Ejder yatakta oturmaya başlarken Efsane kapının kenarına çökmüş bir şekilde onu izlemeye devam ediyordu. Belli etmemeye çalışıyor olsa da korkudan titriyordu. Ejder ona bakmaya başlayınca doğal olarak gerildi ve onun bu hali Ejder’in gülümsemesine neden oldu.
(Ejder)-Benden korkmana gerek yok. Sana zarar vermek gibi bir niyetim yok. Özellikle de Ejder’e bu kadar süre baktıktan sonra.
Efsane kendisini sakinleştirmeye çalışıyor olsa da bir türlü korkusunun üstesinden gelemiyordu. Az önce şahit olduğu manzaralar insana kafayı yedirtecek türdendi. O yüzden de Efsane kendine gelmekte zorluk yaşıyordu.
Ejder Efsane’nin aklını okuyordu. Ne kadar korkmuş olduğunu çok iyi bir şekilde biliyordu.
(Ejder)-Yapma ama. Sana zarar vermeyeceğimi söyledim ya. Ne diye seni öldüreceğimi düşünüyorsun?
Ejder bunları söyleyince Efsane biraz daha korktu ve titremesi gözle görülür hale geldi.
(Ejder)-Aman ya.
Ejder ayağa kalktı ve birkaç adımda Efsane’ye yaklaştı. Elini Efsane’ye uzattı ve…
(Ejder)-Tut.
Dedi.
Efsane hala korkuyordu. Gözlerine bakıldığı zaman hissettiği korku anlaşılıyordu. Ancak Ejder bunu istemiyordu. Efsane’nin kendisinden korkmasına gerek yoktu. Gerçekten de ona zarar vermek gibi niyeti yoktu.
Zaten ona zarar verse bile eline hiçbir şey geçmeyecekti. Hatta Ejder’e bakacak olan kişiyi kaybetmiş olacaktı. Sadece bu bile ona zarar vermemesi için yeterli bir sebepti.
(Efsane)-Ö-önce bana cevap ver.
Efsane’nin sesi titriyordu. Sanki kelimeler dışarı çıkmamak için çabalıyordu.
(Ejder)-Tabii.
(Efsane)-Ne-nesin sen… ya da kimsin?
İçindeki korkuyu gidermek için bu soruların cevaplarını alması gerekliydi. Gerçi istediği cevapları alsa bile içindeki korku tamamen sona ermeyecekti.
(Ejder)-Söylersem bana güvenecek misin?
Ejder, Efsane’nin aklından geçenleri okuyabiliyor olsa da cevabı onun ağzından duymak istiyordu.
(Efsane)-Deneyeceğim.
Efsane yine de Ejder’e karşı mesafeli davranıyordu.
(Ejder)-Haksız sayılmazsın. Az önce gördüğün şeylerden sonra bana güvenmemen çok doğal. Her neyse, aslına bakarsan ben o kadar da önemli birisi değilim. Sadece Ejder’in çok değer verdiği birisiyim o kadar. İkinci kişiliği de diyebilirsin. Ayrıca, dur bakalım, karıştırmaman için, ah buldum. Bana Kuzgun diyebilirsin.
Kuzgun kısaca kim olduğunu özetlemişti. Kuzgun’un cevabından sonra Efsane elini tutmuş ve ayağa kalkmıştı. Sonra da ikisi birden yatağa oturmuşlardı.
(Efsane)-Kuzgun mu?
(Kuzgun)-Evet. Ejder’le beni karıştırmaman için.
(Efsane)-Anladım. Yani şimdi sen… Ejder’i kontrolün altına mı aldın yoksa yer mi değiştiniz?
Efsane aklına gelen ilk soruyu sormuştu. Şu anda en çok merak ettiği şey buydu. İki şekilde de durum çok karmaşıktı ama yine de bunlardan hangisinin doğru olduğunu bilmek istiyordu.
(Kuzgun)-Aslına bakarsan, ikisi birden doğru cevap. Hem yer değiştirdik hem de onu kontrol altına aldım. Yüzde 70 kontrolüm altında yüzde 30 yer değiştik diyelim.
Kuzgun iki seçenekten birini seçmek yerine ikisini birden doğru cevap olarak seçmişti. Ve doğruydu da. Kuzgun Ejder’i kontrol altına almıştı evet ama bugüne kadar bir kez bile Ejder’in asıl kişiliğinin yerine geçmemişti. Sadece ara sıra zihinleri karışmıştı ve Ejder kendisinden bahsederken başka birisinden bahsediyormuş gibi bahsetmişti. Bu durum çok göze çarpan bir durum değildi.
Ve ilk kez Kuzgun, yani ikinci kişilik, Ejder’in asıl kişiliğinin yerine geçiyordu. Önceki bütün seferlerde sadece gücünü ona vermişti ve zihin olarak geride kalmıştı.
(Kuzgun)-Gerçi onu kontrol altına alabilmemin tek nedeni zihninin paramparça olması ama, o kadarı önemli değil.
(Efsane)-Bekle. Zihni paramparça derken?
Efsane bu seferde aklına takılan ilk şeyi sormuştu. O kadar sakin görünen birisinin – sadece görünüş olarak öyle görünse bile - zihninin paramparça olmasının hiçbir mantığı yoktu. Ejder gayet de aklı başında birisi gibi görünüyordu.
(Kuzgun)-Zihni paramparça işte. Bak, Ejder fazlasıyla çelişkili bir yapıya sahip. Çok zeki olmasına karşın akıl sağlığı dibe vurmuş durumda. Hareketleri ve sözleri çok aşırı ve delice gelse bile çoğu zaman çok mantıklıdır. En sevdiklerine bile zarar vermekten çekinmeyecek kadar delidir. Benim aksime. İkimiz aynı zihinleri paylaşmıyoruz. Ben yalnızca ona güç vermekle ilgileniyorum.
(Efsane)-İyi de Ejder’i bu hale getiren şey neydi ki? Yani, bir insanın normal yollarla bu seviyede bir deliliğe erişmesi imkansız olmalı.
(Kuzgun)-Buraya düşmeden önce yaşadığı şeyler yüzünden. Gerçi yok. Taa çocukluğundan itibaren akıl sağlığını yitirmeye başlamıştı. Buraya düşmeden hemen önce de tamamen aklını kaybetti.
(Efsane)-Çocukluğundan itibaren mi? Sakıncası yoksa…
(Kuzgun)-Var. Şu anda Ejder’i yalnız bırakıp gitmen istediğim son şey bile değil.
Efsane tam Kuzgun’dan yaşananları anlatmasını isteyecekti ki Kuzgun sözünü kesti ve onu durdurdu. Yaşanan şeyleri anlatamazdı. Yaşanan şeyler o kadar absürt şeylerdi ki Efsane’nin inanmasına imkan yoktu. Kuzgun’un anlatacağı şeylere inansa bile tam da Kuzgun’un dediği şey olurdu ve Efsane, Ejder’i terk ederdi.
Sonuçta Ragranok sırasında yaşanan şeyler belliydi. O seviyede bir vahşiliği duymak bile o vahşiliğe sahip olan kişiden çekinmeniz için yeterli bir sebepti. Size öyle bir davranış sergilemeyecek olsa bile. O yüzden de Kuzgun yaşanan hiçbir şeyi Efsane’ye anlatmayacaktı.
(Efsane)-Ejder’i… yalnız bırakmak mı?
Efsane böyle bir cevap beklemediği için şaşırmıştı. Neden Ejder’in geçmişini öğrenince onu terk etmek istesindi ki? Onu terk etmesini gerektirecek bir şey mi yapmıştı? Hayır. Ejder’i ilk defa 7 ay önce görmüştü.
Daha Ejder bile kendisini tanımıyordu ki Efsane tanısın. Ejder’in yakışıklı görüntüsünün altında gerçekten de o kadar korkunç bir canavar yatıyor olabilir miydi? Bu sorunun cevabı kesinlikle hayır değildi. Özellikle de Saint’e attığı yumruk ve az önce sergilediği korkunç performanstan sonra.
Ejder kesinlikle çok tehlikeli birisi olabilirdi. Sadece hiçbir şey hatırlamıyordu. Ve şu anda içine baktığı bu kırmızı gözler de yalan söylüyor gibi görünmüyordu.
(Kuzgun)-Emin ol yaşadığı şeyleri anlatırsam burada bir dakika bile durmazsın. O yüzden hiçbir şey bilmemeye devam et. Bu senin kendi iyiliğin için.
Efsane tam olarak anlam verememiş olsa da başını sallamış ve…
(Efsane)-Tamam.
Demişti.
(Kuzgun)-Şimdilik bilmen gereken tek şey Ejder’in 15 güne kalmadan hareket etmeye başlayacağı. Hareket edememesi aklını kaybetmesiyle ilgili. Zihni, hareket etmeyi bile unutacağı seviyede bir kapanma gerçekleştirdi. Ama yavaş yavaş hatırlamaya başlıyor. Şimdilik hatırladığı şeyler kas hareketleriyle sınırlı ama olsun. Bunun dışında, anılarının geri geleceğinin garantisi yok. Yani kendini hazırlasan iyi edersin. Ejder geçmişini asla hatırlayamayabilir.
Kuzgun o anda Efsane’nin aklını okudu ve…
(Kuzgun)-Bunun iki nedeni var. Ama ben sana ikincisini söyleyeceğim. Ejder hiçbir şey hatırlayamayabilir çünkü hatırlamak istemiyor. Birincisini bilmene gerek yok. O kadarı seni oldukça aşan bir konu.
(Efsane)-Sen öyle diyorsan öyledir. Ee, söyleyecek başka bir şey kaldı mı?
(Kuzgun)-Aslına bakarsan var. Ejder’le ilgili birkaç uyarım var. İlk söylediğim şeylere ters şeyler ama söylemem lazım. Bana, daha doğrusu Ejder’e fazla güvenme. Akli durumu yüzünden seni kolayca öldürebilir. Gerçekten sinirlendiği zaman gözü hiçbir şeyi görmez hale geliyor. Ciddi anlamda hiçbir şeyi. Ejder psikopatlığın vücut bulmuş hali gibi bir şey. Ejder o kadar yoldan çıkmış birisi ki ortada hiçbir sebep yokken sırf eğlence için seni öldürebilir. Bu dediklerime inanmanı beklemiyorum tabii ama her zaman aklının bir kenarında bulundur. Özelliklede anıları geri geldikten sonra bunları asla unutma. Ayrıca, aramızda geçen bu konuşmayı ona anlatmayacaksın. Düşünmeyeceksin bile. Yaptığının farkında olmasa bile aklını okuyabilir. Hatta bugünü unutman senin için daha bile iyi olur. Özelliklede bu konuşmayı unut. Ne sen benimle konuştun ne de ben seninle.
Kuzgun sakinliğini hiç bozmadan gerekli uyarıları Efsane’ye iletmişti. BU uyarıları yapması gerekliydi çünkü Efsane uzun süre boyunca Ejder’e baktıktan sonra bir anda Ejder tarafından öldürülmesini istemiyordu.
Diğer bir yandan da söylediği şeyler ile Efsane’yi aşırı derecede germişti. Daha demin Ejder’i bırakıp gitmeni istemiyorum demiş olmasına rağmen şu anda Efsane’nin Ejder’e olan bakış açısını değiştirebilecek şeyler söylemişti.
Efsane, Kuzgun’un bu uyarıları yapmak zorunda olduğunu fark etmişti ancak söylediği şeyler öyle yenilir yutulur cinsten şeyler değildi. Zevk için birilerini öldürmek “insan” denen canlıların yapacağı bir şey değildi. Olamazdı. Bu ancak ve ancak canavarların yapabileceği türden bir şeydi.
(Efsane)-Elimden geldiğince aklıma getirmemeye çalışırım.
(Kuzgun)-Bu arada, Natur, artık konuşabilirsin.
(Efsane)-Ha? Hoy. Sen Natur’u nereden biliyorsun?
(Kuzgun)-Ejder’in içinde yaşıyorum ya hani ben. Onun gördüğü, duyduğu ve hissettiği her şeyi hissedebiliyorum.
(Efsane)-Doğru.
Efsane’nin kafası o kadar dolmuştu ki anlaması çok olan bir şeyi bile anlamamıştı. Kuzgun’un söylediği şeyler kafasını çok kurcalıyordu.
(Kuzgun)-Dediğim gibi Natur. Artık rahat davranabilirsin. Sana kızmayacaktır.
O anda Efsane’nin sırtından, küçük, yeşil renkte bir ejderha silueti yükseldi.
(Natur)-Emin misiniz?
Sesi neredeyse titreyecek haldeydi. Korkuyor gibi görünüyordu ancak tam olarak anlaşılmıyordu. Çekiniyor gibiydi.
(Kuzgun)-Merak etme. Sıkıntı olmayacak.
(Natur)-O… o zaman, bunca zaman sessiz kaldığım için özür dilerim Ef.
Kuzgun’dan güvenceyi aldıktan sonra ilk başta kekelese de çabucak konuşmasını düzeltti ve Efsane’den özür diledi. Bu özür, bunca zaman hiçbir şey yapmadığı, hatta konuşmaya bile yanaşmadığı içindi.
(Efsane)-Ö-önemli değil.
Efsane Natur’un bu ani özrü karşısında istemsizce kekelemişti.
(Natur)-Efendiden korktuğum için bunca zamandır konuşmuyordum.
Efsane’nin kafası iyice karışmıştı. Artık neler olduğunu doğru düzgün takip edemiyordu. Öyle olmasa bile olaylar çok hızlı değişiyormuş gibi hissediyor, konudan konuya atlıyorlarmış gibi düşünüyordu.
(Efsane)-Efendi mi? Ejder senin efend…
Kuzgun bir anda parmağını Efsane’nin dudaklarına yerleştirdi ve konuşmasını kesti.
(Kuzgun)-Bu da seni aşan ve şu anda öğrenmemen gereken bir bilgi. Yani, bu konuyu da irdelemiyoruz. Anlaşıldı mı?
Kuzgun parmağı dudağındayken Efsane başını salladı. Kuzgun’un parmağı dudaklarından ayrılırken de…
(Efsane)-Anlaşıldı. Bugünü tamamen unutacağım. Bana güvenebilirsin.
(Kuzgun)-Gitme zamanım geliyor. Ejder neredeyse tamamen sakinleşti. Ama gitmeden önce son bir sorum var.
(Efsane)-Dinliyorum.
(Kuzgun)-Senden, neden Eliza’ya sahte bir görünüş tasarladığını öğrenebilir miyim?
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..