Bölüm-146 Pandora’nın Kutusu Açılır

avatar
392 2

Ejderha İmparator - Bölüm-146 Pandora’nın Kutusu Açılır


Cezbedici mor saçları ve gözleriyle Pandora gökyüzünün ortasında öylece duruyordu. Ejder ise anlamsız bir şehvetle onu izliyordu. Pandora’yı gözleriyle yiyip bitiriyor ve bir aşık gibi görünüyordu. Ama tabii ki de ortada böyle bir şey yoktu. Pandora’ya o derece bir şehvetle bakarken aklından geçen tek şey…


“Kanının boğazımdan akarken ki sıcaklığını hissetmek istiyorum. Bedenin benim olmalı. Sahip olduğun bütün karamsar auranı bedeninle birlikte yemek istiyorum.”


O gözlerin altında yatan düşünceler buydu. Kimsenin hayal bile etmek istemeyeceği kadar iğrenç şeyleri yapmak istiyordu.


(Pandora)-Ama bana öyle bakarsan utanırım.


Pandora dalga geçerek elleriyle yüzünü kapattı ve utangaç bir ses tonuna büründü.


(Ejder)-Benden utanmana gerek yok. Ben sadece seni isteyen psikopatın tekiyim o kadar. Benden sana asla zarar gelmez. O kutsal bedenine bir şey olursa ben ne yaparım.


Pandora dalga geçiyor olsa da Ejder öyle bir ses tonuyla konuşuyordu ki sanki gerçekten de Pandora’ya bir şeyler hissediyor gibiydi. Fazla inandırıcıydı.


(Pandora)-Yapma şunu salak. Gerçekten utanıyorum.


(Zeus)-Boş yapmayı kesin lan piç kuruları! Buraya dalga geçmeye gelmedik! Pandora! Aptallığı kes ve Ejder’i yok et! Hemen!


(Pandora)-Aman be. İki eğleneceğiz şurada. Hemen araya giriyorsun.


(Zeus)-Konuşma ve dediğimi yap! Ve sakın! Sakın tüm gücünü kullanmamak gibi bir hata yapma! Mühürlerini zaten açmıştım. O yüzden her şeyini kullan ve Ejder şerefsizini yer yüzünden sil!


(Ejder)-Hiç kahramanlık hikayesi okudun mu Zeus?


Aklını yitirmiş olan Zeus Pandora’ya emir yağdırırken Ejder alakasız bir şekilde araya girdi ve bu alakasız soruyu sordu.


(Zeus)-Ha!? Ne diyo’n lan!?


(Ejder)-Hiç diyorum, kahramanlık hikayesi okudun mu?


(Zeus)-Okumam mı gerekiyordu lan!? Boşu kes!


(Ejder)-Hayır yani normalde kahramanlık hikayelerinde kötü adamlar tek başınayken kahramanlar bir ordu gibi çok kişiyle savaşırlar. Ve sen 121 trilyon 800 milyar kişiye etrafımı kuşattın. Hem de bu sayının 800 milyardan fazlası safkan tanrı. Yani teknik olarak varoluşta bulunan bütün tanrılar burada. Yani şu noktada tek başına olan kişi benim. Ve dolaylı yoldan kötü adam olarak görünmek canımı çok yakıyor. Narin kalbim kötü adam olarak anılmama dayanmaz.


Ejder son cümlesini kurarken başını öne eğmiş ve göğsünü tutmuştu.


(Ejder)-Ama sana tek bir şey söylememe izin ver. Bundan sonra her şey göze göz, dişe diş, kana kan…


(Lucifer)-Pekala millet. Sıkı tutunsak iyi olacak. Çünkü şu andan itibaren gerçek bir canavarın dövüş şekline şahit olacağız.

 

Ejder sustu. Ve aniden başını kaldırarak herkesin iliklerine kadar korkuyla dolmasını sağlayan kan kırmızı gözleri ve gülümsemesiyle birlikte…


(Ejder)-Kötülüğe kötülük!


Dedi ve bir anda Pandora’nın arkasında belirdi. Bir an sonra ise Pandora kendisini yerde buldu. Ejder’in bu hamlesinden sonra onun havada olduğunu gören birkaç yarı tanrı adayı ve canavar ona saldırdı ancak daha hareket bile edemeden paramparça edildiler ve kanları etrafa saçıldı.


Ejder’in ağzından salyalar akıyordu ve kırmızı gözleri sanki içeriden alev almış gibi parlıyordu. İkinci kişiliğine geçmemişti. Sadece gözlerinin rengini değiştirmişti.


Kanlar etrafa saçıldıktan sonra bir damla kan bile yere düşmeden Ejder yeniden fırladı ve doğrudan Pandora’ya çarptı. Pandora’ya çarptıktan sonra bir anda gökyüzünde belirip bir kez daha yeryüzüne iniş yapan Ejder yere değer değmez Pandora topraktan sekti ve yükseldi. Ejder hemen boğazından tuttu ve onu fırlattı.


Fırlatılan Pandora kafasını sallayarak kendisine gelmeye çalıştı ve Ejder kendisine bir kez daha saldırmadan önce elini açarak en değerli hazinesi olan ve kendi adını vermiş olduğu Pandora’nın Kutusunu çağırdı.


Kutu elinde belirdikten sonra Ejder aniden olduğu yerde durdu ve dik dik Pandora’ya bakmaya başladı. Yavaşça duruşu kamburlaştı ve tırnakları uzadı. Kolları karanlıkla kaplanmaya başladı.


(Ejder)-Yemek.


Uzamış dili ağzından dışarı çıktı ve salyaları yere damlamaya başladı. O sırada ise Medusa elini alnına dayadı ve…


(Medusa)-Bana bu kadar yükselmedi bu çocuk. Harbiden kan dökmeyi seksten daha çok seviyor.


(Rose)-Gerçekten mi? Böyle vahşi bir şeyle yatakta başa çıkabileceğini mi söylüyorsun sen şimdi?


(Lucifer)-Konuyu neden sekse getirdiniz şimdi siz?


(Medusa)-Ne var be? Vahşi olmasını daha çok seviyorum ben.


(Lucifer)-Ejder’in aşırı rahatlığı size de bulaşmaya başlamış. Savaş ortasında konuşulacak konu mu bu?


Konudan alakasız bir şekilde bu konuşma gerçekleşirken Ejder birkaç kez daha Pandora’ya saldırmıştı ve Pandora bir şekilde saldırılarını saptırmayı başarmıştı. Daha doğrusu kutusunu kullanarak bunu mümkün kılmıştı.


Az önce yediği birkaç darbe yüzünden bütün bedeni acı içindeydi. Ancak kutusu sayesinde hala hayattaydı. Kutusu aşırı dayanıklıydı ve her türlü saldırıyı saptırabilir ya da yansıtabilirdi. Ama şu anlık Pandora sadece saptırma yeteneğini kullanıyordu. Çünkü Ejder’in tüm gücünün bu olmadığını biliyordu.


Ejder ise aşırı güçlü saldırılar yapmaktan çekiniyordu. Tabii ki saldırıları oradaki birkaç kişi hariç herkesten daha güçlüydü ancak yine de ölümcül değildi. Tek amacı “yemeğiyle” oynamaktı. Onu öldürmeyecek ve sadece acı çektirecekti.


Bu yüzden de güçlü ama ölümcül olmayan hareketlerde bulunuyordu. Yoksa Pandora’yı öldürmek için “yanlışlıkla” çarpması bile yeterdi. Ufacık bir dokunuş bile Pandora’yı atom altı parçacıklarına kadar ayırırdı.


(Ejder)-Yemek. Yemek. Yemek. Yemek. Yemek.


Ejder kendi kendine giderek daha fazla sapıtıyor ve daha korkutucu hale geliyordu. Özellikle de aurası çok korkutucuydu. Aurası görünmüyordu ancak hissediliyordu. O tarifsiz baskı. Tıpkı omuzlarında bir gezegen taşıyorlarmış gibi hissettiriyordu.


(Ejder)-Yemek. Yemek. Yemek. Daha fazla. Daha fazlasını istiyorum. Daha da fazlasını istiyorum. Etini kemiğinden ayırıp sindirmek istiyorum. Bütün bedenimi kanınla yıkamak istiyorum.


Ejder Pandora’yla göz göze geldiği her an bu şekilde şeyler söylüyor ve onu ürkütüyordu.


(Ejder)-Benim için çok değerlisin. Sen ölürsen eğlenemem. Uğursuzluğunla besle beni.


Ejder’in kocaman açılmış gözleri avına kilitlenmiş bir hayvanınkinden binlerce kat daha keskin bir odağa sahipti. Pandora dünyaya girdiği anda “oyun” başlamış ve Ejder, avcı rolünü üstlenmişti.


Ejder hareketsiz bir şekilde Pandora’ya bakıyordu. Pandora ise içgüdüsel bir şekilde bir şeyler yaşanacağını hissetti ve…


(Ejder)-Kaç.


Ejder’in kısık sesle söylediği “kaç” lafından sonra anında kutusunu kaldırmış ve parlak beyaz bir duvar onu korumuştu. Onu korumuştu çünkü Ejder “kaç” dedikten yarım saniye sonra kırmızı bir ejderha silueti o duvara çarpmıştı.


(Pandora)-Bende bunu bekliyordum. Yansıt!


Beyaz duvar kör edici bir şekilde parladı ve Kızıl Gök Ejderi’ni hızla emdi. Hemen ardından da daha güçlü bir şekilde geri gönderdi. Geri gönderilen Kızıl Gök Ejderi bu kez beyaz renkteydi ve duvara çarpandan 3 kat daha büyüktü.


Bu büyüklükte bir ejderha silueti muhtemelen dünyanın bir kısmını parçalayıp uzay boşluğuna kadar ilerlemeye devam ederdi. Ancak…


…Ejder tek elini kaldırdı ve beyaz ejderha silueti olduğu yerde durarak bir cam gibi parçalandı ve ışığa dönüşerek yok oldu.


(Pandora)-Sen nasıl..?


(Ejder)-Ejderha İmparator’a bir ejderhayla saldırmak mı? Daha ne kadar aptal olabilirsin. Canlı ya da cansız bütün ejderhalar bana boyun eğmek zorundalar.


Ejder doğru söylüyordu. Sahip olduğu yüksek otorite nedeniyle bütün ejderhalar isteseler de istemeseler de onun emri altındaydılar ve ona karşı herhangi bir saldırı girişiminde bulunamazlardı. Bulunmayı denerlerse de doğal içgüdüleri yüzünden ölümcül bir acı çekmeye başlarlardı.


(Ejder)-Diyorum ki…


Ejder yavaşça ikinci kişiliğinden çıkmaya başladı.


(Ejder)-Beni daha fazla bekletmeyi kessen de kutunu açsan mı artık? Yoksa tek taraflı bir şekilde saldırıp sıkıntıdan patlayacağım. Beni öldürmeyi denemezsen kanını akıtırken zevk alamam.


(Pandora)-Seni kudurmuş şerefsiz! Öyle olsun!


Pandora kollarını iki yana açtı ve hava süzülmeye başlayan kutu aniden renk değiştirerek siyah renge büründü. Ardından da karanlık bir aura saçmaya başladı.


(Pandora)-Pandora’nın Kötülük Kutusu! Açıl ve içindeki tüm kötülüğü yeryüzüne yay! Yay ve yeryüzünü karanlığın derin sularına göm!


Pandora’nın sözlerinin ardından kutu açıldı ve içinden inanılmaz miktarda karanlık akmaya ve tıpkı Pandora’nın dediği gibi yeryüzüne yayılmaya başladı. Yeryüzüne akan karanlıktan gelen aura öylesine uğursuzdu ki Ejder’i sınırlarına kadar azdırıyordu.


Yeryüzünün neredeyse tamamı karanlık tarafından kaplandıktan sonra karanlığın içinden siyah renkte türlü türlü canavarlar yükselmeye başladı. Bu canavarlar Gölge Diyarı’ndan gelen gölge canavarlarıydı. Yani Pandora’nın kutusu bir nevi kapı görevi görüyordu. İçinde bir alt boyut bulunduruyordu.


Canavarlar hızla çoğalırken Pandora’nın güzel yüzü çirkin bir gülümsemeyle yer değiştirdi ve…


(Pandora)-Şimdi! Bırakın da karanlık en derin korkularınızı kullanarak aciz bedenlerinizi ölüme yönlendirsin! 







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46894 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr