Bölüm 34 : Görünmez Çift Bıçak (2)

avatar
11791 49

Emperor’s Domination - Bölüm 34 : Görünmez Çift Bıçak (2)


Bölüm 34 : Görünmez Çift Bıçak (2)

 

Tepeye geri döndükten sonra Nan Huairen’in bıçaklara meraklı bir şekilde baktığını görmüştü. Bıçakları ona doğru attı.

 

Eğer yakından bakmak istiyorsan buyur, istediğin kadar tut ve bak.

 

Nan Huairen, Li Qiye’ye yakalanınca biraz utanmış hissetti. Li Qiye’nin neden bu bıçakları istediğini bilmiyordu ama doğrudan kendisine de soramazdı.

 

Bıçakları tutarken Nan Huairen nezaketini bir kenara bıraktı ve dikkatle bıçakları incelemeye başladı. Ancak titizlikle baksa da olağan dışı bir şeye rastlamamıştı.

 

Elindeki çift bıçak normal çelikten yapılmış ölümlü silahları gibi gözüküyordu. Ayrıca üzerindeki paslar zamana karşı dayanamadıklarının da bir kanıtıydı.

 

Kıdemli, neden bu bıçakları seçtin?

 

Nan Huairen, Li Qiye’nin bu bıçakları silah deposuna girdiği anda seçtiğine inanıyordu.

 

Li Qiye de gülümsedi ve cevapladı: “Eğer sen veya tarikattaki herhangi biri bunların arkasındaki gizemi görebilseydi, bu kadar uzun süredir Silah deposunda durmazlardı.”

 

Ne tür bir hazine bu?” Nan Huairen kibarca sormuştu. Gerçekten de hiçbir büyüsellik göremiyordu.

 

Onlar hazine değil.” diye cevapladı Li Qiye: “Onlar sadece sıradan çelikten yapılmış iki bıçak. Aslında yapılışları için gereken materyaller iki gümüş sikkeden daha az eder.

 

Ama neden..?

 

Li Qiye’nin cevabı Nan Huairen’in kafasını karıştırmıştı. Gerçekten de Li Qiye’nin tarif ettiği gibiydiler, peki o zaman neden onları seçmişti?

 

Li Qiye konuştu: “Ancak o bıçaklar, Kraliyet Asili ve Aydınlanmış Varlık seviyesindeki silahları lokum gibi keser.

 

Öyle bir şey nasıl mümkün olur?!

 

Duydukları karşısında Nan Huairen’in resmen kalbi teklemişti. Aydınlanmış Varlığı geçtim, Kraliyet Asili bile son derece güçlü bir seviyeydi. Son otuz bin yıldır bu tarikatta bir öğrenci bile Aydınlanmış Varlık seviyesine çıkamamıştı.

 

Li Qiye, Nan Huairen’in şok içindeki ifadesini görmek istemişti, sonrasında yavaşça konuştu: “Sen zekisin ve şu anki durumu açıkça anlıyor olmalısın. Seni hor görmeyeceğim. İmparator Erdem Kanunları ya da Aziz seviyesindeki hazineler; eğer onları istiyorsan alabilirsin. Eğer iyi iş çıkarırsan ve büyük katkıda bulunursan, İmparator Kanunlarından bile daha muazzam erdem kanunları geliştirmene izin veririm.

 

Li Qiye’nin sözleri, Nan Huairen’in kalbine bir davulmuş gibi vuran çelik tokmaklar gibiydi. Ustası, hatta Elder Sun bile böyle bir sözü veremezdi, çünkü Temizleyici Tütsü Antik Tarikatı’nda bilinen fazla İmparator kanunu yoktu.

 

Teşekkür ederim kardeş.

 

Nan Huairen aklını başına toplayınca Li Qiye’ye doğru başını eğdi ve Li Qiye de bu jestine doğallıkla karşılık verdi.

 

Nan Huairen gittikten sonra, Li Qiye bıçakları eline aldı ve keskin yüzlerini okşadı. Derin bir iç çekti ve geçmişi hatırlamaya başladı.

 

Biri yenilmez bir Ölümsüz İmparator olursa ne olacak yani? Küçük evlat Min Ren kendisi tarafından eğitildiğinden Cennetin İradesini alabilmişti. Hayatı boyunca, Dokuz Dünyada eşsizdi ve başarıyla Şemsi Ölümsüz Fiziğine ulaşmıştı. Ancak sonunda, zaman onu da yavaş yavaş silmişti.

 

Li Qiye bıçakların pasını sildi ve eski hallerine geri döndürdü. İki kılıcın görünüşü normaldi, ama şimdi kadim bir aura yayıyorlardı.

 

Li Qiye bıçak yüzüne yavaşça dokunduğunda, soğuk bir enerjinin bıçaklardan sızdığını hissetti. Herkesin görüşü doğruydu, bu bıçaklar hakikaten sıradan ölümlü bıçaklardı. Ama bu bıçaklar zamanında genç Min Ren tarafından kullanılmıştı.

 

Yapıldıkları malzeme açısından çöpten farkları yoktu. Ama ölümsüz bir imparatorun ana silahları olmuşlardı. Gelişime başladıktan sonra bile Min Ren bu bıçakları kendinden ayırmamıştı. Bir an olsun kenara atmıyordu. Yükseliş döneminde bile her zaman yanındaydılar.

 

Her hatırladığında, bıçaklarını çıkarıp okşuyordu. Sanki bıçakların ruhuyla kendi hislerini paylaşmak istiyordu.

 

Min Ren bu bıçakları kendi dövmemiş olsa bile, bu bıçaklar bir Ölümsüz İmparatorun dokunuşuyla kutsanmışlardı ve bir Ölümsüz İmparator’un kan enerjiyle yetiştirilmişlerdi. Bu yüzden sıradan çelikle yapılmış bile olsalar, istisna sayılırlardı. Bir Ölümsüz İmparator ne kadar güçlüydü?  Bunları tutan kişi Dokuz dünyaya hükmeden ve Cennetin İradesini taşıyan bir Ölümsüz İmparatordu.

 

Bu bıçakların gerçek değeri keskinliğiyle veya yapıldığı malzeme ile ölçülemezdi. Ölümsüz İmparatorun bilinci ve düşünceleri bu bıçakların içinde gizliydi.

 

Bir Ölümsüz İmparatorun bilinci son derece korkutucuydu. Bu bıçaklar Yaşam hazinesi veya Gerçek hazine olmasa bile, Kraliyet Asili veya Aydınlanmış Varlık seviyesindeki hazinelerden çok daha güçlüydüler. Ölümsüz İmparatorun bilincinin bir saç teli kadarı bile her şeyi kesebilecek güce kadirdi.

 

Li Qiye yavaşça bıçaklarda gizlenen bilinç ile etkileşime geçmeye çalıştı.

 

Tabii ki kısa sürede bunu başaramayacağını biliyordu. Bu iş de sabır ve dikkatli bir prosedür gerektiriyordu. Li Qiye’nin de acelesi yoktu, yavaşça bilinci kılıçların bedeninde hissetti.

 

Bu dünyada kimse Min Ren’e Li Qiye kadar yakın değildi. Bu yüzden Min Ren’e ait ölümsüz bilince Li Qiye kadar aşina olan kimse de yoktu.

 

Takip eden iki gün boyunca Li Qiye hala Kun Peng’in Altı Varyasyonunu ve Devreden Turan Güneşi Erdem Kanunu’nu geliştiriyordu. Kalan zamanlarındaysa çift bıçak ile iletişim kurmaya çalışıyordu.

 

Temizleyici Tütsü Antik Tarikatı’nın ana öğrencisi olsa bile, Koruyucu Mo ve Nan Huairen dışında kimse gelişimini sorgulamamıştı.

 

Li Qiye Temizleyici Tütsü Antik Tarikatında yarı saydam bir gölge gibi yaşıyordu. Bırakın normal öğrencileri, büyükler bile onun ne yaptığını bilmek istemiyordu. Onlar için Li Qiye’ye sahip olmaları sorun değildi, ama Li Qiye olmasa da bir problem olmazdı.

 

Bu yüzden Li Qiye’nin tepesine en sık gelen misafir Nan Huairen’di. Ne zaman vakti olsa Li Qiye’yi kontrol etmeye geliyordu. Günlük ihtiyaçlarını hallediyordu, bu işler ölümlü eşyalardan boyutsal çantaya kadar her şeyi kapsıyordu.

 

Koruyucu Mo da gelip Li Qiye’ye gelişim için ip uçları vermeyi denemişti, ama Li Qiye her şeyi biliyor ve anlıyor gibi gözüküyordu. Bu yüzden Korucu Mo bu düşünceyi kafasından çıkarmıştı.

 

Üç ay geçmişti. Li Qiye gelişimi sırasında bedeninin içinde öfkeli bir gücün dolandığını fark etmişti. Saniyesinde, Kader Sarayı çok sayıda aura salıp emmişti ve gözlerinden parlak ışıklar çıkmıştı.

 

Bundan hemen sonra Kader Sarayında önemli değişiklikler olmuştu. Doğudaki Yaşam Pınarı aniden Yaşam Suyu ile dolup taşmıştı. Tüm köşeleri ve mağaraları dolaşan su yavaşça küçük bir pınar oluşturmuştu.

 

Batıda bir alev gökyüzünü parlatmıştı. Yaşam Kazanının alevleri tutuşmuştu ve Ruh Ateşi alevlenmişti. Dünyadaki her şeyi eritebilirmiş gibi gözüküyordu.

 

Güney tarafı da diğerlerine kaybetmek istemiyor gibiydi. Yaşam Ağacı dairesel şekilde altın auralar yaymaya başlamıştı ve yaprakları bahar gelmiş gibi canlanmıştı. Sayısız yaşam enerjisi Yaşam Ağacını sarmıştı. Sanki uzun süredir uyuyan bir Ejderha sonunda gözlerini açıyordu. Her yerden duyulan kükreyişi sonsuz güçle doluydu.

 

Son olarak kuzeyde de gürültülü bir kargaşa vardı. Yaşam Sütunu ağır bir varlık göstermişti. Sanki yeryüzüyle gökyüzünü bağlamaya hazırdı.Yüzeyindeki gizemli Dao sembolleri sanki kendi bilinçleri varmış gibi hareketlenmeye başlamıştı.

 

“İkinci Uyanma!” Saray Temelinin ikinci aşaması İkinci Uyanma aşamasıydı. İlk aşamanın tamamlanması üç ay sürmüştü.

 

Aynı zamanda, Kun Peng’in Altı Varyasyonundaki tüm semboller ve Dao gerçeklikleri neşeyle hayata dönmüştü. Bazen Kun Peng, Li Qiye’nin Gerçek Kaderi ile bir oraya bir buraya uçarak oyunlar oynuyordu. Başka zamanlarda Kun oluyordu ve yüzeydeki suda yüzüyordu, yukarı aşağı zıplayarak tsunamiler oluşturuyordu.

 

Li Qiye’nin kalbi heyecanla dolup taşmıştı. Derin bir nefes aldı. Sonunda! Vaktini boşa harcamamıştı!! On bin mil ileriye gideceksen, her şey küçük bir adımla başlar. Bu müthiş bir başlangıçtı!

 

Başka gelişimcilerin ikinci aşamaya geçmeleri üç ay sürse böyle heyecanlı olamazlardı. Kendilerinin çöp parçası olduğunu düşünürlerdi.

 

Gerçek Kaderi’nin tekrar uykuya dalmasından sonra, Li Qiye heyecanını arkasında bıraktı. Daha yüksek seviyeler için gelişim yapmaya başladı. Erken kalkan yol alırdı. Yeteneksizliğini sıkı çalışmasıyla kapatmalıydı. Hayatı boyunca, yetenekleri ortalama düzeyde olup da son derece güçlü ustalar olan  birçok gelişimci görmüştü. Kimisi hayatları boyunca bir kez bile yenilgi yüzü görmemişti. Bunların hepsini çok çalışmaya borçlulardı. Aynı zamanda ümitsizliğe düşen ve oradan kafasını kaldıramayan birçok dahi de görmüştü.

 

Bir gelişimcinin yetenekleri ve fiziği yeterli olmaz. Kişinin aynı zamanda Dao İrade Gücünün kuvvetli olması gerekir. Yolun sonuna gidecek kadar güçlü bir irade bu iş için şart.

 

Bir gün son gülen kendisi olacak ve zirveden tüm insanlığa küçümser gözlerle bakacaktı.








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr