Bölüm 110: Göğü Kaplayan İlahi Ağaç (2)

"S... Sen atamızı gördün mü?"

Li Qiye'nin sözlerini duyan Niu Fen şok oldu ve görüşü bulutlandı. Li Qiye'ye tamamen şaşkın haldeyken baktı ve ırkında On Sekiz Çözümü bilen sadece tek bir varlığın olduğunu hatırladı! Li Qiye de bunu bildiğine göre efsanelerdeki o varlığı görmüş olmalıydı!

"Bu önemli değil."

Li Qiye konuştu:  

"Elinden gelenin en iyisini yaptığın sürece bir gün tanrı olacaksın!"

"Genç Asil emrettiği sürece Niu Fen kesinlikle denizlerden geçip ateşlerde yürüyecek!"

Niu Fen dizlerinin üzerine çöküp saygılı davrandı.

Li Qiye başıyla onayladı ve konuştu:

"Şimdi iyi dinle, bir kez daha söylemek istemiyorum. Kavminin prestijini bir kenara atma."

Niu Fen maneviyatını topladı ve Li Qiye'nin sözlerini dikkatlice dinledi.

Yedinci Çözümü verdikten sonra Li Qiye gitmeye hazırlandı; burada daha fazla durmak istemiyordu. Ancak Li Qiye'nin şu anki gelişimi nedeniyle Gu Tieshou hala endişeliydi.

Gitmeden önce Ölümsüz İmparator Portresini ona verdi ve konuştu:

"Bunu da yanında götür, o seni koruyacaktır!"

Gu Tİeshou'nun bakış açısına göre, Li Qiye tarikat için çok önemliydi. Eğer ona bir şey olursa bu tarikat için büyük bir kayıp olacaktı ve bu olay onların dayanabilecekleri bir şey değildi.

Li Qiye kafasını salladı ve konuştu:

"Elder Gu, ben etrafı süslemek için koyulan bir vazo değilim. Bir gelişimcinin rüzgarlarla ve yağmurlarla karşılaşması normal. Yani yalnız gitmeye cüret ediyorsam doğal olarak kendime güvenim var."

"Bana göre İlahi Tanrı Tarikatı henüz pes etmedi. Dikkatli olmalısınız. Bu portre ile en azından onları bir iki kez katledebilirsiniz."

Li Qiye konuşmayı bitirdikten sonra tabloyu geri verdi.

Li Qiye'nin kararlılığını göre ELder Gu sessizce tabloyu kabul etti ve onu bir kez daha uyardı: "Dikkatli ol ve çok geçmeden dön."

"Rahat olun, Elder. Bu sefer gelişim yapmaya gidiyorum. En erken üç, en fazla bir sene sonra döneceğim."

Li Qiye konuştu.

Ardından Li Shuangyan Gu Tirshou ve Niu Fen birbiri ardına ona veda etmeye geldi. Sessiz olan Tu Bu Yu bile gelmişti. Kendini Li Qiye'nin uşağı ilan eden Nan Huairen ise Li Qiye'nin onu yanında götürmeyeceğini bildiğinden gelmemişti.

Li Qiye sessiz Tu BU Yu'ya baktı ve konuştu:

"Patriğin yolunu takip etmek istiyorsun. Açık söylemek gerekirse bunu yapamazsın. Sen çok geç başladın. Üstelik Patriğin cehennemvari eğitimi ve şansına da sahip değilsin. Ancak Savaş Tanrısı Kılavuzunu çalışıyorsun ve gelecekte Erdemli Örnek olacaksın. Ve sıradan bir Erdemli Örnek de değil, aşırı güçlü bir saldırı gücüne sahip bir Erdemli Örnek olacaksın. Hiçbir Erdemli Örnek bu noktada seninle kıyaslanamayacak."

Savaş Tanrısı Kılavuzu aşırı akıl almaz bir antik erdem kanunu idi. Onun kutsal bir kitabe olduğu bile düşünülebilirdi.

O yıl bu erdem kanununu Ölümsüz İmparator Min Ren'e öğretmişti ve o da en sonunda yenilmez bir Ölümsüz İmparator haline gelmişti.

"Kılavuzluğun için teşekkürler Büyük Kardeş. Bu andan itibaren bu küçük kardeş bu erdem kanununa odaklanacak."

Tu Bu Yu eğildi ve gülümsedi.

Tu Bu Yu her zaman kendine küçük kardeş diyordu ve bu da diğerlerinin garip hissetmesine neden oluyordu. O Gu Tİeshou'dan bile yaşı olabilirdi ama li Qiye'nin karşısında kendine küçük kardeş diyordu.

Uzun Ömür Kanunları, Kader Kanunları ve Teknik Formları... bunlar gelişimcilerin üç tip erdem kanunlarıydı. Bir Teknik FOrmu büyük ölçüde saf saldırı ve savunma dao yöntemlerini ifade ediyordu. Daha açık olmak gerekilirse, savaşta kullanılan tekniklerdi.

Gerçekte birçok Kader Kanunu da saldırı ve savunma tekniklerine sahiplerdi ama tüm erdem kanunları dao temeli oluşturmak için kullanılmıyordu.

Bir Teknik FOrmu ile Kader Kanunu arasındaki en büyük fark Teknik Formunun Gerçek Kader arıtmak için kullanılamaması ve sadece savaş tekniği olmasıydı.

En sonunda Li Qiye diğerlerine veda etti ve güvenli kutsal bölgeden çıktı.

Li Qiye batıya doğru yöneldi. Gitmek için kendi nedeni vardı. Dışarıdayken hem gelişim yapacak hem de bazı kişisel meseleleri ile ilgilenmek istiyordu.

Li Qiye kendi yeteneklerini bilemek istiyordu ama diğer insanların yanında olmasını istemiyordu. İlk  olarak, başkalarının onun 'Cehennemi Bastıran Ölümsüz Fiziğinin' gerçek potansiyelini görmesini istemiyordu! İkinci olarak da başkalarına gösterilmemesi gereken bazı gizli kozları vardı.

"Rawrrr~~"

Ancak Li Qiye kutsal bölgeden daha yeni çıkmışken bir İlahi Canavar ile karşılaştı. Burası Çin Tarçını Nilüfer Ağacından çok uzak olmasa da yakınlarda birkaç İlahi Canavar bulunuyordu. Ancak tabii ki milyon yıllık ilahi canavarlar buraya gelmeye cüret edemiyorlardı.

O anda bu İlahi Canavar Li Qiye'nin yolunu kapadı. O gergedana benziyordu ancak üç kat daha büyüktü ve boynuzu kılıç kadar keskindi.

Sıcak hava üflüyordu ve bu havanın sıcaklığını arttırıyordu. Eğer birisi bunun hedefi olursa basit bir yaralanma ile kurtulamazdı.

"Bir Kılıç Gergedanı."

Bu İlahi Canavarı gören Li Qiye ilgisizce konuştu:

"Sadece bin yıllık bir ilahi canavarsın ancak yine de dışarı çıkmaya cüret ediyorsun. Akıllı ol ve kenara çekil aksi halde seni öldürür ve canavar kemikleri ile dao kemiklerini alırım."

"Boom, boom, booom~~"

Ancak bin yıllık Kılıç Gergedanı kalın bacakları ile arkasındaki zemini kazdı. Birkaç adım geriye çekildi ve taarruz etmeye hazırlandı.

"Benimle saf darbe gücünde çarpışmak mı istiyorsun?"

Kılıç Gergedanının geri çekilmediğini gören Li Qiye gülümsedi ve ilerledi.

“Bang–”

Biraz geri çekildikten sonra Kılıç Gergedanı ileri hareketlendi ve aşırı hız ve güçle birlikte ilerlerken bu etkisi küçük bir tepeyi parçalayabilecek boyuttaydı.

Kılıç Gergedanı ağır bir gergedan türüydü ve gücü ile hızı da aşırı yüksekti. Saldırı şekli oldukça basit ve doğrudandı. Birisi saldırı menziline girdiğinde boynuzu onun bedenine giriyor ve avını et yığını haline getiriyordu.

Kılıç Gergedanının etki kuvveti harikaydı ama Li Qiye çok daha korkutucuydu. Ayağını yere vurduğunda yer anında sarsıldı. Cehennnemi Bastıran Ölümsüz Fiziğinin basit etkinleştirilmesi bile milyonlarca jin ediyordu.

(Ç.N: 1 Kg= 2 Jin)

“Bang–”

En sonunda Li Qiye ve Kılıç Gergedanı çarpıştı. Kılıç Gergedanının bedeni anında uçurulurken kan ağır bir yağmur gibi sıçradı. Bu darbenin altındaki Kılıç Gergedanı daha şans bile bulamadan tüm bedeni kırıldı.

En sonunda yere düştü ve zemin kırmızıya boyanırken hareket edemedi.

Bin yıllık Kılıç Gergedanı Li Qiye gibi Yun Fiziğinde olan birinin durdurabileceği bir şey değildi. İçsel Ömür seviyesindeki biri bile bunu yapamazdı. Ancak ne yazık ki o Li Qiye ile karşılaşmıştı.

"Benimle bedenleri mi kıyaslamak istiyorsun?"

Li Qiye yakınlaştı ve gülümsedi. Bu etki Li Qiye için bahsetmeye bile layık değildi.

Cehennemi Bastıran Tanrısal Fiziğin cehennemin kendisini bile bastırdığı söylenirdi. Ölümsüzler ve şeytanlar bile ondan kaçınamazdı. Onun on iki Ölümsüz Fizikten biri olma niteliğini vardı ve bu bile ne kadar korkutucu olduğunun anlaşılması için yeterliydi.

Li Qiye'nin Ölümsüz Fiziği tamamlanmamış olsa da o bu dünyadaki üstün bir ölümsüz fiziğini çalışıyordu. Bunun gücü hayal edilebilirdi.

Li Qiye canavarın bedenini açtı ve canavar iliğini ve kemiklerini aldı.

Bir gelişimci için İlahi Canavarlar korkutucu olsalar da aynı zamanda nadir ve değerlilerdi. İlikleri Fizik Macunları arıtmak için kullanılıyordu ve dao kemiklerinden bahsetmeye bile gerek yoktu. Kusursuz dao kemikleri Hayat Hazinesi oluşturmak için kullanılabilirdi ve bu Hayat Hazineleri de İlahi Canavarların güçlerini taşıyabilirdi.

Örneğin Kılıç Gergedanının dao kemikleri bir hazineye dönüştürüldüğünde Kılıç Gergedanı gücünü taşıyacaktı.

İliği ve dao kemiklerini topladıktan sonra Li Qiye yoluna devam etti. Ancak daha çok uzaklaşamadan birçok İlahi Canavar tarafından sarıldı. Batıya doğru uzaklaşırken çevrede gittikçe daha fazla İlahi Canavar toplanıyordu.

Yeryüzü Kurtları sürü halinde dolaşan İlahi Canavarlardı. Onlar acımasız ve agresifti. Kurt hükümdarı öldürülmediği sürece savaş ilerledikçe daha kana susamış hale gelirlerdi.

Sesler artıyordu ve giderek daha fazla Yeryüzü Kurdu ortaya çıkıp Li Qiye'yi çevreliyordu.

"Üç yüz yıllık İlahi Canavarlar, enerji harcamam değmez. İşe yaramaz şeyler, sizin canavar ilikleriniz ve dao kemiklerinizi almamı mı istiyorsunuz?"

Kurtar tarafından çevrelenen Li Qiye sakince konuştu.

"Rawrrrrrrr~~" Li Qiye'ye beş yüz yıllık bir yeryüzü Kurdu uluyarak cevap verdi. Bir anda harekete geçerek Li Qiye'nin boynunu ısırmaya çalıştı.

Bu kurtlar basit bir sürüden fazlasıydı. Pençeleri kılıç gibiydi, dişleri süvari kılıçlarını andırıyordu ve gür kürkü son derece zor hasar alıyordu.

"Pooof!!"

Li Qiye bakış atmaya bile tenezzül etmedi. Görünmez Çift Bıçağı ortaya çıktı ve her bir savuruşunda anında Yeryüzü Kurtlarının boğazlarını kesti. Kan pınar gibi akıyordu. Daha haykırma sesleri bile bulamadan bu bıçak acımasızca canlarını alıyordu.

Li Qiye milyonlarca yıllık deneyime sahipken görmediği hiç İlahi Canavar ve Uzun Ömür Ruhu yoktu. Onların güçleri ve zayıflıklarından haberdardı.

"Rawr..." Taze kan kokusu alan Yeryüzü Kurtları öfkelendi ve grup halinde Li Qiye'ye ilerledi.

"Pekala, sizi hızımı geliştirmek için kullanacağım."

Li Qiye kükredi ve Kader Sarayı ortaya çıktı. Kun Peng yukarı atladı. O anda Li Qiye uzun bir gölgeye dönüşerek inanılmaz bir hızla kurtların arasında harekete başladı.

Altı varyasyon içindeki Gökyüzü Dönüşümü ile aşırı hızlı bir şekilde hareket etti. Hızı gerçek bir Kun Peng kadar hızlıydı.

Ancak bu dünyadaki en hızlı şey kesinlikle Kun Peng değildi, en hızlı şey on iki Ölümsüz Fiziğinden biri olan Yükselen Ölümsüz Fiziği idi. Onun hızı hız alemini aşmıştı ve hız limitinin altında Kun Peng'in Gökyüzü Dönüşümü ile birlikte bir numara olduğu söylenilirdi.

"Roof~" Her bir bıçak bir ölü kurt anlamına geliyordu. Gökyüzü Dönüşümünün altında Li Qiye'nin hareketleri hafifçe gizemliydi ve kurtlar ona ayak uyduramıyorlardı.

Ancak kan kokusu havaya işledikçe giderek daha fazla Yeryüzü Kurdu geliyordu. Onlardan binlerce vardı.

--------ÇEVİRMEN NOTU---------

Li Qiye neler yapacak? Daha güçlü canavarlar gelecek mi? Gizli kozlar neler? Merak mı ediyorsunuz? O zaman... Bekleyin, okuyun ve öğrenin ????