Bölüm-23 Yılan mı Güçlüdür İnsan mı?

avatar
711 5

Ejderha İmparator - Bölüm-23 Yılan mı Güçlüdür İnsan mı?


(Sayk)-Na-nasıl yani Rose? O zehir onu öldüremez mi dedin sen?


Sayk haklı olarak fazlasıyla şaşırarak bu soruyu sormuştu. Bir defa solumayla bile onları öldürebilecek olan bir zehir nasıl olurda Ejder'i öldüremezdi? Bu fazlasıyla mantıksızdı. Eğer bu bile Ejder'i öldüremezse...


Bu düşünceler Sayk'ın başını ağrıtmaya başlamıştı. Bu bile Ejder'i öldürecek kadar güçlü değilse, Ejder'e insan demenin ne anlamı kalıyordu ki? Hem Ejder gerçekten de bir insan mıydı ki? Yani, melek olan Kyriel bile uçmak için kanatlara ihtiyaç duyuyorken Ejder'in öylece uçabiliyor olması çok saçmaydı. Gerçekten kimdi bu çocuk? Nereden geliyordu? Ve nasıl bu kadar güçlenmişti?


(Rose)-Pekala. Bu kadarının fazlasıyla abartılı gibi geldiğini biliyorum ama...bu tamamen gerçek. O zehir Ejder'i öldüremez.


Rose istemeye istemeye konuşuyor gibi görünüyordu. Bir şeyler saklıyor gibiydi ve sakladığı şeyleri söylemeye niyeti yoktu. Belki de Ejder'in neden ölmeyeceğini biliyordu ve bunu bir sır olarak tutuyordu.


(Rose)-Dediğim şeylerin nedenini merak ediyor olabilirsiniz ve haklısınız da, ama şunu da bilin ki, eğer bu nedeni size söylersem...


Rose'nin yüzü aniden sertleşti ve daha önce hiç olmadığı kadar ciddi bir hal aldı.


(Rose)-...hiçbirimiz buradan canlı çıkamayız. 


Bu çok aşırı bir laftı ancak Rose'nin ciddiyeti bunun bir şaka olmadığını gösteriyordu. Zaten konu Ejder'le alakalıysa, şaka olma ihtimali yüzde 1 bile olamazdı. 


Eğer gerçekten de bu "neden", Ejder'in hepsini öldürebileceği kadar önemliyse bunun üzerine düşünmemek hepsi için en doğru karardı. 


Zaten Rose'nin bu sözlerinden sonra kimse tek kelime bile etmemişti. Herkes olayın ciddiyetini anında kavramıştı. 


***


Ejder yılanların arasına daldıktan sonra daldıktan sonra ilk işi onlardan birisini tutarak ortadan ikiye ayırmaya çalışmak oldu.


(Ejder)-Biri gitt...ha?


Ancak işler beklediği gibi gitmedi ve yılan ortadan ikiye ayrılmadı. Hatta birazcık bile esnememişti. Ortadan ikiye ayrılmayan yılan kafasını çevirdi ve ağzını açarak içinde tuttuğu, yeri bile kolaylıkla eriten asidini Ejder'in üstüne kustu. 


Yılanın, Ejder'in üstüne kusmasıyla birlikte Ejder direkt olarak yılanı uzaklara fırlattı ve oradan kaçındı. Ardından hemen yılanlardan uzak bir noktaya yöneldi. Yılanın kusmasından sonra kıyafetlerinin büyük bir kısmı erimişti. Ancak daha kötü olanı ise Ejder'in vücudunun sağ tarafı da kıyafetleri gibi mahvolmuştu. Derisi ve kaslarının büyük çoğunluğu erimişti ve sağ kolunun kemikleri neredeyse tamamen görünür haldeydi. Ancak o anda Ejder'in doğaüstü iyileşme hızı devreye girdi ve eriyen vücudunu saniyeler içinde eski haline getirdi.


(Ejder)-Beklediğimden daha güçlüler.


Ejder vücudunun bir kısmı erimesine rağmen hiç tepki vermemişti. Ejder'in yerinde başka birisi olsaydı eğer, o kişi, yavaş yavaş acı dolu çığlıklar içerisinde ölürdü. Ancak bu durum karşısında Ejder'in mimikleri bile oynamamıştı. 


Ejder için çektiği acı hiç önemli değildi. Onun umurunda olan sadece iki şey vardı. Birincisi rakiplerinin ne kadar güçlü olduğu ve ikincisi ise güçlü rakiplerinin acı içinde ölüşlerini görmek. Bu ikisi Ejder için hayati önem taşıyordu bile diyebiliriz.


(Ejder)-Ne kadar güçlü, o kadar eğlenceli.


Ejder yeniden harekete geçti ve tekrardan yılanların arasına daldı. Bu sefer daha dikkatli davranacaktı. Pekala sahip olduğu iyileşme yeteneğiyle birlikte bu yılanlardan kaçınmasına gerek yoktu ancak o iyileşme yeteneğinden ziyade hızına ve gücüne güveniyordu. Sürekli olarak iyileşme yeteneğinin arkasına saklanmak ona göre değildi. 


Hızı ve gücü bir yana, insanlık dışı fikirleri de ona avantaj sağlıyordu. Mesela az önce bir yılanı ortadan ikiye ayıramamıştı ancak şu anda karşısına çıkacak olan ilk yılana çok güzel bir şey yapmayı planlıyordu. 


Sadece, sadece, yılanın tüküreceği zamanı beklemesi gerekiyordu. Tam olarak doğru zaman geldiğinde harekete geçecekti. Ve geçti de.


Kendisine bakan yılanlardan birisi ağzını açtı ve tam tüküreceği sırada Ejder inanılmaz hızlı bir adım atarak yılanın dibinde belirdi ve kolunu direkt olarak yılanın ağzından içeri soktu. Yılan tüküreceği asidi tüküremedi ve asit boğazına doldu. Tabii ki bu asit onu etkilememişti. Sonuçta tüm vücudu bu aside dayanabilecek şekilde yaratılmıştı.


Zaten Ejder'in planı da yılanı kendi asidinde boğarak öldürmek değildi. Ejder kolunu biraz daha derine geçirdi ve yılanın gırtlağı ile ciğerlerini parçaladı. Ardından da biraz daha derine indi ve pençe keskinliğindeki tırnaklarını yılanın kalbine sapladı. Ejder bunu basitçe yapmış gibi görünüyor olsa da gırtlağına kadar zehirle dolu olan 3 metrelik bir yılana bunu yapmak cahil cesaretinden bile daha manyakça bir cesaret gerektirirdi. 


Ejder ayağını kullanarak kendisini geriye doğru ittirdi ve kolunu yılanın içinden çıkardı. İyileşme yeteneği sayesinde kolu hiç hasar almamıştı. Ama ne var ki Ejder, kolunu yılanın gırtlağına geçirdiğinde kolu her saniye eriyor ve her saniye tekrar iyileşiyordu. 


Ejder yavaşça devrilen yılanı izlerken elinde tuttuğu kalbi sıktı ve parçaladı. Ardından da eline bulaşan kanın bir kısmını yaladı. Korkunç derecede soğuk bakışları o bir psikopattan bile öteye taşıyordu. Ejder'in bu hallerini açıklayacak tek bir kelime bile yoktu. 


Ya da var mıydı?,


"Korku" ve "Ölüm". 


Belki bu iki kelime Ejder'in bu halleri hakkında küçük bir ipucu görevi görebilirdi. 


3 metrelik koca yılan büyük bir gürültüyle birlikte yere çakılırken Ejder hala zaman kolluyordu. Ancak bu yaratıkların zeki oldukları kesindi. Az önceki o yılanın ölümünün ardından hiçbiri Ejder'e karşı herhangi bir saldırı girişiminde bulunmuyordu. En azından şimdilik.


Ancak o sırada 5 kadar yılan ağızlarını açarak Ejder'e saldırmaya hazırlandılar. Diğer bir yandan ise Ejder'in tam arkasında bir yılan ağzını açmış halde bekliyordu. Ancak Ejder önündeki yılanlara odaklandığı için arkasındaki yılanı fark edememişti ve arkasındaki yılan tek hareketle Ejder'i yutmuştu. 


Evet. Lanet olasıca koca yılan Ejder'i bir bütün olarak yutmuştu. Ejder yavaş yavaş yılanın midesine doğru çekilirken yılanın içinde eziliyordu. 


Bu hareketten sonra diğer yılanlar ağızlarını kapattılar ve etrafta gezinmeye başladılar. Onlar için bir sıkıntı yoktu. Sonsuza kadar diğerlerinin çıkmasını bekleyebilirlerdi. Tabii, yılanların bilmediği bir şey vardı. 


O da Ejder'in ne kadar deli olduğuydu. O anda az önce Ejder'i yiyen yılanın karnı hızla şişmeye başladı ve bu şişkinlik gırtlağına kadar devam etti. Yılanın ağzı bu şişkinlik yüzünden zorla açılırken, ağzından dışarıya kırmızı bir ışık demeti çıkmaya başladı ve 1 saniye sonra devasa bir ejderha silüeti yılanın ağzından dışarı çıktı ve vücudunun geri kalanı da patlayarak etrafa saçıldı. 


Patlayan yılanın içinden çıkan Ejder'in vücudu morluklarla doluydu. Saniye içinde hepsi kaybolana dek yani. 


(Ejder)-Asidi midesinde değil de başka bir yerdeymiş. Yine de beni öldüremezdi ya. 


Bu sözlerden sonra Ejder aldığı tüm yaraların iyileşip iyileşmediğine bakmak için kendini öylece bir süzdü ve...


(Ejder)-Kıyafetlerim hala sağlam.


Çoktan ölmüş olması gereken bir durumdan hiç yara almadan kurtulmuştu ve düşündüğü ilk şey buydu. Ejder'in düşünceleri kesinlikle kesinlikle anlamlandırılamazdı. Neden öyle bir durumdan çıkan birisinin derdi kıyafetleri olurdu ki? Ayrıca Ejder'in sağlamdan kastı kıyafetlerinin eriyip gitmemiş olmasıydı. Kıyafetleri zaten paramparçaydı. Ama hala kapalı kalması gereken bölgelerini kapatıyorlardı. Önemli olan da buydu. Ciddi bir savaşın ortasındayken çıplak kalmak istemezdi. 


Kimse istemezdi. 


Diğer bir yandan ise henüz sadece iki tane yılan öldürebilmiş olması gerçekten kötü bir durumdu. Bu kadar yavaş bir şekilde onları öldürmeye devam ederse günler, belki de haftalar boyunca bu turu bitiremezlerdi. Ama ne var ki Kyriel'in, daha doğrusu bir meleğin sahip olduğu gücün %60'lık bir kısmına sahip oldukları için Ejder ne yaparsa yapsın onları hızlıca öldüremeyecekti. 


Ejder kendi kendine ne yapacağını düşünürken yılanlardan bir tanesi, dümdüz dünyanın ortasında duran yarım küreyi merak etmiş olacak ki, yavaşça kürenin yanına doğru sürünüyordu. 


Bu topraktan çıkıntının ne olduğunu bilmiyordu ve öğrenmek istiyordu. Süründü süründü ve süründü. Yanına vardığında ise önce bu topraktan yarım küreye kafa attı. Ancak yarım küre zarar görmedi. Bunun üzerine de yılan 2 kez daha kafa attı. Ama yine yarım küreye hiçbir şey olmadı. 


Yarım kürenin zarar görmediğini gören yılan ise iyice meraklandı ve ağzını açtı. İçinde tuttuğu asidin büyük bir kısmını boğazına topladı ve...


-KYAAAAAAAAAAA!!!


Ejder bir anda duyduğu acı çığlıkla birlikte arkasını döndü ve diğerlerinin içinde bulunduğu yarım kürenin etrafında dolanan yılanı gördü. Daha kötüsü ise, yarım küre parçalanmıştı ve kürenin üstünde biriken asitler yavaşça kürenin içine akıyordu.


(Ejder)-Hayır. Hayır hayır hayır hayır hayırhayırhayırhayırhayır!!! 


Ejder'in gözleri şaşkınlıkla ve umutsuzlukla kocaman açıldı. 


Herkes, herkes umurunda bile değildi ama Rose...


O anda Ejder'in siyah tırnakları uzayıp keskinleşti ve o siyahlık on parmağını da kapladı. Tüm kol damarları patlama noktasına gelene kadar şişti ve Ejder'in elleri titremeye başladı. Kocaman açılmış gözlerini yılana dikti ve bir anlığına yılanla göz göze geldiler. 


O andan yarım saniye sonra ise...


Yılan...


...parçalandı. 







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46884 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr