Ormanda biraz ilerledikten sonra yeniden gizlenme Büyüsü yapan Doraigu kanatlarını açıp uçmaya başlamıştı.İnsanlar hakkında birçok şey biliyordu ama edindikleri Güçlerin ve karşılaştıkları Yaratıklar hakkında pek bir şey bilmiyordu.
İnsanların kendisine verdikleri tepkilere karşı acele etme kararı alan Doraigu hemen Kılıcını bulmak istiyordu çünkü Kılıcı her hangi bir İnsanın kullanabileceği bir şey değildi. Doiragu'nun kullandığı Kılıç sadece Cehennemin Kralı tarafından kullanabilen ve Tanrı öldürmek için kullanılan bir Kılıçtı bu yüzden İnsanların merakla ona yaklaşmasına izin vermemesi gerekiyordu.
Gök Şehri'nin kuzeyine doğru uçmaya devam eden Doraigu havanın hafifçe kara bulutlar tarafından kapanışını izlemeye başlamıştı.Bu durumdan hoşnuttu çünkü en çok sevdiği hava koşullarından biriydi.
Yarım saat aralıksız uçtuktan sonra bir Krallığa varan Doraigu bir yakarış sesi duymuştu."Neden böyle Doğdum......Neden diğerlerinden farklı olmak zorundaydım....."13 14 yaşlarındaki bir çocuk yerde kanlar içinde sürükleniyordu gözlerindeki öfke kör biri tarafından bile görülebilecek durumdaydı.
Bir süre süründükten sonra sırt üstü yatan çocuk hafifçe öksürmeye başlamıştı yüzüne düşen birkaç damla yağmur suyunu silip dişlerini sıktı ve Gök yüzüne doğru bağırmaya başladı."Eğer oralarda gerçekten bir Tanrı varsa Adi herifin teki olduğunu söylemem gerek daha ne kadar yardım istemek zorundayım ?"
"Eminim sen bile bana oradan bakarken gülüyorsundur. Diğerlerinin beni nasıl ezdiğini izlerken.....Sana ve senin gibilere karşı Hissettiğim Öfke asla dinmeyecek ben yaşadıkça bu Öfke büyümeye devam edecek ve sonunda ölecek dahi olsam bana ve Aileme bunları yapanlardan ve bizlere böyle bir hayat yaşatanlardan öcümü alacağım !"Diye bağırdı.
Çocuğun yakarışlarını dinledikten sonra yavaşça yere inen Doraigu ona doğru yaklaşmaya başlamıştı.Çocuğun sol kolu kopmuştu ve her yeri yara içindeydi durumuna bakılacak olunursa birileri tarafından feci şekilde dayak yediği açıktı.
Bir süre çocuğu izlemeye karar veren Doraigu gizlenme büyüsünü bozmadan çocuğun karşısındaki ağacın altına oturmuştu.
Bir süre sessiz kalan çocuk kendisini bir ağacın gövdesine doğru sürüklemişti. Ağacın gövdesine dayanan çocuk dişlerini sıkarak"Belki yanlış kişiden yardım bekliyorum eğer Tanrılar varsa eminim bir Şeytan'da vardır....."Yavaşça iç çeken çocuk konuşmaya başlamıştı."Şeytan...veya kendine ne olarak sesleniyorsan eğer beni duyuyorsan sana ihtiyacım var sana verebilecek tek şey kendimim eğer bana yardımcı olacak olursan karşılığında Ruhumu alabilirsin sadece bana ve Aileme yardım et."Çocuk bir süre etrafta bir şeyler olmasını bekledikten sonra yumruğunu sıkarak elini yere vurmuştu.
"Demek sende Adi herifin tekisin ha..."Doraigu çocuğun söylediklerini duyduğunda etkilenmeden edememişti. Öfkesi ve Ailesine olan sevgisi ona kendisini hatırlatmıştı.Üzerindeki gizlenme büyüsünü kaldıran Doraigu çocuğa selam verdi." Merhaba genç adam."
Çocuk gelen ses'den dolayı hafif bir titreme geçirmişti."Sen...sen Şeytan mısın ?"Diye sordu.
"Yok ben daha çok onların Kralıyım...Dur kendimi tanıtayım benim Adım Doraigu Cehennemin Kralı."Dedi.
Çocuk dona kalmıştı yakarışlarının işe yarayacağına inanmıyordu ama yine de denemekten başka çaresi olmadığı için yakarmıştı ama karşısında Cehennemin Kralının çıkacağını hiç düşünmemişti.
Yavaşça oturduğu yerden kalkan Doraigu , Çocuğa doğru yürümeye başlamıştı. Kıpırdamaya hali olmayan çocuk o an neler yaşanacağını bilmediği için konuşmaya başlamıştı."Eğer Aileme ve bana yardım edersen sana her şeyimi vermeye hazırım."Dedi.
Çocuğun anlına işaret parmağını koyan Doraigu onu tamamen iyileştirmişti."Senden isteye bileceğim hiçbir şey yok sadece senin Öfkeni ve Ailene olan Sevgini hissettiğim için geldim bana neler olduğunu anlatır mısın o zaman sana yardım etme yada etmeme kararı vereceğim."Dedi.
Kopan kolunun tamamen iyileştiğini gören çocuk gerçekten karşısındaki kişinin sıradan birisi olmadığını anlamıştı. Bağdaş kuran çocuk konuşmaya başladı."Benim adım Klaus...Klaus Grif."
"Ailem yani Grif Ailesi küçük ama Güçlü bir Ailedir....Ben sakat olarak doğmadan önce tabi.Her İnsan gibi On iki, On Üç yaşlarında bende bir Savaşçı yada daha iyisi Büyücü olmak için Akademiye gittim ama yapılan Test sonucunda Yeteneksiz olarak damgalandım."
"Akademide kalıp Dersleri dinlememe izin verildi ama diğer Öğrenciler tarafından zorbalığa uğradım. Onlar bedenlerini Manayla Güçlendire bilen çocuklar oldukları için onlara karşı hiçbir şey yapamadım...Bana bu dünyada değerli olduğumu hissettiren tek şey Ailemdi."
"Kardeşim , Annem , Babam ve Dedem...Onlar ne olursam olayım her zaman beni seveceklerini söylemişlerdi onlar beni gerçekten seven birkaç kişiden biriydiler sadece.Onların sevgisi beni ayakta tuttu ama kendimden istemeden de nefret etmeye başlamıştım."
"Neden sakat olarak doğduğumu kendime defalarca kez sordum.Çok çalıştım çok çabaladım ama asla sonucunu alamadım....Ailem'in Güçlü ama küçük bir Aile olduğunu söylemiştim ben doğduğumda beni başka bir Aile'nin yeni doğan bir Kızıyla Nişanlamışlar."
"Ama benim işe yaramaz biri olduğumu öğrendiklerinde Nişanı bozmak için ellerinden gelen her şeyi yapmışlardı...Buna Ailemi tehdit etmek dahil."
"Birkaç Gün önce Nişanlım evimize geldi ve Ailemin her üyesine hakaret etti ve ardından beni işaret ederek. Ben yetenekli biriyim önünde sonsuz bir yol var senin gibi biriyle Evlenmek , bir Domuzla evlenmekten farksız. Dedi ve Ailemin gözü önünde Nişan belgesini parçalara ayırdı."
Dişlerini sıkmaya başlayan Klaus"O Günden sonra çok düşündüm gerçekten var olmamış olsaydım daha iyi olurmuş diye...."Klaus'un gözlerinden yaşlar gelmeye başlamıştı."Ben sakat doğan biriydim Meridyenlerim sakat olduğu için iyileştirilemez bir Çöpten farkım yoktu keşke asla var olmasaydım belki ben olmasaydım Ailem bu duruma düşmezdi diye ne kadar düşündüm hatta bir keresinde İntihar etmeye bile karar vermiştim ama Ailemi yalnız bırakmaktan ve İntiharımdan sonra olacak Aşağılamalara karşı onları korumak istedim."
"Ve son olarak bu Gün okuldan sonra eve giderken eski Nişanlım kendisine daha iyi bir Erkek bulmuştu...Bulduğu Erkekle yanı Ye Hu'yla yanıma geldiler. Ye Hu yanında birkaç öğrenci daha getirmişti bana konuşma fırsatı bile vermeden vurmaya başladılar...."
"Eski Nişanlım gülerek ve acıyarak bana bakıyordu bana bir tezek parçasıymışım gibi baktıktan sonra Öfkeme engel olamadım ve onu ayak bileğinden yakaladım bunu gören Ye Hu , Kadınına dokunduğum için bana sinirlenmişti belindeki Kılıcı çekerek hiç tereddüt etmeden kolumu dirseğimden kesti...Acı içinde bayıldıktan sonra kendimi burada buldum Ailem beni Amcamların yanına getirmişlerdi beni tedavi etmişlerdi ama uyandıktan sonra zor da olsa kalkmayı başardım."
"Aklımdan her zaman geçti...Acaba gerçekten Var olmasaydım sence de Ailem daha iyi bir durumda olabilir miydi benim yüzümden Aşağılandıktan sonra birçok Aile bizlerle olan ilişkilerini kesmişti bu yüzden eskisi kadar Zengin de değiliz...Her şey....Her şey benim suçumdu ama onlar beni sevmeye devam etmişlerdi beni bu hayata bağlayan tek şey onların sevgisiydi...."Klaus artık kendisini tutamamıştı hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı.
Klaus'un ağlamasını izlerken yavaşça ona sarılan Doraigu"Anlıyorum....Seni gerçekten iyi Anlıyorum gerçek bir Ailen olduğu için çok şanslısın."
"Ben şanslı olabilirim ama onlar değiller keşke benden daha iyi...Sakat olmayan bir Evlat a sahip olsalardı keşke."Dedi Klaus.
Klaus'u yavaşça sakinleştiren Doraigu ona seçim şansı sunmaya karar vermişti."Hikayen oldukça acıklıydı...Tamam sana yardım edeceğim ama bunun bir bedeli olacaktır buna hazır mısın ?"Diye sordu.
Yüzündeki yaşları silen Klaus"Sana verebilecek sadece Ruhum var onu alabilirsin yeter ki bana İntikam almam için Güç ver daha sonra ne zaman istersen seninim!"Dedi.
"Sana bir sorum var bu Dünyada da Şeytanlar var mı ?"Diye sordu Doraigu teyit etmesi gereken bir şey vardı.
Klaus anlamamış bir şekilde Doraigu'ya bakıp"İşte sen varsın ya...Duyduğum kadarıyla Şeytanlar , İnsanları köleleri haline getirip onlara az da olsa Güçlerini verebilirlermiş...Sende onlar gibi değil misin ?"Diye sordu.
Doiraigu bir anda yere oturdu bunun olmamasını ummuştu.Şeytanlar yani diğer isimleriyle İblisler ,Tanrısal varlıklardı İnsanları köleleri yapmaları için anlaşmaya ihtiyaçları yoktu.
"Hayır ben senin düşündüğün gibi bir Şeytan değilim...Doğrusu ben bir Ejderhayım. İnsanlarla uzun zaman önce görüşmeyi bırakmıştık demek tamamen bizleri unutmuştular."Diye söylendi Doraigu.
"O zaman sen gerçekte nesin ?"Diye sordu Klaus.
"Bunları konuşmayı bıraksak olmaz mı birazdan vereceğin Karara göre zaten ne olduğumu anlayacaksın."
"Şimdi...Klaus Grif ,İnsanlar'dan daha Üstün bir Varlık olma şansı tanıyorum sana Hikayen , Öfken ve Ailene olan sevgi paha biçilemez sana Gerçek bir İblis olma şansı tanıyorum...Eğer kabul edecek olursan İlk Yarı İblis Yarı İnsan olacaksın."
Klaus duydukları karşısında biraz şaşırmıştı Doraigu'nun gerçekte ne olduğunu bilmiyordu ama Güç kazanmak için her şeyi yapmaya hazırdı.
"Kabul ediyorum...."Doraigu , Klaus'un sözünü kesmişti."Ama unutma artık İnsan olmayacaksın...En azından bir kısmın ve Sana vereceğin Güç bir Cehennem Şövalyesinin Gücü olacak.İblisler arasında Cehennem Şövalyeleri sıra dışı bir besleneme alışkanlıkları vardır.Normal yolarla kendilerini asla doyuramazlar onların asıl ihtiyaçları Ruhlardır.Eğer kabul edecek olursan bundan sonra Ruhlara aç olacaksın ama seni temin ederim Kazanacağın Güç Muazzam olacak hiçbir İnsan veya bir Ordu ve bütün bir Evren toplansa bile sana tek bir çizik dahi atamayacaklar. Ailene ve sana bunları yapanlardan İntikam almak istediğini söyledin karar senindir Klaus Grif."
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..