Dimensional Sovereign - Bölüm 88: Ratian Lord (1)

---

Çeviri: Mert Bıyıklı Düzenleme: Kharsmi

İkinci Şeytan Kralı Colladikus, oradan ayrılan Kang-jun, Andras ve diğerlerine kısa bie bakış attı. Ama bakışı Kung-jun üzerine odaklanmıştı.

 

"Lucan'ı Kanlı Savaş Meydanında görmek oldukça şaşırtıcı. Daha burada oynayabilecek seviyede değil."

 

Ses tonu yumuşak hatta arkadaşçaydı. Bir arkadaşa düşüncelerini anlatıyor gibiydi.

 

Ama, Rainkar Colladikus'un değişken bir modda olduğunu biliyordu. Onun nazık tavrı Rainkar'ın endişesini dindirmemişti.

 

"Lucan'ı biliyor musun?"

 

"Benim astım olmayı reddetmişti. Rezil birisi."

 

"Ne kadar da sinir bozucu."

 

"Çabuk karar vermeye çalışma. Asla avımdan vazgeçmem."

 

Colladikus'un dudağında belirsiz bir tebessüm vardı.

 

Rainkar ona boş gözlerle dik dik baktı.

 

"Eğer savaşmak istiyorsan elinizden geleni ardına koyma."

 

Colladikus alnını çattı.

 

"Rainkar! Seni anlamıyorum. Neden bu dağ başında olmaktan memnunsun? Neden daha geniş dünyalara atılmıyorsun? Eğer senin gibi birisi böyle bir yerde uzun süre durursa bu gerçekten yorucu olur."

 

Colladikus diğer boyutları işgal etmiş ve yağmalamıştı. Bu yüzden boyut avcısı olarak çağrılıyordu.

 

Şeytan krallar bunun temsilcileridir ve bundan gurur duyarlar.

 

"Keuk! Sapa yer. Hwanmong dünyası sapa bir yer mi?"

 

"Mükemmel bir yer olduğunu mu düşünüyorsun?"

 

"Burası sapa bir yer değil. Hwanmong'da büyük şeyler olabilir. Bunu sana soruyorum, Colladikus. Neden sapa bir yerin peşinden gidiyorsun?"

 

"Bir sebebi yok. Buraya sadace şans eseri geldim. Huhu, başka bir sebebe ihtiyacın var mı? Sadace katliama kadar burda kalırsam anlamlı olur."

 

"Eğer öyleyse çokça boş zamanın vardır. Neden şimdi durmuyorsun? Neyse, Eminim ki asla Hwanmong Dünyasında benim kadar bulunmamışsındır."

 

Colladikus gülerken Rainker ona dik dik baktı.

 

"Rainkar! Bir şey hakkında çok kötü şekilde yanılıyorsun. Sinir bozucusun ama yaşamana izin vereceğim. Seni her an öldürebilirim ama yenilenme süreci yorucu olur."

 

Rainkar'ın yüzünde alaycı bir gülüş oluştu.

 

"Dediklerin binlerce defa duyduğum blöflere benziyor. Boş konuşmayı kes ve elinden gelenin en iyisini yap."

 

Bu sözlerle beraber Rainkar'ın bedeninden bir enerji patlaması yayıldı.

 

Flash! Pajijijik!

 

Etrafındaki alan koyu mavi bir ışığa büründü.

 

Colladikus tarafından yaratılan soyut bir enerjiyle engellendi.

 

Kwa kwang!

 

İki güç çarpıştığı anda büyük bir gürleme duyuldu.

 

Colladikus'un etrafındaki enerji kırmızıya döndü. Ağzını açtı ve bağırdı,

 

“Kyakyakyakyak! Rainkar! Ye bunu! Bu senin gerçek sonun olacak. Seni kesinlikle öldüreceğim."

 

"Son." "Gerçekten denizi istemiştim. Eğer bu yapışkan herif konuşmayı kesmezse, bacaklarım kök salacak."

 

Yakınlardaki alanlar İkinci Şeytan Kralla savaşmaya başladığında yok oldu. İkinci Şeytan Kralla konuşmasının tek sebebi Kang-jun ve diğerlerine zaman kazandırmak istemesiydi.

 

İkinci Şeytan Kralla konuşmasının başka bir sebebi yoktu.

 

Sıkıldığı için Hwanmong'u yok etmesi İkinci Şeytan Kral için normaldi.

 

Bu yüzden Hwanmong'u amacını tamamlamadan da terkedebilirdi. İkinci Şeytan Kralı sadece ortamda daha güçlü bir varlık varsa ordan kaçardı.

 

"Eğer hayatta olsaydı, her şey daha eğlenceli olurdu."

 

Bu gururlu varlık Rainkar'a bir arkadaşını hatırlattı. Onun yokluğu, Hwanmong dünyalarına gelen kaos içinde üzücüydü.

 

Kang-jun bir anda kafasını kaldırdı.

 

"Bu bana Lucas'ın mizacının ona benzediğini hatırlattı. Cennetin Kanlı Kılıç Tarzı'nın ona geçmesi tesadüf değildi."

 

Bir gözü hep Kang-jun'un üzerindeydi.

 

"Benim öğretimlerimle aydınlandı mı bilmiyorum ama eğer çabucak güçlenirse daha kolay olur."

 

Bu sırada, Colladikus'un saldırıları daha şiddetli hale geldi.

 

Kwarurung! Kwa kwa kwa kwang!

 

Hwanmong Dünyası'nın en Güçlüsüyle İkinci Şeytan Kralı arasındaki savaş başladığı anda İkinci Şeytan Kralın astları bile olabildiğince uzağa kaçmaya çalıştı.

 

Wooruru! Kwa kwa kwa kwang!

 

Kang-jun ve diğerlerinin arkasından büyük bir kükreme yükseldiği anda tüm gücleriyle kaçtılar.

 

Kwarururung! Kururung!

 

Baya uzaklaşmışlardı ama savaş hâlâ yakınlarındaymış gibiydi.

 

Ardına bakma denmesine rağmen Kang-jun ara sıra kafasını çevirip Rainkar ve İkinci Şeytan Kralı arasındaki savaşı izliyordu.

 

Sadece kırmızı ve mavi ışıklar savaşıyormuş gibi gözüküyordu. Çevrelerindeki alan bozuluyor ve her şey şoka uğruyordu.

 

Sanki tanrılar savaşıyormuş gibiydi.

 

"Gerçektan harika."

 

Kang-jun, Rainkar'ın İkinci Şeytan Kral tarafından püskürtülemeyecek yeteneklere sahip olmasına hayran oldu.

 

"Bende bu kadar güçlü olabilir miyim?"

 

Sadece en güçlü hükümdar olmak istemiyordu, İkinci Şeytan Kralla yüzleşecek kadar güçlü olmak İstiyordu.

 

Tanrıların arasındaki savaşı izledikten sonra Kang-jun umutsuzluğa düşmek yerine ruhla doldu.

 

Daha güçlü olmak istiyordu.

 

Kang-jun'un aksine Andras ve diğerleri panikledi.

 

Rainkar'ı izlemek için ardlarına bakmadılar. Sadace Savunma Ordu'sunun büyülü çemberinin olduğu yere doğru koştular.

 

"Ben kafayı yemiş olmalıyım. Kanlı Savaş Alanına Gelmemeliydim."

 

"Bir daha bu cehenneme gelmeyeceğim."

 

İkinci Şeytan Kralı görür görmez, yılanla karşılaşmış kurbağa gibi hissettiler.

 

Kanatları olduğu için şanslıydılar.

 

Bu korku dolu yerde sadece koşsaydılar bu çok kötü olurdu.

 

Tam o anda orman uçan bir şey yollarını kapadı.

 

Maymun gövdeli, fare kafalı ve kanat çırpan bir canavarlar.

 

Siyah kürkleri vardı ve aşağı yukarı 2 metreydiler.

 

"Raitan?"

 

Kang-jun'un onları bilmemesi imkansızdı.

 

Kang-jun'un birlik olarak çağırdığı dev ratian savaşçılarına benziyorlardı.

 

Ama bu sefer ratian savaşçılarının kanatları vardı.

 

Kürkleri koyu siyahtı.

 

Ratianlar arasında aşağı yukarı dört metre olan bir liderleri vardı, diğerlerini iki katıydı.

 

[Görev 15] Ratian lordunu yok et.

[Ödül] Tecrübe puanı, 15,000 düğüm, 100 büyük ay taşı.

 

Bir görev belirdi. Tabii ki görev ratian lordunu yok etmekti.

 

"Kikikik! Hwanmong Dünyası Savunma Ordusu askerleri mi? Eğer hepiniz teslim olursanız hayatınızı bağışlayacağım."

 

Eğer teslim olurlarsa hayatlarını bağışlayacağını söylemişti ama sanki onları yemek istiyormuş gibi yutkunmaya çoktan başlamıştı.

 

Kang-jun dişlerini sıktı. Lord seviye bir canavarı yenebilir miydi? Rainkar tarafından öldürülen Lapus'tan biraz güçsüzdü ama lord seviye canavar hâlâ güçlü görünüyordu.

 

Her şeyden önemlisi eğer yenilirlerse bu onların sonu olur.

 

Burası Kanlı Savaş Alanı. Burda dirilmek yok.

 

Hatta kaçınma şansı olmasa bile.

 

Rainkar ve İkinci Şeytan Kralı onlara yaklaşır yaklaşmaz toza dönüşebilirlerdi.

 

'Savaşmaktan başka yol yok.'

 

Kılıcını çekti ve ratian lorduna doğru atıldı.

 

"Bunu ben hallederim siz ufakları alın."

 

Ratianlar o daha sözünü bitirmeden Kang-jun'a doğru uçmaya başladılar.

 

Daha lorda ulaşamadan etrafını sardılar.

 

Flash! Paaaat!

 

Birden dalga misali bir ışık Kang-jun'un etrafından yayıldı.

 

"Kkack!"

 

"Keuok!"

 

Kang-jun'un etrafında toplanan ratianlar aniden ya öldüler ya da ağır yaralandılar.

 

[Tecrübe Kazanıldı.]

[87 düğüm kazanıldı.]

[1 adet kırmızı ay başarım puanı kazandın.]

[Bir adet küçük ay taşı elde edildi.]

[Bir adet Karanlık Özü elde edildi.]

 

Bunlar canavarlar yenildikten sonra gelen eşyalardı.

 

'Bir başarım puanı? Bir başarım puanı verdiler?'

 

Ay taşları ve Karanlık Özü!

 

Bu mesajar düzinelerce kez göründü. Parti dağıldığı için tüm eşyaları Kang-jun aldı.

 

"Harika."

 

Tehlikeli ama düşen eşyalardan sonra, Kanlı Savaş Meydanının neden çekici bir yer olduğunu anladı.

 

"Kutsal Yenilmez Kılıç!"

 

Kang-jun geniş alan yeteneğini canavarları dağıtıp lorda ulaşmak için kullanmaya devam etti.

 

Ratian lordu dev baltasını Kang-jun'a doğru hedefledi.

 

"Kikikik! Bu küçük yeteneklerle nereye gidiyorsun?"

 

Sswing! Swi sswing!

 

Baltanın saldırısı havada bir yırtık açtı.

 

Kül rengi bir aura baltanın etrafını sardı, sanki yanıyormuş gibiydi.

 

Kang! Kakakaang!

 

Kang-jun saldırıyı kılıcıyla karşılamasına rağmen yinede hasar alıyordu.

 

"Ugh!"

 

Fiziksel ve büyü hasarını aynı anda aldığı için canı azaldı.

 

Can: 2370/2970.

 

Eğer kanatları olmasaydı bu tek vuruşta ölebilirdi.

 

"Dayanabilirim. İhtimaller hâlâ iyi."

 

Ratian lordunun hareketleri açıkça gördü. Aynı anda saldırıları nasıl durduracağını sezdi.

 

Vücudu beyni daha karar vermeden harekete geçmişti.

 

Kakang! Chwack!

 

"Kuook!"

 

Başarılı bir şekilde karşı saldırı yaptı.

 

"Etkisiz gibiydi ama hasar verdi."

 

Kang-jun ratian lordunun göğsünden akan siyah kanı görür görmez yeteneğinin öncekinden daha değişik olduğunu hissetti.

 

Ratian lordunun savaş gücü bariz bir şekilde Kang-jun'un daha önce yüzleştiği jortlak lordundan çok daha düşüktü.

 

Ama hâlâ lord seviyesindeydi. Dahası bir klon değildi!

 

Seviyesi ne kadar artarsa artsın yine de bir lord seviye canavarla birebir savaşması zor olacaktı.

 

Buna rağmen saldırısı beklediğinden daha fazla hasar vermişti.

 

Kaosun Kanatlarının hasar yükseltme seçeneği yüzünden miydi?

 

Büyük ihtimal bunun yüzündendi.

 

Özellikle hasar artmış gibiydi çünkü daha 2. kademeydi.

 

Yeteneğinin gücü kalp sayesinde de artmıştı.

 

Dahası eğer seviye atlarsa aynı şekilde Kutsal Yenilmez Kılıç da seviye atlardı.

 

Ratianlar hakkında bilgi sahibi olmasının da etkisi vardı. Diğer bir deyişle, Kang-jun'un ratianlar hakkında ileri derecede bilgiye sahip olması onlara verdiği hasarı arttırdı. Eşyaların düşme oranını da.

 

Tüm bu faktörler şu anki durumu etkiledi.

 

Ana faktör Rainkar'ın öğretileriydi.

 

Geçmiş iki saatteki yoğun antreman bugüne hazırlıktı. Antreman sırasında Kang-jun nasıl güçlü düşmanlar karşısında kolayca yenilmeyeceğini öğrendi.

 

Hatta bu kadar güçlü olmayı beklemiyordu bile Ratian lorduyla karşılaştığında yeteneklerinin farkına vardı.

 

Kakang! Kakakaang! Chwack! Chwaack!

 

Ratian lordunun seri ataklarını gayet başarılı bir şekilde karşılıyordu.

 

Can: 2970/2970.

 

Tam o anda Vampire Lordu'nun Kılıcı düşmanın canını emdi ve Kung-jun'un canını doldurdu.