Bölüm 816: Seçkin Beden

Biraz karıştıktan sonra fizik macun kazanı hazır oldu. Macun misk aroması yayan sıvı yağa benziyordu ancak bu misk değildi. Bu koku duyanları kendinden geçirirdi.

“Elbiselerini çıkar ve içeri gir.” Li Qiye emretti.

Jian Wushuang hemen ona ok kadar keskin bir bakış ile baktı. Agresifçe bağırdı: “Beni kandırmaya çalışma, beden güçlendirmenin çıplak olması gerektiğini kim söylüyor?!”

Li Qiye yanıt olarak sadece gülümsedi. “Ben! Eğer çıkarmazsan da olur ama bu senin sorunun olacak.”

Jian Wushuang ona bir süre baktıktan sonra kıyafetlerini çıkardı. Li Qiye'nin gözleri önünde göz alıcı bir manzara ortaya çıktı, bu manzara o kadar iyiydi ki kelimelerle tarif edilemezdi.

Titreyen beyaz zirveler, dolgun ve yuvarlak iki kırmızı tomurcuklanan çiçek gibiydi... Yeşim kadar beyaz ve saten kadar yumuşak bir cilt... Kıyafetlerin olmayışı güzel figürünü açığa çıkarmıştı.

Sadece yüzü değil figürü de kusursuzdu. İnce omuzları, narin beli ve uzun, canlı bacakları güzelliğini vurguluyordu.

Li Qiye ona tepeden tırnağa baktı. Sanki bu dünyada eşsiz bir sanat eseriymiş gibi takdir içinde onu inceledi.

“Yetmedi mi?” Jian Wushuang soğukça seslendi. Ancak Li Qiye doğal olarak herhangi bir kötü düşüncesi olmadan onu inceliyordu. Bu, Jian Wushuang'ı olabileceğinden çok daha rahat yapmıştı.

“Fena değil.” Li Qiye nazikçe onayladı ve bu güzel manzaradan bakışlarını çekti. Yavaşça konuştu: “Bedenin bir başyapıt olarak adlandırılabilir. Ancak gördüğüm güzel figürler arasında bedenini en iyi onun arasına koymak biraz zor olurdu.”

Jian Wushuang öfkeden kan kusmak üzereydi. Li Qiye'nin ona karşı kaba düşünceleri olmadığını biliyordu ama bu değerlendirme yine de öfkelendiriciydi!

Herkes güzel şeyleri bir ölçüde severdi. Jian Wushuang kendine güveniyordu. Yetenek, yüz ve hatta figür açısından bu dünyada çok az kişinin onunla kıyaslanabileceğine emindi.

Ama şu an Li Qiye sadece normal bir şeymiş gibi ‘fena değil’ demişti.

“Kim bir numara?! Ming Yexue mi?” Jian Wushuang kibirlice ona baktı ve biraz rekabetçi hissetti.

Li Qiye güldü ve kafasını salladı: “Henüz Yexue'yi görmedim ama korkarım o da bir numara olamaz.”

Bu söz Jian Wushuang'ın burnundan solumasına neden oldu.

“Pekâlâ, bu tür şeylerde rekabet etmeye gerek yok.” Li Qiye kıkırdadı: “Seni seçme nedenim deri parçası değil, bunu zaten kim umursar ki? Dinle ve macunun içine gir. Daha fazla geciktirmek macunun etkisini düşürür.”

Li Qiye'ye bir kez daha soğukça baktıktan sonra macuna girdi ve tüm bedeni ilaç içine battı.

Li Qiye kazanı büyük bir dikkat ile kontrol etti. Alevdeki en ufak bir değişimi bile macunun etkisinin mükemmel olması için kontrol ediyordu.

Li Qiye bu macun için mükemmelden bile daha iyi bir şey istiyordu. Sadece değerli malzemeler kullanmamıştı, aynı zamanda Jian Wushuang'ın da hatalardan arındırılmasını istemişti.

Bu onun fizik güçlendirmesinin ötesine geçmişti. Onun fiziği Li Qiye'nin mükemmele ulaşmak için kullandığı bir deney olmuştu.

Zaman hızla geçti. En sonunda Jian Wushuang süreci bitirdi. Kazandan menekşe aurası ile birlikte çıktı. Nilüferler her adımında açarken sıra dışı bir aura tüm atmosfere nüfuz ediyordu.

Li Qiye'nin önünde çıplak şekilde belirdi. Li Qiye ona bir kez daha yüzündeki ciddi ifade ile baktı, sanki eşsiz şaheserini inceliyormuş gibiydi.

Bundan önce Jian Wushuang'ın yeşim gibi figürü zaten olukça güzeldi. Ancak güçlendirme sürecinden sonra tamamen farklı hale gelmişti. Derisinin üzerinde büyülü bir ışık vardı. Bedeni ölümsüz enerjiye sahip gibiydi. İçinden hafif olsa da net bir aura geliyordu. Bu onun bedeninin çok daha kusursuz görünmesini sağlıyordu.

“Henüz yeteri kadar görmedin mi?” Ona utanmadan baktı.

Aslında utangaç olamazdı. Li Qiye onu bir kadın olarak görmüyordu. Gözlerinde sanki bir sanat eserine bakıyormuş gibi oluşan parlaklığa bakarken bunu anlıyordu, orada en ufak ahlaksızca düşünce yoktu.

Dikkati bir gözlemden sonra memnun kalan Li Qiye başıyla onayladı: “Sertlik ve yumuşaklık uyum içinde, ateş ve su dengeli, bu güçlendirmenin getirdiği güçlü temel ile geleceğin çok daha kolay hale gelecek.”

“Beni ne olarak görüyorsun!” Jian Wushuang kan kusmak istiyordu! O Jian Klanı'nın mücevheriydi!

Bedeni daha önce yabancılar tarafından hiç görülmemişti. Bugün ise Li Qiye iyice onu incelemişti. Eğer Li Qiye onun güzel figürünü övseydi çok daha iyi hissederdi. Bu tür bir gözlem onu kızdırıyordu.

Li Qiye ona baktı ve güldü: “Senlik bir durum yok, senin için bu fiziği yarattığımdan kendimi övüyorum. Neden senin figürünü sanki güzelmiş gibi övmem gereksin ki? Figürün paha biçilemez, bu şekilde bir şey yaratabilecek tek kişi benim. Deri parçana gelince, dokuz dünyada bunun gibi pek çok var.”

“Sen!” Kıyafetlerini kızgınca giymeden önce vahşice ona baktı.

“Pekâlâ hanımefendi, kızmaya gerek yok.” Li Qiye gülümsedi. “Hazır ol, yarın gerçek hazineni değiştireceğiz.

Derin bir nefes aldı ve ona baktı: ”Merak etme, her an hazırım. Seni hayal kırıklığına uğratmayacağım!”

O her zamanki gibi kendine güvenen ve kibirli Jian Wushuang'dı. O asla geri adım atmayacak biriydi!

Ertesi gün Li Qiye'nin yardımı ile Jian Wushuang Gerçek Hazinesini değiştirdi. Bu süreç çok fazla cesaret istiyordu ve herhangi bir gelişimci için büyük bir bedeldi. Ancak ne kadar zor olursa olsun Jian Wushuang bununla cesurca yüzleşti. Bu onun tarafından seçilen yoldu.

Herkes bu acılı sürece dayanamasa da Jian Wushuang bunu başardı. Li Qiye'nin yardımı ile süreç oldukça iyi geçti, herhangi bir hata olmadı. Li Qiye her şeyden memnundu.

“Şimdi kendini toparlayıp çalışmaya başla.” Li Qiye değişimden sonra emretti: “Şekil alması için bu kader taşını arıtman gerek, ardından her şey iyi olacak. Bu süreçte sıkı olmaya gerek yok, doğal akışına bırak gitsin.”

Jian Wushuang yeni kader taşını geliştirmek adına inzivada eğitime başladı.

Li Qiye, Tie Klanı'nda kalmaya devam etti. Anıta bir şeyler mırıldanmasının dışında eğitim de yapıyordu. Cennetsel Kral Âlemine girmişti. Bu gelişimciler için çok önemli bir âlemdi.

Onlar birinin hayatındaki en güçlü ve zor felaket olan Yaşam Daralması ile bu âlemde yüzleşiyorlardı! Bu birçok gelişimci için en zor musibetti. Aşırı güçlü krallar bile onu aşamayabiliyor ve en sonunda can veriyordu.

Ancak onu yendikten sonra Erdemli Örnek Âlemi'ne ulaşmak oldukça kolaydı. Li Qiye odasının içinde meditasyon yaparken bedeninden ilahi halkalar çıktı. Her bir halka yeni bir dünyayı ebedi büyük dao ile açıyor gibiydi. Li Qiye o anda antik bir tanrıyı andırıyordu.

Dört iç fiziği göğsünden çıktı: Cehennemi Bastıran, Yükselen, Hükümsüz Kusur, Göğü Yok Eden!

Göğü Yok Eden Fiziği, Cehennemi Bastıran Fiziği ile aynı koldandı. İkisi de Fizik Yazıtı'nın altı sözünden biri olan ‘Leke’ sözünden geliyordu.

Tamamlandığında bu fizik sonsuz boyun eğmez bir güç sağlıyordu! Bu da kullanıcının diğer hazineleri ve silahları kırabilen çok güçlü bir silah olacağı anlamına geliyordu!

Eğer Cehennemi Bastıran Fizik bastırmak içinse Göğü Yok Eden Fizik de zulmetmek içindi.

Cehennemi Bastıran Fiziğin ağırlığı, Yükselen Fiziğin hızı, Hükümsüz Kusur Fiziğinin görmezden gelmesi ve Göğü Yok Eden Fiziğin yıkıcı gücü... Bu dört fizik birlikte hayalin ötesindeydi.

Bu birleşik güçlerinin durdurulamaz kudreti karşısında hiçbir şeyin imkânsız olmadığı anlamına geliyordu. Bu Li Qiye'yi öncekinden katlarca güçlü bir insansız silah haline getirecekti!

Böyle bir yıkıma nasıl bir savunma dayanabilirdi? Li Qiye bedeninin gücünü katlarca yükseltmek için Göğü Yok Eden Fiziği seçmişti.

Odasındaki meditasyon günlerinden birinde aniden gözünü açtı ve göz bebeklerinin içinde yıldırımlar parladı. O anda Tie Lan'ın haykırışının dışında bağırışlar da duydu.

Her ne kadar onu eğitmek ve onunla ilgili şeyler ile ilgilenmekle uğraşmasa da o İlahi Alev Tanrıçası'nın soyundandı. Li Qiye kesinlikle ona bir şey olmasına izin vermezdi.