Bölüm 334: Alem Tanrısı

avatar
7696 20

Emperor’s Domination - Bölüm 334: Alem Tanrısı


 

Bölüm 334: Alem Tanrısı

 

Li Qiye derin bir nefes aldı. Li Qiye buranın aslında böyle bir yer olmadığını biliyordu. Burası hayat dolu bir yer olmalıydı. Bu dünyanın bu hale gelmesinin sebebi hiç şüphesiz Alem Tanrısı'ydı.

 

Yanan gökyüzü ve kaynak okyanusları Alem Tanrısı'nın seviyesine ulaşıldığında yapılması zor şeyler değildi. Eğer gerçekten çıldırırsa kesinlikle tüm akademiyi yok edebilirdi.

 

Bu kurak arazi giderek daha sıcak hale gelirken yeryüzü de giderek daha fazla hasara alıyordu. Li Qiye belli bir yere ulaştığında tüm çevresi sanki büyük bir güç yeri yarmış gibi parçalanmıştı.

 

Li Qiye Ölümlü İmparator Dünyasındaki iki tanrıdan biri olan ve Afet Tanrısı ile kıyaslanabilecek Alem Tanrısı'nı gördü. İkisi de gelecek nesiller tarafından saygı görecek kadar güçlüydü.

 

Ancak Alem Tanrısını dünyaya tepeden bakan yenilmez bir uzman olarak gören biri kesinlikle yanılırdı!

 

Alem Tanrısı insan değil bir çam ağacıydı. O aşırı yaşlı ve kutsal bir çam ağacıydı. Efsanelere göre bu ağaç Boşluk Kapısında büyümüş ve akademinin bir atası onu alarak dış dünyaya getirmişti.

 

Yabancılar bunun gerçek olup olmadığını bilmiyordu, çünkü dünyaya göre Boşluk Kapısı aslında var olmayan bir şeydi.

 

Bu Li Qiye'nin Alem Tanrısı ile ilk karşılaştığı zaman değildi. Kara Karga olarak heryere giderken onunla birkaç sefer karşılaşmışlardı. O zamanlarda Alem Tanrısının aurası eşsizdi. Sıradan çam ağacı görüntüsünü sürdürürken herkes bu ağacın dao ile aydınlandığını söyleyebilirdi.

 

Ancak görünüşü ikisi görüşmeyeli değişmişti. Bu kurak toprakta büyüyen bir çam ağacı olarak solmuştu ve kırık dallarında yaprak kalmamıştı.

 

Li Qiye dikkatlice ona baktı ve yarasını gördüğü an irkildi. Solmuş bedeni önemli değildi, ana olay sanki yıldırım tarafından çarpılmış gibi yanan gövdesindeki bölümdü. Bu cennet tarafından verilen bir felaketti.

 

Li Qiye tek bir bakışta bunun bir musibet tarafından oluşan bir yara olup olmadığını söyleyebilridi. Çam ağacındai kavrulmuş bölgeye baktı; bu alan canlılığını kaybetmişti, sanki yıldırım tarafından kesilmişti. Bu ölümcül bir yaralanmaydı! Alem Tanrısı gibi bir varlık bile böyle bir yarayı iyileştirmekte zorluk yaşıyordu.

 

Yaraya defalarca baktıktan sonra yaradan sonunda siyah bir iğne çıkardı. Orada sanki diğerlerinin kalplerine korku salabilecek ve zamanı bile yiyor gibi görünen parlak bir siyahlık vardı. Bu siyah bir iğneden çok siyah bir ışıltı olarak adlandırılabilecek bir şeydi.

 

“Zaman-mekan Kaos Pırıltısı!” Bu parıltıyı gören Li Qiye şaşkınlıkla mırıldandı.

 

Küçük Hazan bu parıltıyı daha önce Li Qiye'ye getirdiğinden Li Qiye onun önemini biliyordu.

 

“Dünya Ağacı gerçekten ortaya çıkacak mı?” Li Qiye elindeki siyah ışığa bakarken mırılandı.

 

Bu siyahlık insanların bilmediği şeyler ile ilgiliydi, ama Li Qiye onun Alem Tanrısının kökeni ile alakalı olduğunu biliyordu.

 

Bir süre sonra siyah ışığı kenara koydu ve sessizce çam ağacına seslendi: “Alem Tanrısı, Alem Tanrısı, onu hissedebiliyor musun? Kendinin yendiğini mi hissediyorsun?”

 

Ancak seslenmesine rağmen Alem Tanrısı canlılığını kaybetmiş gibi cevap vermedi. O sanki cennetin musibeti tarafından vurulmuş ve ölmeyi bekleyen antik bir çam ağacıydı.

 

“Alem Tanrısı! Alem Tanrısı!” Li Qiye birkez daha seslendi, ama cevap alamadı.

 

Ancak Li Qiye pes etmedi ve nazikçe seslenmeye devam etti. Alem Tanrısının bilerek kendini derin bir uykuya daldırdığını biliyordu.

 

Li Qiye akademinin deirnliklerine gittiği sırada parlak ölümsüz ışıkları beş büyük salonun hemen dışındaki göğü aniden kapladı. Bu parlaklık akademiye ölümsüzlerin bölgesi gibi bir izlenim verdi.

 

Işık bir süre süzüldükten sonra aşağı indi ve beş büyük salonun bölgesinin içinde aşırı antik bir portal haline geldi. Ölümsüz ışıklar da birçok değişken görüntü yarattı.

 

Portal aracılığı ile birisi görkemli dağları, derin vadileri ve antik tapınakları görebiliyordu...

 

“Zamansız portal açılıyor!” Bu şaşırtıcı haber akademide yayıldı ve tek günde tüm Doğunun Yüz Şehri bunu öğrendi.

 

Bu haberin ardından gelişimciler heyecanlı bir kargaşaya girdi. Herkes akademiye doğru hareketlendi, sonuçta dört bir yandan gelmelerinin sebebi buydu!

 

“Clank, clank, clank!” Herkes akademiye gireceği sırada akademinin kapısı kapanarak herkesi engelledi.

 

Daha önce herkes akademiden kaçtığında sadece öğrenciler kalmıştı ve bu öğrencilerin çoğu Boş Çağ Salonu ve Boş Çağ Salonundaki kişilerdi.

 

Büyük güçlerin akademiden güçlerini çekmesi anlaşılabilirdi. Akademi bir tuzak hazırlamıştı ve ittifakı yakalamıştı, bu nedenle de kalplerinde ürperti hissediyorlardı. Akademinin yöntemi çok kısır olduğundan bu plana dahil olan kişiler çok daha korkmuş hale gelerek akademiden hızlıca çıkmışlardı. Akademi öfkelenip herkesi öldürmeye karar verir düşüncesi nedeniyle dışarıda beklemeye karar vermişlerdi. Eğer böyle bir şey olursa yardım için kime haykırabilirlerdi?

 

“İlahi Dao Akademisi ne yapmaya çalışıyor?!” Birçok gelişimci akademi kapılarını kapadıktan sonra hoşnutsuzdu.

 

“Zamansız portal açıldı.” Akademinin bir elderi parlak bir görüntü ile birlikte herkese bildirdi: “Yasaklanmışlar listesinde olan birkaç büyük gücün dışındakiler kendi şanslarını bulmak için portala girebilir. Kişilerin yaşı üç yüzden küçük olduğu sürece kökeni ve tarikatı fark etmeksizin herkesin girmeye hakkı vardır.”

 

“Neden sadece üç yüz yaşından küçüklerin izni var?!” Birçok yaşlı gelişimci bu bildiriden sonra memnun olmadı!

 

Akademi elderi açıkladı: “Gençlere fırsat yaratmak için. Eğer öncüller içeri girerse nasıl olur da genç nesildekiler ve yalnız başına olan gelişimciler onlarla mücadele edebilir?”

 

“Katılıyorum.” Eğer önceki nesilden uzmanlar da içeri girerse içecek çorba bile bulamayız!” Birçok genç nesil gelişimcisi akademinin kararını destekledi.

 

Yaşlı gelişimciler daha güçlüydü ve daha fazla kaynağa sahipti; genç nesildekiler tamamen tezavantajı durumdalardı.

 

“Akademi sözünden dönüyor!” Tatmin olmamış bir gelişimci konuştu: “Daha önce akademi herkesin girebileceğini söylemişti, ancka şu an sözünüzden dönüyorsunuz!”

 

“Yaşlı nesil öğrenilerini içeri gönderebilir.” Akademi elderi mutsuz yaşlı kalabalıkla sakince uğraştı: “Adalet akademimizin eylemlerinin temelidir.”

 

“Akademinin seçiminin doğru olduğunu düşünüyorum. Yaşlı insanların içeride terör estirmesi gençleri zorbalığa uğratmaktan farklı değil.” Küçük tarikatlardan gelen birçok yaşlı bunu kabul etti.

 

Akademinin kararı küçük tarikatlara ve yalnız gelişimcilere oldukça faydalıydı. Büyük güçlerden gelen yaşlılar oldukça güçlülerdi. Sadece Cennetsel Krallar değil bazı ölmek bilmeyen yaşlı adamlar bile ortaya çıkabilirdi. Nasl olur da zayıf tarikatlar büyük güçler ile içeride mücadele edebilirdi?

 

Genç nesil ise gelişimleri arasında büyük farklar olmadığı için farklıydı. Dahiler gerçekten harikaydı, ancak onlar sadece azınlıktı. Akademinin bu kararı sıradan yetenekleri olan genç nesil öğrencieri için harika bir şeydi.

 

Bundan doğrudan fayda sağladıkları için küçük tarikatlar ve yalnız gelişimciler bu kararı hemen kabul etmişti.

 

“Büyük güçlerin bu listedeki öğrencilerinin de içeri girmeye izni yok.” Akademinin elderi bu kuralı bildirmeden önce uzun bir liste okudu.

 

Bu liste oldukça uzundu ve büyük güçler ile Ölümsüz İmparator miraslarını da kapsıyordu. Gök Mavisi Gizemli Antik Krallık ve Parlak Antik Krallık bile istisna değildi.

 

“Bizim neden girme iznimiz yok?!” Listedeki uzmanlar bunu protesto etti: “Biz yaşlı gelişimcilerin girmemesini genç nesil için fırsat olacağı için kabul edebiliriz, ancak genç nesilden olmamıza rağmen biz de mi giremiyoruz? Eğer akademi sözünden dönecekse itibarınıza ne olacağını düşünüyorsunuz?”

 

“Akademimizin itibarı ve şerefi sadece arkadaşlarımız, müttefiklerimiz ve tarafsız güçler içindir; düşmanlarımız için böyle şeylere sahip değiliz. Akademi son kişi kalana kadar katliam yapmadığı için zaten aşırı merhametli davranırken hala portala girmeyi mi düşünüyorsunuz? Rüyanızda görürsünüz!” Akademinin elderı sıkıca konuştu.

 

“Böyle şeylerde bizi suçlamayın!” Büyük güçlerden olan bir uzman yüksek sesle protesto etit.

 

Böyle bri şeyin karşısında akademi elderi sakince cevapladı: “Tarikatından bu kadar eminsen ve elini göğsüne koyup akademiye saldırmadığını yüksek sesle söylersen akademinin içine girip tarikatına ait mi yoksa değil mi diye kontrol etmek adına içerideki cesetleri inceleyebilirsin!”

 

Elderin sözleri büyük güçlerden gelen uzmanları büyük ölçüde şok etti!

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44338 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr