Parçalanan dağın parçaları birer mermi gibi etrafa dağılarak çevreye zarar verirken dağın altında duran gölge figür yavaşça belli olmaya başlamıştı. Bu kişi Pride’den başkası değildi.
(Pride)-Onlara tecrübe kazandıracağım diye ölmelerine izin vermeyeceğim.
Pride duruşunu bozmadan bu sözleri dile getirmiş ve Hammer ile Slam’e bakmaya başlamıştı. Onlarla savaşmayı planlamıyordu ancak Victor ve Hunter kendilerine gelene kadar oyalayabilirdi. Sadece savunma yapsa bile saatlerce belki de günlerce onlara karşı koyabilirdi.
Bu onun için o kadar da zor bir durum değildi. Eğer yapmak isteseydi onları kolayca öldürebilirdi bile. Ama böyle bir niyeti olmadığı için çocukları kendine gelene kadar savunma yapacaktı.
(Pride)-Pekala çocuklar. Sanırım ne kadar güçlü olduğunuzu görmeme izin verirsiniz.
Pride’nin bu sözlerinin ardından Hammer gülümsedi ve Slam’e dönerek…
(Hammer)-Sanırım artık tüm gücümüzü kullanabiliriz.
(Slam)-Sonra Pride’nin gururunu kırmayalım. Oyuncağı bozulursa babam çok üzülür.
Slam açıkça Pride’la dalga geçiyordu ve onu kışkırtmak istiyordu ancak bu durum Pride’nin zerre kadar umurunda değildi. O kadar umurunda değildi ki Pride ıslık çalarak etrafı izliyor ve ayağıyla toprağı eşeliyordu.
Ne Slam’i ne de Hammer’i azıcık bile takmıyordu. Bu durumu fark eden Slam ise hiçbir tepki vermedi ve yavaşça yere eğilip eline bir taş aldı. Sonra da Pride’nin kafasına fırlattı. Ancak taş daha Pride’ye ulaşmadan parçalandı. Ancak garip bir şey vardı.
Pride yerinden bile kıpırdamamıştı. Hala yeri eşelemekle meşguldü.
(Pride)-Hmm. Beklediğimden erken oldu. Sanırım kimseyi oyalamakla uğraşmayacağım. Değil mi Hunter?
Pride konuşurken Hunter babasının tam arkasında dikiliyordu ve biraz korkunç görünüyordu. Pembe gözleri parlıyordu ve dişleri uzamıştı. Kolları incelmişti ve parmakları pul benzeri bir şeyle kaplanmıştı. Oldukça keskin görünüyorlardı.
(Pride)-Bak bu yeni. Hız Dinozorunu uyandırmanı beklemiyordum.
(Hunter)-GR-RAAAGGGGGHHH!!!!!!!
Hunter gök gürültüsü gibi fakat kulak tırmalayıcı bir sesle haykırdı ve bir anda yerinden ayrıldı. Ve Hunter yerinden ayrılır ayrılmaz Slam’de yerinden kayboldu. Bir an sonra ise gökyüzünde belirdiler ve yeniden kayboldular. Ardından da bir patlama yaşandı ve bu patlamayı büyük bir sallantı takip etti.
(Hunter)-KYY-YYYİİİKKKKK!!!!!
Hunter bir kez daha aynı şekilde kükredi ve tam olarak Pride ile Hammer’in arasında belirdi. Daha doğrusu belirdiler. Bu sefer işler değişmişti. Bu sefer hareketsiz yatan kişi Slam’di. Hunter sadece birkaç saniye içinde Slam’i etkisiz hale getirmişti.
(Hunter)-Kİ-EĞHHHKKK!!!!!
Hunter yine bağırdı ve Slam’e bir tekme attı. Slam Hammer’in yanına uçarken Hammer onu havada yakaladı ve sakince yere indirdi.
(Hammer)-Sanırım gerçekten ciddileşme zamanım gelmiş.
Hammer bu konuşmayı yaptıktan hemen sonra Hunter fırladı ve Hammer’e saldırdı ancak Hunter ileri atılır atılmaz Hammer’de yerinden kayboldu ve orta noktada bir çarpışma yaşandı. İkisi birden zıt yönlere savruldular.
Hunter bir ağaca basarak bir kez daha ileri atıldı. Hammer ise ayakları yere değer değmez fırladı. Orta noktada bir çarpışma daha gerçekleşti fakat bu sefer kimse zıt yönlere savrulmadı. İkinci çarpışmalarından sonra bir enerji dalgası patlak verdi ve çevre zarar gördü.
Ardından ikili yeniden kayboldular ve orta noktada bir çarpışma daha gerçekleşti. Hammer kolunu açarak Hunter’in kafasını uçurmayı planladı ancak Hunter eğilerek bu saldırıdan kurtuldu. Kendisi Hammer’dan daha hızlıydı ancak Hammer bir şekilde kendisine yetişiyordu. Tepki hızı inanılmazdı.
Yine de kendisi az önceki saldırıyı ağır çekimde görmüş gibiydi. Sanki her şey yarım saniyede değil de 5 saniyede olmuş gibiydi.
O saldırıdan kaçındıktan sonra ellerini yere koymuş ve kendisini geri atmıştı. Tam olarak istediği başarmış ve Hammer’in suratını tekmelemişti. Ancak Hammer geri itilmemiş aksine bu durumu lehine çevirmişti. Hunter’in bacağını yakalamış ve onu gökyüzüne fırlatmıştı. Sonra da zıplamıştı ancak o zıplayana kadar Hunter çoktan yer değiştirmişti bile ve aşağıdan kendisine bakıyordu.
Elinde ise taşlar vardı. Ve bütün taşlar mızrak ucu gibi sivriltilmişti. Hunter 1 saniyenin bile altında bir sürede gökyüzünden yeryüzüne inmiş ve yüzlerce taş parçasını sivrileştirmişti. Elini kaldırdı ve ilk taşı fırlattı. Sonra da…
(Hammer)-Siktir!
… yüzlerce sivriltilmiş taş parçası yeryüzünden gökyüzüne yağan yağmur misali yükseliyordu. Hammer hemen kollarını siper yaptı ve taşlardan korunmaya çalıştı. Ancak taşlar aşırı hızlıydılar ve Hammer’in kalın ve sağlam derisini kağıt gibi yarıp geçtiler.
Kolları delinen Hammer çığlık atmamak için çabaladı ve başardı ancak bu acıya daha ne kadar katlanabileceğini bilmiyordu. Tam o anda da taşlardan bir tanesi kolundaki deliklerden birinin içinden geçti sağ gözünün hemen altına saplandı.
(Hammer)-ARRRGGGGGHHH!!!!!
Hammer yarım santimetreyle kör olmaktan kurtulmuştu. Ancak canı inanılmaz derecede yanıyordu. Taş tam gözünün altına saplandığı için zonkluyordu ve kanıyordu. Hammer taşı çakıldığı yerden çekti ve suratındaki iğrenç delik gözler önüne serildi.
(Hunter)-Hahahahahahaha!!!!!!!
(Hammer)-Soktuğumun…
(??)-Yettim kardeşim!!!
O anda bir çığlık duyuldu ve bir an sonra da kocaman bir ev Hunter’e çarptı. Hunter evle birlikte yere düşerken bir gölge harekete geçti ve evi tekmeleyerek Hunter’i kurtardı.
(Victor)-Merak etme Hunter. Gerisini beraber hallederiz.
Dedi ve kardeşiyle beraber saldırmaya hazırlandı. Hunter’i kurtardığı için Hunter sağlamdı. Yani hala saldırabilirdi. O yüzden de Victor kardeşinin kolundan tuttu ve tüm gücüyle fırlattı. Onun da gözleri parlıyordu yani o da yavaştan dinozorunu uyandırıyordu.
Fırlatılan Hunter doğrudan Hammer’e çarptı ve onunla birlikte sürüklenmeye başladı. Hammer’in ayakları yere saplandı ve toprağı ezerek geri gitmeye başladı. Hunter’in momentumu o kadar yüksekti ki hala Hammer’i itmeye devam ediyordu.
Ancak Hammer bununla yıkılacak birisi değildi. Hunter’i sıkıca tuttu ve yarım yamalak bir suplex atarak yere çarptı. Hunter’in kafası yere yapıştı ve momentumları yüzünden Hunter’in kafası yerde sürtmeye başladı.
Birkaç saniye sonra da durdular. Hunter çabucak Hammer’in ellerinden kurtuldu ve uzaklaştı. Kafasını sallayarak suratına biriken toprakları dağıttı. Sonra da Hammer’e bakarak gülümsemeye başladı. Aniden yerinden ayrıldı ve Hammer’e saldırdı. Ancak Hammer böyle bir şeyi beklediği için hazırlıklıydı ve Hunter’in yaptığı saldırı için zamanında tepki vermeyi başardı.
Hunter keskin pençelerini tam Hammer’in karnına saplayacakken Hammer Hunter’i kafasından tuttu ve…
(Hammer)-Daha hızlı olmalıydın ufaklık.
Diyerek yumruklamaya başladı. Daha ilk yumruğunda Hunter’in kaburgalarını kırdı. Ancak Hunter boş durmadı ve Hammer’in göğsüne basıp kendisini iterek kurtuldu. Dengesini kaybetti ve birkaç takla attı ancak hemen toparlandı ve biraz uzaklaştı.
Ellerini de yere koydu ve Hammer’e hırlamaya başladı. Öfkeli bir köpek gibi görünüyordu ancak içinde bir dinozor yaşıyordu. Hırlamaları devam ederken Hammer oldukça sakin görünüyordu. Hunter’in dinozorunu kullanıyor olmasına karşın Hammer hala ejderhasını kullanmamıştı. Bu da Soykıranların neden en güçlü olduğunu açıklıyordu.
Sadece fiziksel güçleri bile canavar ruhlarını uyandırmış kişilere denkti. Ejderhalarını kullandıkları zaman çok daha üstün bir hale geliyorlardı.
(Hammer)-Hırlamayı kes kedicik. Bugün sana mama yok.
Aynı anda ise Victor ve Slam konuşuyorlardı.
(Slam)-Ne oldu? Kardeşini kurtarınca kahraman falan mı oldun? Ne bu kibrin? Daha az önceye kadar dayak yiyordun.
Slam kışkırtıcı bir ses tonuna sahipti ve şu noktada Victor cidden kışkırıyordu ancak hemen atağa kalkmayacaktı. Eğer şu anda atağa kalkarsa olacak şey belliydi. Kesinlikle dövüşü kaybederdi. Öfkeyle saldırıya geçerse hareketleri belli olur ve ağır bir yenilgi alırdı. Buna hiç niyeti yoktu.
(Victor)-Ee. Senin kardeşinde dayak yiyor şu an. Bunca şeyden sonra hala bizi yenemediniz. Bundan sonra yenebileceğine inanıyor musun gerçekten?
Victor aynı şekilde bir kışkırtma denemişti. Ve dediklerinde haklı sayılırdı. Çok darbe almış olmalarına rağmen hala ayaktaydılar ve oldukça iyi durumdaydılar.
(Slam)-Hahaha. Dayak yemek mi? Hahahahahahaha!!!!! Siz aptallar gerçekten de anlamadınız değil mi? Başından beri sizinle dalga geçtiğimizi. Azıcık ciddileştiğimizde babanız sizi ölümden kurtardı. Ayrıca, siz salaklar dinozorlarınızı uyandırmaya başladınız. Ama biz fiziksel güçten fazlasını kullanmıyoruz. Ve hala size eşit güçteyiz. Sizce gerçekten sizi öldürmeye mi çalışıyoruz biz? Yoo hayır hayır hayır hayır hayır. Biz sadece o kadar uzun zamandır dövüşmüyoruz ki, sizi bir eğlence aracı olarak kullanıyoruz. Sahip olduğunuz hiçbir şey bizimle boy ölçüşmeye yetmez. Bizim için kum torbasından fazlası değilsiniz. Ne siz, ne babanız, ne de o küçük kardeşiniz. O küçük kız hepinizden daha fazla güce sahip. Gerçekten işe yaramazsınız.
Slam sakin ve irite edici bir tonda uzun bir konuşma yapmıştı ve Victor’u ciddi anlamda delirtmişti ancak Victor saldırıya geçmemeyi başarmıştı. Onca söze rağmen kendisini tutmayı başarmıştı. Bu oldukça takdire şayan bir şeydi. Ancak…
(Slam)-Başaramayacağınız işlere girmek sizi sıkmıyor mu ya? Daima ikinci sırada kalmak üzücü olsa gerek. Biz ise zirvedeki tatlı esintinin tadını çıkartıyoruz. Aslında, sizinle uğraşmayı bırakıp küçük kız kardeşinizi öldürebilirim. En azından kaçırılan kardeşiniz yalnız kalmamış olur.
Son cümle.
O son cümle Victor’u rayından çıkartan taş parçası olmuştu. O cümleden sonra Victor’un bedeni pembe bir aurayla sarılmış ve gücü hızla artmaya başlamıştı. Gözleri daha da fazla parlamaya başlamıştı.
Slam bu durumu görünce gülümsedi ve…
“Hahaha. Görev başarılı. İşte şimdi gücümü rahatça kullanabilirim.”
Dedi ve gelecek saldırıya karşı pozisyon aldı.
***
Diğer bir tarafta ise Salkım ve Kiku son düzenlemeleri yaparak Güzellik Kulesi’nin kızlarını savaşa hazırlamıştı. Baş Sahibe Menekşe en önde olmak üzere yaklaşık olarak 500 kadın harekete geçmişlerdi.
500 civarında savaşçı kadın savaşa gidiyordu. Bu çok fazla şahit olabileceğiniz bir olay değildi. Özellikle de bu kadınların hepsi fahişelik yapıyorken.
(Menekşe)-Herkesin yapacağımız şeyden haberi var değil mi?
(Salkım)-Var Sahibem.
(Menekşe)-Yani herkes can vermeye hazır durumda.
“Bebeklerimi böyle bir yerde öldürtmek istemiyorum ama Kuzgun denen deli araya girmeyecekse bir şansımız olabilir.”
Diye düşündü Menekşe ve bebekleri olarak düşündüğü kadınlara baktı.
(Menekşe)-Pekala hanımlar! Bugün gidip İmparatorluğumuza yardım edecek ve Soykıranları yeryüzünden tamamen sileceğiz! O yüzden kendinizi her şeye hazırlayın ve tüm gücünüzü kullanmaktan asla çekinmeyin!
Menekşe’nin bu haykırışından sonra 500 civarı kadın savaşa katılmak amacıyla harekete geçti ve yola koyuldu.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..