Anubis Yasak Mührü kullandıktan sonra Hades'in birkaç seviye üstüne çıkmıştı ve aralarındaki kapışmada bariz bir
şekilde öne geçmişti. Hades’in tekniği mükemmel olmadığı için rahatlıkla ondan
daha güçlü olmuştu.
Yine de aralarındaki seviye farkına rağmen Hades geride kalmıyordu çünkü sahip olduğu savaş tecrübesi Anubis’ten çok ama çok daha üstündü. Eğer Hades’in savaş tecrübesi ve savaş zekası Anubis’le aynı seviyede olasaydı şimdiye kadar kesinlikle ölmüş olurdu.
Sonuçta mühürleri kaldırılmış bir tanrının gücü ve hızı akıl almaz seviyelere ulaşıyordu. Özellikle hız gelişmesi çok tehlikeliydi. Çünkü şu anda Anubis’in yumrukları ya da yaptığı uzak menzilli saldırılar ışık hızından binlerce kat daha hızlıydı. Hades tecrübeleri sayesinde bu yumrukların ve uzak menzilli saldırıların gideceği yerleri önceden kestirebiliyor, bu sayede de kaçınabiliyordu.
Tabii bu saldırılardan kaçınabiliyor olması hasar almadığı anlamına gelmiyordu. Anubis’in saldırıları Hades’i sıyırıyor bile olsa oldukça sağlam hasarlar veriyordu. Hades şimdiye kadar üzerine gelen 3000 civarı yumruktan sadece 3 tanesinden tam anlamıyla kaçınamamıştı ancak aldığı hasar miktarı 300 yumrukla eşdeğerdi.
Hades’te aldığı hasarın farkındaydı ancak elinden bir şey gelmiyordu. Işıktan binlerce kat daha hızlı olan 3000 yumruğun 2997 tanesinden sıyrılmayı başarmıştı. Kendini kanıtlaması için yeterince fazla bir sayıydı bu.
Yine de bu şekilde Anubis’in gerisinde kalacak değildi. Kafasında bir plan vardı ancak bu planı uygulayıp uygulamamak konusunda tam emin değildi. Eğer planı istediği gibi gitmezse kesinlikle ölürdü.
“Yasak Mühür Tekniğim mükemmel değil. Onu 2 kez daha kullanarak bütün mühürlerimi açarsam Anubis’i yenebilirim ancak…işler beklemediğim gibi gitmezse işim biter. Pekala. Bu riski almaktan başka çarem yok.”
Hades’in planı buydu. Yasak Mühür Tekniğini 2 kez daha kullanarak bütün mühürlerini açmak.
Ama kendisinin de düşündüğü gibi bunu yapması aşırı risk taşıyan bir şeydi. Sonuçta olaylar istediği gibi gitmezse fazla enerji yüklemesine maruz kalabilir ve kendi kendini öldürebilirdi. Bu isteyeceği son şey bile değildi.
(Hades)-Siktir et! Kaybedecek hiçbir şeyim yok! Yasak Mühür Tekniği: 2 kez!
Hades hızla elini silah şekline getirip şakağına dayadı ve tekniğin adını haykırdı. Hemen sonra da karanlık aurası bir bomba patlayarak geniş bir alanı karanlık rüzgarla kasıp kavurdu. Ardından da aurası delilik geçirerek inanılmaz bir hızla yükselmeye başladı.
Ayakları altındaki toprak parçalandı ve yerini gölgelerden, daha doğrusu karanlık ruhlardan oluşan bir çamur birikintisine bıraktı. Hades 3 santim kadar yerden yükseldi ve birikintiyi dolduran akışkan karanlık, parmaklarının ucundan akmaya başladı.
Karanlık birikintisi her saniye durmadan büyüdü ve koca bir karanlık havuza dönüştü. Anubis ise bu durum karşısında yerden yükselerek kaçmak istedi ancak aniden bir şey tarafından durduruldu. Bacağını bir şey yakalamıştı.
Hemen bacağını yakalayan şeye baktı ve karanlık havuzundan yükselen karanlık bir el gördü. Bacağını yakalayan bu el akışkan bir haldeydi ve iğrenç hissettiriyordu. Birde yetmezmiş gibi bacağından yukarıya doğru tırmanmaya çalışıyordu.
Anubis hemen ellerini karanlıkla donattı ve bacağını yakalayan akışkan eli tutup parçaladı. Hemen ardından ise birkaç el daha onu yakalamak için yükseldi ancak Anubis aynı numaraya kanmadı ve yükselerek kaçmaya başladı.
Karanlık havuzdan çıkan eller hızla artmış ve onun peşine takılmıştı.
Anubis kendisini yakalamaya çalışan yüzlerce karanlık elden kaçınmaya çalışırken Hades hala olduğu yerde duruyordu ve karanlık havuzunu büyütüyordu. Tabii bu arada karanlık aurasıda artmaya devam ediyordu. Hiç durmayacakmış gibi artıyordu.
(Anubis)-Daha ne kadar orada kalmaya devam edeceksin Hades! Olduğun yerde kalmak sana savaşı kazandırmayacak!
Anubis hem ellerden kaçıyor hem de Hades’i hareketlendirmek için bağırıyordu. İstediği şey bu şekilde üzerine doğru gelen ellerden kaçmak değildi. İstediği şey Hades’le kafa kafaya çarpışmaktı. Onunla kafa kafaya çarpışacaktı ki savaş sırasında gelişme kaydetsin ve başka dövüşlere girdiğinde daha fazla tecrübeye sahip olsun. Kısaca Hades’i kendi çıkarları için kullanmak istiyordu. Tabii onunla işi bittiğinde öldürmeyi de unutmayacaktı.
(Anubis)-Sana diyorum! Bu şekilde saldırman sana yakışıyor mu!?
Ancak ne kadar dil dökerse döksün Hades yerinden bir milim bile kıpırdamıyordu. Nedensiz bir şekilde hareket etmeyi reddediyordu. Anubis bir anlığına ölmüş olabileceğini düşünmüştü ancak aurası bu şekilde artan birisinin ölü olmasına imkan yoktu.
(Anubis)-Eee yetti artık be!
Anubis tüm gücüyle bağırdı ve bütün bedeni kendi aurasıyla kaplandı. Aniden artan aurası yüzünden ona ulaşmaya çalışan karanlık eller parçalanarak dağıldılar ve geldikleri yere geri döndüler.
(Anubis)-Madem sen bana gelmiyorsun o zaman ben sana gelirim!
Diyen Anubis karanlık havuzun içine indi ve yürümeye başladı. Karanlık aurası o kadar yoğundu ki onu tutmaya çalışan eller anında parçalanıyorlardı. O da zaten bu aurasına güvenerek karanlık havuzuna dalmıştı.
Ağır adımlarla Hades’in dibine kadar indi ve kolunu kaldırarak Hades’i boğazından yakaladı.
(Anubis)-Hala tepki vermiyorsun ha? Madem hareket edemiyorsun…ya da etmiyorsun o kadarını bilemiyorum ama, seni nasıl öldürsem acaba? Kafasını kopartmam yeterli olur sanırım.
Hareketsiz duran Hades’i öldürmek oldukça kolay olacaktı. Sonuçta şu anda Anubis ne yaparsa yapsın Hades ona tepki vermeyecek ya da en ufak bir ses bile çıkartmayacaktı.
(Anubis)-O tekniği mükemmelleştirmediğin için kendini suçla.
Anubis tüm gücüyle elini sıktı ve Hades’in kafatasına bağlı olan kemik kolayca çatladı. Ancak bu hamleye rağmen Hades’ten ses çıkmamıştı. Gerçekten hareket edemiyordu.
Yaptığı teknik ters tepmiş ve kendi sonunu getirmişti. Derken…
(Hades)-Sende tecrübe eksikliğin kendini suçlasan iyi edersin.
Hades bir anda canlandı ve parmaklarından akan karanlıklar duruldu. Sonra da Hades tüm gücüyle Anubis’i boynundan yakaladı ve sıkmaya başladı.
İlk başta güçleri eşit gibi görünüyor olsa da birkaç saniye sonra Anubis’in bedenini kaplayan aura dağılmaya başladı.
Hades yere indi ve Anubis’i havaya kaldırdı.
(Hades)-Gerçekten de kendi isteğinle rakibinin yanına geldiğine inanamıyorum. Tecrübe eksikliğin kendisini fazlasıyla belli ediyor. Ne var ki, birazdan tek canında eksilecek ve sıfıra düşecek.
O anda karanlık eller Anubis’in bedenine yapıştılar ve hızla bedenini kaplamaya başladılar. Bacaklarından göğsüne, oradan da kollara ve kafaya yayıldılar.
Kafasına yayılırken ağız, burun ve gözlerinden içeriye dolmayı da ihmal etmediler ve Anubis’in bedenini içeriden de fethetmeye başladılar.
Bütün bu karanlık Anubis’in bedenini hem içten hem de dıştan çürütülecekti. Sonra da çürütülen bu beden hunharca tüketilecek ve yok olup gidecekti. Bir daha asla dönmemek üzere.
(Hades)-Sana gerçekten acıyorum. Eline güç verilmiş küçük bir çocuktan farkın yok. Kibirli ve düşüncesizsin. Hah. Sen ve senin gibiler gibi olmadığım için çok şanslıyım. Sonuçta siz aptalların aksine ben…düşünebilen bir tanrıyım.
Anubis’in bedeni çoktan çürümüştü ve ilk olarak içeriden tüketilmeye başlanmıştı. Bedeni ortadan ikiye ayrılmış ve karanlıkla kaplı iç organları iğrenç bir görüntü eşliğinde karanlık havuzunun içine dökülmüştü.
Organları bedeni terk ettikten sonra ise kemikleri ve damarları ve karanlığa karışmıştı.
Gövdesindeki yok oluşlar devam ederken karanlık eller kendilerine bir yol bulmuşlar ve Anubis’in gözlerini yuvalarından çıkartarak dışarıya akmaya başlamışlardı. Bu da yetmezmiş gibi dili de kopmuştu.
Artık göz boşluklarından, burun deliklerinden ve ağzından karanlık akıyordu. Birkaç saniye sonra ise kafatası ikiye ayrılmış ve beyni birkaç parça halinde bu yarıktan dışarıya düşmüştü. Dişleri de bu iğrenç gösteriden nasibini almış ve karanlık ellerin hedefi olarak yok edilmişlerdi.
Geriye ikiye ayrılmış beden dışından hiçbir şey kalmamıştı.
(Hades)-Bu da sonuncusu.
Hades kendi karanlığını kullanarak bedeni iyice karanlığa hapsetti ve Anubis’in bedeni karanlık tarafından kemirilerek saniyeler içinde hiçliğe karıştırıldı.
Anubis tamamen yok edildikten sonra Hades’in ayakları altındaki karanlık havuz hızla Hades’in iskelet bedenine çekilmeye başlandı ve saniyeler içinde tamamen yok oldu. Karanlık havuz yok olduktan sonra ise Hades diz çöktü ve derin nefesler almaya başladı.
Aurası hızla azalmaya başladı.
(Hades)-Bu…huuu, düşündüğümden çok ama çok daha zorlayıcı bir hareket oldu.
Hades kesinlikle bu kadar çok yorulmayı beklemiyordu. Hatta Anubis’i öldürdükten sonra Lucifer’in yanına gitmeyi planlamıştı ancak bu işlemi bir saat kadar ertelemesi gerekecekti çünkü hayal ettiğinden yüzlerce kat daha fazla enerji harcamıştı.
(Hades)-Başardım. Bir tanrıyı öldürmenin bu kadar iyi hissettireceği kimin aklına gelirdi ki? Sanki üzerimden büyük bir yük kalktı.
Hades Anubis’i öldürdüğü için oldukça hafiflemiş hissediyordu. Sadece bir tanrıyı öldürmüş olsa da elinden geleni yapmış ve diğerlerine yeterince büyük bir katkıda bulunmuştu.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..