(Athena)-Nasıl böyle bir şey olabiliyor!? Nasıl oluyor da basit bir insan evladı bir yarı tanrıyı kolayca öldürebiliyor!?
Athena yumruğunu tahtına vurup kol koyma yerini parçalarken bağırmıştı. Perseus gibi bir kahramanın, bir çocuğun elinde ölmesini anlamlandıramıyordu. Perseus’un bugüne kadar çok fazla başarısı olmuştu ve neredeyse hiç kaybetmemişti. Ancak bir insan, onunla dalga geçerek onu acı içinde öldürüp cesedini dünyanın derinliklerine gömmüştü.
(Poseidon)-O çocuk basit birisi değil demiştim.
(Athena)-Kes sesini sende be! Her şey senin sikini pantolonunda tutamayıp Medusa’ya tecavüz etmenle başladı zaten!
Poseidon’un sözlerine karşın Athena daha da fazla parlamış ve Poseidon’u azarlamıştı.
(Athena)-Sen ona dokunmamış olsaydın o da, o karmaşayı yaratan çocuğa karşı takıntılı hale gelmemiş olacaktı! Zaten ne denediysek işe yaramadı.
Athena iyice yükselerek tüm sesiyle bağırmaya başlamıştı ancak son cümlesinde sesi yavaşça düşmüştü. Hatta son cümlesini söylerken morali bozulmuştu bile diyebiliriz.
Poseidon, Athena’dan korkmuyordu tabii ama Athena haklı olduğu için sesini çıkartmıyordu.
(Poseidon)-Bana kızmayı bırak da o çocuğu öldürebileceğimiz bir yol düşün. Çocuğun iyileşme yeteneği çok sağlam. Perseus onu onlarca parçaya bölmesine rağmen geri iyileşebildi.
(Athena)-Sen su formunu kullanarak onu binlerce parçaya ayırabilirsin. Seni su formundayken yenmesinin imkanı yok. Geçen sefer sadece kaçmak için kullanmış olsan da.
(Poseidon)-Geçen sefer hazırlıksız yakalanmıştım. O çocuğun öyle bir güç sergilemesini beklemiyordum.
Poseidon, Ejder’le yaptığı ilk dövüşünde gerçekten de hazırlıksız yakalanmıştı ve ağır bir mağlubiyet almıştı. Ejder ilk önce kendi gücünü göstermemişti ve bunu yapmasının amacı da Poseidon’un dövüşten çekilip yanlarından ayrılmasıydı ama dövüşün ileriki kısımlarından kendisine daha fazla hakim olamamış ve ikinci kişiliğine geçerek seviyesiz bir güç sergilemişti. Sergilediği bu güç ile de Poseidon’a ciddi anlamda hasar vermiş ve onu kaçmaya zorlamıştı ancak bu sefer aynısı olmayacaktı.
Bu sefer Poseidon, Ejder’i hafife almayacak ve sahip olduğu tüm güç ile onu ezecekti. Ejder’i, tam olarak Perseus’un yaptığını yaparak paramparça edecekti. Tek fark kendisi Ejder’i, iyileşme yeteneğinin işe yaramayacağı kadar çok parçaya bölecekti. Yüzlerce, binlerce hatta gerekirse onu milyonlarca parçaya ayıracaktı ve öldürecekti. Evet, bunu yapacaktı. Kendisine yapılan aşağılamayı ödetmek için onu öldürmek zorundaydı.
(Athena)-Hazırlıksız yakalandın veya yakalanmadın. Sonuçta gururunu bir kenara koydun ve savaş alanından kaçtın.
(Poseidon)-Tch! Sadece bekle. O çocuğu bir daha asla iyileştirmeyeceği kadar çok parçaya ayıracağım!
Bu sözleri söyleyen Poseidon’un suratındaki gülümseme korkutucu görünüyordu ve Athena’da kocasını bu halde görünce kendisini gülümsemekten alıkoyamıyordu. İkisi birlikte korkunç birer gülümsemeye sahiptiler.
***
Medusa, Ejder’e karşı kendisini tamamen açtıktan sonra diğerlerinin yanına dönmüşlerdi. Medusa direkt olarak Ejder’in kucağına oturmuştu ve mutlu görünüyordu.
İçini dökmek ona kesinlikle iyi gelmişti şu anda çok hafif hissediyordu.
(Kyriel)-Şimdi ne yapmayı planlıyorsun Ejder?
Ejder, Medusa’nın anlattığı şeyleri diğerlerine anlatmamıştı tabii ki ve anlatmayacaktı da. Kyriel’in sorusu başka bir şey üzerindeydi.
(Ejder)-Bekleyeceğim tabii ki.
(Kyriel)-Tanrıların sana geleceklerinden neden bu kadar eminsin peki?
(Ejder)-Dövüş esnasında ben, belki de dünyanın en kibirli insanına dönüşürüm. Ama tanrılar, onlar daima kibirliler. Ve ben, o kibirli çocuklardan bir tanesini yok ettim. Yani, gerek intikam almak için gerek kendilerine karşı yapılan bu aşağılamayı ödetmen için buraya gelecekler. Poseidon’u neredeyse öldürüyordum. O engelli andaval kesinlikle geri gelecek.
Ejder’in suratında kendine olan güveninden kaynaklanan, kibir dolu bir ifade vardı.
(Kyriel)-Yine de…
(Medusa)-Ejder haklı Kyriel. Tanrılar olarak fazlasıyla kibirli varlıklarız. Yaşayan en üstün canlı varlıklar biziz. Ve Ejder bir insan. Yaşayan en üstün canlı varlıklardan bir tanesi bir insan tarafından öldürüldü. Tanrıların açısından baktığın zaman bu, kesinlikle üstü kapatılması gereken bir dava. Yani Ejder sonuna kadar haklı. Poseidon olmasa bile yine de birileri gelecektir. Eninde sonunda gelecekler. Ejder’i öldürerek bu aşağılamayı ortadan kaldırmak şu anda ilk öncelikleri.
Kyriel yine de Ejder’in söylediklerinden tam bir eminlik hissetmemiş olsa da Medusa’nın araya girmesinden sonra iyice iyice emin oldu. Sonuçta Medusa’da bir tanrıydı ve içinde bulundukları durum dolayısıyla yalan söylemek gibi bir ihtimali yoktu.
(Sayk)-Kafama takılan bir şey var.
O sırada Sayk elini kaldırarak bu sözleri dile getirdi.
(Ejder)-Söyle bakalım. Neymiş kafana takılan?
(Sayk)-Pekala bir yarı tanrıyı öldürdün. Ama o bir yarı tanrıydı. Peki, bir yarı tanrı ve normal tanrı arasındaki güç farkı ne kadar? Yani şu anda sahip olduğun güçle tam güçteki normal bir tanrıyı yenebilir misin?
Ejder bu soruların cevaplarına sahip olmadığı için hafifçe eğilerek kucağında oturan Medusa’yla göz kontağı kurdu ve…
(Ejder)-Hayatım…
Medusa hemen olayı anladı ve lafa girdi.
(Medusa)-İlk önce şunu söylemeliyim ki Ejder, tahmin ettiğinden çok ama çok daha güçlü. Ve, bir yarı tanrıyla normal tanrı arasında oldukça büyük bir fark var. Hatta en güçlü varlıklar sıralamasında 4. sırada yer alıyorlar.
(Sayk)-4 mü? Mantıken en güçlüler tanrılar. Ama 2. Sırayı yarı tanrılar almıyorsa, kim alıyor?
(Medusa)-Şeytanlar.
(Sayk)-Şeytanlar mı? Şimdi düşününce oldukça mantıklı.
Şeytanların en güçlü varlıklar sıralamasında 2. sırada olması pekala mantıklı bir şeydi ancak yerine oturmayan şeyler vardı. Tanrılar, şeytanlar…ve yarı tanrılar. Peki ya 3. sırada hangi canlı grubu vardı. Melekler olabilir miydi? Muhtemelen hayır. Peki o zaman ne? 3. sırada yer alan canlı hangi canlı?
(Sayk)-Peki 3. sırada ne var? Yani, tanrılar ve şeytanlardan başka güçlü olabilecek çok fazla canlı gelmiyor aklıma. Melekler olabilir diye düşündüm ama, yarı tanrılardan daha güçlü olduklarını sanmıyorum.
Sayk aklından geçenleri bir bir dile getiriyordu.
(Medusa)-Değiller zaten.
(Sayk)-İyi de başka canlı kalmadı.
Sayk bir türlü yarı tanrılardan güçlü olabilecek bir canlı düşünemiyordu. 3. sırayı dolduracak bir canlı sınıfı yoktu.
(Medusa)-Aklına gelmeyen bir canlı grubu var Sayk. Ejderhalar.
(Sayk)-Ha? Ejderhalar nasıl oluyor da yarı tanrılardan daha güçlü oluyorlar?
Bu gerçekten de garip bir durumdu. Ejderhalar inanılmaz güçlü canlılardı evet ama bir yarı tanrıdan güçlü olmak, biraz fazla absürt bir durum sayılırdı.
(Sayk)-Biraz fazla absürt değil mi bu?
(Medusa)-Hayır. Hiçte absürt değil. Tanrılar, şeytanlar, ejderhalar, yarı tanrılar ve melekler. En güçlü 5 canlı varlığın sıralaması böyle. Yani Ejder şu anda ejderha seviyesinde bir insan. Yine de atlamamanız gereken bir yer var. Perseus bir yarı tanrı olabilirdi ancak en güçlü tanrılar arasında yer alacak kadar güçlüydü. Kendisi inanılmaz derecede güçlü bir kahramandır. Kahramandı. Ejder tarafından katledilene kadar yani.
(Rose)-Bunun anlamı şu anda Ejder…
(Medusa)-Aynen öyle Rose. Yakın zamanda BioDrago’dan tek darbe alıp bayılan Ejder şu anda ona denk bir savaş gücüne sahip. Hala onun kadar güçlü değil ancak birkaç darbeyle yıkılacak kadar da güçsüz değil. Akla mantığa sığmayan bir gelişim hızı var. Baktığımız zaman siz, Göksel Dünya’dan çıkıp bu dünyaya geri döneli bir gün ya oldu ya da olmadı. Ama Ejder bir gün içinde bir ejderha seviyesine ulaştı. Siz insanların en başta tanrılar tarafından mühürlenme nedeniniz de buydu işte. Tanrılar insanları yaratırken onları tıpkı kendileri gibi sonsuz bir potansiyelle yarattılar ve çok zaman sonrada, insanların onlardan daha üst seviyelere çıkabileceklerini fark ederek onları mühürleme kararı aldılar.
(Ejder)-Kısacası eğer sınırlarınızı kırmayı başarırsanız benim kadar hızlı güçlenebilirsiniz.
Ejder, Medusa’nın uzunca konuşmasını tek cümlede özetlemişti ancak…işler o kadar basit değildi. İnsanlar sınırlarını aşsalar bile, asla Ejder kadar hızlı gelişemezlerdi. Ve Medusa’da bunun farkındaydı.
(Medusa)-İyi dedin Ejder ama o işler o kadar kolay değil. Senin gelişmendeki en büyük etken 7 Efsanevi Ejderhaya sahip olman. Hatta kendi sınırlarını kırmanı bile onlar sağlamış olabilirler.
(Ejder)-Nasıl yani? Onlardan daha yeni haberim oldu ve hepsi mühürlü haldeler. Bana ne gibi bir yardımları dokunmuş olabilir ki?
(Medusa)-Yaşayan tüm tanrıların toplam gücünden daha fazla güce sahip olan bir varlıktan bahsediyoruz Ejder. Sence insan bedenindeki birkaç sınırlama onları durdurabilir mi? Ayrıca, onlar her zaman senin vücudunun içindeydiler. Dediğin gibi, sadece yeni ortaya çıktılar. Yani o ejderhaların güçleri ve güçlenme istekleri senin sınırlarını aşmandaki en büyük etken olmalı. Tabii senin buradaki payında az değil. Savaşmayı sevmeyen ve normal bir hayat isteyen birisi olup da sınırlarını asla aşmamış normal bir insanda olabilirdin.
Nedense bu sözler Ejder’i biraz üzmüştü. Sadece kendi çabalarıyla buraya kadar geldiğini düşünürken bunca zamandır içinde yaşayan ama yeni ortaya çıkan birkaç ejderhanın, kendisine gelişme konusunda kolaylık sağlamış olması onu üzmüştü. Eğer bir şeyler yapacaksa bunu kendisinin yapmasını ve yardım almamayı tercih ederdi.
Yine de hoşuna giden bir şey vardı ki, o da gelişme hızıydı. Ne kadar hızlı gelişirse o kadar çabuk güçlenirdi ve tanrıları yok etmeye biraz daha yaklaşırdı. Bir şeyler için yardım almaktan nefret ediyor olsa da bunu kabul edebilirdi. Hatta sınırlarını aşmasına yardımcı olan 7 Efsanevi Ejderhaya teşekkür bile edebilirdi. Sonuçta bu üzüntü anlık bir üzüntüydü ve önemi yoktu.
(Ejder)-Öyle bir şey istemeyeceğimi ikimizde iyi biliyoruz Medusa. Ama hepimizin çok iyi bildiği bir şey var ki, ben savaşmadan yapamam.
(??)-O zaman savaşalım bakalım Ejder.
O anda…Ejder’in o sözlerinin ardından, tanıdık bir ses duyuldu o sesle birlikte Ejder’in yüz ifadesi aniden değişerek korkunç bir gülümsemeye dönüştü.
(Ejder)-Bende ne zaman konuşmamıza dahil olacağını merak ediyordum.
Ejder yavaşça başını arkaya çevirdi ve…
(Ejder)-Poseidon.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..