Bölüm-190 Alt Boyuttaki Seyircili Savaş (Kısım 2)

avatar
378 1

Ejderha İmparator - Bölüm-190 Alt Boyuttaki Seyircili Savaş (Kısım 2)


Sayfalar paramparça olurken Kuzgun ve klon ellerindeki panel parçalarını hala bırakmamışlardı ve onları birer kılıç gibi kullanmaya devam ediyorlardı. Paneller arka arkaya paramparça oluyor ve diğer sayfaya geçiyorlardı.


Attıkları her adım sayfaları büküyor ve kırıştırıyordu. Bir an sonraki hareketlerinde ise içinde bulundukları sayfa parçalanıyordu. Fakat Kuzgun bu basit kılıç oyunundan sıkılarak kılıcın birini attı ve sağ elinde kalan parça gerçek bir kılıca dönüştü.


Kuzgun kılıcı kaldırdı ve…


(Kuzgun)-Varoluşsal Kesik.


Klon, saniyenin trilyonda biri gibi küçük bir zaman dilimi içerisinde gümüş bir renk görür gibi oldu ve bir an sonra varoluş ikiye ayrıldı. Varoluş ikiye ayrıldıktan sonra ikisi birden kesikten içeriye çekilmeye başladılar ve bedenleri uzayarak o kesikten içeri çekildi. Fakat Kuzgun kesikten içeri çekilmeden önce parmaklarını şıklattı ve kesik bir an kapandı.


Ama kesiğe çekildikleri süreçte çok büyük mesafeler kat ettikleri için birkaç katrilyon boyut uzağa gelmişlerdi. Ve şu anda içinde bulundukları boyut programlama diline benziyordu. Kendileri de dahil olmak üzere görebildikleri her şey 0 ve 1 sayılarından oluşuyordu.


Sayılar sürekli bir hareket halindeydiler ve hiç durmuyorlardı. Kuzgun’un elinde tuttuğu kılıçta sayılara dönüştü ve yavaşça kayboldu. Kılıç pek umurunda olmadığı için kaybolmasını hiç dert etmemişti ve atağa geçmişti.


Boşluğa bir yumruk atmış ve yumruğunun üstünden sayılar fışkırarak klona doğru ilerlemişti. Klon ise çevrelerinde akan 0’lardan birini tutmuş ve kendisine kalkan yapmıştı. Sonra da 0’ı ortasından sıkmış ve 8 haline getirmişti.


(Klon)-Sonsuzluk Baskısı!


Haykırdıktan sonra bütün boyutu kapsayan sayıların tamamı Kuzgun’un üstüne toplanmaya başlamıştı. Hepsi birer ışığa dönüşerek Kuzgun’un tepesinde şekil alırken Kuzgun ne olacağını merak ettiği için kaçmamış ya da karışmamıştı.


Birkaç saniye gibi hissedilen ancak aslında 943 milyar yıl olan beklemenin ardından tüm sayılar Kuzgun’un tepesinde toplanmıştı ve bütün boyut siyah renkte kalmıştı. Yeşil renkteki devasa ışık hüzmesi yan 8 şeklini aldı ve Kuzgun’un üstüne düştü.


Kuzgun böyle bir şeyi beklemediği için sonsuzluk işaretini tutmakta biraz sorun yaşadı ancak durumu hemen toparladı ve 8’i taşımaya başladı. Fakat 8 düşündüğünden daha ağırdı. Hatta kendisini boyutun aşağısına doğru sürüklüyordu.


(Kuzgun)-Anladım. Yani işlerin böyle olmasını istiyorsun. Pekala. O zaman işin içine birazcık heyecan katalım.


Kuzgun o anda aurasının bir kısmını serbest bıraktı ve bütün boyut sallanmaya başladı. Kuzgun’un tuttuğu yan 8, hızla siyaha boyandı ve Kuzgun 8’in altından kayboldu. Bir an sonra devasa bir ayak yoktan var olarak 8’in üzerine bastı ve 8’le birlikte bütün varoluşu sildi.


Bütün Varoluş silinmesine rağmen, tıpkı Kuzgun’un dediği gibi, Efsane’de çizik bile yoktu. Hatta şu anda uçuyordu ancak o kadar heyecanlıydı ki uçtuğunun farkında bile değildi.


(Efsane)-Harika. Ama, varoluş yok oldu. Şimdi ne olacak?


Derken Efsane aniden bembeyaz bir yere çekildi.


(Kuzgun)-Hiçlik zamanı bebeğim!


Kuzgun haykırdı ve klonla olan dövüşüne devam etti. Hala devasa boyuttaydı ve bu kez de klonun üstüne basmaya hazırlanıyordu. Kuzgun klonun üzerine bastığı anda bacağı parçalandı ve bu parçalanma tüm vücudu yok olana dek devam etti.


Fakat Kuzgun bir anda klonun arkasında belirdi ve yüzüne yumruğu geçirdi. Klonun kafası lastik gibi uzadı ve yerine döndü. Sonra da klon Kuzgun’a yumruğu geçirdi ve bu yumrukla birlikte Kuzgun’un bedeni patladı.


Parçaladı etrafa dağıldı ancak her parçayı tutan ayrı bir damar vardı ve Kuzgun’un bütün bedeni damarları sayesinde eski haline döndü. Hiçbir şey olmamış gibi olduğu yerde dikilmeye devam etti. Fakat bir an sonra yeri değişti ve tek ayağını kaldırmış şekilde klonun dibinde belirdi.


Kaldırmış olduğu ayağı klonun çenesine dokunuyor haldeydi. Ve tam o anda…


(Klon)-Siktir!


Hiçlik tersine döndü ve her şey ters durmaya başladı. Gördükleri şey hala sonsuz bir beyazlıktı ancak her şey tersti. Şu anda baş aşağı bir görüntüye sahiplerdi. Ve Kuzgun koşmaya başladı. Attığı her adımda hiçlik sarsılıyor ve su yüzeyinde oluşan dalgalanmalar gibi dalgalanıyordu.


Bütün hiçlik çarpıtılıyor ve sürekli olarak şekil değiştiriyordu. Kuzgun koşarak klonun suratına bir yumruk attı ve yumruğun değdiği noktada bir renklenme gerçekleşti ve yeniden beyaz renge döndü. Bir an sonra ise onlarca renk yoktan var oldu ve aynı noktaya çekildi. Sonra da klonun suratında bir patlama gerçekleşti.


Bu patlamayı boşluğa düşen bir göz seyretti ve birkaç diş etrafa saçıldı. Ancak klonun parçalanan yüzü hemen toparlandı ve klon saldırıya geçti. Fakat daha ne olduğunu bile göremeden göğsünde “ejderha” şeklinde bir delik oluştu ve kalbinin yarısı dışarıya çıktı.


Omurgasının üst kısmı boşluktan dışarı düştü ancak yarım saniye kadar sonra eski haline döndü. Kuzgun bir kez daha saldırıya geçtiğinde hiçlik birden düzeldi ve terslik sona erdi. Ancak şu anda da her şey yan hale gelmişti.


Kuzgun düz duvarda koşuyormuş gibi görünüyordu. Aniden yerden çıkan iki el Kuzgun’u yakaladı fakat anında parçalandılar ve Kuzgun yavaşlamadı bile. Ardından da tek adımla ileri atıldı ve hiçlik bir kez daha çarpıtıldı.


Renkler değişti ve hiçliğin rengi terse döndü. Sanki bir fotoğrafın rengini bilgisayar yardımıyla ters çevirmiş gibiydi. Her şey daha farklı görünüyordu. Fakat bununla da kalmadı ve hızla aurasının bir kısmını salarak saldığı aurayı yumruğunda topladı.


Gerildi ve klona doğru fakat ona değmeyecek şekilde bir yumruk salladı. Boşluğa attığı bu yumruk öyle bir etkiye sahipti ki önce bütün hiçlik yumruktaki karanlık auraya çekilmiş, sonra da bütün renklerle birlikte geri salınmıştı.


Hiçlik yeniden hayat bulurken varoluş ve içindeki her şey yeniden belirmişti. Kuzgun tek bir hareketle bütün hiçliği ve varoluşu yeniden yapmıştı. Hem de eksiksiz bir şekilde. Varoluş ve hiçlik yeniden belirdikten sonra da klon yavaşça karanlığa dönüşmeye ve parçalanmaya başlamıştı.


Karanlığa dönüşen her parçası ışık parçalarına dönüşerek kayboluyordu. Efsane ise hala uzaklardan olanları izliyordu. Kalbi aşırı derecede hızlı atıyordu. Heyecandan ölebilirdi. Aklı mantığı bu gördüğü şeyleri anlamlandıramıyordu ve uygun bir kalıp bulamıyordu.


Sanki anlamsız bir rüyanın içindeymiş gibi hissediyordu. Ama gördüğü her şey gerçekti. Gözleri açıkken gördüğü bu rüya kesinlikle gerçekti. Algısı çarpıtılmış ve mantığı bozulmuştu. Düzgün düşünemiyordu.


Hala ayakta dikiliyor olmasına karşın beyin ölümü çoktan gerçekleşmişti çünkü normal bir insanın beyni bu kadar fazla şeyi kaldıramazdı. Kuzgun’un onu ölümsüz kılması sayesinde hala hayattaydı. Ama düşüncelerden uzak boş bir kabuktan ibaretti.


Hisleri hala var olduğu için neler olduğunu az çok kavrıyordu ama mantık süzgecinden geçiremiyordu. İflas etmiş bunu engelliyordu. Derken aniden beyni çalışmaya ve bilgileri işlemeye başladı. Görüşündeki her şey değişerek normal dünyaya benzemeye başladı.


Nefes almayı unuttuğu için acı içinde olan ciğerleri hızla havayla doldu ve acı verici bir boğulma eşliğinde derin nefesler almaya başladı.


(Kuzgun)-Nasıldı?


Efsane hala nefes almakta zorluk çekerken Kuzgun’un sorusuyla birlikte kafasını kaldırdı.


(Efsane)-İyiyim… sanırım.


(Kuzgun)-Düşünme yetini kaybetmediysen bir sorun yok demektir.


(Efsane)-Düşünme yetimi kaybetmem ne alaka şimdi?


(Kuzgun)-Çok fazla bilgi beynine akın etti. Hala düşünebiliyor olman bir mucize aslında.


(Efsane)-Anlamıyorum.


(Kuzgun)-Ejder neden aklını kaybetti sanıyorsun sen? Bu kadar güçlü birisinin kafasına alacağı bir darbeyle aklını kaybedecek hali yok ya.


Efsane anlamamakta ısrar ederken Kuzgun inatla ona açıklama yapmaya devam ediyordu. Efsane’nin bunları bilmesinin bir önemi yoktu ama Kuzgun bilmesini istiyordu. O kadar şey gördükten sonra Ejder’in aklını kaybetme nedenini de öğrenmesinde bir sakınca yoktu.


(Kuzgun)-Ejder yaptığı büyük savaşta 7 Efsanevi Ejderha’nın tamamının mühürlerini açtı ve sonucunda da Ultima’nın doğumundan, yani zamanın başlangıcından bile önceki zamanlardan o ana kadarki var olan tüm bilgiler zihnine akın etti. Zamanın işleyiş sistemi. Varoluşun içinde bulunan bütün canlı türleri. Hepsinin yaratılış süreci. Sonsuz gerçekliğin içindeki sonsuz farklılıktaki bilgiler. Mantıklar. Düşünceler. Fikirler. Bütün sistemler. Yaşanan savaşlar. Doğan ve ölen canlılar. Gerçekleşen olaylar. Kısacası bütün varoluşun içinde gerçekleşen ve sonsuzluğu bile aşacak kadar çok olan her bir bilgi zerresi Ejder’in dengesiz zihnine doluştu. Bunun sonucunda da Ejder’in beyni önlem olarak kendisini kapattı ve Ejder aklını yitirdi.


Kuzgun hızlıca bir açıklama yaptıktan sonra Efsane neye uğradığını şaşırmış olarak durmaya başlamıştı. Kuzgun’un söylediği şeyleri sindirmeye çalışıyordu. Varoluşun ne kadar büyük olduğunu ve içinde gerçekliklerin, boyutların ve evrenlerin olduğunu öğrenmişti. Bu kadar bilgi gerçekten çok fazlaydı.


Hepsi bir kenara zaman gibi karmaşık bir şeyin nasıl işlediğini öğrenmek insanın aklını yitirmesini sağlamaya yeterdi.


Efsane tüm bunları düşünürken aniden çok ama çok bir şey fark etti.


(Efsane)-Bekle! 7 Efsanevi Ejderha mı dedin sen!? 







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44734 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr