(Lucifer)-Az önce… ne olduğunu anlayan var mı acaba?
Lucifer afallamış bir şekilde bu soruyu sordu ve diğerlerine bakmaya başladı. Çünkü az önce yaşanan şeye küçücük bir anlam bile verememişti. Bir anda ortaya üçüncü bir Ejder çıkmış ve diğer iki Ejder’i öldürmüştü. Ayrıca gelecekten gelen Ejder’e karşı aşırı öfkeliydi.
(Wukong)-Sanırım bir şeyleri kaçırıyoruz.
Wukong elini çenesine dayamıştı.
(Wukong)-Ve kaçırdığımız şey her neyse çok önemli olmalı.
(Lucifer)-Zeus’un dediklerini düşün. Ve Ejder’in dediklerini.
Lucifer ve Wukong parçaları birleştirerek bir yerlere varmaya çalışıyorlardı.
(Wukong)-Ejder’in dediklerine bakılırsa Zeus haklı gibi duruyor. Ejder geçmişe dönmüş olabilir.
Wukong istemese de Zeus’u haklı buluyordu. Verilen tepkiler ve yapılan konuşmalar ele alındığında en mantıklı sonuç bu oluyordu. Ejder’in geçmişe döndüğü.
(Lucifer)-Ama bu durumda ortaya birkaç soru çıkıyor.
(Wukong)-Ne gibi?
Lucifer durumu daha detaylı düşündüğü için aklına takılan birkaç nokta olmuştu. Wukong olaya daha yüzeysel yaklaştığı için bir sorun görememiş ve gelecekten gelen Ejder’in yaptığı şeyle aynı şeyin olduğunu düşünmüştü.
Aslında sebepleri bir bakıma aynıydı ancak onların bundan haberi yoktu çünkü onlar zamandan bağımsız varlıklar değillerdi. Aslında Lucifer zamandan bağımsız bir varlık olmaya çok yakındı ancak o sınırı hala aşamamıştı.
Zamandan bağımsız birer varlık olmadıkları için de birisi zamanda yolculuk yaptığında gelecekte ya da geçmişte yaşanan şeyler zihinlerinde belirmiyordu.
(Lucifer)-Biraz düşüncünce anlıyorsun aslında. Bizim bildiğimiz kadarıyla Ejder, yani az önce ölen Ejder bu evrenin en güçlü Ejder’i olmalıydı. Sonuçta 7 farklı element ejderhasına sahipti ve tanrılar için ortalama bir tehditti. Ama onu öldüren Ejder’in aurası daha yoğun ve korkutucuydu. Sanki ondan daha güçlü canlı yokmuş gibi hissettiriyordu. Soru da burada ortaya çıkıyor. Madem evrende daha güçlü bir Ejder vardı, o zaman tanrılar neden onu öldürmek yerine buraya geldiler?
Lucifer bütün mantığı ortaya dökerek böyle bir soruya ulaşmıştı. Ama bundan daha ileriye gidememişti. Zekasıyla en fazla bu kadar çıkarım yapabilirdi çünkü zaman gibi kavramları anlamanın hiçbir yolu yoktu.
(Wukong)-Ya şu anda dövüşen Ejder tanrıların bile baş edemeyeceği kadar güçlüyse? Sonuçta bizim Ejder’imizi tek hareketle öldürmeyi başardı. Bizim Ejder’i öldürmek için 100 trilyon adam getirdiler ama bir anda ortaya çıkan bir Ejder onu öldürüp 100 trilyon kişinin arasına daldı. Burada kesinlikle tuhaf bir şeyler var. Ve bu tuhaflığı öğrenmenin tek yolu şu anda savaşan Ejder’i beklemek.
(Lucifer)-Sanırım haklısın.
(Medusa)-Onu beklemeye gerek yok. Tanrıların asıl düşmanı olan Ejder kesinlikle şu anda savaşan Ejder.
Medusa aniden araya girmiş ve o Ejder’i beklemeye gerek olmadığını söylemişti. Herkesi şaşırtan bu söylemi karşısında oluşan meraklı gözlerin merakını gidermek için derin bir nefes aldı ve konuşmasına devam etti.
(Medusa)-Sanırım hiçbiriniz bunu fark etmediniz. Ama geçmişi düşünün. Aranızda, o Ejder ortaya çıkmadan öncesine dair bir şeyler hatırlayan biri var mı? Şu anda hatırladığım ilk anım o Ejder’in ortaya çıkışı. Ondan öncesine dair hiçbir anıya sahip değilim. Neden buradayım? Neden bir şeytana güveniyorum? Ve en önemlisi, bunca tanrı ve benzeri canlı neden burada? Ejder gerçekten bu büyüklükte bir savaşı tetikleyecek kadar güçlü mü?
Medusa neden bir savaşın içinde olduklarını düşünmek istemişken geçmişe dair hiçbir anısının bulunmadığını fark etmişti ve sözlü bir şekilde dile getirmişti. O bunu söyledikten sonra diğerleri de geçmişi düşünmek istemişlerdi ancak onlarda bir sonuca varamamışlardı. Gerçekten de geçmişe dair anıları yoktu.
(Lucifer)-Bekle. Sizin geçmişe dair anılarınız olmayabilir ama benim geçmişe dair birkaç anım var. Ve tahminimce Wukong’da benimle aynı durumda.
Lucifer Medusa’ya karşılık vererek kendisini ve Wukong’u onlardan ayrı tutmuştu çünkü az önce bariz bir şekilde Ejder’in gücünü tartışmışlardı.
(Lucifer)-Ejder gerçekten de geçmişe geldiyse, yani zamanda geriye gidebilecek kadar hızlı ve bu kadar tanrıyı harekete geçirecek kadar güçlüyse zamanı bükmüş ve bir şeyleri değiştirmiş olabilir. Dediğim gibi, benim geçmişe dair birkaç anım var. Hatırladığım en eski şey ise Ejder’in Poseidon’u öldürdüğü. Ondan sonrası biraz kopuk. Ve sonra da cehennemdeyken Zeus’a, Hera’nın parmaklarını yediriyor. Gelecekten bir Ejder gelip bize sığınıyor.
(Wukong)-Bekle bekle bekle. Bizim zamanımızın Ejder’i bunları yapacak kadar güçlü olmamalı.
(Lucifer)-Ben bizim zamanımızın Ejder’inden bahsetmiyorum ki. Ben o Ejder’den bahsediyorum.
Lucifer parmağıyla şu anda savaşmakta olan Ejder’i gösterdi.
(Wukong)-Ha? Nasıl oluyor da bizim zamanımızda olmayan bir Ejder konusunda bilgi sahibi oluyor… sun… Bir dakika. O zaman sen…
(Lucifer)-Muhtemelen öyleyim. Neredeyse zamandan bağımsız bir varlık oldum. Tıpkı senin gibi. Sadece ben o sınırı aşmaya daha yakınım o kadar. Ayrıca, o Ejder bizim zamanımızdan olmayan bir Ejder değil. Pekala. Şimdi bir şeyler yerine oturmaya başladı.
O anda Lucifer her şeyi tam olarak çözümledi.
(Lucifer)-Ejder zaman geriye gelerek bizi de zamanda geriye sürükledi. Ama zaman kavramı çok karmaşık ve kırılgan. Muhtemelen Ejder geçmişe geldiğinde orijinal kimliklerimizle birlikte bizde geriye geldik ancak dediğim gibi zaman çok kırılgan bir yapıda olduğu için farklı bir zaman çizgisi oluştu ve bizde şu anda o farklı zaman çizgisi üzerindeyiz. Bir şey hatırlamıyor oluşunuza gelecek olursak da Ejder doğrudan bu ana geldiği için bu zaman çizgisinin başlangıç noktası Ejder’in geldiği an oldu. Yani zihinleriniz yeterince güçlü olmadığı ve varlığınız zamandan bağımsız olmadığı için de geçmişe dair herhangi bir anıya sahip değilsiniz.
Lucifer olabilecek en doğru açıklamayı yaparak herkesi kendisine hayran bırakmıştı. Yaptığı açıklamaya kendisi bile hayran kalmıştı. Ancak hala cevaplanması gereken birkaç soru vardı.
Ejder ne kadar güçlüydü?
Ve neden zamanda geriye dönme gereği duymuştu?
(Medusa)-Öyle diyorsan öyledir çünkü daha iyi açıklamam ya da bir fikrim yok ve bundan daha zekice bir şey bulabileceğimi de sanmıyorum ama, bu hala neden Ejder’in geçmişe dönüğünü açıklamıyor.
(Lucifer)-O kısmı öğrenmek için onu beklemek zor…
O anda ateşlerle kaplı dev bir ayak gökyüzünde açılan bir kapıdan içeri girerek Lucifer’i ezdi ve bir an sonra aynı kapıdan iki el içeri girerek orada bulunan herkesi ezdi ve oracıkta öldürdü.
***
Ejder canavarların arasına daldıktan bir süre sonra 9 trilyona yakınını yok edip hiçliğe karıştırmıştı bile ve aradan geçen süre 1 dakikayı bile bulmamıştı. Aşırı hızı ve absürt gücü sayesinde çok hızlı bir şekilde temizlik yapıyor, yoluna çıkan her şeyi yok ediyordu. Rakipleri bütün güneş sistemine karışmış olduğu için sadece canlı varlıkları değil, gezegenleri ve yıldızları da yok ediyordu.
Hiçbir şey onu durduramazdı.
(Ejder)-Kızıl Gök Ada Ejderhası!!!
Ejder kendi kullandığı ve abisinin kullandığı iki hareketi birleştirerek dünya büyüklüğünde bir ejderha siluetini 91 trilyon kişinin arasına sokmuştu ve devasa ejderha silueti saniyeler içinde 10 trilyondan fazlasını paramparça etmişti.
Bu da yetmezmiş gibi uzayı parçalamış ve farklı bir evrene geçmek için alternatif bir kapı oluşturmuştu. Oluşan bu kapı anında tekrar kapanmaya başlamıştı ancak tıpkı cehennemde olduğu gibi çok yavaştı.
Ejder hemen o kapıdan içeri girdi gördüğü ilk gezegeni enerjisiyle tutarak kendi galaksisine getirdi ve etrafında dönerek savurdu.
Ejder o kadar hızlıydı ki akla mantığa sığmayacak kadar büyük olan bu mesafeleri karşıdan karşıya geçiyormuş gibi hızlı kat ediyordu. Az önce yaptığı şeyi yapmak için, yani açılan alternatif geçitten içeri geçip bir gezegeni tutup geri getirmesi için 3 milyar ışık yılı yok kat etmesi gerekmişti. Ama işin sonunda bu kadar büyük bir mesafeyi birkaç saniye içinde gidip gelmişti.
Gezegeni fırlattıktan sonra 20 trilyondan fazla varlık daha ölümle tanıştı ve yok olup gitti. Toplamda 39 trilyondan fazla canlı yok olmuştu ve sadece 2 dakika sürmüştü. İşte Ejder bu kadar absürt bir güç seviyesine sahipti.
Kızıl Gök Ada Ejderhası bir yandan Ejder bir yandan iki taraftan bastırarak tüm canlıları ve tanrıları yok ediyorlardı.
5’inci dakikaya yaklaşılırken ölen varlık sayısı 85 trilyonu bulmuştu ve Kızıl Gök Ada Ejderhası Ejder’in isteği üzerine yavaşça ortadan kaybolmuştu. Kızıl Gök Ada Ejderhası kaybolduktan sonra ise Ejder olduğu yerde durdu ve elini yumruk haline getirdi. Elini o kadar çok sıkmıştı ki tırnakları etine geçmiş ve eli kanamaya başlamıştı.
Elini yumruk haline getirmesiyle birlikte de bütün boyut bükülmeye başladı. Dışarıdan bakıldığı zaman sadece evren bükülüyormuş gibi görünse de bir boyutun büküldüğünü anlayabilecek tek kişi Ejder’di. Bütün boyutu, içindeki her şeyle birlikte -dünya hariç- büktükten sonra kalan 15 trilyon canlıyı da büyük bir kolaylıkla öldürmüş oldu.
Ama Ejder bir şeyin farkında değildi.
100 trilyonluk orduyu öldürmeyi kafasına öyle bir takmıştı ki hislerinin köreldiğini ve diğerlerinin varlıklarını hissedemediğini anlayamamıştı bile.
Dünyaya döndüğünde ise gördüğü manzara hepsinin ezilmiş bedenleriydi. Yine aynı hatayı yapmıştı. Ölmelerine izin vermişti. Onlara fazla dikkat etmemişti. Bütün varlıkların dikkati ona yönelirse onlara bir şey olmaz diye düşünmüştü. Ama düşüncelerinde yanılmıştı.
Yine onların cansız bedenleriyle karşılaşmıştı. Yine Medusa’nın cesedini kucaklayıp öpüp kucaklamıştı.
Ve bir kez daha, farkında bile olmadan, geçmişe doğru yola çıkmıştı.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..