Bölüm 363: Yer Altı Sırrı

Li Qiye'nin sözleri tüm Doğu'nun Yüz Şehri'nde yayıldı.

“Kaplan Homurtusu Okulu'nu yok etmek mi istiyor?” Birçok kişi bu kibri duyduktan sonra afalladı. İçlerinden biri içten sözlerle konuşmadan edemedi. “Kaplan Homurtusu Okulu atasal temele sahip birinci seviye tarikatlardan biri. Bu okulu yok etmek için en düşük gereksinim bir Erdemli Örnek'in ortaya çıkışı ve bu da okulun atası orada olmadığı zaman geçerli!”

“Bu doğru. Her ne kadar Li Qiye gerçekten şiddetli olsa da okulu yok etmek istediğini söylemesi biraz çılgınca!” Birçok kişi bu mesele hakkında konuşurken çoğunluk bunun imkânsız olduğuna inansa da Li Qiye'nin desteğe sahip olduğunu düşünenler de vardı.

Birçok kişiye göre Li Qiye desteği olmadan tek başına okulu yok edemezdi.

Bu nedensiz bir şey değildi. Okul bu kadar uzun süre hayatta kalabildiyse doğal olarak birçok şeye sahipti. Üstelik söylentilere göre dört ilahi canavarın ölümünün ardından inşa edilmiş dört uğursuz mezara da sahiplerdi.

Efsanelere göre Kaplan Homurtusu Okulu'nun öncülü ilahi kanını kullanarak bu dört uğursuz mezarı arıtmış ve onları okulun temeli haline getirip kontrol altına almıştı. Eski hikâyelere göre bu mezarlar bir Erdemli Örneği öldürmüş ve bir tanrıyı bile köseye sıkıştırabilirmiş.

“Bunlar sadece kaplandan korkmayan bir buzağıdan gelen büyük sözler!” Bu sözleri duyan bir kişi soğukça dudak büktü: “Kaplan Homurtusu Okulu'na girdikten sonra kesinlikle dışarı çıkmadan ölecek.”

“Dolunayı bekleyin. Ardından her şey açık hale gelecek.” Bekleyip görmek isteyenler de vardı.

Aslında Li Qiye gittikten sonra okul onu takip etmek için bir grup insanı görevlendirmişti, ancak hepsi eli boş dönmüştü.

Ama bilmedikleri şey Li Qiye'nin çok uzağa gitmediğiydi. O sadece başka bir yere gitmek için Kaplan Homurtusu Damarı'nın etrafında dolaşmıştı.

Eğer Kaplan Homurtusu Okulu'nun büyük damarı devasa bir Beyaz Kaplanı andırıyorsa okulun kapısı da kaplanın ağzıydı! Tüm damar güneyden kuzeye ilerliyordu ve güney ağızken kuzey de kuyruktu.

Her ne kadar büyük damar Beyaz Kaplan kadar vahşi olsa da ağız atasal bölgenin dünyevi özünün dolu olduğu anahtar noktaydı ve bir hazine bölgesi oluşturmuştu. Bu da bu yeri tapınaklar ve salonlar ile birlikte dao temellerini inşa ettikleri yer olarak seçme nedenleriydi.

Ancak kuyruk bin mil boyunca çorak araziydi. Bu bölgede bitki örtüsü yoktu ve kuşlar bile bu ölü bölgeden geçmiyordu.

Dünyevi öz de bu yerde yaşam belirtisi göstermiyordu. Bu yer de Kaplan Homurtusu Büyük Damarı'nın bir kısmı olsa da kimse burada yaşandığı için okul buraya bir şey inşa etmemişti.

Li Qiye kızları bu boş ve ağaçsız bölgeye getirdi.

“Buraya ne yapmaya geldik?” Bu boş araziye geldikten sonra Chi Xiaodie sormadan edemedi. Şu an güçlü bir düşmanın karşısındalardı ve plan ve stratejileri düşünmeleri gerekiyordu ama Li Qiye kuşların bile terk ettiği bu yere gelmeyi seçmişti.

“Tabutları bulmak için.” Li Qiye neşeyle söyledi: “Birileri ölmek istiyor, tabut bulamazsak bu iyi olmaz.”

Böyle dese de kızlar bu sözlere inanmamıştı. Aslında Chi Xiaodie bile şüpheliydi. Ama yine de meraklı şekilde onu takip ediyorlardı.

“Milyonlarca millik hayattan yoksunluk. Bazı şeyler değişmiyor.” Bu yere gelen Li Qiye duyguyla konuşurken büyük, kuru bir gölün önünde durdu.

“Açıl!” Li Qiye kuru gölün etrafında dolaştığında ilahi bir ışık hatıra denizinde ortaya çıktı. Evrensel ışık parçası atıldı ve bir anda yere girdi.

“Gümbürtü!” O anda yer kükredi ve kuru göl yarılarak bir kapı gibi açıldı.

Kızlar aniden yere düştü ve neler olduğunu anlayamadılar. Kendilerine geldiklerinde gölün girişinin kapandığını fark ettiler.

O anda üzerinde durdukları zemini incelediler ve birçok kırık duvar ve tapınağın olduğunu fark ettiler.

Bir yer altı şehrinde olduklarını anlamışlardı. Bu büyük yer altı şehri çoktan yok olmuştu; muhtemelen korkunç bir savaş sırasında bu hale gelmişti.

“Burası neresi?” Enkazlar kızların görebildiği tek şeydi, bu nedenle de Chi Xiaodie şaşkın bir şekilde konuştu.

“Kaplan İmparator Başkenti... Antik ve bir zamanlar güçlü olan bir yer.” Li Qiye etrafa baktı ve cevapladı.

“Kaplan İmparator Başkenti mi? Bu hangi miras?” Li Shuangyan ve diğerleri kafaları karışık şekilde birbirine baktı, bu mirasın ismini daha önce duymamışlardı.

Aslında onların bu ismi duymaması doğaldı, çünkü bu yer zaman nehrinde solalı milyonlarca yıl geçmişti.

Li Qiye onları bu moloz şehre getirmiş ve kırık bir uçurumda durmuştu. Önlerinde büyük bir göl vardı. Her ne kadar yüzeydekinden küçük olsa da dalgalar ile doluydu!

Kızlar oldukça şaşırdı çünkü önlerindeki büyük nehir sadece dalgalar ile dolu değildi, ayrıca ölümsüz enerjisine de sahipti.

Bu bir göl değildi bu dünyevi enerjinin yoğunlaşması ile oluşan bir Göksel Birikim'di! Bir nehir boyutundaki Göksel Birikim karşısında nasıl olur da şok olmazlardı? Bu büyük bir gücün sarsılamaz bir hanedanlığa dönüşmesini sağlayabilecek ebedi bir sütun olmak için yeterliydi!

“Bu da ne?” Bu büyük, ilahi gölü gören kızlar sersemledi. Eğer bu yerde bir sene dünyevi özü emerek gelişim yaparlarsa dışarıdaki yüz seneye denk bir gelişim sergileyebilirlerdi.

“Thunk, thunk, thunk!” Ancak Li Qiye onlara cevap vermedi. Kalın, demir zincirler birden bire avucunda ortaya çıktı. Li Qiye onları çekti ve çınlama sesleri oluştu.

“Bu efsanevi Anka Hazine Demiri!” Li Shuangyan hemen bu demir zinciri tanıdı.

Derin bir nefes almadan edemedi. Böyle değerli bir hazine demirini zincir haline getiren biri ne tür bir müsrifti?

Diğer kızlar hala afallamışken Li Qiye nehirden devasa bir tabut çekti. Bu devasa tabut Anka Hazine Demiri'nden yapılmıştı ve üzerinde birçok mühür katmanı vardı. Bu mühürler aşırı güçlüydü; Gerçek Tanrıları bastırabilir ve insanların tüylerini diken diken edebilirdi.

Bu kadar güçlü bir mühür katmanına sahip bu tabutta ne vardı?

“Açılmanı emrediyorum!” O anda Li Qiye'nin elleri bir mühür oluştururken bir mantra okudu. Evrensel kanunlar anahtar şeklini aldı ve hatıra denizinden çıkarak tabuta bir anda girdi.

Bir kilit açılış sesi oluşurken sanki bir kilit aniden açılmış gibiydi. O anda tabuttaki mühürler de hayat bulmuş gibi hareket etmeye başladı. Teker teker tüm katmanlar açılıyordu.

“Xsh… Xshh… Xshh!” Tabutun açılma seslerinin ortasında kızlar tabutu inceledi, ancak tabut açıldığında içerideki eşya onları afallattı.

Tabutun içinde sadece basit bir kaya vardı. Daha doğrusu bu taş bir sütun gibi görünüyordu ama tamamen düzdü. Bir araya gelmiş rünlerle birlikte sanki rünler birleşerek büyük dao sözlerini oluşturmaya çalışıyor gibiydi. Tüm kaya ilkel görünüyordu ve bir kusuru yoktu.

“Milyonlarca yıllık arıtmanın ardından kötülük sonunda kaybolmuş ve o da sonunda orijinal formuna dönmüş!” Li Qiye nazikçe kayayı okşadı ve konuştu: “Eğer Kaplan Homurtusu Okulu öğrenmeyi reddetmeseydi köklerini bugün kırmayı seçmezdim!”

“Bu da ne?” Kafası karışık Chi Xiaodie bu kayayı gördükten sonra sordu. Gerçek Tanrıları bastırabilecek kadar güçlü mühürleri basit bir kayayı hapsetmek için kullanmak gibi bir şeye kimse inanmazdı.

“Terra Kökü!” Li Qiye gülümseyerek konuştu. “Beyaz Kaplan Büyük Damarı'nın okulda olmasının tek nedeni bu kök.”

“Terra Kökü?” Li Shuangyan ve diğerleri bu kayayı gördükten sonra buna inanmakta zorluk çekti. Ancak dikkatli bakıldığında bu kaya sıra dışı bir his veriyordu. O kusursuz bir şekilde doğal olarak oluşmuş gibiydi. Değerli bir taş değildi ama keskin gözleri olanlar ondan çok daha iyi bir şey olduğunu anlayabilirdi.

“Bu yer bir zamanlar bir yaratılışın parçasıydı.” Li Qiye dokunaklı bir şekilde şunları söyledi: “Antik Ming Çağında bu yer beş varlık dünyaya getirdi; birisi efendi iken diğer dördü hizmetkardı. Onlar cennet tarafından oluşturulduğundan bu beş varlık yenilmez hükümdarlar haline geldi ve Kaplan İmparator Başkenti'ni kurdu. Bu Doğu'nun Yüz Şehri'ne bir zaman hükmeden bir devdi! Ne yazık ki geleceklerini iyi besleyemediler ve kötücül bir yola girmeyi seçerek Antik Ming'e katıldılar!”