Kuzgun kuleye geri döndükten sonra yapacak pek bir şey bulamamıştı o yüzden de zaman geçirmek için dövüşmek istemişti. Ancak kendi seviyesinde kimse olmadığı için dövüşemeyecekti. Fakat aniden aklına gelen bir fikirle birlikte dövüşebilecek birisini bulmuştu.
Ama kafasına göre dövüşebileceği bir yerde değildi. Tek hareketiyle her şeye son verebilirdi.
(Kuzgun)-Madem dünyada dövüşemiyorum, o zaman şöyle bir şey yapalım.
Kuzgun’un tam önünde bir yırtık oluştu ve bir boyut kapısı açıldı. Kuzgun tam kapında içeri girecekken…
(Efsane)-Kuzgun.
Kuzgun’un adımı havada kaldı ve Efsane’nin kendisine seslenmesiyle birlikte kafasını çevirdi.
(Kuzgun)-Efendim?
(Efsane)-Ne yapıyorsun?
Efsane Kuzgun’un ne yaptığını anlamadığı için sorma ihtiyacı hissetmişti. Meraklanması doğaldı. Sürekli sorun çıkartan ve 2 farklı kişiliğe sahip olan bu çocuk şu anda Efsane’nin ne olduğunu bilmediği bir şeyin önünde duruyordu. Kuzgun Efsane’nin sorusu üzerine doğrudan cevap verdi.
(Kuzgun)-Dövüşeceğim.
(Efsane)-Dövüşecek misin?
(Kuzgun)-Evet.
Kuzgun’un verdiği cevap Efsane’yi daha fazla meraklandırmıştı. Kuzgun’un söylediği ve yaptığı şeyler sonucunda dünya üzerindeki herkesten daha güçlü olduğunu biliyordu. Şu anda kiminle dövüşmeye gidiyor olabilirdi ki? Dünya üzerinde Kuzgun’la baş edebilecek birileri mi vardı? Yoksa Kuzgun yalnızca rakibiyle dalga mı geçecekti?
(Efsane)-İyide kiminle? Dünyada sana denk birisi var mı ki?
(Kuzgun)-Evet. Evet haklısın. Dünyada bana denk birisi yok. O yüzden bende kendimle dövüşeceğim.
(Efsane)-Ha?
Efsane aldığı cevapla birlikte tamamen şaşkına dönmüştü.
(Efsane)-K-kendinle mi dövüşeceksin?
(Kuzgun)-Bir sıkıntı mı var?
(Efsane)-Ha-hayır yok. Sadece biraz şaşırdım.
(Kuzgun)-Bayağıdır canım sıkılıyordu. Dövüşecek kimse olmayınca çok sıkıcı oluyor. Özellikle de Ejder gibi bir dövüş delisiysen.
Kuzgun sadece zihin olarak Ejder’i kontrol ediyordu. Beden olarak hala Ejder olduğu için hisleri Ejder’in hisleriydi. O anda Kuzgun Efsane’nin ne diyeceğini bilemediğini fark etti ve bir teklifte bulunma kararı aldı.
(Kuzgun)-İzlemek ister misin? Merak etme sana bir zarar gelmez.
Kuzgun hızla Efsane’nin aklını okumuş ve ölmekten korktuğunu anlamıştı. Ama Efsane’nin merak etmesine gerek yoktu. Kuzgun hiç uğraşmadan Efsane’yi ölümsüz yapabilirdi. Ya da ona sonsuz bir iyileşme yeteneği verebilirdi.
Gerçi iyileşme yeteneği verirse Efsane acıyı hissedecekti ve bir noktadan sonra acı yüzünden aklını yitirebilirdi. Acı hissini silse bile zarar görüyor olduğunu bilmek yine aklını kaybetmesine neden olabilirdi. O yüzden en mantıklısı onu ölümsüz yapmaktı.
(Efsane)-E-emin misin?
(Kuzgun)-Güven bana. Ne olursa olsun hiçbir şey hissetmeyeceksin.
Efsane Kuzgun’a güveniyordu ancak yine de emin olamıyordu. Kuzgun, daha doğrusu Ejder, fazlasıyla dengesiz bir yapıya sahipti. O yüzden Efsane ona güveniyor olsa da endişelenmeden edemiyordu.
(Kuzgun)-Aynen düşündüğün gibi. Dengesiz olan kişi Ejder. Ama şu anda kontrol bende. Yani merak etmeni gerektirecek bir durum yok. Yalnızca benimle gel.
Kuzgun Efsane’nin aklını okuyarak onu rahatlatmaya çalışmıştı. Yarı yarıya işe yaramıştı ancak Efsane hala endişeliydi ama yapacak bir şey yoktu. Endişeli olmakta haklıydı. Ama diğer yandan da Efsane bu dövüşü görmek istiyordu. Kuzgun’un aurasının ne kadar ağır ve yoğun olduğunu biliyordu. Peki ya dövüş stili?
Şu ana kadar Kuzgun’un düzgün bir şekilde dövüştüğünü görmemişti. O yüzden aşırı derecede meraklıydı.
(Efsane)-Tamam!
Efsane aniden endişelerini bir kenara bırakmış ve heyecanlı bir ifadeye bürünmüştü.
“Beklediğimden hızlı heyecanlandı.”
Kuzgun elini uzattı ve Efsane’de onun elini tuttu. Birlikte boyut kapısından geçtiler ve dünyayla birebir aynı bir gezegene giriş yaptılar.
(Efsane)-Ha? Ne?
(Kuzgun)-Ah doğru ya. Söylemeyi unuttum. Seni ölümsüz yapmakla birlikte algılarını da en üst seviyeye çıkardım. Böylece ben savaşırken olan her şeyi bilebileceksin.
(Efsane)-Na-nasıl yani?
(Kuzgun)-Basitçe açıklamam gerekirse, normal şartlar altında attığım yumruk dünyayı sarsarsa sen sadece dünyanın sarsıldığını hissedeceksin ve arka planda gerçekleşen yıkımdan bir haberin olmayacak. Ama şimdi yalnızca dünyanın sarsıldığını hissetmekle kalmayıp yumruğumdan yayılan enerji dalgasının yok ettiği evrenleri, boyutları ve hatta gerçeklikleri bile görebileceksin. Ne kadar güçlü olduğumu görmenin tek yolu bu.
Kuzgun dünyadakilerin zayıflığı yüzünden bu tür yıkımlardan haberdar olamayacaklarını biliyordu. O yüzden Efsane’ye bu şekilde bir destek sağlamıştı. Kendisinin ne kadar güçlü olduğunu en iyi şekilde anlamasını istiyordu.
(Kuzgun)-Her neyse. Son olarak, bu dünya normal dünyadan 100 kat daha büyük. Bir önemi de yok gerçi. Sadece bil diye söyledim.
“Birde okuyucular bilsin diye.”
(Kuzgun)-O zaman yavaştan başlayalım.
O anda Kuzgun’un karşısında kendisiyle aynı bir klon belirdi.
(Kuzgun)-Bu şekilde ayırt etmen zor olur.
Klonun saçları ayırt edici olması için siyah renge döndü. Efsane ise büyük bir şaşkınlıkla olanları izliyordu. Gözleri önünde bir klon belirmişti ve saç rengi değişmişti. Gerçekten nasıl bir tepki vermesi gerektiği konusunda emin değildi.
(Kuzgun)-Bu daha iyi. Pekala. Kemerlerini bağlasan iyi edersin Efsane.
(Efsane)-Kemer mi…
Kuzgun’un sözlerinden sonra Efsane daha ne olduğunu bile anlayamadan bir enerji salınımı yaşandı ve çevredeki onlarca dağ göz açıp kapayıncaya kadar toza dönüştü. Bir an sonra ise yüzbinlerce yıldız paramparça olarak uzaya karıştı.
(Efsane)-Bu ne… lan böyle.!?
Efsane gördüğü şeylere inanamıyordu. Böyle bir güç gerçek olabilir miydi? Bunun hiçbir mantığı yoktu. Böyle bir güç seviyesi mümkün olmamalıydı ama gözleri önünde gerçekleşen bu şeyler tamamen gerçekti.
Kuzgun ve klon arasındaki savaş hızla devam etti ve tekmeleri çarpıştı. Tekmelerinin çarpışmasının oluşturduğu enerji salınımı gezegeni ortadan ikiye ayırdı ancak gezegen anında eski haline geri döndü.
Klon hızla yumruğunu sıktı ve enerjisini sıkıştırarak yumruğunun karanlık bir şekilde parlamasına neden oldu. Kuzgun ise işaret parmağını kaldırdı ve klona “gel” işareti yaptı. Klon tek adımla Kuzgun’un dibinde belirdi ve yumruğunu patlattı.
Kuzgun tek parmağıyla bu yumruğu durdurdu ancak arka planda 4 milyondan fazla boyut silindi ve içinde bulundukları uzay zamanda devasa bir yarık açıldı. Kuzgun hemen klonun kolunu yakaladı ve onu o yarığa savurdu.
Klon bu savrulmayla birlikte milyarlarca kilometrelik yolu 0.63 saniyede kat etti ve yarığa girerek farklı bir uzay zamana geçti. Kuzgun ise tek adımla klonun yanına vardı ve ikisi de piksel bedenlere büründüler.
Girdikleri uzay zamanın tamamı piksellerden oluşuyordu. Kuzgun bir yumruk attı ve klon bu yumruğu tekmeyle karşıladı. Oluşan enerji dalgası bütün boyutun sistemini bozdu ve pikseller parçalanmaya başladı.
Birkaç saniye sonra da bütün uzay zaman çökmüş oldu ve ikisi birden renklerini kaybettiler. Her şey griye döndü. Bir çarpışma sonra ise grilik dağıldı ve her şey bir çizgi film gibi görünmeye başladı. Kuzgun bu durumdan hoşlanmamıştı.
Korkutucu görüntüsünün çizgi film uzay zamanında tatlı bir hale dönüştüğünü görmek istemiyordu. O yüzden de öncekilerden daha güçlü bir yumruk attı ve bütün uzay zamanı varoluştan sildi. Klon ise yediği bu yumrukla birlikte asıl boyuta geri döndü ve Efsane’nin yanından inanılmaz bir hızla geçti.
Yere çarptığı için Efsane’nin sağ tarafında kalan dünya yok olmuştu. Efsane ise anlatılamayacak kadar büyük bir heyecanla olanları izliyordu. Adeta savaşın büyüsüne kapılmıştı.
Kuzgun yerinden fırladı ve klona doğrudan çarptı. O anda bütün boyut çarpıtıldı ve etraf “glitch”lenmeye başladı. Her şey sürekli olarak bozulup yeniden düzeliyordu. Bu bozulmalar yüzünden Kuzgun’un tekmesi yok oldu ve klona vuramadı. Ancak klon anında bozulmaların işleyişini çözerek Kuzgun’a bir yumruk geçirdi. Kuzgun 9000 boyut geriye uçtu ve 3500’den fazla evreni yok etti.
Klon Kuzgun’un dibinde belirirken Kuzgun gözlerini kocaman açtı ve evrenin derinliklerinden gelen karanlık bir el klonu sıkıca tuttu. Ancak el anında parçalandı ve klon kurtuldu. Sonra da hiç beklemeden Kuzgun’a yumruk atmaya çalıştı.
Kuzgun kafasını eğerek bu yumruktan sıyrıldı ve bir tekme savurdu. Klon, Kuzgun’un arkasına geçerek bu tekmeden sıyrıldı ve Kuzgun’u sıkmaya başladı. Bir an sonra da Kuzgun ortadan ikiye ayrıldı. Ancak bir sorun yoktu çünkü Kuzgun ölmeyecekti. Efsane ise tuhaf bir şekilde Kuzgun’un ölmeyeceğini biliyordu. Kuzgun için hiç endişelenmemişti.
Kuzgun’un iki parçaya ayrılmış bedeni iki farlı şekilde hareket etti ve üst gövdesi klonun suratına bir yumruk atarken bacakları kolunun dizlerini kırmaya oynadı.
Ancak iki parçada başarısız oldu ve geri birleştiler. Klon bu fırsattan yararlandı ve Kuzgun’un karnına bir yumruk attı. Bu yumruktan sonra tüm gerçeklik bir oyuncak gibi büküldü ve evren değişime uğradı. Her şey bir anda beyaz sayfalara dönüştü ve Kuzgun ve klon birer çizim haline geldiler.
(Kuzgun)-Mangadan oluşan bir gerçeklik mi? İyiymiş lan bu.
Kuzgun hemen içinde bulunduğu panelin kenar çizgisinden birini parçaladı ve iki eliyle birden kılıç gibi tuttu.
Klonda aynı şeyi yaptı ve ikisi birden, iki farklı panelden birbirlerine bakmaya başladılar.
(Kuzgun)-2. raunda hazır mısın?
(Klon)-Olmaz olur muyum!?
Dediler ve birbirlerine karşı ilk adımı attıkları anda içinde bulundukları sayfa 4 farklı parçaya ayrıldı.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..