1 hafta su gibi akıp geçmiş ve turnuva zamanı gelmişti. Turnuva için hazırlanan kolezyuma yüzbinlerce insan akın akın doluşuyordu ve bu gidişle kolezyumun kapasitesi gelen insanlar için yetersiz kalacaktı. Birçok insan ayakta kalacakken içeriye giremeyen binlercesi de bu eğlenceden mahrum kalacaktı.
Ellerinden gelen bir şey olmadığı için çaresiz evlerine dönmek zorunda kalacaklardı. Yine de dışarıda kalan insan sayısı o kadar fazla olmazdı. Sonuçta kolezyumun kapasitesi iki buçuk milyondu ve ayakta kalanlarla birlikte üç milyon kişiyi ağırlayabilecek kapasiteye sahipti.
Kolezyumun %70’i çoktan dolmuştu ve hızla dolmaya da devam ediyordu. Ejder ve Efsane çoktan güzel konumda olan bir yere oturmuşlardı. Oturdukları yerden kolezyumun ortasını yani dövüşlerin yapılacağı ringi net bir şekilde görebiliyorlardı.
Ring taştan yapılmaydı ancak kullanılan taş aşırı dayanıklıydı ve kolay kolay parçalanmazdı. Oldukça büyük olmakla birlikte kenarlarında herhangi bir engel yoktu. Yani dövüşenler yeterince güçlü bir darbe aldıklarında doğrudan saha dışına savrulacaklardı.
(Ejder)-Gergin gibisin.
Efsane tanınmayacak şekilde giyinmişti ancak yine de gergindi ve Ejder ondaki bu gerginliği net bir şekilde hissedebiliyordu. Onu biraz rahatlatabileceğini düşünerek konuşmaya çalışmıştı.
(Efsane)-Birinin beni tanımasından korkuyorum.
Ejder Efsane’nin elini tuttu ve…
(Ejder)-Merak etme. Kimsenin sana dikkat etmeyeceğinden eminim. Baksana, bu kalabalıkta kim senin yüzünü seçebilir ki? Ki yüzünü seçmeyi başarsalar bile hala içinde yaşayan bir ejderha var. Bende yanındayım.
(Efsane)-Öyle mi diyorsun?
(Ejder)-Elbette. Sen dövüşlerin keyfini çıkartmaya bak.
Ejder söyledikleriyle biraz bile olsa Efsane’yi rahatlatmayı başarmıştı. Zaten Efsane’yi saran karamsar hava hemen dağılmıştı. Karamsar hava kaybolunca Ejder’de rahatlamış ve daha rahat bir şekilde oturmaya başlamıştı.
(Sunucu)-Evet sayın seyirciler. Henüz kolezyum tamamen dolmamış olsa da sizlere birkaç kelime söylemek istiyorum. Bugün burada Seks Kulesi Turnuvası’nı tam 6. kez gerçekleştireceğiz ve sizleri eğlendirmek için elimizden geleni yapacağız. Bu turnuvayı da her seferinde olduğu gibi ben, yani tatlı sunucunuz Aidan sunacak. Turnuva boyunca sizlere yemek ve içecek dağıtımı yapılacaktır. Yani keyfinize bakın ve istediğiniz kadar yiyip için. Şimdilik, bizlere küçük bir gösteri yapmaları için iki kulenin de savaşçı kızlarını çağırıyorum.
Aidan ismindeki sunucu etkileyici bir ses tonuna sahipti ve insanlara karşı nasıl konuşması gerektiğini iyi biliyordu. Siyah saçları ve gözleriyle birlikte 1.53 boyunda tatlı bir kızdı. Yaptığı duyurudan sonra yemek ve içecekler yavaştan dağıtılmaya başlanmıştı. Tabii aynı zamanda Seks Kuleleri’nin kızları da kendilerine ayrılan taraflardan ringe geliyorlardı.
Ejder ilk başta bu turnuvanın çok uzun olacağını düşünmüştü ancak ringe çıkan kadınları sayısı 5’ti. 5 kadın Güzellik Kulesi’nden, 5 kadın da Zevk Kulesi’nden. Ve bu beşliler arasında Baş Sahibelerde vardı.
(Aidan)-Ve evet. Gördüğünüz gibi. Bu sene ufak bir farklılığımız var. Bu seneki turnuvada Baş Sahibelerde dövüşecek. Bu onlardan gelen bir istek olduğu için kırmadık ve final savaşını onlara verdik. Sonuç ne olursa olsun önemli değil. Hangi Baş Sahibe dövüşü kazanırsa o kule galip gelmiş olur. Onun dışında yapılacak olan tüm savaşlar sizin eğlenmeniz için.
Aidan bir kez daha gerekli bilgileri vermişti ve Baş Sahibelerin dövüşeceğini duyan kalabalık heyecanla bağırarak inanılmaz bir ses kirliliği oluşturmuştu.
(Ejder)-Bağırmayın be. Kafamı şişirdiniz.
Ejder kendi kendine söylenmişti ve bunu duyanlar yalnızca Efsane ve Eliza olmuştu. Eliza Efsane’nin kucağında oturuyor ve sessizce seyircileri coşturmak için türlü hareketler yapan kadınlara bakıyordu. Hepsi seksi bedenleriyle birlikte dövüş sanatları hareketleri gösteriyorlardı.
Bunun amacı kolezyum dolana kadar insanların kafasını dağıtmaktı. Zaten kolezyumun dolmasına çok az kalmıştı. Koltuklar tamamen dolmuştu ve ayakta kalacak olanlar bekleniyordu.
Seks Kuleleri’nin kadınları şu anda bile kulede nasıl giyiniyorlarsa o şekilde giyiniyorlardı. İnce tüllerle donatılmışlardı. Göbekleri açıktaydı. Göğüsleri tülle kapatılmıştı ancak sütyen giymedikleri için göğüsleri tülün arkasından görünüyordu.
Kolezyumda doğal olarak erkekler çoğunluktaydı. Hatta erkekler kadınlardan 3 kat fazlaydı bile diyebiliriz.
(Ejder)-Aaahhh. Kanlarını içmek istiyorum.
Ejder ağzının salyaları akarken bu sözleri söylemişti ancak bir an sonra Efsane’nin şaşkınlıkla kendisine bakmasıyla birlikte o da şaşırdı.
(Efsane)-Ejder?
(Ejder)-Ha? Ne dedim lan ben az önce?
Ejder o cümleyi kurarken bir anlığına kendisinden geçmişti ve vahşiliği devreye girmişti ancak Efsane’nin sesi Ejder’i kendisine getirmişti. Şanslılardı ki Eliza kadınları izlemeye odaklanmıştı ve bu sözleri duymamıştı.
Ejder kafasını sağa sola salladı ve elini yüzüne koyarak geriye yaslandı.
(Ejder)-Ne oluyor lan bana? Önce nereden çıktığını anlamadığım bir kriz, şimdi de farkında bile olmadan konuşuyorum. Bu seviyeye gelmek için ne yaşadım lan ben?
Ejder şaşkınlıkla söyleniyordu. Meraklıydı. Bir anlığına vücudu kontrolü devralmış ve o sözleri söylemişti. O sözleri söyleyen kişi Ejder değildi. Ejder’di ama, o koltuktaki Ejder değildi.
(Ejder)-Aklımı kaybetmeden önce psikopatın tekiydim sanırım.
Efsane endişeyle elini Ejder’in eline koydu.
(Efsane)-İyi misin?
(Ejder)-İyi gibiyim.
Ejder az önceye kadar iyiyken farkında bile olmadan söylediği o sözler moralini bozmuştu. Neden bir anda ağzından öyle sözler çıkmıştı ki? Yalnızca dövüş seyredeceği için heyecanlıydı. Bu şekilde tepki vereceği bir durum yoktu. Hayır. Normal bir insan hiçbir durum karşısında bu şekilde tepki vermezdi.
Ejder’de bir şeyler yanlıştı. Fakat Ejder bu yanlışlığın ne olduğunu bilmiyordu. Kendisinin çok korkunç şeyler yapan birisi olabileceğini düşünmeye başlamıştı.
(Efsane)-Yüzün soldu. İyi değilsin. Gitmek ister misin?
Efsane şu anda turnuvayı zerre kadar önemsemiyordu. Umurunda olan tek şey Ejder’di. Onun iyi olmasını istiyordu. Bir yandan da kafayı yiyip kolezyumdaki herkesi öldürmesinden korkuyordu. Ama bunu düşünmemek için elinden geleni yapıyordu. Ejder’in ne zaman aklını okuyabileceğini bilmiyordu.
(Ejder)-Hayır. Savaşı izlemek istiyorum.
Efsane, Ejder’i zorla eve götürmek istiyordu ancak bir yandan ona karşı gelmeye korkuyordu.
(Ejder)-Aslında…
Efsane, Ejder’in sesindeki değişikliği fark edince dikkatle onu dinlemeye başladı.
(Ejder)-Geçirdiğim krizden sonra ara sıra, durup dururken birilerini öldüresim geliyor. Gelen bu his öylesine güçlü ki karşı koymakta çok zorlanıyorum. Bazen kafam dönüyor ve etrafımdaki tüm canlılar benim onları öldürmemi bekliyormuş gibi düşünmeye başlıyorum. İçimde bir yerlerde, korkutucu bir canavar varmış gibi hissediyorum. Başkalarını öldürmekten çekinmeyen, öldürmeyi bir oyun olarak gören bir canavar.
Ejder bu konuyla ilgili ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Efsane, Ejder’in diyeceği şeyleri az çok tahmin ettiği için Eliza’nın kulaklarını kapatmıştı. Kalabalığın sesi duymayı zaten zorlaştırırken birde kulakları kapatılınca Eliza artık hiçbir şey duyamaz hale gelmişti. Ama böylesi daha iyiydi. Ejder’in dediği şeyleri duymasına gerek yoktu.
(Ejder)-Bu hisse nasıl karşı koymam gerektiğini bilmediğim için çareyi kendime zarar vermekte buluyorum. İnanılmaz bir iyileşme yeteneğim var. Kolumu kopartırken iyileşmeye başlıyor ve kolum daha vücudumdan tamamen ayrılmadan sanki hiç kopmamış gibi iyileşiyor. Yaralarım daha açılma aşamasındayken iyileşiyor. İyileşme yeteneğimin ne kadar kuvvetli olduğunu öğrenmek için hiç güzel bir yol değil ama, o yoldan öğrenmiş oldum bir kere. Yapacak bir şey yok.
(Efsane)-Bekle bekle bekle. O zaman sürekli olarak ormana gitme sebebin…
(Ejder)-Evet. Bu hissi sakinleştirmek için. Ormana her gittiğimde kendime olabildiğince zarar veriyorum ve içimdeki öldürme isteğini dizginliyorum.
Efsane doğal olarak korkmaya başlamıştı. Ejder’in her zaman güler yüzle evden çıkıp ormana gitmesi aslında korkunç bir şey içinmiş.
-Beni neden öldürdün?
(Ejder)-Korkutucu olduğunu farkındayım. Ama bunu yapmak zorundayım. O hissi ne kadar çabuk dizginlersem o kadar iyi. O hissi dizginlemediğim her an zihnim çarpıklaşıyor ve düşüncelerim tersleşiyor. Gözüm dönüyor. Bunu söylemesi çok zor ama…
Ejder derin bir nefes alarak dirseklerine bacaklarına dayadı.
(Ejder)-Bazen seni bile öldürmek istiyorum.
Efsane o anda istemsizce geri çekildi ve yüz ifadesi korkuyla doldu. Kuzgun’un dediği bazı şeylerin abartı olduğunu düşünüyordu ancak değillerdi. Kuzgun’un söylediği her şey kesin olarak doğruydu. Ejder bir canavardı. Kim olduğunu hatırlamayan bir canavar.
Efsane’nin yüzündeki korkuyu ve endişeyi gören Ejder hemen ellerini salladı ve…
(Ejder)-Merak etme. Sana asla zarar vermeyeceğim. Seninle ilgili olan düşüncelerim ilk başlardaydı. Artık kendime zarar vererek o hissi anında dizginliyorum ve zihnimi ele geçirmesini engelliyorum. O yüzden, benden korkmana gerek yok.
-Hayır korkmalı.
-Beni öldürürken korkmadığın gibi onu da öldürmekten çekinmemelisin.
-Herkes senden korkmalı.
-Sen bir canavarsın Ejder.
-Beni öldürmemeliydin.
-Güzel zamanlar geçirebilirdim.
-Ama sen beni öldürmeyi seçtin.
-Bu senin cezan.
-Sonsuza kadar beni ve onları öldürmenin yükünü taşıyacaksın.
-Ben küçücüktüm.
-Ama sen beni öldürmekten çekinmedin.
-Ağlamak istedim.
-Ama sen beni susturdun.
-Bağırmak istedim.
-Dilimi kopardın.
-Haykırmak istedim.
-Boğazımı sıktın ve nefes almama izin vermedin.
-Beni kendi ellerinle öldürdün Ejder.
-Seni asla affetmeyeceğim.
Tam o anda Ejder’in görüşü değişti ve Efsane de dahil olmak üzere kolezyumda bulunan herkesin vücudu kanamaya başladı ve kanlar saniyeler içinde tüm dünyayı kapladı. Ve Ejder’in ağzından içeriye zorla dolmaya başladı.
Ejder kafasını salladı, gözlerini kapattı ve güzel şeyler düşünmeye çalıştı.
(??)-…der…
Eliza’yı düşündü. Güldüğü zaman ne kadar tatlı göründüğünü düşündü. Bacağına yapışıp “Ejder abi beni omzuna al.” diyen tatlı sesini ve heyecanlı ifadesini düşündü.
(??)-…jder…
Gözleri önüne getirdiği Eliza paramparça bir haldeydi ve bütün vücudu sağa sola saçılmıştı.
(Efsane)-Ejder!
Ejder aniden sarsılarak kendine geldi ve derince bir nefes aldı.
(Efsane)-İyi misin Ejder!? Dalıp gittin!
Efsane endişeyle kendisine bakıyordu. Korkudan titriyordu ama bir şekilde korkusuna karşı gelip Ejder’in elini tutuyordu. Kafasını tutup göğsüne yasladı ve…
(Efsane)-Merak etme. Hepsi geçecek. Ben yanındayım. İyi olacaksın. Her şey düzelecek. En yakın zamanda hatıralarını geri kazanacaksın. Ve ben her zaman sana yardımcı olacağım. Anlıyor musun beni? Şimdi sakinleşmek zorundasın.
Ejder hızlı hızlı gözlerini kırptı. Kolezyumdaki herkes iyiydi. Bütün dünya kanla dolmamıştı ve o kan boğazından içeriye dolmuyordu.
(Ejder)-İyiyim. İyiyim. Teşekkür ederim.
Ejder derin derin nefesler alıp verirken konuşmuştu. Şu anda daha iyiydi. Sakinleşmişti.
(Efsane)-Önemli değil.
Efsane hala korkuyordu ancak Ejder’in sakinleşmesi onu da rahatlatmıştı.
(Efsane)-Kendine geldiğine göre, çok istediğin o maçları izleyebilirsin artık.
Efsane konuyu dağıtmak için bu şekilde konuşmuş ve eliyle ringi göstermişti. 2 kadın çoktan dövüşmeye başlamıştı. Ejder farklı şeyler görürken Aidan turnuvanın başladığını anons etmiş ve ilk dövüşçüler ringe çıkarak dövüşmeye başlamıştı.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..