Bölüm 864: Üçpınar Gezegeni

Doksan iki yıl kaşla göz arasında geçip gitmişti.

Qianyun Bölgesi Kemdiyar Bölgesi'nden inanılması güç denebilecek düzeyde uzak olan bir yerdi. Üçpınar bu bölgede bulunan gezegenlerden biriydi ve yerel uzay zaman formasyonunun parçası olan merkez gezegenler arasında bulunuyordu. Uzay zaman formasyonundaki ışık hüzmeleri yükseldi ve uzay zaman kırıldı. Saniyeler sonra, oracıkta iki figür ortaya çıktı.

Figürlerden ilki sırtında kılıç taşıyan beyaz cübbeli bir gence aitti. İkincisi ise ateş kırmızısı cübbelere bürünmüş bir kadındı. Bunlar Kemdiyar Bölgesi'nden gelen Ji Ning ve Su Youji ikilisiydi.

“Üçpınar.” Ning ve Su Youji formasyondan çıkarak dış dünyaya baktılar.

Tırırım…

Mesafede devasa bir gayzer bulunuyor ve binlerce metreye uzanan su dalgaları püskürtüyordu. Göklerdeki yıldızlar parlamaktaydı, dolayısıyla püsküren sular bir gökkuşağı ışığı doğuruyordu. Gezegen garip bir biçimde yapılmıştı, üç büyük gayzerin dağ boyutlarındaki şelaleler püskürttüğü bir bölgeydi. Zaten Üçpınar adını da buradan almıştı.

“Nihayet Üçpınar'a ulaştık.” Su Youji'nin yüzünde ciddiyet dolu bir ifade vardı. “Efendim, sıradaki durağımız olan Karanlığın Denizi, yolculuk boyunca belki de adım atacağımız en tehlikeli bölge olacak.”

“Evet, Karanlığın Denizi'ni geçtiğimizde Genişgök Sarayı'na bir hayli yaklaşmış olacağız.” Ning başını salladı.

 Doksan iki yıl…

Ning ve Su Youji çok sayıda bölgeyi geçmişti; bunlardan çoğunu ışınlanarak aştıklarını söylemek lazımdı! Zaten yolculuğun uzun sürmesinin asıl sebebi buydu. Yol boyunca birtakım tehlikelerle karşılaşan ikili, gelişimcilerin onları öldürmeye çalıştığı mücadeleler de atlatmıştı; lakin bunlar ciddi manada tehlike arz eden şeyler değildi.

Ji Ning'e saldırmaya cüret mi ediyorlardı? Yazık, kişi bu kadar ölmeye meyilli olmamalıydı.

“Kemdiyar Bölgesi'nden Genişgök Sarayı'na uzanan yolculuğun en tehlikeli kısmı Karanlığın Denizi.” Ning ve Su Youji uzun bir dağın zirvesinden mesafedeki uzay boşluğuna bakıyordu. Ning konuştu. “Hızımıza bakılırsa… Karanlığın Denizi'ni geçmek için sekiz yüz yıl harcayacağımızı düşünüyorum!”

Vhoosh! Vhoosh! Vhoosh!

Aniden, uzaktan onlara doğru üç ışık hüzmesi fırladı. Çok geçmeden Ning ve Su Youji'nin yanına ulaşan ışık hüzmeleri, dehşet verici güce sahip üç gelişimcinin figürünü açığa çıkardı. İkisi erkek biri kadındı, ancak üçü de Dünya Seviyesi’ndeydi.

“Taoist dostlarım.” Üçlünün lideri, kaslı adam, gülümseyerek yanlarına geldi. “Karanlığın Denizi'nden mi geçmek istiyorsunuz?”

“Evet.” Ning başını salladı.

Kaslı adam gülümsedi. “Bendeniz Xiang Lu. Bu yanımdaki dostum Dünya Tanrısı Zarifyel ve diğeriyse Kaos Ölümsüzü Süzenpınar.” Adamın yanında duran yakışıklı, mor cübbeli diğer adam başını salladı. “Zarifyel sizleri selamlıyor, Taoist dostlarım.”

“Süzenpınar sizleri selamlıyor, Taoist dostlarım.” Kadın Kaos Ölümsüzü de Zarifyel kadar etkileyiciydi ve hatta Su Youji'den bile daha çekici olan bir aurası vardı.

Su Youji titreyen bir ateşe benzetilebilirdi, insanı kendine çeken bir manyetizmaya sahipti. Öte yandan Süzenpınar isimli Kaos Ölümsüzü aynı bir pınar gibiydi, naHif ve su kadar yumuşaktı.

“Ben Karakuzey. Kendisi de Ateşperisi ismiyle bilinir.” Ning tanışma faslını bitirdi.

“Taoist Dostum Karakuzey. Taoist Dostum Ateşperisi.” Kaslı adam söze girdi. “Uzaktan formasyonda belirdiğinizi gördük. Burada kalmaya karar verdiğinizi anlayınca Karanlığın Denizi'nden geçmek istediğinizi düşündük. Sanıyorum ki ikiniz de oranın ne denli tehlikeli bir yer olduğu hakkında fikir sahibisiniz. Ayrıca yol da bir hayli uzun. Böyle uzun ve haşin bir yola sadece dört beş Dünya Seviye gelişimciyle çıkmak, pek güvenli ve mantıklı olmayacaktır.”

Ning ve Su Youji ikilisi başlarını salladılar, doğruydu. Gerçekten de tehlikeliydi! Kemdiyar Bölgesi'nden Genişgök Sarayı'na uzanan yolda çok sayıda tehlike vardı, ancak Karanlığın Denizi bu tehlikeler arasındaki en korkunç bölgeydi! Ji Ning kadar güçlü biri bile buradan tamamen güven içinde geçebileceğini iddia edemezdi.

“İşte bu nedenle Karanlığın Denizi'ni geçmek isteyen gelişimciler, öncelikle bir grup oluştururlar.” Kaslı adam güldü. “Şu anda doksan dokuz Dünya Seviye Taoist dostumuzu toplayana kadar beklemeyi düşünüyoruz. Bu sayıya ulaşırsak, gerektiğinde bir formasyona bürünebiliriz. Karanlığın Denizi'ne yeterli kişiyle adım atacak olursak, durum bizler için daha güvenli bir hal alır. Şu anda sekseni aşkın Taoist dostumuzu toplamış durumdayız ve şimdiye kadar anlattıklarımdan da anlayabileceğiniz üzere, buraya sizleri aramıza davet etmeye geldik.”

“Doksan dokuz mu?” Ning ve Su Youji birbirlerine baktılar.

“Merak etmeyin. Yeterli kişi sayısına ulaştığımızda, hep birlikte katiyen birbirimize saldırmayacağımıza dair basit bir hayatözü yemini edeceğiz.” kaslı adam konuştu. “Doksan dokuz kişinin iş birliği sayesinde, Karanlığın Denizi'ni sıkıntı yaşamadan geçme olasılığımız %90'ın üstüne çıkacaktır.”

Ning bu fikre katılıyordu. Doksan dokuz! Böyle bir Dünya Seviye gelişimci kalabalığı hafife alınamazdı; üstelik bunlardan çoğu kesinlikle üstün Dünya Tanrıları'ydı.

Hep birlikte bir formasyona girdiklerinde ve birbirlerini destekleme fırsatına kavuştuklarında, muhtemelen o üstün Dünya Tanrıları güç konusunda Arroyo'ya denk olacaklardı. Diğerlerinin de zayıf olmayacağı ortadaydı. Hepsi bir arada savaşırsa, muhtemelen Birinci Adım'ın Taolordları bile onlardan uzak durmak zorunda kalırdı.

“Pekâlâ.” Ning başını salladı ve gülümsedi. “Daha demin, Karanlığın Denizi'ni nasıl geçeceğimize dair endişeler yaşıyorduk. Bu kadar fazla Taoist dostumuzla çalışmak, bizler için de gerçekten daha güvenli olacaktır.”

“Ölümsüz Süzenpınar, lütfen iki Taoist dostumuzu diğer dostlarımızın yanına götür.” Kaslı adam talimat verdi. Ardından Ning'e baktı. “Kardeşim Zarifyel ile birlikte gelecek yeni Dünya Seviye üstatları beklemek için burada beklemek durumundayız. Sizi bizzat gönderemediğim için üzgünüm.”

“Gerek yoktu.” Ning ve Su Youji ikilisi Ölümsüz Süzenpınar'ı takip etmeye başladı.

“Taoist dostlarımızın çoğu buraya yakındır.” Bir süre uçtuktan sonra geniş bir düzlüğe ulaştılar. İkişerli üçerli gruplara ayrılmış çok sayıda Dünya Seviye üstadı görmek mümkündü. Toplamda seksen üç gelişimci bulunuyordu.

“İkiniz şimdilik burada dinlenebilirsiniz. Sayıyı tamamladığımızda yola çıkacağız; o ana kadar büyük kardeşim Xiang Lu'ya eşlik edeceğim.”

Burada çok sayıda Dünya Seviye gelişimci toplanmış olsa da, aslında çoğu Qianyun Bölgesi'nin gelişimcileri değildi. Onlar yakınlardaki bölgelerden gelen kimselerdi ve ufak bir azınlık da Kemdiyar gibi uzak diyarlardan gelmişti.

Çoğu kişi birbirini tanımıyordu. Karanlığın Denizi'ni geçtikten sonra hepsinin yolları ayrılacaktı. Dolayısıyla ikişerli ve üçerli gruplar halinde duruyorlar, başkalarıyla iletişime geçmiyorlardı.

“Bekleyeceğiz o zaman.” Ning ve Su Youji ikilisi beklemeye başladı. Bu esnada, Ning sürekli ilahi güçleriyle yarattığı yapay vücutlarını Miratkar Resimleri'ne gönderiyor ve üç malikane dünyasındaki üstada karşı sürekli mücadele ediyordu.

Altın cübbeli imparator. Balıkçı. Suikastçı.

Mücadele sırasında bu üçlü Ning'in kullandığı güç miktarına uyum sağlıyordu. Yapılan şey sadece kılıç oyunu üzerine bir mücadele olduğu için Ning'in ilahi güçten oluşan yapay vücutları işe yarıyordu.

Peki ya Ning'in gerçek vücudu? Genç adam asıl dikkatini [Altın Heykel]'e veriyordu. İlk başlarda, Ning hemen üç yüz küp değerindeki Kaos Mücevherleri’ni kullanarak vücudunu bir Tao Silahına denk hale getirmişti. Ardından tekniğe yavaş yavaş çalışmak zorunda kalmıştı. Dolayısıyla fazla Kaos Mücevheri harcamış değildi.

Vücudunu bir üst kademe Tao Silahı kadar sağlam hale getirebilmek için uzun zamana ihtiyacı vardı. Ning'in acelesi yoktu. İşleri ağır almakta bir problem bulunmuyordu.

Neyse ki doksan dokuz Dünya Seviye üstadın toplanması, en azından Ning buraya geldikten sonra, yalnızca on bir yıl sürmüştü.

“Taoist dostlarım.” diyerek gülümseyen Dünya Tanrısı Xiang Lu, düzlüklerdeki doksanı aşkın üstada bakıyordu. “Doksan dokuz kişi olduk. Artık Karanlığın Denizi'ne girebiliriz. Sizlere formasyon diskleri dağıtılacak. Herkes bir tanesini bağlasa yeterli.”

Doksan sekiz disk kişilere dağıtıldı.

“Gördüğünüz şey basit bir formasyon. Zaten bakınca anlayacaksınız.” Dünya Tanrısı Xiang Lu gülümsedi.

Ning disklerden birini aldı. Gücünü diske gönderdikten sonra bahsi geçen şeyin gerçekten de basit bir formasyon olduğunu gördü. İçindeki bütün gelişimcilerin enerjisini bir bütün haline getiriyor ve böylece gelişimciler birbirlerine destek verebiliyorlardı.

Aslında bundan daha güçlü çok sayıda formasyon vardı, lakin toplanan doksan dokuz kişiden çoğu birbirini tanımıyor ve birbirine güvenmiyordu. Zaten formasyonun basitliğindeki asıl amaç, gelişimcilerin şüphe duymadan onu kabullenecek olmasıydı.

Boom.

Boom.

Boom.

Formasyon diskleri bağlandıktan sonra göklere doğru ışık hüzmeleri yükseldi. Doksan dokuz ışık hüzmesi birleşerek formasyonun gücüne büründü.

“Hayatım üzerine yemin ederim ki…”

“Hayatım üzerine yemin ederim ki…”

“Hayatım üzerine yemin ederim ki…”

Doksan dokuz Dünya Seviye gelişimci aynı anda Ölümsüz enerjilerini yemintaşına gönderdiler. Hayatözü yeminini ettikleri sırada diğerlerinin de aynı şeyi yaptıklarını hissedebiliyorlardı.

Yeminlerin hepsi aynıydı. Karanlığın Denizi'ndeyken birbirlerine karşı saldırıya geçmeleri kesinlikle yasaktı. Yemini çiğnemeye kalkan kişi anında gerçekruhunu yitirecekti.

Yemin edildikten sonra gelişimcilerin birbirlerine karşı daha dostane ifadelerle baktıkları da görülebiliyordu. En azından artık aralarında basit bir güven vardı.

“Bendeniz Zehirtüy. Bu uçan araç uzun mesafeli yolculuklar için üretilmiş üst kademe Tao hazineleri’nden biridir. Yolculukta işimizi görür.” Kel, gümüş gözlü bir adam aniden konuştu. “Birlikte binebiliriz! Daha iyi hazinesi olan varsa da onu kullanabiliriz.”

Çok geçmeden gelişimciler gemiye atlamaya başladılar.

“Hadi bakalım!”

Doksan dokuz gelişimcinin doldurduğu gemi, formasyonun da eşliğinde Karanlığın Denizi'ne doğru yola çıktı.

…….