Bölüm 623: Geçmiş Rüzgâr İle Gitti

avatar
4347 13

Emperor’s Domination - Bölüm 623: Geçmiş Rüzgâr İle Gitti


 

Bölüm 623: Geçmiş Rüzgâr İle Gitti

 

Li Qiye ona baktı ve başıyla onayladı: “Böyle de diyebilirsin. Ne yazık ki o çağda doğmadığın için bunu kendi gözlerin ile göremedin.”

 

Genç adam böyle ciddi bir şekilde cevap verdiğinde bu genç adam ile birlikte oyuna devam etmeden edemedi: “Bu nasıl bir çağdı?”

 

Li Qiye ona baktı ve gülümsedi. Zamanda bir yolculuğa çıktı. Bir süre sonra yavaşça konuştu: “O çağ sonsuz savaşın ardından gelen sakinlikti. Dokuz Dünya'yı kana buladıktan sonra kazanılan huzurdu. O çağ sırasında gözlerimi kapadığımda dünya renklerini kaybediyordu, gözlerimi açtığımda âlemlere parlaklıklarını geri veriyordum. O çağda dünya ben mutluyken parlaktı ve sonsuz ırk öfkemin altında titriyordu. En yenilmez gizemli ırklar ve yenilmez varlıklar bile benim önümde geri çekiliyordu. Ne kadar kudretli olurlarsa olsunlar bana karşı gelmeyi seçtiklerinde ya yoldan çıkıyorlardı ya da onları katlediyor veya kuyruklarını bacakları arasına sıkıştırıp sonsuza kadar uyumalarını sağlıyordum!” Bu noktadan sonra Li Qiye gözlerini açtı ve göz bebeklerinde soğuk bir parıltı parladı.

 

Masada oturan kadın gözlerini açtığı an sersemletici bir yanılsama gördü. Sanki dokuz göğün üzerinde duran bir derebeyine bakıyordu. O çağlar boyu rakipsiz olan biriydi!

 

Arkasında kan denizi ile dolu bir gökyüzü varken milyonlarca düşmanı onun tarafından tamamen katledilmişti ve her yerde feryatlar yankılanıyordu. O çağa hükmetmişti ve yolunu kapayan tüm varlıklar kim olurlarsa olsunlar bastırılmışlardı. Dünyanın geri kalanını öldürmesi bile gerekse hedefine ulaşmaya kararlıydı.

 

Bir süre sonra Li Qiye gözlerini bir kez daha dinlendirmeden edemedi ve usulca iç çekti. O çağı hatırlamak onu yorgun bırakmıştı.

 

Kadın zamanda bir bozulma hissetti ve konuştu: “Neden böyle düşmanlık ve öldürme havası var? Tüm ırklar huzur içinde yaşayamadı mı?” Bu genç adamın daha önce gerçekten dünyayı kana buladığını hissetmişti.

 

Li Qiye yavaşça gözlerini açtı ve kadına baktı: “Milyonlarca yıl boyunca pes etmeyen ve her zaman kafalarını bir kez daha yükselten bir ırk vardı. Ardından o aptallar ve Dokuz Dünya'nın düzenini birkaç varlığın yeniden yapılandırabileceğini düşünen miras ortaya çıktı. Bu cahil aptallara söyleyecek bir şey kalmamıştı. Sadece kanlı bir katliam onların bu dünyayı bizlerin yönettiğini anlamalarını sağlayabilirdi!”

 

Kadın Li Qiye'nin cevabını duyduktan sonra zorla gülümsemeden edemedi. Bu meselenin doğru olup olmadığını bilmiyordu, ama onun atmosferinden dolayı bu oyuna katılıyordu.

Sakinleştikten sonra rolünü kabul etti ve genç adama bakarken şakacı şekilde sordu: “Eğer Tanrı Krallar burada emirleri bekliyorsa o zaman benim burada olmam ne olarak düşünülür?”

 

Li Qiye ona baktı ve gülümsedi: “Gerçekten burada bir pozisyon istiyor musun?” Bu noktada kaygısız bir tavırla dışarıya baktı.

 

Kadın aceleci değildi ve Li Qiye'nin devam etmesini bekledi.

 

Bir süre sonra Li Qiye bakışını geri çekti ve ona bir kez daha baktı: “Geçmişte savaş arabamı çeken bir ilahi canavar vardı. Eğer bir pozisyon istiyorsan şöförüm olabilirsin.”

 

Kadın gizlice mutsuz oldu. Her ne kadar herhangi bir şekilde üstün olamsa da büyük statüsü vardı, bu nedenle genç adam ondan şoför olmasını istediğinde bu onu aşağılamak ile aynıydı.

 

Li Qiye onu önemsemedi ve devam etti: “Kadın şoföre sahip olmaktan hoşlanırım. Kadınlar dikkatli ve hızı kontrol etmekte iyiler, bu nedenle sürüşleri her zaman oldukça rahat oluyor. Daha önce birçok kadın şoförüm vardı ve onların işlerini çok iyi yaptığını düşünüyorum.”

 

Büyük bir sıkıntı ile ona itiraz etmek istedi ama bunu bir daha düşündüğünde tüm kızgınlığı aniden dağıldı. Neden onunla tartışmaya ihtiyacı vardı? Bu genç adam dramatik oyununa kendini çok kaptırmıştı.

 

“Böyle bir konumu kaldıramam.” En sonunda kadın biraz hoşnutsuz şekilde konuştu. Diğerleri Li Qiye'yi çılgın olarak görürdü ama bu kadın büyük bir mizaca ve hoşgörüye sahip olduğundan küçük detayları umursamadı.

 

Li Qiye onun garip tavırlarını fark etti ve gülümseyerek konuştu: “Şoför olmanın senin için bir hakaret olduğunu mu düşünüyorsun?” Li Qiye ardından yavaşça devam etti: “Benim şoförüm olmak bir onurdur. Yanımda kalanlar sadık kullardır. Bu dünyada Erdemli Örnek olmanın nesi harika? Onlar kendi ülkelerini kurabilen veya unvan alabilen kişiler. Herhangi bir takipçimi ve hatta şoförümü bile gönderdiğimde bir Tanrı Hükümdarı bastırmak için yeterli olurlar!”

 

“Tamam, dokuz göğün üzerinde oturup Dokuz Dünya'yı yönettiğini biliyorum, ama böyle inanılmaz bir konuma uygun değilim, gerçekten.” Kadın hızlı şekilde cevap verdi.

Li Qiye ona baktı ve bir şey daha demeden önce kıkırdadı. Ayağa kalktı ve odanın etrafına bakmadan edemezken karmaşık bir kalp ile iç çekti. Ancak bu eski eve yaptığı ziyaret onu daha iyi hissettirmişti.

 

En sonunda gitmek için hazırlandı.

 

Kadın sormadan edemedi: “Gidiyor musun?”

 

Li Qiye dönmedi ve gecenin içinde kayboldu.

 

Kadın bir süre sersemledi. Genç adamın sözleri çok abartıydı, o kadar abartıydı ki diğerleri onu deli olarak görürdü! Kendi sanrıları içinde kendini çok kaptırdığını düşündü.

 

Ancak gösterdiği ifade hiç de rol yapıyormuş veya dengesiz bir manyakmış gibi de durmuyordu. Bu genç adam hikâyeye sahip biriydi.

 

Olayları düşünürken orada oturdu. Gecenin ilerleyen zamanlarında genç bir adam aniden gelmiş ve bu evi kendi evi olarak gördükten sonra çılgınca şeyler söylemişti.

 

Uzun süre sonra soğukkanlılığını geri kazandı ve kafasını sallayıp gülümseyerek gereksiz tüm düşüncelerden kurtuldu. Bu gece bu eve endişelerini çözmek için gelmişti. Ne zaman sıkıntıda olsa ve sessizce düşünmek için zamana ihtiyaç duysa buraya gelirdi.

 

***

 

Li Qiye evden ayrıldı ama hemen başkente geri dönmedi. Unun yerine çevredeki bölgede dolaştı.

 

Li Qiye'nin yaraları sonunda iyileşmişti ve Yeşim Kanı Dağı'ndan ayrıldıktan sonra sonunda yalnız kalabilmişti. Bu süreyi geçmişinde olan bazı yerlere gitmek için Dev Bambu Ülkesi'nin çevresinde dolaşarak harcadı.

 

Yan'er ile karşılaştığı yere geldiğinde üzgün hatıralar kalbini doldurdu. Onu eğitmişti ve yanında kalmasına izin vermişti.

 

O çağın başlangıcı Li Qiye için mutsuzluk zamanıydı. O anda birçok bilgeye Dokuz Dünya'yı süpürmesini emredip Tanı Hükümdarlara birçok miras ve ırkı katletme görevini vermişti. Savaş Antik Ming Irkının kalıntıları bu dünyada sonunda etkisiz hale gelene kadar devam etmişti.

 

Savaş sırasında kaçınılmaz bir nokta sonucu kazanmıştı. Milyonca yıl boyunca birçok zorlu savaşa ve savaşların en trajik olanına katılmıştı. Özellikle Antik Ming Çağı sırasında yanındaki kişiler birbiri ardına düşmüştü, ama o güçlü olarak devam etmişti.

 

Bu nedenle bu fetihi hayatındaki öncekilere göre büyük çaplı olarak düşünülmezdi. Ancak bu feith sırasında çok fazla kan dökülmüştü. Li Qiye mirasların katledilmesini emretmişti ve bu miraslar arasında insanların, Golem Irkının ve Büyüleyici Ruhların mirasları da vardı.

 

Ardından yorgunluk hissetmişti. Milyonlarca yıl geçtikten sonra buraya gelmek ve bunları hissetmek onu şaşırtmıştı. En sefil çağlarda bile Li Qiye aynı seviyede üzüntü hissetmemişti. Geçmiş çağlar sırasındaki ana fark o zamanlardaki insan ırkının bilgelerinin onun yoldaşları olmasıyken bu fetih sırasında kasap bıçağını insan kabilelere bile doğrultmasıydı.

 

Birçok kişi bu fetih hakkında konuşmak bile istemiyordu ama Li Qiye Dokuz Dünya'yı katletmek için emir vermek dışında bir seçeneğe sahip değildi. O zamanlarda Antik Ming'in kalıntılarını temizleyene kadar asla pes etmeyeceğine yemin ettiğinden hiçbir şey kararlılığını durduramazdı. Bazı tarikatlarda saklanmaları veya bir kabilede etksiz halde varlıklarını sürdürmelerini umursamıyordu, çünkü bu Antik Ming'leri öldürmek için en güçlü kabile ve mirasların bile üzerine basmıştı.

 

Çok sayıda cesetin olduğu bir çağ olduğu için Antik Ming çağına geri dönmek istemiyordu. Çok sayıda bilge, tüm ırklara ait hem genç hem de yaşlı Antik Ming Çağı'nı sona erdirmek ve refah içindeki İmparatorlar Çağı'nın başlangıcını müjdelemek için o savaşa katılmıştı. Bu nedenle Antik Ming'in kalıntılarını korumaya cüret eden hiçbir varlığı öldürmeyi umursamamıştı.

 

Fetihin ardından Li Qiye oldukça yorgun düşmüştü ve Dokuz Dünyayı yalnız dolaşmıştı. O anda ruh hali oldukça kötüydü. Tıpkı dediği gibi mutluyken Dokuz Dünya parlardı ama kızgınken sonsuz ırk korku içinde titrerdi.

 

Daha sonraları bu dünyaya gelmiş ve su kadar nazik bir kız ile karşılaşmıştı. O iyimser, düşünceli, dikkatli ve hoşgörülüydü.

 

İlk karşılaştıklarında bu merakla başlamıştı, ardından onun konağına gelmişlerdi. O süre boyunca her zaman Li Qiye ile ilgilenmişti. Li Qiye'nin en kötü tavırları bile onun tarafından affedilmişti.

 

Bu süre zarfında çok fazla insan Li Qiye'nin yanında kalmaya cüret edemiyordu ama o her zaman yanında kalıp öfkesinden zarar görmeyi bile göze almıştı!

 

Bu kız Kara Karga onu bizzat eğitirken onun yakınında kalmasına izin verilen biriydi! Uzun süre sonra Li Qiye sonunda mutsuzluğundan kaçmıştı ve kız da onu takip etmeyi sürdürmüştü.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44338 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr