Bölüm 233: Sayısız Yıldız Suyu (1)

avatar
8879 23

Emperor’s Domination - Bölüm 233: Sayısız Yıldız Suyu (1)


 

Bölüm 233: Sayısız Yıldız Suyu (1)

 

Li Qiye bu rünik şerit işlemeler hakkında uzun süre gözlem yapıp düşündü. Bu şekiller aşırı nadirdi ama daha önce bir yerde onları görmüştü ve o yer Antik Ceset Defin Bölgesi idi!

 

Kara Karga iken defin bölgesinin en derin kısımlarına birden fazla kez girmişti. Bu konuda bilgili olduğu söylenebilirdi ama bu taş tableti defin bölgesinin en derin bölgesi ile ilişkilendiremiyordu.

 

Nehrin ortaya çıktığı o gece Shuangyan ve Baojiao'nun arasındaki konuşma Li Qiye'nin zihninde birkaç ışık yaktı. O anda gözüpek bir sonuca vardı; bu taş tablet onun bile daha önce gitmediği efsanevi bir yer ile ilgiliydi. Zamanın başlangıcından beri oraya kimsenin gitmediği bile söylenebilirdi!

 

Yeraltı Dünyası Nehrinin ortaya çıkışı yeniden doğuşu işaret ediyordu. Birçok kişi bu sözü Ölümsüz İmparator Dünyasında duymuştu ve buna aşinalardı. Bu teknelerin gelişi ile yeniden doğuşun mümkün olduğu gerçeğine değiniyordu.

 

Ancak bunun tamamlanmış hali olmadığını çok az kişi biliyordu. Aslında tamamlanmış versiyonu şu şekildeydi: Yeraltı Dünyası ortaya çıkar, yeniden doğuş başlar; cennetin yolu gözükür; ilahi taş ön ayak olur. İlahi tabuta girerek sonsuz yaşam elde edilir. Uyanmış ceset toprakları, sonsuzluk getirir."

(Ç.N: Yazar burada daha fazla hayal gücünü teşvik etmek için çinceyi böyle bırakmış. Daha açık bir çeviri yapıp üzeirne kişisel bilgiyi de eklersek şöyle bir şey çıkıyor ama bu %100 tutuyor demek değil: Yeraltı Dünyasının ortaya çıkışı yeniden doğuşun gelişini işaret eder.; cennetin yolunun girişine ilahi taş yol gösterir. Sonsuzluğu elde etmek için ilahi tabuta girin; cennetin kutsamasını elde etmek için ceset toprağında uyanın. Daha anlaşılır olması için hem benim kattığımı hem de yazarın bıraktığını kullanacağım.)

 

Bu asıl tam versiyondu! Ancak bu tam versiyonun ne zaman ortaya çıktığını kimse bimiyordu.

 

Ancak Li Qiye bu sözlerin gizemli Efsanevi Çağa kadar uzandığını biliyordu! Aslında Issız Çağ, Issız Genişleme Çağı ve hatta İmparatorların Çağında birçok kişi bu cümleyi anlamaya çalışmıştı ancak sadece ilk yarısını anlamışlardı ve bu da ' Yeraltı Dünyasının ortaya çıkışı yeniden doğuşun gelişini işaret eder.'di. Her nesilde ortaya çıkan tekneler yeniden doğuş şansı veriyordu.

 

Ancak sonraki yarısı... cennetin yolunun girişine ilahi taş yol gösterir. Sonsuzluğu elde etmek için ilahi tabuta girin; cennetin kutsamasını elde etmek için ceset toprağında uyanın.... Bu hâlâ daha önce görülmemiş bir gizemdi.

 

Kimse cennetin yolunu görmemiş veya ilahi taş denilen bir şey ile karşılaşmamıştı tabii ilahi tabuttan da habersizdi. Ebediliği elde edip ceset toprağında kutsanmak ise sadece uhrevi söylentilerdi!

 

Li Qiye belki de teknelerin sadece ömrü uzatmadığını düşünmüştü. Asıl önemli olan birinin ilahi taşa sahip olup olmadığıydı. Bu nednele Li Qiye akıl almaz bir şey düşünmüştü. Eğer birisi ilahi taşa sahipken tekneye binerse ne olurdu?

 

Bu gözüpek düşünce nedeniyle Li Qiye tekneye binmek gibi çılgınca bir plan yaptı! Aslında elindeki taş tabletin ilahi taş olduğuna emin değildi bu yolculuğunun onu cennnetin yoluna götürüp götümeyeceğini de bilmiyordu! Ancak riske girmeyi seçmişti. Tabletteki runik işlemeleri anladığı kadarıyla bu tablet kesinlikle defin bölgesi ile ilişkiliydi. Tek emin olduğu şey buydu!

 

Hatırlanamayan çağlarda tüm dünyalardaki ilkel insanlar tarafından gömülen ve ağıt yakılan o ilahi tabutun içinde ne olduğunu görmek istiyordu.

 

Cennetin kutsadığı ebediyetin ne olduğunu bilmek istiyordu! Aslında bu milyonlara yıllık gizemi her zaman çözmek istemişti.

 

Tekne sanki sonsuzluğa gidiyor gibi sessizdi. Sanki zaman durmştu ve boşluk hariç bir şey yoktu!

 

"Bebeğimin bu sefer başarılı olacağını umuyorum. Aksi halde babacığın cehennemdeki o iğrenç şeyler ile karşılaşmak zorunda kalacak. Henüz ölmek istemiyorum!" Li Qiye nazikçe taş tableti okşarken mırıldandı.

 

Tekne nehirde sessizce ilerliyordu. Ne yer ne gök vardı, sadece hiçlik oradaydı.

 

Dünya her zaman teknelerin defin bölgesinin en derin ksımlarına gittiğini düşünmüştü. Ancak kimse nehrin nereye aktığını bilmediği için bu hep bir gizem olarak kalmıştı. Defin bölgesinin en derin konumuna gitmek isteyen bir Ölümsüz İmparator bile olmuştu ancak bunlar boşunaydı.

 

Bilinmeyen bir süre tekneden oturan Li Qiye gelişim yapıyordu. Kanunlarını yönlendirirken Yaşam Çarkı döndü ve akan kan enerjisi ile bir damla Uzun Ömür Kanı arıttı.

 

Gidiş yeri bilinmez olsa da Li Qiye sakin kalıyordu.

 

En sonunda tekne bir harekette bulundu. Li Qiye'nin elindeki taş tablet yavaşça parladı ve runik hatlar daha da netleşti. Canlılık ile parlarken yavaşça nehir kolları veya kan damarları gibi hareketlendi.

 

Taş tabletin üzerindeki runik işlemeler etkinleştiğinde kapkara olan tekne de tepki verdi. Runik işlemeler ortaya çıkardı ve parladı. Teknedeki işlemeleri ile tablettekiler aynıydı.

 

Tekne daha önceden böyle bir hatta sahip değildi ama o anda tekne bu runik işlemelerdeki gizemli gücün doğumunu hissediyor ve bunu kabulleniyor gibiydi.

 

O anda tekne gizemli bir güç tarafından yönlendirildi ve içerideki Li Qiye yönünün değiştiğini açıkça issetti.

 

Sakinliğin içindeki teknede kimse nereye gittiğini söyleyemezdi. Li Qiye yönün değiştiğini anlasa da nereye gittiğini bilmiyordu.

 

"Görünüşe göre bu seferki kumarı kazandım." Li Qİye teknenin yönünün değiştiğini hissettitkten sonra mutluca mırıldandı.

 

Taş tablet ve teknedeki runik dış hatlar giderek parlarken yeni yolda ilerlemeye devam etti. En sonunda işlemelerden göz alıcı bir ışık yayıldı ve bir araya gelerek onu yerin ve göğün yazılı anlaşmasına dönüştürdü. Li Qiye bu dünyevi anlaşmaya baktı ama içeriğini hemen anlayamadı.

 

Li Qiye evrensel anlaşmalar konusunda herkesten daha bilgiliydi. Antik Ming'in efsanelerdeki parçaları veya gizemli Efsanevi Çağdan gelen dillerin hepsini görmüştü. Dünyanın daha önce duymadığı şeyleri bile görmüştü ama önündeki dünyevi anlaşma daha önce gördüğü her şeyden tamamen farklıydı. Bu onun algısının dışındaydı ve bu kağıt parçası geçmişinde gördüğü efsanevi dillerden çok daha yabancıydı!

 

Her ne kadar gözleri önündeki bu şeyi anlayamasa da onu zihnne kazıdı.

 

Uzun süre ilerleyen tekne en sonunda yavaşlayarak durdu. Heyecanlı Li Qiye sonunda geldiğini anladı. O anda göleri daraldı ve onurlu bir ifade takındı. Kimse teknenin son durağını bilmediğinden dışarıda nasıl ibr şeyin olduğunu da bilen yoktu.

 

Derin bir nefes alan Li Qiye taş tableti taşırken savaş atını sürdü ve tekneden yavaşça çıktı.

 

Önündeki manzaraya şahit olduğunda onun gibi sayısız zorluk çeken Ölümsüz İmparatorların Dao Efendisi olarak anılan ve mistik bir efsane olan o bile şok olmadan edemedi!

 

Önünde dağlar veya nehirler yoktu ve hatta dünyanın hiçbir yerine benzeyen bir şey yoktu. Bu sadece boş ve sonsuz bir boşluktu, en ufak bir yaşam formu bulnmuyordu. Ot sapları şöyle dursun en ufak yaşam özünden bile yoksun bir yerdi.

 

Önünde göklere doğru uzanan bir yol vardı; bu sanki nazik olsa da uhrevi bir ışık yayan parlak çakıllardan yapılmış gibiydi! Bu yol sonsuz gibi dururken bilinmeyen bir yere doğru ilerliyordu.

 

Döndü ve teknenin artık nehirde ilerlemediğini gördü bunun yerine bilinmeyen bir kaynaktan göz alıcı bir yıldız nehrinde duruyordu.

 

"Tıpkı beklediğim gibi." Li Qiye bu manzaraya şaşkınca bakarken mırıldandı. Bu yere zamanın başından beri gelen ilk kişi olduğu için çok heyecanlıydı.

 

"Yeraltı Dünyasının ortaya çıkışı yeniden doğuşun gelişini işaret eder.; cennetin yolunun girişine ilahi taş yol gösterir. Sonsuzluğu elde etmek için ilahi tabuta girin; cennetin kutsamasını elde etmek için ceset toprağında uyanın!"

 

Yeraltı Dünyası ortaya çıkar, yeniden doğuş başlar; cennetin yolu gözükür; ilahi taş ön ayak olur. İlahi tabuta girerek sonsuz yaşam elde edilir. Uyanmış ceset toprakları, sonsuzluk getirir.

(Ç.N: Bunu pekiştirmek için çin versiyonunu da kullandım.)

 

Bu tamamen efsanevi bir sözdü! Yıllar boyunca Ölümsüz İmparatorlar dahil birçok kişi sadece cennetin yolunun tepesine tırmandıklarında ilahi taşı görebileceklerini düşünmüştü. Ancak gerçek bundan çok daha farklıydı! İlahi taş defin bölgesinde değildi ve cennetin yolunun sonunda da değildi. İlahi taş her zaman ölümlü dünyada gizlenmiş haldeydi.

 

Li Qiye'nin elindeki taş tablet çok yüksek ihtimalle ilahi taştı. Sadece bu tablet ile tekne bu cennetin yoluna ulaşabilirdi.

 

Birçok kişi çağlar boyunca cennetin yolunu bulmayı denemişti ve buna Ölümsüz İmparatorlar ve hatta Li Qiye de dahildi! Ancak görünüşe göre cennetin yolu defin bölgesinin içinde değildi, ilahi taş da aynı şekilde orada değildi.

 

Li Qİye derin nefes aldı ve ardından arabasını cennetin yoluna doğru sürdü. Tekneden çıktığı an o tahta parçasına dönüştü ve rüzgarda dağıldı. Bu da LiQiye'nin teknesiz dönemeyeceği bir yolda olduğu anlamına geliyordu!

**********ÇEVİRMEN NOTU**********

Li Qiye NELER yapacak? Li Qiye ne bulacak? Yolun sonu nereye çıkıyor? Cennet yukarıda mı? Merak mı ediyorsunuz? O zaman... Bekleyin, okuyun ve öğrenin :D

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr