Medusaların yanından ayrılan Ejder
normal dünyaya döndü ve Pride ile Grant’ı kendi yanına ışınladı. Olayları
onlara kısa bir şekilde özet geçti ve Race’nin ölüm haberini bildirdi. Race’nin
ölüm haberini duyan Grant dizleri üzerine çöktü ve ağlamaya başladı.
Yıllarca el altından zorluklarla büyüttüğü çocuğu girdiği ilk savaşta öldürülmüştü. Hem de acımasızca. O andan sonra çoktan anlamış olmaları gereken bir şeyi tamamen kavramışlardı artık. Ejder’e karşı gelmenin bir anlamı yoktu.
Ejder her şeyi zorlanmadan yapabilecek kapasitede akli dengesi yerinde olmayan psikopat varlığın tekiydi. İnsanlığını terk edeli çok olmuştu.
Grant dizleri üzerine çökmüş ağlamaya devam ederken Ejder boş gözlerle ona bakıyordu. Olacak olan şey zaten buydu. En başında neden bir aptal gibi Ejder’i yenebileceklerine inanmışlardı ki zaten. Saligia’nın ortaya çıkması onları heyecanlandırmıştı.
Ama Saligia’nın eğitiminden geçen Race bile Ejder karşısında bir işe yaramamıştı. Hatta Ejder’e çizik bile atamamıştı. Saligia’ya bu konuda kızmak istiyor olsa bile elinden bir şey gelmezdi. Saligia’ya kızmaya kalkarsa kendisi de öldürülürdü.
Şu anda yapabileceği tek şey değersiz hayatının elinden kaymaması için Ejder’i dinlemek ve emirlerine uymaktı. Başka bir şey yaparsa hayatı tehlikeye girecekti. Aslında sadece kendi hayatı değil. Bütün Soykıranların ve BloodWife’lerin hayatı tehlikeye girecekti.
Race’nin Ejder’in kopyasıyla savaştığını bilselerdi şu anki hallerinden daha fazla korkarlar mıydı acaba? Saligia’da ortadan kaybolmuştu. Ejder’den korkmuyordu muhtemelen ama şimdilik onunla uğraşmakta istemiyordu.
Grant bu kadar üzgünken Pride’de bir o kadar üzgündü. Sonuçta bu plan ikisine de yarayacaktı ama ellerinde patlamıştı. Race’nin gücüne güvenmişlerdi. Hem de çok fazla güvenmişlerdi fakat hiçbir işe yaramamıştı. Güvenleri tamamen boşa çıkmıştı.
Ama nereden bilebilirlerdi ki? Saligia’nın gücünün Ejder’e eşit olması gerekiyordu. Doğal olarak eğittiği bir kişinin de gücünün o seviyelerde olması gerekiyordu. Ama Ejder’e yakın bir gücü olsaydı muhakkak ki Ejder’e çizik bile olsa zarar vermeliydi. Ama Ejder’in kıyafetlerinde bırakın çiziği toz bile yoktu.
(Ejder)-Sızlanmayı kessen mi artık. Kulaklarımı acıtıyorsun.
Ejder sakin bir sesle konuşmuştu. Aynı anda da serçe parmağıyla kulağını kaşımıştı.
(Ejder)-İnsanların gerçekten neden bu kadar aptal olduklarını anlamıyorum. Size ne kadar güçlü olduğumu açıkça göstermeme rağmen gidip bana karşı gelmesi içini birini getirdiniz ve öldü. Bunun için üzülmeye hakkın olmadığını biliyorsun. Kendi kendinizi bu kadar aptal bir belanın içine soktunuz. İnsanlar “umut” dediği şey bazen gerçekten basit bir kelimeden öteye gitmiyor.
“Umut.”
İnsanları çoğu zaman daha ileriye gitmeye zorlayan yegâne şeylerden sadece bir tanesi. Ve belki de en önemlisi. İnsanlar hiçbir şeyleri kalmasa bile umuda tutunabilirler ve bu umut onlara sahip olmadıkları gücü sağlayabilir.
Yorgun bitmiş, hiç enerjisi kalmamış birisi sahip olduğu umut sayesinde yeniden ayağa kalkabilir. Ama bazen, o umudun bile işe yaramadığı anlar vardır. Şu anda olduğu gibi. Grant ve Pride’nin umutları artık bir işe yaramayacak.
Çünkü ne kadar ileri giderlerse gitsinler ya da ne kadar ileride olanlarla iletişime geçseler bile bir önemi yok. Ejder asla yenilmeyecek.
Sonuçta Ejder…
-Sen ne kadar güçlü olursan ol, daima senden güçlü olmaya devam edecek.
O yüzden Ejder’den güçlü birini aramanın bir anlamı yok.
(Ejder)-Ne de olsa ben var olan en güçlü kurgusal karakterim. Anti Spiral, Hajun ya da belki de Alien X. Hiçbiri benimle boy ölçüşecek kapasitede değiller. Sonuçta her şeyin onun bir rüyası olduğu ve o uyandığında her şeyin son bulacağı söylenen Kör Aptal Tanrı Azatoth bile, canım sıkıldığı için yaptığım bir canlıydı o kadar. Uzun lafın kısası benimle uğraşmak için elinizde hiçbir şey yok. İstediğiniz sayıda ve güçte karakterle bana saldırabilirsiniz. Ama şunu unutmayın, ben her zaman sahip olduğunuz her türlü güç ve yeteneğin ötesinde olacağım.
Ejder Grant ve Pride’ye değil okuyuculara bu konuşmayı yaptıktan sonra onlara döndü ve…
(Ejder)-Yani artık istediğim şeyi yapsanız iyi olur.
Ejder hala iki aileyi birleştirmek istiyordu. Bunu yapmak istemesindeki tek sebep gelecekte iki ailenin düzgün bir şekilde yaşamasıydı. Sürekli birbirleriyle savaş halinde oldukları için 5000 yıl sonrasında neredeyse yok oluşun eşiğine gelmişlerdi.
O zamanlarda Ejder daha doğmamıştı ve babasıyla annesi henüz evlenmemişlerdi. Babası kendi üstünlüğünü kullanarak şu anda Ejder’in yaptığı şeyi yapmış ve iki aileyi dost olmaya zorlamıştı. O zamanlarda iki ailenin çok fazla üyesi kalmadığı için savaşmalarının boşa olduğunu düşünüyordu.
O yüzden de aileler arasındaki savaşa son vermişti. Bunu biraz da gelecekteki çocuğunun savaşın içine değil de dostlukların içine doğmasını istediği için yapmıştı. Tabii Ejder’in ve abisinin yine de bu savaşlardan kaçamayacağını tahmin edememişti.
Ama yine de yaptığı şeyde başarılı olmuştu. İki aileyi barıştırmayı başarmıştı. O yüzden de Ejder şu anda bunu yapıyordu. Babasının yaptığı şeyi yaparak ondan daha başarılı olmak istiyordu. Her ne kadar kendi uyguladığı yöntem babasının kullandığı insancıl yöntemlerden olmasa da bunu yapacaktı.
Bu şekilde geleceği şekillendirecekti. Kendisi zamandan bağımsız olduğu için de geleceğin şekillenmesi kendini etkilemeyecekti. Değer verdiği insanların hayatı daha iyi hale gelirken kendisi bunu izleyecekti.
(Grant)-Yıllar boyunca böyle bir şey düşünülmedi bile. Neden şimdi böyle bir şey istiyorsun ki?
(Ejder)-5000 yıl sonrasından geldiğimi söylemiştim. 5000 yıl sonrasında hayatta kalan tek Soykıran benim. Sizin bu aptal savaşlarınız yüzünden Soykıranlar ve BloodWifeler hariç geri kalan tüm aileler yok edildi. Kaçıp saklanmayı başaran birkaç kişi ise sessizce yaşayıp topluma karıştılar. Ama iki ailenin üyeleri sürekli olarak savaş içinde olduklarından gelişen topluma ayak uyduramadılar ve kendilerine, toplumdan uzakta kalabilecekleri bir köy kurdular. Sonra da babam o iki köyü birleştirdi. Ama bazı şeyler oldu ve geriye ben ve bir arkadaşım kaldı. Yani şu anda benim zamanımda sadece 1 tane Soykıran ve BloodWife var.
Ejder basitçe doğruları söyleyip geçmişti. Onlara açıklama yapmakla uğraştığına kendisi de inanamıyordu ama yapmıştı işte.
Bazı şeyler oldu kısmından kastı ise kendi yaşadığı şeylerdi. Abisi ve ailesinin ölümünün ardından tamamen yoldan çıkarak köyü yok etmiş olması. O zamana kadar iki aileden de 30’a yakın kişi hayattaydı ve bir şekilde yaşıyorlardı.
Ejder’in kontrol kaybından sonra Rose hariç herkes öbür tarafa yollanmıştı.
Grant Ejder’in açıklamalarından sonra Pride’ye baktı ve umutsuzca başını salladı. Başka çareleri yoktu. Ejder hala onlardan bunu istiyordu fakat o kişilikte birine göre oldukça nazik bir dili vardı. Eğer isteseydi çoktan iki aileyi birleştirmiş olabilirdi.
Grant’ın bakışlarını gören Pride derin bir nefes aldı ve…
(Pride)-Başka çaremiz yok. Kabul ediyoruz. Aileleri birleştireceğiz.
(Ejder)-Sonunda doğru yolu seçtiniz beyler.
Ejder küçük bir alkış eşliğinde bu sözleri söyledi.
(Ejder)-Yapmanız gereken tek şey halkınıza durumu açıklamak. Ve merak etmeyin. Düşünceleri üzerinde biraz değişiklik yaptım yani hepsi bu durumu anında kabul edecekler.
Ejder çoktan ayarlamaları yapmıştı bile. İmparatorları ikna ettikten sonra halkla uğraşmaya gerek yoktu. Hepsi her şeyi kabul etsin yeterdi. İki ailenin birleşmesi haberi normal şartlar altında halklarda ayaklanma bile başlatırdı ama Ejder sayesinde böyle bir şey yaşanmayacaktı.
(Ejder)-O zaman zaman kaybetmeyin. Gidin ve halkınıza durumu açıklayın.
Ejder’in bu sözlerinden sonra ikisi birden kendi krallıklarına gönderildiler. Kendisini bir anda krallığında bulan Grant şaşırdı ve etrafa bakındı. Gerçekten krallığına gelmişti.
Elini yüzüne yasladı ve yüzünü geri yatırdı. Sonra da kendini arkasındaki koltuğa bıraktı.
(Grant)-Bu durumda nasıl bir açıklama yapabilirim ki? Saçma bir hırs yüzünden çocuğumdan oldum. Aptalca bir hareketti. Race’yi diriltmesini istemek çok mu olur ki? Hayır. İstesem bile diriltmez ki. Bizimle sadece eğleniyor.
Grant düşünceleri içinde gezinirken umutsuzlukla ağlıyordu. Oğlunu kaybetmenin verdiği acı çok büyüktü. Hele de oğlunu boş bir heves yüzünden kaybettiği için daha da fazla acı çekiyordu.
(Grant)-Ne yapmam gerekli bilmiyorum.
Derin bir nefes alıp verdi ve ayağa kalktı.
(Grant)-Kalk Grant kalk. Kalk ve şu lanet konuşmayı yapıp kurtul her şeyden. Muhafızlar!
Kapılar açıldı ve iki muhafız içeri girdi.
(Muhafızlar)-Emredin efendim!
(Grant)-Bütün halkı toplayın. Önemli bir konuşma yapacağım.
***
Eveeet. Selamlar herkese. Finallerim sonunda bitti ve tatilime başladım. Üniversite ve sınavlarla uğraşma derken seriyi bayağı bir boşlamıştım. Tatilim boyunca elimden geldiğince fazla bölüm yazarak tatil bitmeden seriyi bitirmeyi planlıyorum.
Gerçi beni biraz zorlayacak ama yine de elimden geleni yapacağım. Ne yalan söyleyeyim yavaştan sıkılmaya başladım. Çünkü bu hikâyeyi 3 yıldır yazıyorum. Teknik olarak 1 buçuk yıldır devam ediyor ama yazarlık serüvenim bu hikayeyle başlamıştı ve kendimi yavaş yavaş geliştirdiğim için bu hikâyeyi çok fazla silip baştan başladım.
Bir sürü şeyi değiştirdim geliştirdim derken yaklaşık 5 defa falan sıfırdan başladığım için artık sıkılmaya başlamam normal diye düşünüyorum. Başka hikayelerde yazmak ve sizlere farklı karakterler de göstermek istiyordum. O yüzden tatildeyken hikâyeyi bitirmek adına elimden gelen her şeyi yapacağım ve kafamda bekleyen diğer kurguları sizlere sunacağım.
Diğer bölümde görüşmek üzere.
Reverse.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..