Kral’ın yaptığı kopya teknikten sonra Wukong’un göğsünde boydan boya yüzeysel bir kesik oluşmuştu ve az da olsa kanıyordu.
(Wukong)-Vay be. İlk denemeden bana kesik atmayı başardın. Potansiyelin gerçekten çok derin olmalı.
Wukong alaycı bir dille Kral’ı takdir etmişti. İlk denemesinde bu tekmeyi başarabilmesi onu gerçekten de şaşırtmıştı.
(Wukong)-Daha önceki savaşlarımızda böyle bir şey yapmadığına göre sanıyorum ki olay üçüncü gözünde bitiyor. Sonuçta daha önce seninle yaptığımız her savaşta üçüncü gözün kapalıydı.
(Kral)-Aynen öyle. Yeşim Gözüm her şeyi anında kavrar ve hareketin temellerini çözer. Sadece bir anlığına bile herhangi bir hareketini görsem, o hareketi senin kadar iyi yapabilirim.
Kral’ın bu sözleriyle birlikte Wukong’un tahmini doğrulamış oldu. Kral’ın Yeşim Gözü kendi içinde zamanı yavaşlatabilir ve ışık hızını bile aşacak kadar hızlı bir saldırıyı sanki günler sürüyormuşçasına yavaş hale getirebilirdi. Bu özelliği de Kral’ın hareketleri kopyalamasına izin veriyordu.
Kral yavaşlayan hareketleri sakince süzüyor ve temel mantığını kavrıyordu. Enerji akışlarının ne seviyede olduğunu, saldırının yapıldığı uzvun ne kadar sert ya da yumuşak savrulduğunu, o uzvun kaç santimetre hareket ettiğini ve daha tonla şeyi anlıyor, sonra da uygulamaya geçiriyordu.
Bunun üzerine birde Kral’ın yeteneği ve tecrübesi eklenince Kral’ın kopyaladığı saldırıların neredeyse hepsi orijinalinden daha iyi oluyordu. Fakat…
(Wukong)-Hahahaha. Bir şeyleri yanlış anlamış gibisin Kral. Hareketimi kopyalayabilmiş olman onu mükemmel bir şekilde kullanabileceğin anlamına gelmiyor. O hareketi mükemmel hale getirebilmek için milyonlarca kez tekrarladım ben. Ve milyonlarca kez denenen teknikler, kopyalanamazlar.
Wukong elini alnına koyarak kahkaha atmış ve sakince konuşmasına devam etmişti.
(Wukong)-Yapabileceğin tek şey aynı az önce yaptığın gibi beni taklit etmekten ileriye gidemez. İmparator Maymun ve Alt Kademe İmparator Maymun tekniklerini bulan kişi benim. Ve senin gibi dövüş sanatlarının ne olduğunu bilmeyen aptallar onu kolayca kavrayıp kullanmaya başlayamazlar. O tekniklerin her birisini anlamak için yüz binlerce kez tekrarlaman gerekli.
(Kral)-Madem o kadar zor tekniklerin var, o zaman neden ilk denememde sana zarar verebildim.
(Wukong)-Ha? Bana zarar vermek mi!? Tam potansiyeliyle kullanıldığında bütün evreni ikiye bölebilecek bir tekmeyle bana çizik attığın için mi övünüyorsun!? Daha gerizekalı olamazdın!
Wukong’un “İmparator Maymun” teknikleri gezegenleri ve sistemlerini silebilecek kadar güçlü olsa da “Alt Kademe” teknikler o teknikleri 100’e katlıyorlardı. “Alt Kademe” tekniklerindeki en zayıf saldırı bile bir evrenin yüzde 30’unu silebilecek güçteydi. En güçlü saldırı ise 9 evreni silip boyutsal bir yarık açacak kadar güç barındırıyordu.
Yani teknik olarak boyutsal seviyede bir saldırıydı. Ama Wukong o saldırıyı kullanmak gibi bir delilik yapmamıştı. Henüz. Eğer o saldırıyı yaparsa Kral’ı net bir şekilde yok ederdi ancak bununla birlikte birkaç gün boyunca dinlenmesi gerekirdi. Kral’ı yok etmek için o saldırıyı kullanırsa Ares’le yaptığı mücadelede olduğu kadar çabuk kendine gelemezdi.
(Kral)-Hahahahaha! 4378 kez. Bana tam olarak 4378 kez kaybettin. Ve hala kendini bu kadar büyük görüyorsun. Beni bir kez bile yenememişken kendini bu kadar büyük görmen ne kadar da acınası bir durum. Sana gerçekten acıyorum.
(Wukong)-Bana acıman ölümünü engellemeyecek Kral. Bu savaşın kazananı çoktan belli. Burası senin sonun olacak.
(Kral)-Hmph. Zaten evreni yok ettin. Yani fazlasıyla enerji harcadın. Ne kadar enerjin kalmış olabilir ki? En fazla birkaç hareket daha yapabilirsin.
Kral, Wukong’un fazla enerjisi olmadığını düşünüyordu sonuçta koca bir evreni yok etmişti. Ejder dışında hiç kimsenin eforsuz bir şekilde bir evreni yok edemeyeceğini düşünüyordu. Teknik olarak haklı bir düşünceydi bu ancak Kral’ın kaçırdığı bir nokta vardı. Daha doğrusu hissedemediği bir şey vardı.
Evren yok olduktan hemen sonra Wukong etrafa saçılan muazzam miktardaki enerjiyi özümsemeye başlamıştı bile. Yani şu anda Wukong’un enerjisi hiç olmadığı kadar çoktu. Bunun anlamı da en güçlü saldırısını rahatlıkla yapabilir demekti.
Vücudunda dolanan bu kadar çok enerjiyle birlikte o saldırıyı yaparsa birkaç gün dinlenmek yerine 1 gün dinlenmesi yeterli olurdu. Ama şu anki savaş durumunda bir günlük bir dinlenme süresi her şeyin değişmesi anlamına gelebilirdi. Sonuçta Wukong bu savaştaki en büyük güçlerden birisiydi. Hele de Ejder aşırı gücü yüzünden bütün bu savaşı bir çocuk oyunu olarak görüyorken.
(Wukong)-Bundan o kadar emin olma. Olabilecek her türlü durumu düşündüm. Şu anda bana karşı yapabileceğin tek bir şey bile yok. İstediğin kadar teknik kopyala ya da önceden kopyaladığın şeyleri kullan hiç fark etmez! Bugün, burada öleceksin!
Wukong olduğu yerden sertçe bir tekme gönderdi ve Kral hemen kenara çekildi. Tekme Kral’ı es geçmiş olsa da tıpkı Wukong’un dediği gibiydi ve evreni keserek yoluna devam ediyordu. Kral, tekmenin gücüyle sarsılmış durumdayken Wukong hızla harekete geçti ve yumruğunu Kral’ın karnına geçirdi. Ardından da aynı kolunu geri çekti ve tüm gücüyle çenesine bir yumruk indirdi.
Neredeyse boynu kırılacak olan Kral kafasını sallayıp kendisine geldi ve sert bir tekmeyle karşılık verdi. Wukong bu tekmeye karşı elinin tersini kullandı ve Kral’ı kolayca yana itti. Sonra çabucak kendi etrafına bir tur döndü ve Kral’a bir tekme attı.
Tekmeyi yiyen Kral savrulurken Wukong...
(Wukong)-İmparator Maymun Dövüş Sanatı: Ölüm Üçlemesi.
Wukong bir tekmeyle üç ölümcül noktaya darbe indirmişti ve Kral’ın bütün bedeni bu saldırıyla sarsılmıştı. Sağ şakak, sol şakak ve boyun. Ölüm Üçlemesi Wukong’un en tehlikeli saldırıların biriydi. Normal bir insan bu saldırıya maruz kalırsa anında ölürdü. Alt Kademe teknikleri kadar güçlü olmasa da rakibin bedenine bindirdiği yük ve ağrı çok fazlaydı. Ölmeyecek kadar güçlü olan için böyleydi en azından.
Kral kendine gelmeye çalışırken Wukong bir tekme daha savurdu ve bu tekme Kral’ın çenesine değmeden hemen önce durdu.
O anda ise Kral’ın bedeni boşluğa yığıldı ve hareket etmeyi kesti.
(Kral)-Bana, ne yap-tın lan.!?
(Wukong)-Hava basıncını kullanarak beynini sarstım o kadar. Ne? Uzayda hava olmadığının bende farkındayım. Kendi enerjimin birazını havaya çevirdim o kadar.
Bu saldırının düzgün çalışması için çevrede belli bir miktar hava olması gerekliydi çünkü tekmenin temeli havayı sıkıştırmakta yatıyordu. Boşluğun içinde hava olmadığından Wukong’un kendi havasını üretmesi gerekiyordu ve bu yapmak için de kendi enerjisini kullanmıştı.
Wukong doğayı anlamak için yaptığı çalışmalar sayesinde enerjisini istediği her şeye dönüştürebiliyordu. Doğayı daha iyi anlayabilmek için 100 yıl boyunca hiç kıpırdamadan meditasyon yapmış ve bu yeteneği kazanmıştı.
Eğer böyle bir yeteneği olmasaydı böyle bir saldırıyı gerçekleştiremezdi. En azından boşluğun içinde gerçekleştiremezdi.
(Wukong)-Bunu daha fazla uzatmak istemiyorum o yüzden en güçlü saldırımı yaparak seni yok edeceğim. Gerçi bu hareketten sonra birkaç gün kendime gelemeyeceğim ama bu o kadar da büyük bir sorun değil.
(Kral)-Hah. Bu o kadar da büyük bir sorun değil mi? Zeus kafayı yemek üzere, yani yakında dünyaya daha büyük bir akın gerçekleşecek. Şu anda Ejder birleşmiş tanrıyla uğraşıyor ve sen de birkaç gün kendine gelemeyeceğini söylüyorsun. Lucifer bile tek başına devasa bir akınla ilgilenemez.
(Wukong)-Sanırım hislerin çoktan körelmiş Kral. Artık hiçbir şeyden haberin olmuyor. Haklısın, ben ve Ejder şu anda dünyadan uzaktayız ve ben en güçlü hareketimi yaparak seni yok ettikten sonra birkaç gün hareketsiz kalacağım. Ama, kaçırdığın önemli bir nokta var. O da…
Wukong sözünü bitirmedi ve sessizce yukarıyı işaret etti. Kral yavaşça Wukong’un gösterdiği yere baktı ve gördüğü şeyle birlikte nutku tutuldu.
(Kral)-E-Ejder?
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..