Bölüm 736: Karmik Şans İçin Yapılan Savaş (2)

Savaş acımasız bir kavramdı.

Semavi Tanrılar ve Gerçek Ölümsüzler devasa formasyonlarda savaşıyordu. Her formasyonda çok sayıda Kutsal Ölümsüz, Habistanrı ve Kayıp Ölümsüz vardı! Ne zaman bir formasyon parçalansa bunu takiben büyük bir katliam gerçekleşiyordu! Sadece birkaç şanslı kişi hayatta kalabiliyor ve genelde ittifakta oldukları, hala formasyonları sağlam duran kişiler bu şanslı kişileri kendi malikane tipi hazinelerine alarak kurtarıyordu.

Ji Ning'in gözleri kıpkırmızıydı. Genç adam yaşananları izlerken araya girmemek için kendini zor tutuyordu.

Ancak sakin kalması gerektiğini biliyordu. Sayılar Nuwa İttifakı'nın daha fazla kayıp verdiğini gösteriyor olsa da, bunun asıl sebebi Kusursuz Yol'un golem kaybı yaşıyor olmasıydı! Daha fazla golem parçalandıkça Kusursuz Yol'un kaybettiği Ölümsüz ve Habistanrı sayısı da artıyordu.

“Eh?” Ning aniden rahatladı.

Kadimikizi bunca zamandır Göklerisüzen Kule'deydi. Daha demin, nihayet Üçay Kılıçları'nın dördüncü seviyesini açmayı başarmıştı! Kadimikizi artık bir Atasal Ölümsüz olduğu için kulede kaldığı süreçte akılalmaz bir enerji harcıyordu. Bu yüzden, şu anda sadece normal zamanın otuz katı bir hızda çalışmaktaydı.

Normal zamanın yirmi katı daha hızlı geçen bir süreçte, Kadimikiz enerjisiyle dengeyi sağlayabiliyordu. Otuz katına çıktığında ise Kadimikiz arada sırada ruh haplarıyla enerjisini yenilemek durumunda kalıyordu.

Dışarıda yaklaşık üç ay geçmişti, ancak kulede geçen zaman üç yıla tekabül ediyordu. Nihayetinde, dördüncü seviye açılmıştı.

“Artık Üçay Kılıçları, Kılıçbabası Üçay'ın ellerindeyken olduklarından daha güçlüler.” Ning mırıldandı. Kendi gücünü böyle kritik bir anda artırabilmek, gerçekten de Ning'i sevindirmişti.

 Karmik şans savaşı devam ediyordu. Parçalanan golem sayısı arttıkça Nuwa İttifakı'nın avantajı iyice belirginleşmeye başlıyordu; lakin Kusursuz Yol da gayet sağlamdı. Gerektiğinde kayıplarını kapatıyorlar ve Nuwa İttifakı'na hızlı bir zafer şansı tanımıyorlardı.

Savaşlar devam ettikçe kayıplar da artıyordu…

Savaşın 179. gününde, yani yaklaşık yarım yıl sonra, Nuwa İttifakı yirmi bini aşkın Semavi Tanrı ve Gerçek Ölümsüz kaybetmişti! Kusursuz Yol da yirmi bini aşkın figürü yitirmişti! Eğer bu ölümlülerin arasındaki bir savaş olsaydı, böyle dehşet verici kayıplar iki tarafın da moralini yerin dibine düşürür, bunun neticesinde taraflardan biri çökerdi.

Ancak iki geniş ordu kana susamış bir şekilde savaşmaya devam ediyordu.

……..

“Zamanı geldi sayılır.”

Her Şeytanın Efendisi, Ebediodun’un Koruyucusu, Taoannesi Şeytanel, Taobabası Kanlıkuğu, Yaşlı Adam Yuan ve diğer büyük güçler kara göklerin altında duruyor, gerçekleşen savaşı izliyordu.

“Sonsavaş'a hazırlanın.” Her Şeytanın Efendisi zihinsel yoldan konuştu.

“Sonsavaş mı?” Herkesin kalbi sarsıldı.

Taoannesi Şeytanel telaşlıydı. “Rüzgarşeytanı, daha karmik şans savaşını kaybetmedik. Kaybettiğimiz Semavi Tanrı ve Gerçek Ölümsüz sayısı onların kayıplarıyla eşit. Savaşa devam edebiliriz.”

“Devam edebiliriz, ancak kazanabilir miyiz?” Her Şeytanın Efendisi sordu.

Taoannesi Şeytanel hemen sessizliğe büründü.

Her Şeytanın Efendisi grubu süzdükten sonra zihinsel yoldan konuştu. “İşler başlangıçta o kadar kötü değildi, çünkü elimizde bir sürü golem vardı! Ancak gün geçtikçe kaybettiğimiz golem sayısı da azaldı. Geride kalan yarım yıllık süreçte, golem ordumuzun neredeyse %90'ını kaybettik! Buna karşılık, Nuwa İttifakı'nın formasyonları her zamanki güçlerini koruyorlar. Bizim formasyonlarımızdan tamamen üstünler. Gerçek Ölümsüz ve Semavi Tanrı konusunda onların dengi değiliz.”

Kusursuz Yol'un büyük güçleri bunun doğru olduğunu biliyordu. Nuwa İttifakı'nın kullandığı formasyonlar, Anne Nuwa tarafından bizzat bırakılan formasyonlardı. Formasyon konusunda Nuwa İttifakı mutlak bir üstünlüğe sahipti; yani Semavi Tanrıları'nı ve Gerçek Ölümsüzleri'ni daha etkili bir şekilde kullanabiliyorlardı.

“Belki de bazı taktikler ve tuzaklar savaşın gidişatını değiştirebilir, ancak karşımızdaki orduyu Xuan Yuan yönetiyor. Adamın ordular üzerindeki kontrolü tamamen kusursuz; parlak zaferleri amaçlamıyor, sadece hata yapmamaya odaklanmış durumda. Bize karşı direkt, kafa kafaya bir şekilde savaşıyor ve ordularımızı yavaş yavaş eritiyor! Sayı üstünlüğüne ve formasyon üstünlüğüne bel bağlayarak saldırıyor!” Her Şeytanın Efendisi başını iki yana salladı. “Tuzaklar ve taktikler başka komutanların üstünde işe yarayabilirdi, ancak adam ordusunu böyle kontrol ederken ona karşı yapacağımız şeylerin işe yarayamayacağı ortada.”

“Ama karmik şans konusunda onlardan daha zayıfız. Durum hiç avantajlı değil.” Siyah cübbeli Tanrıkral da endişeliydi.

Kusursuz Yol çok sayıda önemli Alem Savaşı'nı kaybetmiş, nihayetinde karmik şansları zayıflamıştı. Bu savaşta da dezavantajlı konumda olan taraf Kusursuz Yol'du. Eğer karmik şansları daha zayıflarsa, o halde Sonsavaş sırasında bazı formasyonlar için gereken gökyüzü ve yeryüzü enerjisini çekemeyebilirlerdi; öte yandan Nuwa İttifakı, enerji konusunda hiç mi hiç sıkıntı çekmeyecekti. Adeta gökyüzü ve yeryüzü Nuwa İttifakı'na bizzat destek olacaktı.

“Evet, karmik şansımız daha zayıf… Ama bu savaşa devam edersek bütün şansımızı kaybedeceğiz.” Her Şeytanın Efendisi konuştu.

“Ebediodun?” Şeytanel bunca zamandır sessiz kalan Ebediodun'un Koruyucusu'na baktı.

 “Rüzgarşeytanı'na katılıyorum.” Ebediodun ağır ağır konuştu. “Ne olursa olsun… Sonsavaş'ı bir raddede başlatmak zorunda kalacağız. Her ne kadar şu anda karmik şans savaşını tamamen kaybetmemiş olsak da… Zaten bu yüzden, şimdi saldırırsak Nuwa İttifakı'nı hazırlıksız yakalayabiliriz. Eğer savaşı kaybedene kadar beklersek sadece karmik şansımız azalmaz, Nuwa İttifakı da duruma tamamen hazırlanmış olur.”

“Pekâlâ.”

“O vakit bırakın son savaş başlasın.”

“Daha çocuğumun ölümü için Nuwa İttifakı'na gerekli bedeli ödetememiştim.”

“Üç Alem Kusursuz Kaosdünyası ve Pangu Kaosdünyası'nın çarpışmasıyla ortaya çıktı. Peki o zaman, neden sürekli ‘Üç Alem'in gerçek efendileri biziz’ diye havalara girip duruyorlar? Asabım bozuldu.”

“Savaşa!”

Kusursuz Yol'un büyük güçleri endişelerini ve şüphelerini bir kenara atmıştı. Önlerinde sadece bir yol vardı ve bu yol… Savaşın yoluydu!

Her Şeytanın Efendisi zihinsel yoldan konuştu. “Taoist Yuan, sakın ola savaş başlayınca yumuşayayım deme.”

“Merak etme.” Yaşlı Adam Yuan sakince sırıttı.

“Çürükdiken.” Her Şeytanın Efendisi, boşluğun derinliklerine doğru zihinsel bir mesaj yolladı; mesajın gittiği yerde altın bir kale vardı.

Kalenin içinde, Tanrıhabisi Çürükdiken her zamanki gibi tahtına kurulmuş oturuyordu. Soğuk gülümsemesiyle cevabını verdi. “Merak etme, Hepşeytan… Eğer araya girmezsem Sonsavaş'ı kazanamazsınız. Kesinlikle katılacağım.”

“Güzel.” Her Şeytanın Efendisi sakince önünde savaşan iki geniş orduya baktı. “Emirlerimi iletin.”

Kusursuz Yol'daki büyük güçlerin tamamı ciddileşti, her an savaşa girmeye hazırlardı.

 Ölümsüz ordularının arasındaki savaş ise vahşileşiyordu.

Nuwa İttifakı'nın büyük güçleri nefeslerini tutuyor, nefes bile alamadan onca tanıdık yüzün yitip gidişini izliyordu. Kalpleri acıyordu, ancak ellerinden gelen tek şey izlemekti!

 Canı acıyor olsa da Ning hala kendi vücuduna odaklıydı. [Kimsesiz Dünya Tanrısı]'na çalışmaya devam ediyor, bir Üstün Tanrı olmasını sağlayacak o ilham kıvılcımını arıyordu. Eğer bir Üstün Tanrı olabilirse… [Taowu On Sekiz Habistanrı] ve [Tek Gerçek Vücut] ilahi yetenekleri sayesinde, direkt bir yarı adım Dünya Tanrısı'na dönüşecekti. Muhtemelen bu seviyeye ulaştığında, koskoca Üç Alem'de Her Şeytanın Efendisi'nden başka kimse ona karşı koyamayacaktı.

Ne yazık ki…

Ning sınırlarını aşmak istiyordu ve Gökyüzünün Su Taosu’nu kavramıştı, ancak bir Gökyüzü Taosu kavramış olmak Üstün Tanrı seviyesine geçmenin koşullarından yalnızca birisiydi. Üç Alem'de Gökyüzü Taosu kavrayan çok sayıda Gerçek Tanrı vardı ve içlerinden büyük bir kısmına da [Özgür Üstün Tanrı Hayali] verilmişti. Lakin onca zamandır Üstün Tanrı seviyesine geçebilen tek kişi Suiren'di! Sadece bu bile bir Üstün Tanrı olmanın ne kadar zor bir başarı olduğunu gösteriyordu.

 Ning vücudundaki o ilham kıvılcımını bulamamıştı. Buna rağmen denemeye devam ediyordu. O kıvılcımı aramayı hiç bırakmamıştı.

“KAR AKREBİ!!!” Aniden, Ning'in arkasından hüzün ve yakarış dolu bir çığlık yükseldi. Ses Kızılkar'a aitti ve suratında telaşlı, hüzün dolu bir ifade vardı.

 Ning Kadim Viranedünya'ya karşı mücadele ederken Kızılkar da meditasyonunu sonlandırmıştı. Bir Gerçek Tanrı olmuş durumdaydı! Kızılkar mesafedeki Pangu Yaratılış Formasyonu'na bakılıyordu; formasyon yıkılmış durumdaydı. Semavi Tanrı Kar Akrebi o formasyondaydı ve vücudu bir Her Şeyin Elçisi tarafından paramparça edilmişti. Kadın olay yerinde anında can vermişti.

“Kar Akrebi…” Ning'in de kalbi acıyordu. Yıldızkavrayan Dünyası'ndan onu takip eden yedi Semavi Tanrı ve o yediliden biri olan Kar Akrebi, daha demin yitip gitmişti.

 Lakin Ning'e kıyasla Kızılkar daha çok acı çekiyordu.

Kızılkar ve Kar Akrebi zamanında Taoist Üçhayat'ın sağ ve sol kolu olarak görev yapmış kimselerdi. Kızılkar onunla sayısız yıl yan yana savaştığı zamanları unutamazdı. Taoist Üçhayat'ın emrindeki diğer Gerçek Ölümsüzler ve Semavi Tanrılar yavaş yavaş uzaklaşmış, Yıldızkavrayan Malikanesi'nde çok az kişi kalmıştı. Kızılkar ve Kar Akrebi geri kalanlar arasındaydı ve ikili uzun süre önce yakınlaşmıştı. Resmen Tao Eşi olmasalar da o kadar uzun bir süredir birlikte yaşıyorlardı ki artık bir aileden farklı değillerdi.

“Lanet.” Kızılkar'ın gözleri dökemediği yaşlarla parlıyordu.

Tırırım…

Aniden, bir kara ışık huzmesi belirdi. O kara ışık huzmesi Gökyüzü Taoları'nın sınırlarını aşan bir hızda ilerliyor, direkt Nuwa İttifakı'nın geniş ordularını hedef alıyordu. İlk darbe Kusursuz Yol'un en dehşet verici figürü tarafından, Her Şeytanın Efendisi tarafından bizzat yapılıyordu. Adam çok hızlıydı… Ancak Nuwa İttifakı durumu bunca zamandır izliyordu.

“ÖLDÜRÜN!!!” Taoist Üç Saflık'ın yüzü değişti ve adam anında öfkeyle kükredi.

“ÖLDÜRÜN!!” Bütün büyük güçler, uzun süredir bastırdıkları öfkelerini salıyordu. Gerçek Tanrı Kızılkar ve diğerleri kana susamış gözlerle durumu izliyordu.

“HEPŞEYTAN!” Ning ve Suiren aynı anda kükredi.

Nuwa İttifakı'nda onlar kadar hızlısını bulmak imkansızdı. Her Şeytanın Efendisi'nin ani saldırısına karşılık, aslında [Beş Hazine]'deki ustalığı sayesinde Ji Ning, saldırıyı durdurabilecek en uygun aday konumundaydı.

Genç adam hemen [Üç Baş, Altı Kol]'u ve [Yıldızkavrayan El]'in Altıncı Halkası'nı kullandı! Altı devasa elinde ilahi dövmeler beliriyordu ve o kadar güçlüydüler ki boşluk bile titriyordu. Sanki altı devasa fırtına bulutu gökleri sarmıştı ve her bir el Gökyüzü Taoları'nın sınırlarını aşarak Kusursuz Yol'un ordularına doğru ilerliyordu!

Ning hız konusunda hala daha Her Şeytanın Efendisi'nden biraz zayıf olduğunu biliyordu. Bu yüzden, öyle bir saldırı yapıyordu ki Her Şeytanın Efendisi'ni durmaya zorlayacaktı! Kusursuz Yol'un ordularına inen o devasa altı fırtına bulutu, kesinlikle Her Şeytanın Efendisi'nin görmezden gelebileceği bir saldırı değildi.

“Sıkıntı.”

“Dikkat.”

“Durdurun.”

Kusursuz Yol'un askerleri solgun suratlarla onlara doğru inen altı devasa fırtına bulutuna bakıyordu. Her Şeytanın Efendisi yalnızca tek bir keskin silahla saldırmıştı, ancak Ji Ning altı devasa elini savuruyordu. Kim bilir o saldırıya kaç kişi can verecekti?

“Hmph.” Her Şeytanın Efendisi'nin yüzü ekşidi. Kara ışık şeklindeki silah havada yön değiştirdi ve binlerce kilometreye uzayarak Ning'in ellerine yöneldi.

BOOM!!

Bir patlama sesiyle birlikte yaşanan akılalmaz patlama Ning'i birkaç adım geri çekilmeye zorladı.

Her Şeytanın Efendisi de bir anlığına titredi. Elindeki o garip silah, siyah renkli bir mekiğe benziyordu.

Kılıç Ölümsüzü Karakuzey ve Her Şeytanın Efendisi çarpıştı. Artık iki ittifakın büyük güçleri de olaya dahil oluyordu. Bazıları Her Şeyin Elçileri'ni kontrole alıyor, bazıları çok sayıda Semavi Tanrı ve Gerçek Ölümsüz'ü çağırarak heybetli formasyonlara bürünüyordu…

Karmik şans için yapılan nihai savaş, artık gerçek Sonsavaş'a dönüşmüştü!

………