Ejder’in doğumundan tam 1 hafta geçtikten sonra Ejder ilk kavgasını gerçekleştirerek 3 yaşında bir çocuğu dövdü ve neredeyse kemiklerini parçalıyordu. Kavganın gerçekleşmesini tetikleyen olay ise dünyanın en saçma şeyiydi.
Çocuk yanlışlıkla Ejder’e çarpmıştı ve Ejder bir anda çocuğun üzerine atılıp onu dövmeye başlamıştı. Dünyanın en boş kavga sebebi olabilirdi. Ama buradaki asıl nokta 1 haftalık Ejder’in 3 yaşındaki bir çocuğu dövmesiydi.
Ejder absürt büyüme ve gelişme hızı yüzünden 1 haftalık olmasına rağmen 1 yaşında gibi görünüyordu ve 3 yaşındaki bir çocuğun kas gelişimine sahipti. O yüzden de belli başlı hareketleri yaparken hiç mi hiç zorlanmıyordu.
Rahatça koşabiliyor, zıplayabiliyor, konuşabiliyor ve daha türlü şeyleri yapabiliyordu. Kimse ona bir şey göstermemiş olmasına rağmen okuyabiliyor ve yazabiliyordu da. Evde bulduğu rastgele bir kitaba sadece 20 dakika göz gezdirerek okumayı çözmüştü ve harfleri gördükten sonra yazmayı çoktan mükemmelleştirmişti.
Abisi dışında kimsenin bu durumdan haberi yoktu. Ailesi sadece Ejder’in koşabildiğini ve konuşabildiğini düşünüyorlardı. Abisi bu şeyleri Ejder’e yasaklamıştı. Daha doğrusu başkalarına göstermesini yasaklamıştı.
İnsanlara güvenmiyordu ve Ejder’e karşı yanlış şeyler yapmalarını istemiyordu. Bunun dışında Ejder 1 haftadan beri en çok abisiyle zaman geçirdiği için sadece ona güveniyordu. Anne babasına da güveni vardı tabii ki ama abisine olan güveni onlara olan güveninden daha fazlaydı.
Birlikte yemek yiyor, eğleniyor ve uyuyorlardı. Sadece tuvalet için ayrı kalıyorlardı. O da çok uzun sürmüyordu zaten. Duşa bile birlikte giriyorlar ve Kuzgun Ejder’i güzelce yıkamadan bırakmıyordu. Tatlı kardeşinin kötü kokmasını ya da kirli görünmesini istemiyordu. Neyse.
Yaşanan kavgadan sonra dayak yiyen çocuğun ailesi Kaplan’la konuşmak için evlerine gidip kapıyı çalmışlardı. Kapıyı açan kişi Kaplan değil de Bio olmuştu. Kaplan içeride karısı için yemek hazırlamakla meşguldü.
(Bio)-Ne oldu Andrew?
(Andrew)-Ejder. Çocuğumu dövmüş.
Andrew böyle söyleyince Bio sanki çoktan biliyormuş gibi davranmış ve hiç tepki vermemişti. Bakışlarını yavaşça çocuğa kaydırmış ve durumun ciddiyetini görmek istemişti ama gördüğü şey beklediğinden birazcık fazlaydı.
Ejder’in büyüme ve gelişme hızının absürt olduğunu biliyordu ama 3 yaşındaki bir çocuğun yüzünü tamamen şişirip bedeninin geri kalanında onlarca morluk ve ezik oluşmasını sağlaması düşündüğünden daha fazlaydı.
Bio elini alnına götürüp parmakları yardımıyla alnını sıvazladı ve mırıldandı.
(Bio)-Bunun olacağını tahmin etmeliydim.
Mırıldandıktan sonra elini çocuğun başına koydu ve çocuğu iyileştirmeye başladı. Aynı anda da çocuğun anne babasına döndü ve…
(Bio)-Ejder adına sizden özür dilerim. Lütfen kusuruna bakmayın. Bazı durumlar karşısında nasıl tepki vermesi gerektiğini bilmiyor.
(Andrew)-Bu yine de şiddete başvurması gerektiği anlamına gelmiyor.
(Bio)-Damarlarında Soykıran kanı akıyor yani… ister istemez olaylara karşı bir şiddet eğilimi var. Geçmişimiz belli.
Bio bu şekilde söyleyerek kendi geçmişlerini hatırlatmıştı. Bütün köy onların geçmişini biliyordu yani bu konuda Bio’ya hak vermekten başka çareleri yoktu. Ama yine de 1 haftalık bir çocuğun 3 yaşındaki bir çocuktan daha güçlü olması akıl alır şey değildi.
(Andrew)-Offf. Her neyse. İyileştirdiğin için teşekkür ederiz.
Andrew karısını ve çocuğunu alarak evden uzaklaşmaya başladı ve giderken çocuğuna kızarak “Bir daha o çocuğun yakınından bile geçmeyeceksin.” demeyi ihmal etmedi. Ve böylelikle Ejder’in arkadaş çevresi daha kurulmadan yok olmaya başladı.
(Bio)-Pekala. İşler beklediğimden daha hızlı ilerliyor. Şimdiden bu haldeyse birkaç ay sonra şiddet bağımlısı bir canavara dönüşebilir. Kuzgun dönünce Ejder’le ilgili bir konuşma yapsam iyi olacak.
Bio’nun Kuzgun’la yapacağı konuşma belliydi. Ejder’e sürekli olarak göz kulak olmasını söyleyecek ve onun yanından ayrılmamasını tembihleyecekti. Şayet Ejder’in yanından ayrılırsa Ejder’in kavgalara karışabileceğini belirtecekti.
Kuzgun daha 1 hafta olmasına rağmen inanılmaz şekilde Ejder’e düşkün hale gelmişti. Bir kardeşinin olmasının getirdiği his o kadar hoşuna gitmişti ki Ejder’in yanında olmadan bir dakika bile geçirmek istemiyordu.
Ama bu düşkünlük yalnızca Kuzgun’a has değildi. Ejder’de abisine düşkündü ve yanından ayrılmıyordu. Abisi nereye giderse gitsin peşine takılıyor ve kuyruğu gibi dolanıyordu. Abisi bu durumdan memnun olduğu için ara sıra aşırılıklar yapmaktan da çekinmiyordu.
***
--- 1 yıl sonra ---
Aradan tam olarak 1 yıl geçmişti ve Ejder artık 8 yaşında koca bir çocuk gibi görünüyordu. 20’li yaşlarında bir insanın bildiği her türlü bilgiye sahipti. İyisinden kötüsüne kadar hem de. Hatta daha bile fazlası diyebiliriz. Mevcut zekâ seviyesi yüzünden okula gitme ihtiyacı hissetmeyecekti. Çünkü zaten okulda verilecek olan her bilgiye sahipti.
Ama bazı sıkıntılar vardı. Ejder damarlarında akan Soykıran kanı yüzünden biraz fazla agresifti. İstediği bir şeyi elde edemediğinde her zaman olmasa da çoğu zaman agresif tepkiler veriyor ve şiddet kullanmaya çalışıyordu.
Ama çok sevgili abisi sağ olsun Ejder’in bütün şiddet kullanma denemeleri daha başlamadan bitiriliyordu. Bu 1 yıllık süreç içerisinde Ejder ile abisinin aralarındaki iletişim iyice gelişmişti ve Ejder abisinden başka kimseyi dinlememeye başlamıştı.
Ne babası ne de annesi Ejder’e söz geçirebiliyorlardı. Ejder sadece ama sadece abisinin söylediklerine kulak asıyor, diğer herkesin söylediği şeyleri gereksiz buluyordu. Abisiyle aynı şeyleri söylüyor olsalar bile.
Bu süreçte tek yaşananlar bunlar değildi tabii. Ejder aynı gün ama kendisinden daha öne doğan Rose ile tanışmıştı. Rose pembe saçları ve gözleriyle çok tatlı bir bebekti. Konuşmayı ve yürümeyi yeni yeni söküyordu.
Tam olarak olması gerektiği gibi büyüyordu ve Ejder’in aksine insanlar tarafından seviliyordu. Ejder’de onu seviyordu. Rose’nin zekâ seviyesi Ejder kadar yüksek değildi. Daha doğrusu 1 yaşındaki normal bir bebekle aynıydı. Tam da olması gerektiği gibi.
O yüzden Ejder’le yan yana geldiklerinde Ejder’in saçlarını çekiştiriyor ve onunla oynamaya çalışıyordu. Boyutu yüzünden Ejder’e bir abi gözüyle bakıyordu ama aslında büyük olan kendisiydi.
Ejder ise garip bir şekilde diğer tüm çocuklara karşı sert davranıyor olsa da Rose’ye karşı bir koruma içgüdüsü besliyordu. Belki onu diğer çocuklardan daha savunmasız olarak gördüğü içindi. Bunu kendisi de bilmiyordu.
Başka çocukları ve hatta bazen büyükleri bile onun yanına yaklaştırmıyordu. Ejder Rose’yi korurken Kuzgun’da her zaman yaptığı gibi uzaktan onları izliyordu.
(Kaplan)-Bir gelişme var mı?
Kuzgun bir tahtanın üzerinde oturmuş Ejder’i izlerken babası arkadan yaklaşıp elini omzuna koymuş ve ona bu soruyu sormuştu. Ejder kendisini dinlemediği için tek çaresi Kuzgun’la konuşmaktı. O yüzden de her boşlukta Kuzgun’un yanına uğrayıp ondan bir şeyler öğreniyordu.
Kuzgun ise olan her şeyi olduğu gibi anlatıyordu.
(Kuzgun)-Hayır. Bir gelişme yok. Hala yalnızca Rose’ye karşı nazik. Geri kalan herkese karşı aşırı agresif. Dün 9 kişiyi dövdü. Birini neredeyse öldürüyordu. İşin garip tarafı şu ki, Ejder biraz fazla güçlü. Telekinezim ile onu durdurmama rağmen bazen beni aşıp çocukları dövmeye devam edebiliyor.
Kuzgun Ejder’in güçlenme hızına gerçekten bir anlam veremiyordu. Ejder mantık sınırları çerçevesinin dışında bir gelişim gösteriyordu. 1 yaşında olmasına rağmen çoktan insanlardan daha güçlü bir hale gelmişti bile. Köyde kendisinden daha güçlü yalnızca birkaç kişi vardı ve onlarda kendi ailesindekilerdi.
Onlar dışında köydeki kimse ondan daha güçlü değildi. Ama bu durumu yediremeyen bazı insanlarda vardı. Daha doğrusu bazı çocuklar. Ejder’i potansiyeli bir tehdit olarak gören çok fazla çocuk vardı. Ve hepsinin yaşları 12’den büyüktü. 1 yaşındaki Ejder büyük çocuklar tarafından hedef olmaya başlamıştı bile.
Zaten Ejder’in girdiği kavgaların birçoğu bu yüzdendi. Zayıf olmayı kaldıramayan büyükler Ejder’e zorbalık yaparak kendilerini rahatlatmaya çalışıyorlardı. Çoğu zamanda da dayak yiyerek evlerine geri dönüyorlardı.
Fakat 2 ay kadar daha bir süre geçtikten sonra benzer bir şeyler yaşandı ve Ejder…
… ilk katliamını gerçekleştirdi.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..