Bölüm 193: Aslan Hükümdar Ba Xian (1)

Salyangozun üzerinde çılgınca kaçarlarken Shuangyan irdeledi: “Wu Klanının Öncülünün fark edip bizi takip edeceğini nasıl biliyorsun? Dünya Ölümsüzü olarak Hazine Lordları gibi kolaylıkla ortaya çıkmayan biri değil mi?”

“Benim yöntemim onun yargılama yeteneğine zarar veriyor.” Li Qiye devam etti: “Bizim atamızı onurlandırmamızın mükemmel olduğu söylenebilir, yani Wu Klanının öncüsü bizim sahtekâr olduğumuzu anlayamaz. Ancak kaçarken aniden bir aslan kaçışı sergiledim. Eğer bunu gördüyse şüphelenecektir. Bizim Zalimane Ölümsüz Aslan Hükümdar'ın defin bölgesine doğru kaçtığımızı gördüğünde kesinlikle bizim Hükümdar ile yakın ilişkili olduğumuzu düşünecektir!”

“Wu Öncülü kesinlikle Gökte Hareket Eden Sekiz Muhafız Mızrağı tekniğini kaybedemez. Ancak eğer geri adım atıp yenilgisini kabullenebilse bile bizim Hükümdar ile ilgimiz olduğunu tahmin ettiğinde kesinlikle kızgınlığını yutamaz.” Li Qiye devam etti: “Wu Öncülü ile Hükümdar aynı nesildendi. Daha önemlisi ikisi baş düşmanlardı ve hayatları boyunca birbirleri ile savaşmışlardı! Hükümdarın onun tekniğini çalmak için bizi gönderdiğine inandığında kesinlikle çıldırıp bizim peşimizden gelecek.”

Li Qiye'nin dediklerini duyanların bedenleri terle doldu. Bu ateşle oynamak değil miydi?

“Peki ya Su Xiu Klanı? Yaşlı Simyacı Su Xiu da Su Xiu Klanından mı?” Baojiao merakla sordu.

“Bu konuda haklısın. Su Xiu Klanından bahsettiğimizde bu onu kızdırmak için bir teknikten ibaretti. Wu Klanının Kutsal Atası öncülü ile kıyaslanamazdı. Kutsal Atanın kalbini bir iki cümle ile kandırması kolay olsa da Öncül farklı. Su Xiu Klanı ile Kutsal Wu Klanı baş düşman. Daha açık olmak gerekirse onlar cennetin ayarladığı eşler. Kutsal Wu Klanı kurulmadan önce Su Xiu Klanı zaten bir simya klanıydı. Wu Öncülü gençken Su Xiu Klanından bir kadın ile evlenmek istedi. Ancak ne yazık ki o kadın ile evlenemedi. Bu nedenle bu kini kalbinde her zaman tuttu ve bu nedenle de Kutsal Wu Klanını Su Xiu Klanının tam karşısındaki Batı Nehrine kurdu.”

O noktada Li Qiye kahkaha atmadan edemedi ve ekledi: “Wu Atası hayattayken her zaman Su Xiu Klanına düşmandı ve bu meseleyi unutamadı. Ancak daha sonraları Su Xiu Klanı ve Wu Klanı nesiller boyunca akraba oldular.”

“Yani basitçe söylemek gerekirse Wu Atasını kışkırtıp Gökte Hareket Eden Sekiz Süvari Mızrağını çıkarmak için diğer şeyler yetersiz olsa da Su Xiu Klanını kullanarak onu kızdırmak tamamen farklı bir mesele. Bu hayatı boyunca taşıdığı bir düşmanlık ve onun vazgeçemediği bir şey.” Li Qiye ekledi: “Su Xiu Klanının Wu Klanına zorbalık yatığını duyduğunda kızgınlığını yutamayacağına emindim.”

Shuangyan'ın grubu için Dünya Ölümsüzlerini kandırmak ateşle oynamak gibiydi. Ancak Li Qiye oldukça sakin ve rahattı, sanki sakince gezintiye çıkmıştı.

“Genç Asil Wu Klanının, Zalimane Ölümsüz Aslan Hükümdar ile birlikte burada gömülü olduğunu nereden biliyor?” Shi Gandang merakına engel olamadı ve sordu.

Wu Klanının atalarının bir Ejder Damarının sonunda gömülü olduğu gelecek nesildekilerin bildiği bir şey olmasa da Li Qiye burayı avucunun içi gibi biliyordu. Bu fazlasıyla akıl almaz bir şeydi.

Ancak bu soruyu sorduktan sonra Shi Gandang sözlerinin gereksiz olduğunu hissetti, böyle bir şey ilk kez olmuyordu ve bir nedene de ihtiyacı yoktu.

Bu soru karşısında Li Qİye sadece gülümsedi ve Shi Gandang'a bir cevap vermedi.

Nasıl olur da buraları bilmezdi? Nesillerdir buraya sürekli gelirdi. Aslında böyle bir şeyi ilk kez yapmıyordu. Ancak Kara Karga olduğu zamanlarda insanların önünde doğrudan ortaya çıkmıyordu.

Salyangoza binerlerken hızlıca birkaç Ejder Damarını geçtiler. Niu Fen’in hızı oldukça fazlaydı ve Li Qiye diğerlerini vahşiliğin tepesine getirdi.

Bu vahşilik tamamen ıssızdı. Bu yerde yüksek dağlar yoktu; sadece küçük tepeler vardı ve oldukça önemsenmeyecek bir yer gibi duruyordu.

Li Qiye sanki eskiden bu yerde bir saray varmış gibi duran kırık duvarlı melankolik bir yerde dururken çevreye kırık tuğlalar saçılıyordu.

Li Qiye, Shuangyan'ın İmparatorun Tuğlalı Koltuğunu kaldırmasını sağlarken kendi de iki eli ile Sekiz Muhafız Mızrağını kaldırıp yüksek sesle konuştu: “Kutsal Wu Klanının 637. Neslinin üyeleri. Savaş Tanrısının emriyle İlahi Issız Bölge Lordunu ziyarete geldik!”

“Bang bang bang!” O anda yer sarsıldı ve aniden antik bir saray yerden yükseldi. İki görkemli aslan önde otururken bu saray aşırı canlı ve baskıcı gibi görünüyordu.

Li Qiye, Shuangyan'a baktı ve ardından herkesi içeri götürdü. Burası aşırı geniş olsa da içeride kimse yoktu.

Sarayın ortasında üzerinde ilahi aslan işlemeleri olan antik bir hazine tabutu vardı. Her an sıçrayabilecek bir görünüşe sahipti.

“Neden Yaşlı İblis Wu buraya yaşayanları gönderdi?” En sonunda antik hazine tabutundan dermansız bir ses geldi. Bu ses uyanmış bir Aslan Hükümdar gibi kahramancaydı.

Li Qiye tekniği kaldırırken Shuangyan da İmparatorun varlığını kaldırdı ve ardından sesini de yükseltti: “Biz Wu Klanının üyeleri, atamızın emri altında İlahi Issız Bölge Lordu, büyük ata Ba Xian'ı selamlamak için buradayız!”

“Hmph, eğer söyleyecek bir şeyiniz varsa uzatmadan söyleyin! Eğer küçüklere zorbalık yapmaktan hoşlanmıyor olmasaydım siz Yaşlı İblis Wu'nun soyundan geliyorsunuz diye çoktan sizi ezerek öldürmüştüm!” Antik tabuttan ezici bir ses geldi.

O noktada herkesin kalbi hızlandı. Aslan Hükümdar ile Wu Öncülünün baş düşman olduğunu biliyorlardı.

“Yeraltı Dünyası Nehri ortaya çıktı ve Yeraltı Dünyası Tekneleri geliyor!” Li Qiye ciddi bir tonda konuştu: “Ejderha mağarasında milyonlarca yıl gömülü olmak sadece üç buçuk sene içindi ve yeniden doğuş şansı da umutsuz! Atamız başka bir nesilde daha yaşamak istediği için Yer Altı Dünyası Teknesine tırmanmak istiyor!”

O anda Li Qiye bir anlığına duraksadı ve ardından devam etti: “Atam, Ata Ba Xian'ın İlahi Süvari Mızrağının yenilmez olduğuna inanıyor. Eğer Ata Ba Xian ile birlikte çalışabilirse bu yerin ve göğün birleşimi gibi olacak. Birlikteliğiniz kesinlikle yenilmez olacak, bu nedenle atam bu küçüğün buraya Gökte Hareket Eden Sekiz Süvari Mızrağını getirmesini ve Ata ile bir ittifak oluşturmamı emretti!”

“Haha, hek hek, yani Yaşlı Adam Wu sonunda yenilgisini kabul etti.” O anda antik tabutun içinden yüksek sesli bir kahkaha geldi ve Asla Hükümdar Ba Xian konuştu: “Haha, güzel, güzel! Yaşlı adam tüm bu zaman boyunca inatçıydı... En sonunda bana yenildiğini kabul etti, hahahaha!”

Kahkahaları yankılanırken diğerleri ürperdi. Bu kahkahalar en sonunda durdu ve antik tabutta sessizleşti.

“Atam bu küçüğe Gökte Hareket Eden Sekiz Süvari Mızrağını buraya getirerek Ata ile bir anlaşma yapmamı emretti. Atam, Atanının mızrak tekniği ile onu takas etmek istiyor. İki eşya güven sembolü olacak. Bu birliktelik sona erdiğinde iki taraf da kendi eşyalarını geri alacak!” Konuştuktan sonra Li Qiye Sekiz Muhafız Mızrağı tekniğini kaldırdı.

Shuangyan da İmparatorun Tuğlalı Koltuğunu kendi kimliklerini onaylatmak adına kaldırdı

“Haha, hek, Yaşlı Wu kendi Sekiz Süvari Mızrağını bile çıkarmış, o yaşlı adam ona her zaman kendi bebeği gibi davranmıyor muydu?” Aslan Hükümdar Ba Xian soğukça güldü ve konuştu.

O noktada diğerleri ağır nefes almaya bile cüret edemiyorlardı. Bu çok tehlikeli bir şeydi. Tek bir yanlış adımda iki hazine de gidecekti ve hayatlarını da kaybedebilecek bir duruma gireceklerdi.

 Li Qiye panik yapmadı ve konuştu: “Atam için Gökte Hareket Eden Sekiz Süvari Mızrağı gerçekten paha biçilemez bir hazine. Benim Wu Klanım için bu hazine özel bir aile yadigârı! Ancak eğer atamın bir nesil daha yaşaması için kullanılması mümkünse bu bedel bile buna layık olur. Üstelik bu sadece bir güven sembolü. Ata Ba Xian bir nesilde dokuz dünyayı süpürdü. Hayatınız gururlu kahramanlıklarla doluyken nasıl olur da bizim hazinemizi arzulayabilirsiniz? Atam ve Ata düşman olsa da atam her zaman sizin karakterinizi övmüştür ve Atanın sözlerinden asla dönmeyeceğine güvenmiştir!”

“Haha, iyi dedin evlat, Yaşlı Wu'nun seni buraya göndermesine şaşmamalı.” Aslan Hükümdar Ba Xian'ın kahkahası antik tabuttan geldi ve ardından devam etti: “Evlat, senin ağzın nilüfer çiçekleri gibi açıp ilahi çiçekler gibi kokuyor!”

“Bu küçük abartmadan gerçekleri konuşuyor.” Li Qiye saygıyla kafasını eğdi ve bekledi.

Antik tabut sessizleşirken diğerleri de gerginleşti. Eğer Li Qiye doğru tahmin ettiyse Wu Öncülü neredeyse buraya gelmek üzere olmalıydı. Onlar arasında sadece Li Qiye sakin kalabiliyordu.

“Zha~Zhaa~zhaaaé” Antik tabut sonunda açıldı. Tıpkı diğer Hazine Lordları ve Dünya Ölümsüzleri gibi gözleri kapalı biri dışarı çıktı.

Bu yaşlı adam dışarı çıktıktan sonra herkes şaşırdı. Bu yaşlı adamın Aslan Hükümdar Ba Xian olarak adlandırılmasına şaşmamalıydı. Altın saçları vardı ve canavarlar kralı gibi ezici bir aura yayıyordu!

“Clank!” Shuagyan ve diğerleri kendilerine gelmeden önce kılıfındaki bir hazine olan süvari mızrağı Li Qiye'nin önüne düştü.

“Yaşlı Wu'nun teklifi ile biraz ilgileniyorum.” Aslan Hükümdar konuşmaya başladı ve ardından ellerini ileri uzattı. “Gökte Hareket Eden Sekiz Muhafız Mızrağını buraya getir!”

Ancak Li Qiye cevaplamadı ve bir adım geri çekildi.

“Ne oldu, fikrini mi değiştirdin evlat?” Aslan Hükümdarın gözleri kapalı olmasına rağmen Li Qiye'ye yoğun bir şekilde bakıyor gibiydi.

Li Qiye gergince dudaklarını yaladı ve ardından dikkatli ve saygılı bir şekilde konuştu: “Saygıdeğer Ata, bu küçük daha önce ilahi mızrağı görmedi... Bu... Bu mesele çok önemli... Bu küçük ilk olarak ilahi mızrağa bakmak istiyor!”

Li Qiye'nin titizliği saygısız değildi ve rolüne oldukça uygundu, hatta kusursuz olarak adlandırılabilirdi. Diğerlerinin ondan şüphe etmesi zordu.

“Hmph, al ve bak bakalım.” Aslan Hükümdar soğukça karşılık verdi.

Li Qiye tekniği aldı ve bir anda bir kez daha başını eğip konuştu: “Bu küçüğü mazur görün.” Ardından ilahi mızrağı saygılı şekilde tutarken dikkatlice ona baktı.

Li Qiye’nin bu mızrağın sahte olup olmadığını kontrol etmek yerine daha çok zaman kazanıyor olduğunu söylemek daha doğru olurdu. Li Qiye ona bakarken aslında zihninde Wu Öncülünün geliş zamanını hesaplıyordu.

*------------ÇEVİRMEN NOTU---------------

Li Qiye neden bekliyor? Mızrak ile ne yapacak? Wu Öncülü ne zaman gelecek? Geldiğinde ne olacak? Merak mı ediyorsunuz? O zaman... Bekleyin, okuyun ve öğrenin :d