Kuzgun, Menekşe’nin testislerini okşamaya başlamasının ardından Menekşe’nin elini tuttu ve onu duvara fırlatarak kendisinden uzaklaştırdı.
(Kuzgun)-Seni cezalandırmakla vakit harcamak gibi bir niyetim yok. Ne yüzün ne de bedenin zerre kadar ilgimi çekmiyor.
Menekşe duvara çarpıp yere düştükten sonra duyduğu şeylerin doğru olup olmadığını anlamak için başını salladı ve kendisine gelmeye çalıştı. Kafasını çarptığı için hayal gördüğünü düşünmüştü ancak hayal görmüyordu.
Kuzgun gerçekten de hiç tereddüt etmeden onu reddetmişti. Onu, ülkedeki en güzel yüze sahip kadınlardan birini. Belki de ülkedeki en güzel vücuda sahip olan kadını.
(Kuzgun)-Bu kadar şaşırmana gerek yok. Beden bana ait olsaydı pekala senden uzak durmazdım ama bu beden Ejder’e ait. Ve Ejder’in sevdiği birisi var. Her ne kadar onu milyarlarca defa öldürmüş olsa da.
(Menekşe)-Ha?
(Kuzgun)-Beni duydun. Sana dokunursam Ejder’in istemeyeceği bir şey yapmış olurum. Halihazırda zaten sevdiği birisi olan bir bedendeyim.
(Menekşe)-Söylediğin şeylerin mantıksız olduğunun farkındasın değil mi?
(Kuzgun)-Hayır. Aslında fazlasıyla mantıklıyım. Eğer hala hayatta olsaydım bunu düşünebilirdim ama dediğim gibi, kendi bedenimde değilim.
(Menekşe)-Siktir git!
Kuzgun’un söylediği şeyler kabul edilebilecek türden şeyler değildi.
(Menekşe)-Sevdiği varmış. Eğer gerçekten seviyor olsaydı onu öldürmezdi.
Menekşe açıkça reddedildiği için sinirlenmişti. Bu ülkede onu reddetmek gibi aptalca bir şeyi yapacak tek bir adam bile yoktu. Ama Kuzgun, saçma sapan sebepler öne sürerek onu reddetmişti. Ölü birisini sevmenin ne anlamı var ki? Hem de o kişiyi kendi ellerinle öldürmüşsen.
(Kuzgun)-Haha. Siz insanların aptallığı beni gerçekten iğrendiriyor. Bu düşüncelerini ben değil de Ejder görseydi sana ne olurdu tahmin bile edemiyorum.
(Menekşe)-Ha!? Ben mi aptalım!? Bir düşün bakalım gerçekte aptal olan kim!? Ben mi yoksa kendi elleriyle öldürdüğü kadına aşık olan biris…
(Kuzgun)-Menekşe.
Menekşe bağırarak konuşurken Kuzgun aniden araya girmişti ve Menekşe’nin bedeni bilinmeyen bir güçle sarılarak ezilmeye başlamıştı. Sesini çıkartmaya çalışmasına rağmen sesi çıkmıyordu. Sanki ses telleri kaybolmuş gibiydi.
Kalbi yavaşlamaya başlamıştı ve nefes alışverişleri hızlanmıştı. Bedeni hem içeriden hem de dışarıdan eziliyordu ve hiçbir şekilde karşılık veremiyordu.
(Kuzgun)-Ejder’le ilgili en ufak bir yanlış kelimende bile seni parça parça ederim!
Kuzgun’un sesi birdenbire kalınlaşmış ve kulak tırmalayıcı bir tona bürünmüştü. Sadece sesi bile Menekşe’yi ezmeye yetiyordu ve Menekşe bu durumdan nasıl kurtulabileceğini düşünüyordu. Ancak aklına hiçbir şey gelmediği için kaba kuvvet kullanarak kendini saran görünmez gücü aşmaya çalışıyordu.
Ancak eline geçen tek şey giderek daha da fazla yorulan bir beden oluyordu. Görünmez gücü aşmasının hiçbir yolu yoktu. Sessizce Kuzgun’un kendisini bırakmasını beklemek zorundaydı.
(Kuzgun)-Yerini bil!
Menekşe yavaşça serbest kalırken titreyen vücudu öylece yere yığılmıştı. Anlamıştı ki hayatı pamuk ipliğine bağlıydı. Ters bir hareket yapar ve o ipliği kopartırsa bedelini canıyla öderdi. Karşısında dikilen kızıl gözlü bu canavar hiç kimsenin aşamayacağı sonsuz büyüklükte bir duvardan başka bir şey değildi.
Ne kadar tırmanırsanız tırmanın, sağa ya da olsa ne kadar koşarsanız koşun, asla diğer tarafına geçemeyeceğiniz bir duvar. Hem de sizin yaptığınız hamlelere karşı daha tehlikeli hamleler yapan akıllı bir duvar.
Menekşe’nin beynine kazınan Kuzgun figürü buydu.
(Kuzgun)-Bazen gerçekten Ejder’in haklı olduğunu düşünüyorum. İnsanlar gerçekten de gereksiz varlıklar.
Ejder’in bu düşüncesi tamamen yanlış olsa da Kuzgun bazen bu düşünceyi haklı buluyordu. İnsanlar her zaman içinde bulundukları durumu ölçüp biçmeden harekete geçiyor ve sonunda başlarına gelen şeyler yüzünden bir başkasını suçluyorlardı.
Asla kendilerine toz kondurmuyorlar, daima bir başkasına kir atmak istiyorlardı. Kafalarına estiği gibi başka insanların arkasından konuşup bu konuşmaları öğrenildiğinde ise kötü bir şey yapmamış gibi kendilerini savunmaya geçiyorlardı.
Bu ve bunun gibi daha yüzlerce nedenin üzerine düzgünce düşünüldüğünde insanlar gerçekten yok edilmeliymiş gibi bir algı oluşuyordu. Ama yine de iyi insanların varlığı bu algıyı biraz olsun yıkmaya yetiyordu.
Tabii birçok kötü insanın geçmişlerinde iyi oldukları düşünülünce şu anki iyi insanların tamamının potansiyel bir kötülük olduğunu da unutmamak lazım.
(Kuzgun)-Offf. Bir siz eksiktiniz ya.
Kuzgun aniden canı sıkılmış bir şekilde oflamıştı ve bu oflama Efsane’nin dikkatini çekmişti.
(Efsane)-Ne oldu Kuzgun?
(Kuzgun)-Pride aptalı geldi.
(Efsane)-Ne!?
Kuzgun’un verdiği isimle birlikte Efsane ister istemez gerilmişti ve korkmaya başlamıştı.
(Efsane)-Yerimi öğrenmiş olabilirler mi!? Ya da Eliza’yı mı hissettiler acaba!?
(Kuzgun)-Sakin ol Efsane.
(Efsane)-Ama…
(Kuzgun)-Sakin ol dedim. Güzellik Kulesi 3 yıl sonra bir galibiyet aldı. Benim sayemde aldılar tabii ama yine de Menekşe dışında kimsenin bundan haberi yok. Pride ise Menekşe’yi kutlamak için burada. Yani rahat olabilirsin. Ayrıca Pride kalesinden ayrılıp buraya gelmeye başladığı an varlıklarınızı tamamen gizlemiştim. Şu anda dünya üzerinde sizi hissedebilecek tek kişi bile yok. Ben hariç. O yüzden rahatına bak ve odadan dışarı çıkma. Eliza zaten 3 – 4 saat daha uyuyor olacak.
Kuzgun Efsane’yi rahatlatacak bir konuşma yaptıktan sonra gücüyle Menekşe’yi havaya kaldırmış ve kırılan kemiklerini iyileştirmişti. Menekşe ise bir anda iyileşmiş olmasına rağmen hiç konuşmamıştı.
(Kuzgun)-Pride buraya geldi. Ne yapmayı planlıyorsun?
(Menekşe)-Onunla kulenin dışında konuşmayı tabii ki. Dediğim gibi. Buraya asla bir erkek girmedi ve girmeyecekte.
(Kuzgun)-Anlıyorum. Yani beni bir erkek olarak görmüyorsun?
Menekşe’nin kendisini bir erkek olarak görüp görmemesi zerre kadar umurunda değildi. Yalnızca Menekşe’nin nasıl bir cevap vereceğini merak ettiğinden bunu sormuştu.
(Menekşe)-Sen erkek falan değilsin. Canavarın tekisin.
(Kuzgun)-İltifat için teşekkürler. Ama, bak sana ne diyeceğim. Madem bu kuleye erkeklerin girmesine bu kadar karşısınız, sanırım bunun için yapabileceğim bir şey var. Sonuçta Ejder her şeyi yapabilir.
Kuzgun bunları söyledikten sonra boyu oldukça bariz bir şekilde kısalmaya başladı. Kalçası ve göğüsleri büyüdü. Dudakları bir tık daha dolgun hale geldi ve siyah renge büründü. Tırnakları hafiften uzadı. Giydiği gömlek değişerek bir yalnızca göğüslerini kapatan bir tişört haline geldi ve pantolonu de değişerek normal bir külot haline geldi. Saçları kalçasına kadar uzadı ve parlak bir görüntüye kavuştu.
Sonra da bacakları diğer kadınlarda giydiği tüllerle çevrildi. En sonda da vücudundaki bütün yaralar kayboldu ve Kuzgun pürüzsüz bir vücuda kavuşmuş oldu.
Kuzgun, yalnızca 1 dakika içinde fazlasıyla ateşli bir kadın haline gelmişti. Efsane’de Menekşe’de ondan etkilenmişlerdi.
(Kuzgun)-Bu yeterli olur sanırım.
(Efsane)-Kuzgun sen…
(Kuzgun)-Ne? Kötü mü oldu?
(Efsane)-Dibim düştü lan ne kötüsü!?
Efsane bir anda gaza gelerek bunları söyledikten sonra eliyle ağzını kapatmıştı. Bunları söylemeyi planlamamıştı. Sadece çok şaşırdığını söyleyecekti ama bir anda başka şeyler söylemişti.
(Kuzgun)-Hahahahahahaha.
Kuzgun olduğu yerde incelmiş sesiyle bir kahkaha attı. Vücudunu bir göz attı ve bütün vücudunun harika bir uyum içinde olduğunu anladı. Hatasız bir şekilde değişim geçirmişti. Ama yine de…
(Kuzgun)-Uyumsuz bir tarafım yok değil mi? 1.91’den 1.73’e kısaldım o yüzden göğüs ve kalça oranlarında hata yapmış olabilirim.
(Efsane)-Hayır. Gerçekten harika görünüyorsun.
(Menekşe)-Bu… benim için bile fazla. Bugüne kadar çok fazla kadın gördüm ama, açık ara en harika olan sensin.
Menekşe bile etkilendiğini dile getirmeden edememişti. Kuzgun’un yeni görüntüsü fazla ateşliydi.
(Kuzgun)-O zaman bir sıkıntı yok demektir.
Kuzgun bir sıkıntı olmadığını söyleyerek kapıya yöneldi ve Menekşe’de arkasından gitti.
(Kuzgun)-Bunun için üzgünüm Ejder ama böylesi daha eğlenceli olacak.
Kuzgun kendi kendine Ejder’den özür diledikten sonra Menekşe’yle birlikte odayı terk etti. Tam kapıdan çıkacakları anda ise…
(Efsane)-Dikkatli ol.
Kuzgun baş parmağını kaldırarak onayladı ve kapı tamamen kapandı. Efsane Eliza’yı yatağa yatırdı ve kendisi de yanına uzandı.
(Efsane)-Koca adam kadın oldu lan.
***
Menekşe, Kuzgun’la birlikte aşağı indiğinde kulenin kadınları Pride’yi çoktan karşılamışlardı bile. Pride yanında Betty’yi de getirmişti ve Betty her zamanki gibi somurtuyordu. Kuzgun Betty’yi görünce…
“Hiçte tehdit etmişim gibi durmuyor.”
Diye düşünmeden edemedi. Tehdidin üzerinden uzun bir zaman geçmiş olsa da Betty’nin bu kadar rahat olması tuhafına gitmişti. Eğer Betty’nin yerinde başka birisi olsaydı ve bir başkasının kontrol ettiği birisi tarafından tehdit edilseydi nefes aldığı her an diken üstünde olurdu.
Hele de tehdit edildiği kişinin kalbi yanı başına düşseydi hissedeceği korku seviyesi daha da artardı.
“Ah anlıyorum. O basit dinozorlara güveniyorsun. Vicious, Twist ve BigJaw ha? Desene bana oyuncak çıktı.”
Kuzgun yüzünde hiçbir ifade olmamasına rağmen içten içe gülümsüyordu. Oynamak için bir şeyler bulmuştu ve zamanı geldiğinde oldukça eğlenceli oyunlar oynayacaktı. Belki de o zaman gelene kadar Ejder her şeyi hatırlamış olur dinozorlarla oynayan kişi olurdu.
(Menekşe)-Geciktiğim için üzgünüm Efendi Pride. Yukarıda küçük bir işim vardı.
(Pride)-Önemli değil. Çok beklemedik zaten. Her neyse. Neden burada olduğumu tahmin ediyorsundur.
(Menekşe)-Evet efendim.
(Pride)-Buraya gelme amacım seni tebrik etmek ve istediğin bir şeyler olup olmadığını sormak.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..