yaratmışsınız. Buna değer mi ki? Kazanıp bütün Parlakızıl Alemi'ni alsanız bile… Gelecekte, tekrar saldırıp burayı yeniden geri alacağız zaten.” Parlakızıl'ın düşünce ipliği öfkeyle doluydu.

“Oh? Nuwa İttifakı'nın istihbarat raporları bu sefer hızlı gelmiş,” Mürekkep Bambusu cevapladı. Taobabası golemini birkaç saat önce almıştı. Kim Nuwa İttifakı'nın durumu hemen öğreneceğini düşünebilirdi ki?

Taobabası Mürekkep Bambusu'nun yapacak bir şeyi yoktu. İstihbarat ve Yapı Tao'su konusunda Nuwa İttifakı'na karşı mutlak bir avantaja sahip olmasalardı, zaten Nuwa İttifakı'yla savaşmaları da mümkün olamazdı. Sonuçta, Nuwa İttifakı Kadim Çağ'dan beri Üç Alem'i yönetiyordu! Taoist Yol, Budist Birliği ve hatta Kadim İmparatorluk Klanı bile… Nuwa İttifakı'na aitti.

Nuwa İttifakı'nda üstatlar bulutlar kadar çoktu ve ellerindeki elit büyük güç sayısı da az değildi. Kadim İmparatorluk Klanı'nın en güçlü üç hükümdarı… Taoist Yol'un ve Budist Birliği'nin liderleri… Kadim Kaos'tan doğan bazı Gerçek Tanrılar…

Bu yüzden, Nuwa İttifakı'nın da etkileyici eşyaları mevcuttu.

İstihbarat konusunda karşı taraftan zayıf olmalarının tek bir nedeni vardı; zira Kusursuz Yol'un eski “kralı” Gökyüzü Taoları'na karışmıştı; lakin bir Taobabası golemi için 1,800,000 Kutsal Ölümsüz gönderilmişti ve bu golem için toplanması gereken malzemeler de az değildi. Büyük bir olaydı ve Nuwa İttifakı durumu çok önceleri öğrenmişti. Hepşeytan Dünyası'na girememiş olsalar da girme ve sızma atılımlarını durdurmuş değillerdi.

“Mürekkep Bambusu, bu Alem Savaşı önemli olsa da, karmik şans için yapılan mücadele henüz başladı. Parlakızıl Alemi'ni ele geçirmek için biraz fazla abartı davranıyorsun.” Parlakızıl durumdan hiç hoşnut değildi.

Üç Alem devasa bir alandı. Şimdiye dek, sadece birkaç tane Alem Savaşı yapılmıştı ve karmik şans mücadelesi henüz başlamış durumdaydı. En başından Taobabası golemleri kullanmaya başlarlarsa, Nuwa İttifakı'nın da kazanmak için devasa miktarlarda kaynaklar kullanması gerekecekti. Eğer her seferinde bu tür bir mücadele yaşanırsa… Harcanacak kaynaklardan ötürü Taobabaları'nın ve Gerçek Tanrılar'ın bile içleri acırdı. Maliyet iki tarafın da kaldırabileceği bir maliyet olmazdı.

 Sonuçta, Üç Alem'in içindeki hazine sayısı belliydi ve Kusursuz Yol'un elindeki golem yapım malzemeleri de sınırlıydı. Zaten bu yüzden Karagök'ün Taobabası golemi üretimi Her Şeytan'ın Efendisi'nin dikkatini çekmişti. Her Şeytan'ın Efendisi meseleyi sadece ve sadece Karagök'ün özel pozisyonu yüzünden üstelememişti.

“Bu sefer, Kusursuz Yol kesinlikle kazanacak,” Mürekkep Bambusu konuştu. “Madem bir Taobabası golemimiz olduğunu biliyorsunuz… O halde meseleyle nasıl başa çıkacağınızı düşünseniz iyi olur.”

…….