Ejder yumruklarını vurup eğlencenin başladığını belirttikten sonra kısa süreli bir sessizlik yaşandı ve gelişmiş ışık formu bu sessizliğin içinden geçerek Ejder’e doğru atıldı. Ejder ise durumu hiç umursamadan sakince elini hareket ettirdi. Hem de oldukça yavaş bir şekilde.
Ve bir an sonra gelişmiş ışık formu ayaklarından itibaren silinmeye başladı.
Ejder’in sağ kolunu yavaşça soldan sağa doğru hareket ettirmesi mühürleri kaldırılmış olan 100 ışık formunu yok etmeye yetmişti. Ejder’in gücü gerçekten de sınıflandırılamazdı. Onun gücüne açıklamak için hiçbir kelime bulunmuyordu.
O sadece güçlüydü.
Çok güçlüydü.
(Ejder)-Merak ediyorum da. Bu ışık formları gerçekte ne? Ah, zihninize bakıyorum da ben gelmeden hemen önce bunu konuşuyormuşsunuz zaten. Bu arada Lucifer, artık o formdan çıkabilirsin. Bundan sonrasını ben devralıyorum.
Ejder sorusunu sorduktan sonra hızlıca orada bulunan herkesin zihnini kontrol etmişti. Daha doğrusu ejderhalar bunu yapmıştı ve Ejder’e bilgi vermişlerdi. Diğer yandan ise Ejder’in sözlerini duyan Lucifer hiç sorgulamadan gerçek formundan çıkmaya başlamıştı. Saçları kısalıyor ve boynuzları kayboluyordu. Gözlerinin ışıltısı da geri geliyordu.
(Lucifer)-Madem böyle diyorsun…
(Ejder)-Her neyse, soruma dönelim. Işık formları gerçekte ne?
Ejder cevap alıp almamayı umursamıyordu. Eğer Zeus ya da başka biri cevap vermeyi reddederse aklını okuyup geçer ve sorusunun cevabını alırdı. Ancak Ejder’in beklemediği şey oldu ve Zeus gülümseyerek…
(Zeus)-Duymak istediğinden emin misin?
(Ejder)-Tatavayı kes ve söyle.
(Zeus)-Hmph! Seninle de hiç dalga geçilmiyor. Her neyse. Madem hepiniz bu kadar meraklısınız, size söyleyeyim. Işık formlarının gerçekte ne olduğunu.
Zeus birkaç saniyeliğine sustu ve birkaç saniyenin ardından yüzüne kocaman ve korkunç bir gülümseme oturdu.
(Zeus)-Onlar insan.
***
Zeus’un sözlerinin ardından herkes istemsizce şoka girmişti.
(Rose)-İn-san mı?
(Zeus)-Bunda bu kadar şaşırılacak bir şey yok. Tanrılar olarak insanları yakaladık. Zihinlerini ele geçirdik ve bedenlerinin başkalaşım geçirmesini sağladık. Her ne kadar kabul etmek istemesem de insanların tanrılardan daha fazla potansiyele sahip olduğu doğru. Ve mühürleri kaldırıldığı zaman bizi aşabilirler. Yani yüz tane insan kesinlikle onlarca tanrıdan daha güçlü olacaktır. Hahahaha. Siz değersiz aptallar kendi ırkınız tarafından öldürülecek ve tarihe gömüleceksiniz!
Zeus delirmiş bir şekilde ağzından salyalar akıtarak bu kelimeleri dile getirirken herkesin içinde bir iğrenme duygusu oluşuyordu. Bu zamana kadar öldürdükleri bütün ışık formları insan mıydı? Yani onlar sadece suçsuz insanları mı öldürmüşlerdi. Bu kabul edilemezdi. Böyle bir şey olmamalıydı.
Ama olmuştu. Ve bu bilgiyle birlikte Lucifer’in daha en başında yaptığı ancak öyle olmayacağını düşündüğü tahmini doğru çıkmıştı.
Herkes şok içinde Zeus’a bakarken araya giren bir ses hepsinin girdiği şokun bir anda katlanmasına sebep olmuştu. Bu sesin sahibi ise…
(Ejder)-Ee, yani?
Zeus aniden duruldu ve bakışlarını Ejder’e çevirdi.
(Zeus)-“Ee, yani?” derken?
(Ejder)-Diyorum ki, birkaç değersiz insanı öldürdüğüm için travma geçirip oturup ağlamamı falan mı bekliyorsun? Birazcık aptal değil misin sen ya? Yani, oradan bakınca arkadaşlığın gücünü kullanarak kötü adamı yenen ve gün sonunda hem arkadaşlarını hem dünyayı hem de günü kurtaran ve ilk başta nefret etmesine rağmen sonradan aşık olduğu kızın kalbini çalan aptal bir karaktere falan mı benziyorum ben!? Eğer öyle düşünüyorsan emin ol ki bu öyle bir hikaye değil ve bende öyle bir karakter değilim.
Bu sözlerden sonra Ejder’in dudakları sertçe kıvrılarak porselen dişlerini ortaya çıkardı.
(Ejder)-İçinde zerre kadar insan sevgisi bulunmayan bir insana öldürdüğü şeylerin insan olduğunu mu söylüyorsun!?
Ejder çoktan heyecandan titremeye başlamıştı bile ve salyaları akıyordu.
(Ejder)-Dostum delirdin mi sen!? Bu her şeyi çok daha zevkli bir hale getirir!
(Zeus)-Tch! Deli piç! Madem onları öldürmeyi bu kadar çok istiyorsun…
Aniden Zeus’un önünde daha fazla boyut kapısı açıldı ve saniyeler içinde on binlerce ışık formu, daha doğrusu insan dünyaya giriş yaptı.
(Zeus)-Işık formları! Hepiniz Ejder Soykıran’ı yok edin!
Zeus ışık formlarına emrini verir vermez on binlerce ışık formu Ejder’i öldürmek için harekete geçti. Ejder ise sanki ona saldıran kimse yokmuş ve başını çevirdi ve Lucifer’e bakmaya başladı.
(Ejder)-Küçük kızlarımı koruduğun için sana özel bir şeyler yapma ihtiyacı hissediyorum.
(Lucifer)-Önündeki savaşa mı odaklansan acaba?
Lucifer parmağıyla Ejder’e doğru koşturan ışık formlarını göstermişti. Ejder ise…
(Ejder)-Sanırım senin için…
Ejder aniden etrafını bir enerji kalkanıyla çevreledi. Etrafı bir anda kocaman bir enerji kubbesiyle çevrildiği için de bütün insanlar dışarıda kalmışlardı.
Enerji kubbesi büyüktü ancak içinde sadece Ejder vardı. Ejder sağ kolunu boşluğa uzattı ve…
(Lucifer)-Hassiktir lan!?
(Medusa)-Ne!?
(Wukong)-Ciddi mi lan o!?
(Zeus)-Aklından bile geçirme!
(Ejder)-…intikam alacağım.
Ejder kolunu uzattıktan sonra birisini tam eline ışınlamıştı ve boynunu sıkmaya başlamıştı. Ancak herkesin bu şekilde tepki vermesini sağlayan şey bu değildi. Işınladığı kişiydi. Ejder’in eline ışınlayarak boğazını sıktığı kişi tabii ki de…
(Zeus)-Karıma dokunacak olursan sana dünyayı dar ederim çocuk!
…Zeus’un karısı ve ablası olan Hera’ydı.
***
(Ejder)-Ne oldu? Başkasına yaptığın şeyler başına gelince hoşlanmıyorsun öyle mi? Her neyse.
Ejder bu sözlerin ardından boynunu sıktığı Hera’ya baktı ve…
(Ejder)-Ah, öyle güzelsin ki, sana baktıkça bile kendimden geçiyorum.
Ejder aniden Hera’nın boğazını daha kuvvetli sıktı ve Hera acıyla çırpınmaya başladı.
(Ejder)-Beni öyle azdırıyorsun ki etini parçalayıp kanını içme dürtüme engel olamıyorum.
(Zeus)-Sakın dedim çocuk!
Zeus haykırdıktan sonra birkaç defa enerji kubbesini yumruklamış ve içeri girmeye çalışmıştı ancak enerji kubbesine çizik bile atamamıştı.
(Ejder)-Umuyorum ki bu kısmı okuyacak olanlar belli bir yaşın üzerindedir. Çünkü az sonra çok büyük kıyamet yaşanacak.
Ejder kendi kendine konuşmuş ve Hera’nın parmakları olmayan elini tutmuştu. Sonra da…
(Ejder)-Kan partisi başlasın!
Bu şekilde haykırarak tek hareketle kolunu kopartmıştı.
(Hera)-KYAAAAAAAAA!!!!!!!
Kolundan kanlar fışkıran Hera’yı yere atmış ve göğsüne basarak diğer kolunu da kopartmıştı. Zeus ise kubbenin dışında yere çökmüştü ve “Lütfen yapma. Yalvarırım.” diyerek ağlıyordu.
Hera’nın diğer kolunu da koparttıktan sonra Ejder temiz bir hareketle ses tellerini kesmişti. Böylece Hera artık ne kadar acı çekerse çeksin ses çıkaramayacaktı.
Ses tellerini kestikten sonra ayaklarına geçme kararı almış ve Hera’nın ayakkabılarını yakmıştı. Sonra da eğilerek ayak baş parmağını tutmuş ve keskin tırnaklarıyla kesip kopartmıştı. Sonra da hiç durmadan geri kalan 9 parmağını da kesip atmıştı.
Ardından işi biraz daha iğrençleştirerek sağ ayağını direkt olarak bilekten kopartmış ve elini bacağının içine sokmuştu. Sonra da kaval kemiğini bacağın içinden çekip çıkartmış ve hızla Zeus’un olduğu fırlatmıştı.
Kemik sanki bir bıçak gibi enerji kubbesine saplanmış ve yarısına kadar dışarı çıkmıştı. Zeus korkudan titreyen gözlerle yarısı kubbenin dışında olan kemiğe baktı ve yavaşça başını aşağı eğdi. Daha fazla bu işkenceyi seyretmek istemiyordu. Buna daha fazla katlanamazdı. Çoktan 3 kere kusmuştu ancak midesi hala bulanıyordu. Bu görüntüler onun için çok fazlaydı. Karısının gözleri önünde yavaşça parçalanışını izlemek onun için çok fazlaydı.
Kaval kemiğiyle yetinmeyen Ejder, elini Hera’nın göğsüne sokmuştu ve göğüs kısmını biraz yakarak derisinin akışkan bir hale gelmesini sağlamıştı. Sonra da göğüs kafesini sıkıca tutarak eriyen derinin içinden çekip çıkartmıştı.
Ardından da biraz aşağı inerek elini karnının aşağısına saplamış ve bağırsaklarını dışarı çıkartmıştı. Bu seviyede bir vahşet herkes için çok fazlaydı. Ancak Ejder’in soğuk bakışlarında en ufak bir duygu belirtisi bile yoktu.
Göğüs kafesi ve bağırsakları çıkartıldıktan sonra Hera zaten ölmüştü ancak Ejder son bir hareket daha yaptı ve ayağını Hera’nın göğsüne sokarak kalbini ezdi. Ardından da bir anda Zeus’un bulunduğu noktada belirdi.
(Ejder)-Hoy.
Yüzünde herhangi bir ifade yoktu.
(Ejder)-Buraya bak.
Zeus’a sesleniyordu.
Zeus yavaşça başını kaldırdı ve gördüğü şeyle birlikte korkuyla geri çekildi. Gördüğü şey Ejder’in korkutucu suratıydı.
Ejder tıpkı Medusa’ya sarılıp bütün tanrılara tecavüz edeceğini söylediği zamandaki yüz ifadesini takınmıştı. Yani suratına gölge düşmüştü ve gözleri ters dönmüş bir gülümsemeyi andırıyordu. Dişleri görünmüyordu ve ters gülümsemeyi andıran gözleri karanlığa gömülmüştü. Ve sonra Ejder konuştu.
(Ejder)-Tıpkı Lucifer’e sorduğun gibi. Karın gözlerinin önünde parçalanırken hiçbir şey yapamamak nasıl bir duyguymuş öğrenebildin mi?
Bunları söylerken dudakları kıpırdamamıştı bile.
Zeus hızla ayağa kalktı ve ağlayarak Thoth’a doğru koşmaya başladı.
(Zeus)-Çabuk bütün insanların mühürlerini kaldır! Çabuk! O piçe karıma yaptıklarından daha ağır şeyler uygulayacağım!
(Thoth)-Sakin ol Zeus. Bu öyle kafana göre kullanabileceğin bir ş…
(Zeus)-Çekil lan o zaman!
Zeus kendisine destek çıkmayan Thoth’u büyük bir öfkeyle yumrukladı ve hızla parşömeni kaptı. Havada açtı ve kalemi de alarak Thoth’tan öğrendiklerini uygulamaya başladı.
(Zeus)-100 yetmezse 10 bin tanesiyle gelirim! Hera’ya dokunmanın bedelini ödeyeceksin!
(Ejder)-Başkalarının karısı ve kızlarıyla ilgili tonla fantezin varken birisi karını öldürdü diye söyleniyor musun? Gerçekten acınasısın.
Ejder’in suratı normale dönmüştü ve kubbe artık yoktu.
(Zeus)-Kes sesini lan! Hera’yı öldürmenin bedelini ödeyeceksin! Seni lime lime edeceğim! Sadece bekle!
Zeus Ejder’e bağırdıktan sonra yeniden parşömene döndü ve yazmayı bitirdi. Parşömen parlamaya başladı. Tabii aynı anda 10 bin insanda parlamaya başladı. İlk seferle aynı şeyler yaşanmadı ve insanlardan yükselen aura gökyüzünde birleşerek bir kubbe oluşturmadı.
10 bin insan parlayarak birbirine çekildi ve saniyeler içinde birleşerek tek bir ışık formu haline geldi.
(Zeus)-Bugün burada ölecek ve karıma yaptıklarının hepsini bir bir ödeyeceksin.
(Ejder)-Ben canlıyken işkence etmeyip ölümle uğraşacaksın yani. Elbette. Bunu yapmana izin veriyorum.
Ejder’in dudakları yeniden kıvrıldı ve görenlerin içini korkuyla doldurup taşıran gülümsemesi bir kez daha yüzünde belirdi. Gümüş gözleri kocaman açılmıştı ve aşırı bir şehvetle parlıyordu. O anda ise Zeus, Ejder’in sözünü böldü ve saldırı emri verdi.
(Zeus)-EJDER’İ YOK EDİN!!!!!
(Ejder)-Yapabilirsen tabii.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..