Bölüm-100 Yardıma Gelen Dost ve Melekler

avatar
439 3

Ejderha İmparator - Bölüm-100 Yardıma Gelen Dost ve Melekler


Her taraf kan ve parçalanmış bedenlerle dolmuştu. Gelişigüzel bir şekilde etrafa saçılmış olan bu parçaların her birisi canavarlara aitti. Yakın bir noktada ise ağaca yaslanmış 2 kişi vardı. Bunlardan birisi Sayk diğer ise Scarlet’ti. İkisi de ellerinden gelenden fazlasını yapmışlar ve 200 civarında canavarı öldürmeyi başarmışlardı. Yaklaşık olarak 97 olan ışık formlarını da katarsak eğer ikisi birlikte 300 civarında bir öldürme sayısına sahiplerdi. 


Tabii dünyada bulunan en güçlü insanlardan olsalar da mevcut durumun içinde grupları içindeki en zayıf kişiler onlardı. Hem güç yönünden hem de dayanıklılık yönünden. Ama yine de 300 civarı canavarı ve ışık formunu öldürecek kadar dayanmışlardı.


(Sayk)-Scarlet.


(Scarlet)-Efendim.


(Sayk)-Daha fazla devam edebilir misin?


(Scarlet)-Maalesef. Adım atacak gücüm kalmadı.


(Sayk)-Benimde.


Dışarıdan bakıldığı zaman ikisinin de fazlasıyla yorulduğunu söylemek güç değildi. Yüzlerine çökmüş olan yorgunluk çok uzaklardan bile rahatça anlaşılabilirdi.


(Sayk)-Peki üzerimize gelen şu canavarlarla kim ilgilenecek?


Sayk kılıcını yere saplayıp kalkmak için kendisini zorladı ancak titreyen bacaklarının kendisini taşımayı reddetmesiyle birlikte yere düştü.


(Sayk)-Hahaha. Ayağa bile kalkamıyorum.


(Scarlet)-Şey, ben onu bile deneyemeyecek kadar yorgunum. Kafamı bile çeviremiyorum.


Scarlet yalan söylemiyordu. Gerçekten de kafasını bile çeviremeyecek durumdaydı. Kendisini çok ama çok fazla zorlarsa belki ayağa kalkmayı deneyebilirdi. O da sadece denemekle kalırdı.


(Sayk)-Ee, beraber ölecek miyiz yani?


(Scarlet)-Ne diyebilirim ki? En azından birlikte öleceğiz.


Sayk kalan tüm gücünü kullanarak Scarlet’in elini tuttu.


(Sayk)-Madem öleceğiz. Son bir kez daha sana bunu söylemeliyim.


Sayk ve Scarlet zaten uzun zamandır birliktelerdi ve birbirlerini seviyorlardı. Yani Sayk’ın ne diyeceği belliydi.


Sayk’ın ne diyeceğini bilen Scarlet’te derin bir nefes aldı ve…


(Sayk ve Scarlet)-Seni seviy…


(??)-Yettim!!!


Tam birbirlerini sevdiklerini dile getireceklerdi ki aniden bir ses yankılandı ve onlara en yakında olan canavar birdenbire alev alarak yanmaya başladı. Hemen sonra ise canavarın üstünden birisi atladı ve hemen önlerine indi.


(??)-Naber çocuklar?


Karşılarına inen kişi küt mavi saçları ve aynı renkteki gözleriyle birlikte tabii ki de…


(Scarlet)-Dia!?


***


(Aftiel)-Fuuu. Bununla birlikte 327 oldu.


Aftiel elinde tuttuğu kol parçasını yere atarken bunları söylemişti. Başladıklarından beri tam olarak 327 canavarı öldürmüştü. Hem de fazla bir efor bile sarf etmeden. Karanlığı müthiş bir şekilde kullanıyor ve canavarları kolayca ikiye bölüyordu. Bazen ise aynı şeyi yapmaktan sıkılıp önce uzuvlarını kopartıyordu ve sonra acı içinde kan kaybından ölüşlerini izliyordu.


(Aftiel)-Hoy Cherub. Sen ne durumdasın?


(Cherub)-290 civarlarındayım. Ama bunlar bitecek gibi görünmüyorlar.


(Aftiel)-Haklısın. 1 tanesini öldürünce 10 tanesi doluşuveriyor.


Aftiel dediklerinde haklıydı. Nereye kadar bu şekilde öldürmeye devam edebilirdi bilmiyordu. Şu anlık hiçbir sıkıntı yoktu ve yaptığı işten oldukça zevk alıyordu ancak elbet bu durumunda bir sonu gelecek ve Aftiel güçten düşmeye başlayacaktı. Zaten dışarıdan bakıldığında rakipleri bu şekilde artmaya devam ederse o kadar uzun süre dayanamayacaktı.


Cherub için işler biraz daha kötüydü. Cherub, Aftiel kadar güçlü ya da dayanıklı değildi. O yüzden o daha önce tükenecekti ve Aftiel onu korumak zorunda kalacaktı. Onu korumak zorunda olduğu için de daha fazla enerji harcayacak ve olması gerekenden daha çabuk tükenecekti.


(Cherub)-Daha nereye kadar böyle devam edeceğiz ki? Gelecekten gelen Ejder’in dediği sayı bile bizi çok uğraştıracakken çoktan 10 milyondan fazla canavar dünyaya giriş yaptı. Lucifer ve diğerlerinin aksine biz bu şekilde devam edemeyiz.


(Aftiel)-Farkındayım. Ama şu anlık savaşmaya devam etmeliyiz. En azından karşımızda tanrılar yok. Eğer onlara karşı savaşıyor olsaydık çoktan yok olmuştuk.


Mevcut güç seviyelerine bakıldığı zaman tanrılara denk olan sadece birkaç kişi vardı.


Zaten bir tanrı olan Hades, Lucifer ve Ejder. Bu üçü dışında kalan herkes tanrıların karşısında kolayca ölecek kişilerdi. Kimse onlarla çarpışacak kadar güçlü değildi. Yapabilecekleri en üst seviye şey tanrıları yormak olurdu. Ancak onları öldürmeleri gibi bir durum söz konusu bile değildi.


(Cherub)-Bunun bende farkındayım ama bizim de bir sınırımız var. Sınırsız bir enerji depomuz yok. Eninde sonunda yakıtımız bitecek.


(Aftiel)-O zaman yakıtın bitene kadar savaşmaya devam et.


Diyen Aftiel elini havaya kaldırdı ve toprak yükseldi. Ardından bir gayzer gibi patlayarak yeryüzüne karanlık saçtı. Yükselen karanlık, gökyüzünde özgürce hareket ederek uçmakta olan bütün canavar ve ışık formlarını delip geçmeye başladı. Son derece hızlıydı ve çarptığı kişinin tepki bile vermesine izin vermeden bir sonraki hedefine odaklanıyordu.


Cherub ise havayı bir bıçak gibi kullanıyor ve sürekli olarak keskin hava parçaları göndererek rakiplerini ikiye bölüyordu. Dışarıdan bakıldığı zaman upuzun ve görünmez bir kılıç kullanıyormuş gibi görünüyordu.


***


(Vesta)-Ariel! Topraktan bir küre yap ve kendinizi koruyun. Mevsim ortalamasının biraz üstüne çıkıyoruz.


Vesta’nın isteğiyle birlikte Ariel hemen ellerini yere yasladı ve Neria ile kendisini topraktan bir kubbenin içine hapsetti. Kubbenin tamamen kapandığını gören Vesta ise gülümsemeye başladı ve elleri aniden ateşlendi.. Sonrada bu ateşler omuzlarına kadar yükseldi ve giderek daha sıcak hale gelmeye başladı.


Vesta hemen kollarını uzattı ve saldırısına başladı. Tıpkı bir alev silahı gibi ateş üflüyordu ve rakiplerine acımıyordu. Ateşleri kademeli olarak artıyor ve giderek daha uzak bir noktaya erişiyordu. Bu kaçınılmaz ateş hattının içinde kalan canavarlar ve ışık formları ise kaçamayacakları için ölmeye razı oluyorlar ve teker teker küle dönüşüyorlardı.


İnanılmaz bir katliam gerçekleştirerek tek seferde 500’e takın canavarı ve ışık formunu katleden Vesta hızını alamayarak kollarını yukarı kaldırdı ve ateşlerine, gökyüzünü sarma emri verdi.


Ateşler gökyüzüne yükselip yayılırken içinde kalanlarda tıpkı yerdekiler gibi kaderlerini kabulleniyorlar ve kül olup rüzgarda savruluyorlardı. Yakın çevrelerinin temizlendiğini gören Vesta ateşlerini yavaşça kesti ve toprak kubbenin yanına giderek birkaç sefer kubbeye vurdu.


(Vesta)-Çıkabilirsiniz.


Toprak kubbe çıktığı şekilde yere geri döndü ve Neria ile Ariel dışarı çıkmışlardı.


(Ariel)-Düşündüğümden daha fazlasını öldürmüşsün.


Ariel etrafa kısa bir göz gezdirerek bunu dile getirmişti. Vesta’nın bu kadar geniş çapta bir katliam yapmasını gerçekten de beklemiyordu.


(Vesta)-Yeterli enerjim varken yapayım dedim.


Vesta, geniş çapta bir saldırı yapmış olduğu için enerjisinden önemli ölçüde kullanmıştı ve aynı saldırıyı en fazla bir kez daha yapabilirdi. Kendisini sonuna kadar zorlarsa belki üçüncü kez de başarabilirdi.


(Neria)-Sen biraz dinlen. Gerisini biz hallederiz.


Neria, Ariel’e baktı.


(Ariel)-Ne yapacağını biliyorsun.


Neria tamam anlamında başını salladı ve Ariel ile Vesta aynı anda gözlerini kapattılar. Neria ise ellerini havaya kaldırdı ve kör edici bir ışık dalgası gökyüzüne doğru patlak verdi. Uçabilen ışık formlarından daha yukarıya çıktıktan sonra ise bir bomba gibi patladı ve hem gökyüzündeki hem de yeryüzündeki canavar ve ışık formlarına geçici süreyle körlük uyguladı.


Kör olan canavarlar ve ışık formları sağa sola saldırmaya çalışırlarken Ariel bir kez daha ellerini yere koydu ve biraz bekledi. Biraz bekledi çünkü bu kez tıpkı Vesta gibi geniş çapta bir saldırı yapmaya hazırlanıyordu. Zaten bu saldırıya rahatlıkla hazırlanabilmek için Neria tüm canavar ve ışık formlarını kör etmişti.


Yaklaşık olarak 1 dakika bekledikten sonra Ariel tamamen hazırlanmıştı ve bir anda ellerini topraktan ayırarak gökyüzüne kaldırdı ve aynı anda yerden yüzlerce toprak iğne yükseldi ve inanılmaz bir görüntüyle birlikte yeryüzü ve gökyüzündeki canavarları ve ışık formlarını direkt olarak delip geçti.


Gökyüzündeki bulunan canavarlar ve ışık formları bir bir yeryüzüne düşerken Ariel bir hamle daha yaparak iğneleri 3 katı büyüklüğe çıkarttı ve yeryüzünde olupta iğneler tarafınan delinmiş olan bütün canavar ve ışık formlarının parçalanmasını sağladı. Canavarların kanları tıpkı çeşmeden akan su gibi akıyor ve toprağa karışıyordu.


3 kişi olmalarına rağmen yaptıkları yıkım inanılmazdı. 2000’e yakın canavar ve ışık formunu yok etmişlerdi.


(Ariel)-Bununla birlikte, sanırım bir süre dinlenebiliriz.


Diyen Ariel bir ağacın dibine çöktü ve oturmaya başladı. Neria’da hemen yanına çöktü. Vesta ise son bir hareket daha yaparak parçalanmış cesetleri yok etmek adına ateşlerini kullanarak geniş bir alanı yaktı ve çevredeki tüm cesetleri küle dönüştürerek tüm cesetlerden tek sefer kurtuldu.


(Vesta)-Böylesi daha iyi.


***


Dünya üzerinde bulunan canavar ve ışık formlarının anlık sayısı: 3 milyar 517 milyon 270 bin.  







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44740 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr