Bölüm 659: Düşmanı Ağırlamak İçin Kapıları Açmak

avatar
3803 12

Emperor’s Domination - Bölüm 659: Düşmanı Ağırlamak İçin Kapıları Açmak


 

Bölüm 659: Düşmanı Ağırlamak İçin Kapıları Açmak

 

"Korkarım ki hem Qign Klanı hem de Huangfu Klanı ordularını kolayca durdurmaz." Herhangi zeki biri bunu görebilirdi. Son iki gün içinde kargaşa ve söylentiler her yere yayılarak herkesin Qing Klanı’nın sadece adalet değil tahtın da değişmesini istediğini anlamasını sağladı.

 

Önceki nesilden biri mırıldandı. "Eğer bu durum düzgünce halledilmezse Dev Bambu Ülkesi değişecektir. Qing Klanı’nın uzun süredir ülkeyi yönetmek konusunda hırsları olduğunu düşünüyorum."

 

Qing Klanı’nın ani eylemleri garip değildi. Qing Klanı milyonlarca yıldır ülkedeydi. Her ne kadar büyük bir güç olmasalar da ülkeye derinlemesine kök salmışlardı. Her ne kadar klanın en büyük zayıflığı yenilmez uzman eksikliği olsa da bu aynı zamanda onların gücüydü. Qing Klanı hapları ile ünlü bir simya klanıydı. Milyonlarca yıldır birçok tarikat onların haplarını istemişti, bu nedenle oldukça büyük bir zenginliğe ve iyi bağlantılara sahip olmuşlardı.

 

Qing Klanı’nın yakındaki tarikatlar ile harika bir ilişkisi olduğunu söylemek abartılı olmazdı. Herhangi bir tarikat bir simya klanı ile dost olmaktan mutluluk duyardı.

 

Qing Klanı varisinin imparatorluk sarayında öldürülmesi sonucu birçok klan gizlice ya da açıkça Qing Klanı’nı desteklemişti. Bazıları yardım için öğrencilerini bile göndermişlerdi.

 

Bu nedenle, bu her ne kadar bir adalet isteği gibi dursa da aslında tahttan inmeye zorlayıcı bir şeydi. Qing Klanı hakkında biraz bilgi sahibi olan biri uzun süredir tahtı arzuladıklarını bilirdi. Bu her zaman böyle olmuştu, ama şu ana kadar hükümet her zaman ülkenin topraklarını sağlam şekilde kavramıştı. Üstelik ülkede çok az mücadele gerçekleşiyordu ve bilge hükümdarlara da sahip olduğundan Qing Klanı hırslarına rağmen bir şans elde edememişti.

 

Bu nedenle şu anki gelişme onlar için tanrı tarafından gönderilen bir fırsat gibiydi. Qing Yu'nun ölümü ve Huangfu Klanı’nın oluşturduğu sorun hükümeti bastırabilecekleri koşullara olanak sağlamıştı.

 

Böyle bir durumda Qing Klanı ve Huangfu Klanı oldukça yakındı. Huangfu Klanı ülkede bir fırtına oluşturmak isterken Qing Klanı da kraliyet gücünü istiyordu. Üstelik Qing Klanıcnın her zaman inzivada olan Hap Kralı da sonunda kendini göstermeye karar vermişti. Bu hareket oldukça tehditkar olarak tanımlanabilirdi.

 

Aslında bu durum hakkında çok iyimserlerdi. Hükümet Huangfu Klanı'yla çok iyi ilişkilere sahip değildi, bu nedenle Qing Klanı da karışıklık çıkardığında kesinlikle bu hamle yapmak için en iyi zaman olacaktı.

 

Eğer başarılı olurlarsa Dev Bambu Ülkesi’nin kontrolünü alacaklardı. Bir adım geri atılıp anında ele geçiremeyecekleri düşünülse bile hükümet Huangfu Klanı ile ilgilenmekle meşgul olacaktı. O anda Qing Klanı en büyük faydayı elde edecekti.

 

Üstelik Huangfu Klanı'nın ortaya çıkışı çok daha fazla tarikatın Qing Klanı’nı desteklemesine neden olacaktı. Onların yardımı ile Qing Klanı’nın momentumu oldukça güçlenecek ve ülkede sel gibi akacaktı Eğer Madam Zi Yan tek bir yanlış hamle yaparsa ülke parçalanacaktı.

 

"Meclis bu felaketten kurtulacak mı? Milyonlarca yıldır ülkede devam eden meclisin yönetimi sona mı erecek?" Eski nesilden bazıları endişelenmeden edemedi.

 

Büyük bir karakter gece göğüne baktı ve yavaşça konuştu: "Sabah yakında gelecek. O zaman geldiğinde sonucu çabucak öğreneceğiz.”

 

Ülkedeki birçok tarikat ve başkentteki gelişimciler için bu gece çok uzun ve sıkıcıydı. Birçoğu için neredeyse işkenceydi. Hepsi bu gecenin huzurlu olduğunu ancak bunun sadece fırtına öncesi sessizlik olduğunu biliyorlardı. Tek bir yanlış adım ülkeyi büyük bir değişikliğe götürecekti.

 

Güneş ışığı sonunda başkenti aydınlatıp birçok kişiyi uyandırdı. O anda birçoğu geri çekilmeye karar verirken bazıları izlemeyi ve bazıları da desteğini göstermeyi seçti. Hangi tarafı destekleyeceklerini sadece kendileri biliyordu.

 

Güneş yavaşça başkentte yükselirken birçok kişi hareket etmeye başladı. Ancak normaldeki kalabalık manzaraya kıyasla atmosfer çok daha kasvetliydi. Yerdeki yayalar ve gökyüzünde uçan gelişimciler ağır bir ifade taşıyorlardı.

 

Güneş ışığı altında birçok gelişimci imparatorluk meclisinden gelen herhangi bir hareketi gözlemliyordu. Güneş yükselirken gelişimciler iki taraf arasındaki görüşmeyi merakla bekleyerek meclisin dışına gelmişlerdi.

 

"Boom!" Sonunda zamanı gelmişti. Bir Erdemli Örnek’in büyük aurası bir anda gökyüzüne yükselirken sanki bir ilah gelmişti.

 

Bu ezici momentumun altında tüm başkent sarsılmış gibi görünüyordu. Sanki bu kişi tüm şehri tek adım ile ezebilirdi. Başkent onun aurası nedeniyle fırtınadaki küçük bir tekne gibiydi ve her an devrilebilirdi.

 

Bu Huangfu Atası'ydı. Her ne kadar saçı tamamen gri olsa da ve bir zamanlar canavarca olan kan enerjisi gün batımı gibi solsa da fırtınada ilerlerken gök gürültülü bir aura yayıyordu. Bu sonsuz alemi kontrol edebilecek bir güçtü.

 

Huangfu Atası aşırı güçlü bir varlıktı ve gelişimcileri titretebilirdi. Sanki ondan gelen tek bir hareket gökyüzünü yakabilir ve denizi ayırabilirdi. Bu sırada onun arkasında Cennetsel Kral, Cennetsel Egemen ve Antik Azizlerden oluşan uzmanlar vardı. Kan enerjileri gökyüzüne yükselirken çevrelerinde ilahi halkalar dolaşıyordu. Ataları ile geldiklerinden dolayı ilerlerken en ufak tereddüt göstermiyorlardı.

 

Auralarını saklamaya bile tenezzül etmiyorlardı. Aksine başkente en ufak saygı göstermeden aşırı kibirli bir şekilde hareket ediyorlardı.

 

"Huangfu Klanı her şeyi ile ortaya çıkmak mı istiyor? Atanın yanındaki üç yüksek elder ve beş elder de yetmezmiş gibi birçok uzman da getirmişler." Birçok uzman Huangfu Klanı'nın takımını gördükten sonra derin bir nefes alıp titredi.

 

Huangfu Klanı’nın uzlaşmaya gelmediği açıktı. Oturup konuşma niyetlerinin olmadığı da belliydi. Yoldan geçen herhangi biri onların savaş istediğini anlardı.

 

Huangfu Klanı’ndan olanlar şehre girdikten sonra Qing Klanı’ndan olanlar da geldi. Qing Klan Lideri tarafından önderlik edilen bu grupta yüksek elderler de dahil birçok kişi vardı. Qing Klanı’ndan olanların yanı sıra onlara yardım etmek isteyen diğer miraslardan gelen uzmanlar da vardı.

 

Her ne kadar grupları Huangfu Klanı kadar güçlü olmasa da sayıları fazlaydı. Başkente birbiri ardına agresif momentum ile girdiler.

 

Bir anda iki klandan gelenler sarayın hemen dışına ulaştı. Birliktelerdi ve çok güçlü bir aura oluşturarak izleyenlerin endişeyle titremesine neden oldular.

 

O anda sarayın kapısı bir gıcırdama sesiyle birlikte açıldı. Sarayın üzerinde oldukça sıradan gözüken bir gencin oturduğu tahta bir koltuk vardı.

 

Bu gencin arkasında on sekiz Şeytan Hükümdar dururken Kraliyet Lordu Madam Zi Yan bu sırada gencin yanında duruyordu.

 

“Kim bu adam?” Uzaktan bu manzarayı gören gelişimciler bu akıl almaz manzara karşısında afalladı.

 

On sekiz hükümdar kendi bölgelerinin lordlarıydı ve her biri büyük bir üne sahipti. Üstelik onların hepsi Cennetsel Egemen'di! Ama şu an bu genç adamın arkasında duruyorlardı.

 

Madam Zi Yan'a gelince bu çok daha şaşırtıcıydı. O Bir Kraliyet Lordu ve Cennetsel Kral'dı, ancak sadece bu genç adamın yanında duruyordu.

 

Tek bir bakışta herkes sorumlu kişinin bu genç adam olduğu ve Madam Zi Yan'ın sadece ona eşlik etmek için orada olduğunu görebiliyordu.

 

Bu birçok gelişimciyi korkutup kafalarını karıştırırken  bu genç adamın kimliğini çözmeye çalıştılar. Tam olarak on sekiz hükümdara ve hatta Madam Zi Yan'a emir verebilecek bu kişi kimdi?

 

"O başkente son zamanlarda gelen bir simyacı. Sanırım adı Li Qiye'ydi, Golem Meydanı’nda korkutucu bir miktarda para harcamıştı." Li Qiye'yi tanıyan biri konuştu.

 

O noktada birçok kişi nefeslerini tutup iki taraf arasındaki çatışmayı izledi. İki taraf da tüm güçlerini sergiliyor gibiydi. Dev Bambu Ülkesi'nin on sekiz hükümdarının hepsi oradaydı, bu nedenle tek bir yanlış adım ile saray kan gölüne dönebilirdi.

 

O anda Huangfu Atası ileri çıktı. Bu seviyede biri olarak her adımı baskıcı ve korkutucu bir auraya sahipti. Herkes bu gücün karşısında titrerdi.

 

On sekiz hükümdar yüzünü ekşitti ve şok olmuş ifadeler ile geriye bir adım atmak zorunda kaldı. Açıkçası iki taraf arasındaki güç farkı çok yüksek olduğundan bu utanç verici bir şey değildi. On sekiz hükümdar sadece hükümdar iken Huangfu Atası gerçek bir Erdemli Örnek'di!

 

Cennetsel Kral olan madam bile huşu içindeydi ve Erdemli Örnek'in aurasına dayanamazken batık bir ifadeye sahipti.

 

Sadece Li Qiye kuyudaki su kadar sakindi. Koltuğunda sanki evindeymiş ve hiçbir şey olmamış gibi oturdu. Huangfu Atası’nın onun için yoldan geçen herhangi birinden farksız olduğu bile söylenebilirdi.








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44295 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr