Bölüm 540: Rekabet

Yeşim Suyu Kraliçesi en uzağa giden kişi olduğundan güvenilirliği yüksekti.

Onun sözlerini duyan bir kişi uyluklarını tokatlarken heyecanla konuştu: “Tıpkı düşündüğüm gibi, ne kadar gidileceği gelişim ile ilgili değil!”

Bu sırada Li Qiye prensesin meydan okumasına sadece gülümsedi ve konuştu: “Önemsiz şey. Birkaç adım atmak zor değil. Tüm meydan okuyucular, ortaya çıkın. Kaybedenler kaybolur ve eğer kaybedersem kazanana Asal Uğursuz Anahtar'ı vereceğim.”

Nasıl olur da Li Qiye düşmanları kapısına kadar gelmişken meydan okumayı reddedebilirdi?

Li Qiye'nin sözleri hayalet gelişimcilerin bir karmaşa oluşturup ona bakmasına neden oldu. O herkesin ısırmak istediği yağlı bir et parçası gibiydi.

“İlk kim yapacak?” Li Qiye prensese baktı ve konuştu: “Sen mi?”

“Meydan okumama izin verin.” Ancak o anda bir ses duyulurken Hayalet Böcek Kötücül Çocuk ileri çıkıp uğursuz bi şekilde gülümsedi: “Eğer yenilirsen anahtarı teslim edip buradan defolacaksın. Bu yerdeki hazineler biz hayalet ırkı üyelerine ait!”

“Beni de sayın!” Başka bir kişi ayağa kalktı ve Kötücül Çocuk ile birlikte gitti. Tabii ki bu Titanik Hilal Aziz çocuktu.

“Sadece sekiz dokuz adım attınız ancak yine de bana meydan okumak mı istiyorsunuz?” Li Qiye Keşişe bakmak için çok tembel bir şekilde cevapladı: “Güveniniz çok mantıksız.”

“Kazanan daha belli değilken bu kadar hızlı şekilde kibirlenme.” Aziz çocuk tamamen kendinden emin şekilde konuştu.

Herkes onların sekiz dokuz adım attığını biliyordu ama şu an güven dolulardı. İkisinin daha önce ellerinden geleni yapmadıklarını fark etmişlerdi.

Li Qiye onlara baktı ve sırıttı: “Tarikatlarınızı mı yoksa hayalet ırkınızı mı temsil ediyorsunuz?”

“Eğer yenilirsem tarikatım geri çekilecek.” Titanik Hilal Aziz Çocuk yavaşça cevapladı: “Tarikatımı takip etmek isteyen bir kabile veya tarikat varsa elde ettiğimiz hazineleri paylaşacağız.”

Hayalet Böcek Kötücül Çocuk da ekledi: “Evet! Aynısı bizim tarikatımız için de geçerli.”

Eylemleri iki mirasın büyükleri tarafından onaylandığından özgürce konuşabiliyorlardı.

Aziz Çocuk ve Kötücül Çocuk gibi dâhiler üç kahraman ile aynı çağda doğdukları için şanssızdı. Özellikle birçok büyük gücün değer verdiği Di Zuo'yu birçok büyük güç destekliyordu.

Şu anda ikisi Li Qiye'yi kullanarak kendi prestijlerini ve tarikatlarının da kurulu oldukları yerdeki konumlarını yükseltmek istiyorlardı.

Hayalet ırkının bazı büyük güçleri konumlarını belli etmeye karar verdi: “Biz Böcek Kral Mirası ile birlikte duracağız!”

“Biz Titanik Hilal Aziz Çocuk ile birlikte duracağız!”

Birçok ses iki imparator mirasını desteledi.

Böcek Kral Mirası Batının Yeşil Nehri'nde oldukça prestijli bir Konumdayken Titanik Hilal Kutsal Bölgesi de Güneyin Sisli Alan'ında ünlüydü. Son zamanlarda Li Qiye ve Di Zuo gibi dâhiler doğru rüzgâr ile karşılaşan uçurtmalar gibi olduğundan birçok kişi Kötücül Çocuk ve Aziz Çocuk gibi dâhileri unutmuştu. Ama şimdi ikisi bu büyük güçlerin yardımı ile tekrar dik durmayı başarmıştı, iki imparator mirası için bu tek taşla iki kuş avlamak gibiydi.

Eylemleri sadece Li Qiye'den Asal Uğursuz Anahtar'ı alma şansını elde etmiyor ayrıca bölgelerinde de birçok destekçi kazanmayı deniyordu.

Oradaki tarikat liderleri ve kraliyet lordları aptal değildi. Bu savaşta onların bir yeri olmadığını biliyorlardı. Sonuçta en son gülen muhtemelen bir imparator mirası olacaktı, bu nedenle bu miraslara desteklerini göstermeleri gerekliydi.

“İlginç...” Kraliçe bu manzarayı gördükten sonra kendi kendine mırıldandı.

Şu anada meydan okuma Li Qiye ile hayalet ırkı arasındaki sorundan çok hayalet ırkı arasındaki bir politik yarışa dönüşmüştü. Bu durumu yaratan doğal olarak prensesti!

O noktada birçok kişi Li Qiye ve iki varise bakıyordu. Kötücül Çocuk ve Aziz Çocuk her zaman dahi olarak adlandırılmış kişilerdi. Aşırı yüksek yeteneklere sahip olsalar da Di Zuo gibi üstün dâhilerden fazlasıyla uzaklardı.

Yine de bazı hayalet kabileleri onların bu meydan okumada Li Qiye karşısında bir şansı olduklarını düşünüyorlardı.

“Eğer meydan okumak istiyorsanız aynı anda gelin. Teker teker zamanımı harcamayın.” Li Qiye onlara baktı ve konuştu. “Önce siz gidin. Korkarım ki ilk ben gidersem cesaretiniz kırılır.”

“Ne kibir ama!” Bir hayalet yüksek sesle homurdandı.

İki varis de dudak büktü. Birbirlerine baktılar ve gölete bir adım atıp anında kayboldular.

Herkes İlahi Bakışlarını açarak onların eylemlerini izledi. Yavaşlamadan önce beş adımı ilgisizce attılar.

Ardından sekizinci adıma geldiler. O noktada sanki sırtlarında Tai Dağı'nı taşıyorlarmış gibi her adımları göklere ulaşmak kadar zor hale gelmişti.

Herkes nefeslerini tutup ikisine bakmıştı, biraz önce sadece sekiz dokuz adım atabilmişlerdi.

Etkili hayaletler iki varis için gizlice endişelendi. Eğer bu kadar gidebilirlerse Li Qiye karşısında önemli bir avantaja sahip olamazlardı.

Ancak Titanik Hilal Kutsal Lordu öğrencisine oldukça güveniyormuş gibi rahat bir ifade takındı, ardından gülümseyip konuştu: “Öğrencim yirmi otuz adımı sorunsuz şekilde atacaktır.”

Tıpkı dediği gibi sekizinci adımın ardından ilk başta sırtlarında taşıdıkları yük kalktı ve ikisi daha rahat hale geldi.

Hayalet Böcek Kötücül Çocuk'un bedeni çevresinde ipek ipliği kadar ince bir evrensel kanun ortaya çıktı ve onun için yolu açarken adımlarının tüy kadar hafiflemesini sağladı.

Bu Titanik Hilal Aziz Çocuk için de aynıydı. Bir anda hafif bir dalga bedeninden yayıldı, sanki tanrıların korumasına sahipti. Işık dalgası ortaya çıktığında adımları hafifledi. Sanki her adımı bir dünyayı geçmiyordu, sanki suyun üzerinde normal şekilde yürüyordu.

“On bir... On iki... On üç...” Bir hayalet onlar hızlanırken adımları saymaya başladı.

Birçok kişi de onla birlikte saydı. Sesleri yükselirken atmosfer canlandı.

“Neden aniden bu kadar güçlü oldular?” Herkes ikisi on beş adımı attığında şaşırdı.

Daha önce sekiz dokuz adımı zor atmışlardı, tek bir adım bile aşırı zor hale gelmişti. Ancak şu an adımları rüzgâr kadar hafifti, nasıl olur da bu ani değişiklik nedeniyle şaşırmazlardı?

Önceki nesilden gelen biri bunu fark etti ve konuştu: “Bedenlerinde cennete karşı gelici hazineler var, muhtemelen Ölümsüz İmparator Yaşam Hazineleri.”

Sadece bir ya da iki kişi bunu fark etmedi. Bir grup ikisinin harika hazineleri taşıdığını anlamaya başlamıştı.

Kutsal Cehennem Dünyası'ndaki birçok büyük güç buradaydı ve imparator silahı getiren sadece birkaç imparator mirası yoktu. Eğer ikisi imparator silahına sahipse bu da iki mirasın birden fazla silah getirdiği anlamına geliyordu.

Bu büyük güçlerden gelen birçok kişinin kalbini hızlandırdı. Bu imparator miraslarının her biri birden fazla imparator silahı getiriydiyse muazzam bir ateş gücü taşıyor olurlardı.

Bu silahlar korkutucu eşyalardı ve onlardan birine sahip olmayan ülkeler için korkunç bir şeydi. Aynı güç ve gelişime sahip iki kişi arasında imparator silahına sahip olan kişi mutlak avantaja sahipti.

Bir anda Kötücül Çocuk ve Aziz Çocuk yirminci adıma ulaştı. O noktadan itibaren hızları yavaşladı ve imparator silahı taşımalarına rağmen göletten etkilenmeye başladılar.

Kraliçe yandan izlerken konuştu: “Ne yazık ki derin gizemlerin birazını bile anlayamıyorlar. Aksi halde güçlü imparator silahları ve biraz bilgi ile kırk adımdan fazla atabilirlerdi.”

“Yirmi... Yirmi bir... Yirmi iki...” İkisi yirminci adıma ulaştığında net ve güçlü bir ses duyuldu. Kutsal bölge ve böcek kral mirası birçok büyük güç ile birlikte tezahürat yaparken Li Qiye'ye baskı kuruyorlardı.

Bu özellikle büyük karakterler konuştuğunda gerçek oluyordu. Gök gürültüsü gibi olan kükremeleri diğerlerini de etkiliyordu. Bu hayalet güçleri Li Qiye'nin aklını etkileyecek üstün bir atmosfer yaratmak istiyorlardı.