Usta Shin'in kısa tanıtımından sonra kimse herhangi bir şey söylemedi veya herhangi bir harekette bulunmadı, taa ki...

(Dia)-Ee, niye konuşmuyor bunlar?

Bu sessizliği bozan kişi Dia olmuştu. Aniden oluşan bu sessizliği anlamsız bulmuştu.

(Ejder)-O kadarda güçlü görünmüyorsun.

(Dia)-Bundan o kadar emin olma çocuk.

(Ejder)-Çocuk derken!?

Dia'nın kibirli ses tonuna karşılık olarak Ejder'in ses tonu sertleşmişti.

(Dia)-Yaş ve bilgi farkımıza bakacak olursan benim için hala çocuksun.

(Ejder)-Zayıf birisi için fazla kibirli sözlerin var ufaklık. Canın yanmasın sonr...

(Shin)-Ejder!

Ejder bir anda mod değiştirip kibirli bir şekilde karşılık verirken Usta Shin bağırarak onu bölmüştü.

(Shin)-O senden daha güçlü Ejder.

(Ejder)-Ha? Pfft...benden daha mı güçlü? Yapma ama yaşlı adam. Buradaki en güçlü kişi olduğumu herkes biliyor. Sırf element kullanabiliyor diye benden daha güçlü olduğunu falan mı düşünüyorsun? Öyleyse fazlasıyla yanılıyorsun haberin olsun.

(Dia)-Ha..? Sen, benim element kullanabildiğimi nereden biliyorsun lan!?

(Shin)-Onun yeteneğini hiçbirinize söylemedim ben. Gerçekten nereden biliyorsun bunu?

Usta Shin, Dia'nın Ejder'den daha güçlü olduğunu söylemiş ve Ejder anında bunu reddetmişti, üstüne üstlükte Dia'nın daha açıklanmamış olan yeteneğinide öylece söyleyivermişti. Böyleliklede kendisinin ne kadar korkutucu bir rakip olduğunu bir kez daha gözler önüne sermişti.

(Ejder)-Vücudundan yayılan farklı enerjileri hissediyorum. Biri sıcak, biri soğuk falan filan işte. Ama hakkını vermeliyim. 7 elemente birden sahip olmanı biraz kıskandım doğrusu.

(Rose)-Bir dakika. 7 elemente birden yatkınlığın mı var?

Ejder'in kısa açıklamasının ardından Rose bu basit soruyla merak ve ilgisini ortaya çıkartmıştı.

Bir anda bu hale gelmesinin nedeni ise basitti. İnsanlar genelde, aynı anda en fazla 3 elemente sahip olurlar.

7 elemente sahip olmak imkansız gibi hatta istisnai durumlar haricinde gerçekten imkansız bir şey.

(Dia)-Ben, teknik olarak bir cadıyım. Element Cadısı diyede bilinirim. Yani, en azından türüm öyle biliniyor. Ancak...

(Ejder)-Ancak, Element Cadıları'ndan geri kalan tek kişi sensin.

(Dia)-Evet, ama, sen bunu nereden biliyorsun ki?

(Ejder)-Usta Shin'le yaptığım bir konuşmada öğrenmiştim.

Dia açıklamasını yaparken ses tonu yavaşça alçalmıştı ve sonlara doğru neredeyse duyulamayacak seviyeye gelmişti. Durumu kavrayan Ejder ise hemen onun lafını devam ettirmişti.

(Dia)-Anlıyorum.

(Shin)-Pekala. Pekala. İç karartıcı şeyleri bir kenara bırakalım. Ejder. Dia'yla dövüşecek misin yoksa dövüşmeyecek misin?

Usta Shin aniden dikkatleri üzerine çekti.

Ejder ise Dia'ya döndü ve...

(Ejder)-Sonrasında ağlamayacaksa dövüşürüm.

(Dia)-Ah hadi ama, gerçekten beni yenebileceğini düşünmüyorsun değil mi?

(Ejder)-Usta Shin senin benden güçlü olduğunu söylediği için benden daha güçlü olmuyorsun bunu bil.

(Dia)-Bunu göreceğiz bakalım.

Bu kelimeleri söyleyen Dia bir anda Ejder'in üzerine atıldı ve ona sağlam bir yumruk salladı.

Ancak Ejder zaten bu hamleyi bekliyormuşcasına basit bir hareketle sıyrıldı ve Dia'nın karnına sert bir yumruk savurdu.

Tabii Dia bu yumruğa maruz kalmadı. Daha doğrusu yumruk ona ulaşamadı çünkü Dia hava elementini kullanarak karnı üzerinde kalın bir hava duvarı oluşturdu ve yumruğun ona çarpmasını engelledi.

Ancak Ejder'in yumruğu Dia'nın tahmin ettiğinden çok ama çok daha fazla güç taşıyordu ve bu güç hava duvarını aşamamış olsada Dia'yı havaya savuracak kadar sağlam bir baskı oluşturmuştu.

Tabii Dia'nın havaya savrulması onun için iyi bir şeydi çünkü havayı kullanarak yere düşmeden süzülebilirdi.

(Dia)-Saldırılarının menzili olmaması çok kötü.

Kötü bir gülümsemeyle bunları söyleyen Dia öylece havada duruyordu.

Ejder ise Dia'ya aynı şekilde bir gülümsemeyle karşılık verdi ve...

(Ejder)-Haklısın, saldırılarım menzilli değil. Ama sanırım umuttuğun bir şey var. Ben bir ejderhanın soyundan geliyorum. Yani, element kullanmasam bile...

Ejder konuşmasını yarıda kesti ve yavaşça yerden yükselmeye başladı.

(Ejder)-...uçmak benim için çok kolay.

(Dia)-Tch.

Dilini şaklatan Dia havada durmaya devam ediyordu ve Ejder'in onunla aynı yüksekliğe erişmesini bekliyordu.

Birkaç saniyenin ardındanda Ejder onunla aynı seviyeye yükseldi ve...

(Ejder)-Ne bekliyorsun? Sencede elementlerini kullanma zamanın gelmedi mi?

Kışkırtıcı bir ses tonu kullanan Ejder bu sözlerinin başarılı olup olmadığını hemencecik anlamıştı çünkü Dia'nın vücudu ateşlerle kaplanmaya başlamıştı.

"Hahaha. Bana gel ve o tatlı ateşlerini ezip geçeyim!"

Dia'nın vücudu ateşlerle kaplandıktan sonra 3 buçuk metrekare çapında olan koca bir ateş topu hazırladı ve hiç düşünmeden Ejder'in üzerine attı.

(Dia)-Yanmadan kurtulda göreyim şimdi!

(Ejder)-Çok basit düşünüyorsun çocuk!

Dia'nın haykırışı eşliğinde Ejder'e doğru giden ateş topu Ejder'in bağırmasının ardından aniden yön değiştirdi ve Dia'nın üzerine püskürdü.

Saldırısının geri döndüğünü gören Dia hemen buzdan bir kalkan yapmıştı ancak bunun için birazcık geç kalmıştı.

Buz kalkanı tüm vücudu kapatamadan püsküren ateşler ona ulaşmıştı ve vücudunun üst tarafının bir kısmı yanmıştı.

Yanan kısımdaki kıyafetleri parçalanmıştı ve çeşitli yanık izleri oluşmuştu.

"Ohhh, ucuz atlattım."

Dia tam bunu düşünüp derin bir nefes alacakken bir bağırtı duyuldu.

(??)-Açık verdin!

O anda ise karnında derin bir ağrı hissetti ve havadayken geriye doğru savruldu.

Geriye doğru savrulurken kafasına bir tekme yedi ve yere doğru düşmeye başladı ancak daha yere bile varamadan sırtında daha önce hiç tatmadığı kadar büyük bir acı hissetti ve tekrardan gökyüzüne savruldu.

Daha sonrada ardı arkası kesilmeyen ağır darbelere maruz kalmaya başladı.

"Neler oluyor lan böyle!? Saldırıların nereden geldiğini bile göremiyorum!"

Vücudunda hissettiği her bir darbenin şiddeti giderek artıyordu.

"Sanırım kemiklerim çatlamaya başladı. Argh! Ne kadar gücü var lan bu çocuğun!?"

(Ejder)-Sana söyledim değil mi!? En güçlü benim. Ama bu kadarı bana yetmez. Tanrıları aşacak kadar güçlü olacağım. Ama şimdilik...

Ejder bir darbe daha vurarak Dia'yı daha önce hiç olmadığı kadar yükseğe savurdu ve uçarak ondan daha yukarıya çıktı.

(Ejder)-...görüşmek üzere.

Sonrada ellerini bileklerinde birleştirdi ve...

(Ejder)-Kızıl Gök Ej...

(??)-Mavi Gök Ejderi!

Ejder'in elleri tam kırmızı bir renkte parlamaya başlamıştı ki mavi renkte bir ejderha silüeti ağzını kocaman açarak Ejder'i ısırdı ve saniyeler içinde yere çarptı.

Mavi ejderhanın sahibi Rose'ydi.

(Shin)-Rose!?

(Rose)-Huh. Ucuz atlattık.

Rose endişeli bir nefes vererek eliyle alnını sildi.

Dia sert bir şekilde yere çakılırken Ejder'in çakıldığı yer tozlar içinde kalmıştı.

Ancak...

(??)-Rose!?

Tozlar bir anda dağıldı ve dağılan tozların ardından Ejder sert gözlerle Rose'ye bakıyordu.

(Ejder)-Bunu neden yaptığını öğrenebilir miyim acaba!?

(Rose)-Neden mi? Seni durdurmak için tabii ki!

"Hoy hoy hoy. Dayanıklı olduğunu biliyorum ama Mavi Gök Ejderi'nden hiç hasar almamak sencede biraz abartı değil mi lan!?"

(Ejder)-Ne diye beni durdurman gerektiğini düşündün peki!?

Ejder'in sesi oldukça sertti. Neden Rose'nin kendisine saldırdığına herhangi bir anlam verememişti. Hemde Rose özel saldırısını kullanmıştı.

(Rose)-Neden mi!? Dia'yı öldürmek üzereydin be! Daha bana neden diye mi soruyorsun!?

Rose bir anda parlayarak Ejder'e çıkışmış ve onun, neredeyse Dia'yı öldürecek olduğunu söylemişti.

(Rose)-Kızıl Gök Ejderi'ni kullansaydın Dia kesinlikle ölürdü salak!

(Ejder)-Ah hadi ama. O kadar dayanıksız değildir değil mi?

Rose kızgın olsada Ejder oldukça sakin görünüyordu ve işin tuhaf tarafı ise Dia'yı öldürebileceğini inkar etmemişti.

(Rose)-Dia o kadar dayanıklı olabilir ama Kızıl Gök Ejderi'nin gücü onun kaldırabileceğinden çok ama çok daha fazla.

(Ejder)-Tch. Özel saldırımı bile kullanamayacaksam bu kızın -sözde- benden daha güçlü olmasının ne anlamı var.

Ejder "sözde" kelimesini söylerken oldukça aşağılayıcı bir ses tonu kullanmıştı.

(Rose)-Senden güçlü olması özel yeteneğini kaldırabileceği anlamına gelmiyor. Kaldı ki o sadece element anlamında senden daha güçlü.

(Ejder)-Ee, element kullanmaya süresi bile olmadı. Bu da sadece onun zayıf olduğunu gösterir.

Ejder bir noktada haklı olsada bu tartışmada Rose'nin haklılık payı daha fazlaydı çünkü antrenman amaçlı yapılan bir dövüşte rakibini öldürmek, daha doğrusu onu öldürebilecek bir hareket yapmak güzel denebilecek bir şey değildi.

(Rose)-Ejder, sen gerçekten delisin bunu biliyorsun değil mi?

Rose o anda Ejder'e laf anlatmaya çalışmaktan vazgeçmiş ve bıkkın bir ses tonuyla birlikte bunları söylemişti. Ne söylerse söylesin Ejder'in bir şekilde kendisine karşılık vereceğini biliyordu.

Ejder ciddi olduğu kadar eğlenceli birisiydi ama tamamen ciddi olduğu zaman laf anlamayan 5 yaşındaki inatçı bir çocuktan farkı kalmıyordu.

Yani, sizi öldürme ihtimali olan 5 yaşındaki bir çocuktan.

(Ejder)-Aynen öyleyim.

Suratında öyle bir tuhaf bir gülümseme vardı ki...

Korkunç muydu yoksa yaptığı işten zevk aldığını gösteren bir gülümseme miydi belli değildi.

(Ejder)-Her neyse. Ben çalışmaya gidiyorum. Sizde, Dia'nın kemiklerini falan iyileştirin işte.

Umursamaz bir ses tonuyla konuşan Ejder yeniden arkasını dönüp yürümeye başladı ama yine...

(Shin)-Ejder dur!

Yeniden bağırılmasına rağmen Ejder yine umursamadan yürümeye devam etmişti.

Ancak yine, tıpkı ilk başta olduğu Usta Shin, sopasını yere vurarak Ejder'i geri getirmişti.

(Ejder)-Bir daha bunu yapacak olursan dünyanı parçalara ayırırım!

Ejder'in bunu söylemesindeki sebep Usta Shin'in bulunduğu yerin gerçek dünyadan ayrı bir dünya olmasıydı.

Boyut olarak inanılmaz küçük olsada küçümsenemeyecek kadarda büyüktü.

(Shin)-Dünyamı bırak şimdi salak. Son bir şey daha söyleyeceğim. Ve tamda istediğin türde bir şey.

(Ejder)-Fazla uzatmada söyle hadi.

(Shin)-Tamam tamam. Daha fazla sinirlenme. Seni sadece Dia'nın götürebileceği bir yer var. Yani bende seni götürebilirim ama bu dünyadan çıkmam yasak maalesef, biliyorsun. Herneyse. Bu yerin adı ise...

"Göksel Dünya."