Bir anda arkalarında duydukları sesle birlikte herkes arkasına dönmüştü.
(Dia)-Yüce...Medusa..?
Ejder dışında herkes arkasına döner dönmez donup kalmışlardı. Hem ilk defa bir tanrı görüyorlardı, hemde bu tanrı hayal bile olamayacak kadar güzeldi.
Hatta donup kalmalarının en büyük nedeni Medusa'nın güzelliğinden büyülenmiş olmalarıydı.
Medusa'yla bir anlığına göz göze gelen Kyriel hemen diz çöktü ve...
(Kyriel)-Koruyucu Melek Kyriel, Yüce Tanrıça Medusa'yı selamlıyor.
Kyriel'in bu davranışının ardından Ejder hariç herkes diz çökmüştü.
Yüce bir varlığın karşısında durmaktan onur duyuyorlardı ve bir o kadarda korkuyorlardı. Çünkü yapacakları herhangi bir harekette nasıl bir tepkiyle karşılaşacaklarını bilmiyorlardı ve durup dururken riske girmek istemiyorlardı.
(Rose)-Ejder.
Rose eğilmiş haldeyken Ejder'e fısıldadı.
Ejder ona baktıktan sonrada...
(Rose)-Sende eğilsene.
Rose kendisinden eğilmesini isteyince Ejder birkaç saniye öylece bekledi ve bu birkaç saniye boyunca Rose'ye bakmadı.
Ardından Medusa'ya doğru yavaşça yürümeye başladı.
(Ejder)-Medusa'nın karşısında eğilmem için hiçbir neden yok.
Bu sözler karşısında herkes şok olmuştu. Özelliklede Kyriel.
Ejder, Medusa'nın nefesini hissedebileceği kadar yakınına girdi. Eliyle çenesini hafifçe kaldırdı ve...
(Ejder)-Ne de olsa Medusa...
Sözlerini bitirmeden önce Medusa'nın dudaklarını narinca öptü ve geri çekildikten sonra...
(Ejder)-...ben istemediğim sürece hiçbir şey yapmayacak.
Dudakları dudaklarından ayrılmış olsada Ejder'in eli hala Medusa'nın çenesindeydi ve gözleri Medusa'nın aşk dolu bakışlarına kilitlenmiş haldeydi.
Herkes büyük bir şaşkınlık ve korkuyla kendilerini izliyordu. Ejder ise yavaşça Medusa'nın kulağına eğilerek...
(Ejder)-Öyle değil mi annecik?
Diye fısıldadı ve Medusa'nın tüyleri diken diken oldu.
(Kyriel)-E-Ejder ne yapıyorsun sen!? Kafayı mı yedin!? Hepimizi öldürtmek mi istiyorsun!?
Kyriel, Ejder'e bağırarak ayağa kalktı ve Medusa'ya birazcık daha yaklaşarak yeniden dizleri üzerine çöktü.
(Kyriel)-Yü-Yüce Medusa. Lütfen bu kendini bilmezin dediği ve yaptığı şeyi affedin! Daha çok genç olduğu için sizin karşınızda nasıl davranacağını bilmiyor!
Kyriel korkuyla Ejder'in suçuna bir örtü bulmaya çalışmıştı ve aklına gelen ilk şey bu olmuştu. Bir tanrıçaya karşı, üstelik en güçlü tanrılardan biri olan bir tanrıöaya karşı bu şekilde davranmak tamamen deliceydi. Evet, evet deliceydi. Ve Ejder ise kesinlikle delirmiş olmalıydı.
Bir tanrıçayla rahatça konuştuğu yetmezmiş gibi birde onu dudaklarından öpmüştü. Ejder artık katî suretle ölmüştü. Bir tanrıçaya öyle davrandıktan sonra hayatta kalabilmesinin en ufak bir yolu bile yoktu.
Yani, en azından Kyriel ve diğerleri böyle düşünüyordu. Sahip oldukları onca korku ve endişe Medusa'nın yaptığı tek hareketle yok olarak şaşkınlığa dönüşmüştü.
Medusa, Ejder'i yakasından tutarak kendisine çekmiş ve dudaklarına yapışmıştı. Narin kollarını boynuna dolayarak onu iyice aşağı çekmişti.
Ejder 187 cm olduğu için Medusa'dan bariz bir şekilde uzundu. Medusa'da kısa değildi tabii. 179 cm boyundaydı.
Ancak Ejder'e bu şekilde sarılıp onu kendisine çekmek hoşuna gidiyordu.
(Kyriel)-Yü-Yüce Medusa?
Kyriel tamamen şaşkınlığa gömülmüştü.
(Medusa)-Anneceğini öpmek istiyorsan bunu daha uzun süre yapmalısın.
Medusa yavaşça Ejder'den ayrılırken bu sözleri söylemişti.
(Medusa)-Şimdilik duralım çünkü biraz daha devam edersek şaşkınlıktan bayılacaklar.
(Ejder)-Sen nasıl istersen.
(Medusa)-Her şey bir kenara, yardım lazım mı?
(Ejder)-Sence?
Medusa, Ejder'e yardım ederek Göksel Dünya'yı ve Ejderha Dağı'nı kolayca geçmesini sağlayabilirdi. Tabii Ejder'in böyle bir şeyi kabul etmesinin imkanı yoktu.
Göksel Dünya'da ve Ejderha Dağı'nda karşısına çıkan her şeyi ezip geçecek ve mutlak güce ulaşacaktı. Ve en sonunda da Medusa hariç tüm tanrıları yok ederek kendisine mutlak bir huzur sağlayacaktı.
(Medusa)-Haklısın. Bunu sormam anlamsızdı. O zaman, sonra görüşürüz.
(Ejder)-Görüşürüz.
Bakışlarına bakıldığı zaman Ejder, Medusa'nın gitmesini istemiyor gibi görünüyordu. Ama Medusa'nın gitmesini engellemeyecekti. Tabii gitmemesini isterse Medusa büyük bir memnuniyetle yanında kalırdı.
Ancak Ejder bunu istemiyordu. Her ne kadar Medusa onu gerçek kişiliğiyle seviyor olsada Ejder, ona acımasız tarafını göstermek istemiyordu. Yakıp yıkmaktan ve kan dökmekten zevk alan çıldırmış Ejder'i görmesini istemiyordu.
(Medusa)-Gitmeden son kez...
Medusa Ejder'e yeniden sarıldı ve dudaklarına yumuşak bir öpücük kondurarak ondan ayrıldı.
(Medusa)-Kyriel.
(Kyriel)-E-evet.
Medusa aniden Kyriel'in görüş açısına girdi ve kulağına eğilerek şu sözleri fısıldadı.
(Medusa)-Ejder'e dikkat et. O çok özel bir çocuk.
(Kyriel)-Ta-tamam.
Kyriel, Medusa'yı o kadar yakından gördükten sonra neredeyse küçük dilini yutacaktı. Kalbi korkudan deliler gibi çarpıyordu.
Medusa bu sözleride söyledikten sonra aniden ortadan kayboldu ve kaybolmasıyla birlikte de Kyriel'in eli ayağı çözüldü ve olduğu yere yığıldı.
(Kyriel)-Sen kesinlikle delirmişsin.
(Ejder)-Doğru söze ne denir.
Ejder diğerlerine döndü ve...
(Ejder)-Umarım artık neden hala hayatta olduğumu anlamışsınızdır.
(Rose)-Siz 2 deli. Kesinlikle ama kesinlikle normal değilsiniz.
(Ejder)-Sizim gibiler için evet biz deliyiz. Ama biz deliler için bu fazlasıyla normal. Aradaki farkı anlayabileceğini umuyorum.
(Rose)-Ahahaha. 17 yıllık arkadaşım bir tanrıçayı cezbetmiş ve bunun normal olduğunu söylüyor.
(Ejder)-Bak Rose. 17 yıldır birlikteyiz ve sana değer verdiğim için sürekli olarak senin dediklerini yaptım. Birilerine zarar verme dedin, vermedim. Ben, zarar vermedim. Düşün, ben. İnsanların acı çekmesinden tarifsiz bir zevk alan ben, insanlara zarar vermedim. Yeri geldi sus dedin sustum. Çoğu zaman sadece senin isteklerini yaptım ve sesimi bile çıkartmadım. Tek nedeni ise senin üzülmeni istemediğim içindi. Hatta senin üzülmemeni o kadar çok istiyordum ki zamanla kendi kişiliğimi bile bastırarak senin olmamı istediğin kişi gibi davranmaya başladım. Tam olarak 12 yıldır senin istediğin hayatı yaşıyorum ben. Ama bugün, sonuç olarak hala bugünün içindeyiz. Bugün, Medusa benim gözlerimi açtı. Beni her şeyimle kabul ettiğini söyledi ve bunu bana derin bir şekilde hissettirdi. Gerçekte nasılsam öyle davranmamı, olmadığım birisi gibi davranmamamı söyledi. Ve haklıydı da. Ben, ben ya ben, hiçkimsenin dizginleyemediği ve kimseyi dinlemeyen çocuk, bir kişinin istekleri için kendi kişiliğini bastırdı. Bugüne kadar senden hiçbir şey istemedim. Ama şu anda, ilk defa senden bir isteğim var. Medusa beni olduğum halimle kabul etti. Lütfen sende beni olduğum gibi kabul et.
Ejder'in bu konuşması herkesi tamamen şoka uğratmıştı. Hiçkimse Ejder gibi birisinden böyle bir konuşma beklemezdi. Sonuçta o her şeye öfkeyle yaklaşan, istekleri her zaman anormal olan birisiydi. Gerçi isteklerinin bu kadar anormal olmasının tek nedeni sürekli olarak bastırıldıkları için birikiyoe olmalarıydı.
Sürekli olarak biriktikleri için de en sonunda anlamsız ve tehlikeli isteklere dönüşmüşlerdi.
Bu konuşma yaşandığı sırada Rose ve diğerleri hala yerde oturuyorlardı.
Rose yavaşça ayağa kalktı ve Ejder'e dopru yürümeye başladı.
Ejder'e iyice yaklaştığında ise kollarını açtı ve Ejder'e sarıldı.
(Rose)-Bugüne kadar sana bunları yaptırdığım için özür dilerim ama bunları yapmak zorundaydım. Bunların hepsi senin üzülmemen içindi. İyi niyetini fazlasıyla suistimal ettim bunun farkındayım ve bunun için gerçekten üzgünüm. Sana bunca şeyi yaptırmamalıydım. Şimdiye kadar sana yaptırdığım ve yapmanı engellediğim her şey seni korumak içindi. Çünkü benim aksime senin farkında olmadığın şeyler var.
Ejder, Rose'nin kollarının giderek sıkılaştığını hissediyordu.
Rose kendisini tüm gücüyle sıkıyordu. Ejder sadece dikiliyordu ve kolları boştaydı. Bu tek taraflı bir sarılmaydı.
Ejder başını kaldırıp parlak gökyüzünü izlemeye başladı.
(Ejder)-Farkında olmadığım şeyler ha?
(Rose)-Evet. Sen, girdiğin bütün dövüşlerde hepsini zorlanmadan öldürdün. Ancak birisini öldürdüğün her zaman, bakışların değişiyordu. Bunu farkeden tek kişi her zaman bendim. Gözlerine baktığımda, sadece üzgün görünüyordun. Gözlerine baktığım her seferde yardım isteyen küçük bir çocuk görüyordum Ejder. Hiçliğin içine hapsolmuş, dışarı çıkmak için çabalamaktan her yeri yaralarla dolmuş, ağlamaktan gözleri kızarmış küçük bir çocuk görüyordum hep. Ailenin ve abinin ölümünün senin için ne kadar ağır olduğunu biliyorum. Onların hepsi yaşanırken yanındaydım.
Rose yavaşça Ejder'den ayrıldı. Gözleri dolmuştu.
(Ejder)-Bugüne kadar seninle ilgili neye karşı çıktıysam sadece ama sadece seni korumak içindi. Ben seni zaten olduğun gibi kabul ediyorum. Sadece üzülmeni istemiyordum. Ama madem sen böyle istiyorsun. Bundan sonra seni durdurmayacağım.
Rose uzun zamandır sadece Ejder'i korumak için karşı çıktığı şeyleri artık yapmayacağını ve Ejder her zaman o haliyle kabul ettiğini söylemişti.
Bunun üzerine Ejder ona sıkıca sarıldı ve...
(Ejder)-Bunca zaman beni koruduğun için teşekkür ederim Rose.
(Kyriel)-Böldüğüm için üzgünüm ama artık başlasak mı diyorum.
Tüm bu olanlar sırasında Kyriel sessizce kenarda beklemişti ama artık daha fazla beklemek istemiyordu. Bir an önce kendi sınavlarını yapmak ve hepsinin güçlerini görmek istiyordu.
(Ejder)-Pekala. Hadi bizi Ejderha Dağı'na götür.
(Kyriel)-Ha? Ejderha Dağı derken?
(Ejder)-Senin bizi Ejderha Dağı'na götüren rehber olman gerekmiyor mu?
(Kyriel)-Bir şeyleri yanlış anlamış gibi görünüyorsunuz. Sizi Ejderha Dağı'na göndereceğim doğru fakat önce benim sınavlarımdan geçmelisiniz.
(Rose)-Senin sınavların mı?
(Kyriel)-Evet. Benim sınavlarım. 5 aşamadan oluşan ve sizin gücünüzü göstereceğiniz sınavlar. Sırasıyla 500 bin, 400 bin, 300 bin, 200 bin ve 100 bin olmak üzere toplamda 1 buçuk milyon canavarla savaşacaksınız. Hepsini yenebilirseniz sizi Ejderha Dağı'na götüreceğim.
Kyriel'in bu anlatımı Ejder hariç herkesi biraz meraklandırmış birazda korkutmuştu. Sonuçta 1 buçuk milyon az bir sayı değildi ve ölürlerse geri dönüşleri olmayacaktı.
(Ejder)-Yani bizden bir şeyleri öldürmemizi istiyorsun.
(Kyriel)-Aynen öyle.
Ejder'in dudakları kıvrıldı ve gözleri kısıldı. Dişleri gözler önüne serildi.
Bu gerçekten korkutucu bir gülümsemeydi.
(Ejder)-Daha güzel ne isteyebilirdin ki?
Ejder şu anda tamamen zevkle doluydu.
(Kyriel)-Pekala. İlk düşmanlarınız...
Kyriel sözlerini devam ettirmeden ellerini çırptı ve devasa bir sallantı Göksel Dünya'yı sarsmaya başladı.
(Sayk)-N'oluyor lan!?
Bu sallantı herkesin dengesini bozmuştu. Etkilenmeyen tek kişiler Ejder ve Kyriel'di.
İkiside öylece olanları izliyorlardı.
Sallantı gözle görülebilen her yeri parçalayıp kocaman yarıklar açarken belli başlı hırıltıyı andıran sesler duyulmaya başlandı ve saniyeler sonra köpek benzeri yaratıklar çatlaklardan çıkmaya başladılar.
Bu köpeklerin kafasında 3 santimetre uzunluğunda boynuzu andıran kemikten bir çıkıntı vardı. Vücutlarının alt kısmının büyük çoğunluğu sadece deriden oluşuyordu ve bazı kaburga kemikleri net bir şekilde görülüyordu.
Siyah renkte olan bu köpekler çoktan ölmüş havası veriyorlardı.
Birkaç dakika içinde sallantı durdu ve tam olarak 500 bin köpek yeryüzüne çıkmıştı.
Hepsi yeryüzüne çıktıktan sonra yeryüzü beyaz bir şekilde parlamaya başladı ve açılan bütün çatlaklar kayboldu.
500 bin köpek hırlayarak onlara bakıyordu. Saldırmaya hazır görünüyorlardı.
Birkaç saniye daha bekledikten sonra hepsi aynı anda koşmaya başladılar.
(Ejder)-Rose.
Ejder arkasına bakmadan Rose'ye seslendi.
(Rose)-Yok et şunları!
Bu sözleri duyan Ejder'in suratında kocaman ve korkutucu bir gülümseme belirdi ve tek adımla ortadan kaybolarak köpeklerin arasına daldı.
(Rose)-Dia, Sayk, Scarlet. Şimdiye kadar kafanızda oluşan Ejder profilini silseniz iyi olur. Çünkü şu andan itibaren...
-Onu hiçbir şey durduramaz.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..