Emperor’s Domination - Bölüm 44 : Birinci Büyüğün Planı (2)

---

 

 

Birinci büyük durdu ve Li Qiye’ye baktı:

 

“Neden tüm bunları sana anlattığımı anlıyor musun?”

 

“Bu öğrencinin kulakları sizindir.”

 

Li Qiye sakin bir şekilde gülümsüyordu ama yüz ifadesi soğukkanlıydı. Birinci büyük Li Qiye’nin düşüncelerini anlayamamıştı.

 

“Dokuz Aziz Şeytan Kapısı gibi bir müttefiğe ihtiyacımız var.”

 

Birinci büyük yavaşça iç çekti ve biraz çekinerek sesini azalttı:

 

“Bu yüzden umarım Prenses Li ile evlenebilirsin! Prenses Li ile evlenebilirsen ne olursa olsun seni desteklerim!”

 

“Büyüğüm, kaplanı öldürmek için kurda bel bağlamaktan korkmuyor musunuz? İşin sonunda kurt tarafından yenilebilirsiniz.”

 

Dedi Li Qiye.

 

Birinci büyük acı bir şekilde gülümsedi, yavaşça başını iki yana salladı ve cevap verdi:

 

“Bazı şeyleri benim gibi küçük bir karakter kontrol edemez.”

 

Li Qiye’ye uzun uzun baktı ve konuştu:

 

“Bu yüzden ben bahsimi sana yatıracağım! Bir mucize bekliyor olsam da!”

 

Birinci Büyüğün tavrı değişmişti. Li Qiye’ye baktı ve tekrar konuştu:

 

“Şimdiye kadar, birçok insan Temizleyici Tütsü Antik Emri’ni yaşlı şeytanın elinden almaya çalıştı ama hiçbiri başaramadı. Ancak o yaşlı şeytan Antik emri sana verdi!”

 

Söz yaşlı şeytandan ve antik emirden açılınca Li Qiye sırıtışına engel olamamıştı. Ancak bu konu üzerinde konuşmadı. Bu meselenin arkasında insanların normal bir şekilde göremeyeceği sırlar vardı.

 

Birinci büyüğe bakan Li Qiye gülümsedi:

 

“Büyüğüm bahsini bana yatırıyorsunuz da, neden tarikat ustasına yatırmıyorsunuz? Tarikat ustasının önceki usta tarafından halef olarak seçildiğini duydum.”

 

Bu sorunun karşısında, birinci büyük ağzını açmadı ve sessiz kaldı. Bu durum Li Qiye’nin dikkatini çekmişti. Su Yonghuang, şimdiki tarikat ustası nasıl biriydi? Bu meselenin arkasındaki gizem neydi?

 

“Bu sefer, senin bir Dao eğitmeni olmanı teklif ettim. Bu şekilde biraz erdem puanı kazanıp üst kademelerdeki toplantılara katılabilirsin.”

 

Birinci büyük tarikat ustası Su Yonghuang hakkındaki meseleyi atlamıştı. Başka bir deyişle konuyu değiştirmişti.

K.N: Çok merak ettim lan :D

 

Li Qiye de gülümsedi ve konuştu:

 

“Büyüğüm umuyorsunuz ki büyük katkılar sağlayıp üst kademelere katılırım. Bu sayede sonunda koruyucu ya da elder olursam, Dokuz Aziz Şeytan Kapısı’nın prensesine layık biri olurum değil mi?”

 

Li Qiye kolayca bu meselenin arkasında yatan karmaşayı çözmüştü, birinci büyük bir an için donakalmıştı. İşin aslı, en başından beri Li Qiye hakkında çok iyimser düşünemiyordu. Ama Li Qiye gizemli bir şekilde Dokuz Aziz Şeytan Kapısı’nın testini geçmeyi başarmıştı ve bu yüzden altı büyük onun bir casus olduğunu düşünmüştü.

 

Ancak Li Shuangyan’ın gelişi ve Yu He’nin tavrı karşısında birinci büyük bu durum üstünde düşünmeye başlamıştı. Eğer Dokuz Aziz Şeytan Kapısı’nın casusu olsaydı, her şey bu kadar bariz olmazdı! En önemli şey ise Yu He’nin tavırları hiç de rol yapıyormuş gibi değildi!

 

Bu yüzden birinci büyük olanları tekrar düşünmüştü. Eğer Li Qiye, Temizleyici Tütsü Antik Tarikatı’ndan gerçekten İmparator Erdem Kanunu ya da Ölümsüz İmparator Gerçek Hazinesi isteseydi casus olmasına gerek kalmazdı! Elindeki antik emir ona yaşlı şeytan tarafından verilmişti. Eğer Li Qiye bunu erdem kanunları ve ölümsüz hazineler için kullansaydı Temizleyici Tütsü Antik Tarikatı buna karşı hiçbir şekilde sesini çıkaramazdı!

 

“Temizleyici Tütsü Antik Tarikatı’nda ben en yaşlı kişi olarak biliniyorum. Ne yazık ki yeteneklerim sınırlı ve tarikatımızın kaçınılmaz düşüşünü durdurmak için hiçbir şey yapamıyorum."

 

Birinci Büyük Li Qiye’ye baktı ve devam etti:

 

“Mucizelere inanmam, ancak senin bir mucize olmanı umuyorum. Senin Temizleyici Tütsü Antik Tarikatı’nı yeniden dirilteceğine dair umudum var. Ama umarım ki bunu yaparken Temizleyici Tütsü Antik Tarikatını korumak için Dokuz Aziz Şeytan Kapısı ile iyi ilişkiler içinde olursun.”

 

Li Qiye kendini tutamadı ve biraz güldü, sonra da konuştu:

 

“Birinci büyük bana çok değer veriyor ve gerçekten fazla ilgi görmekten korktum şimdi.”

 

Tabii birinci büyük Li Qiye’nin bu sözüne inanmadı. İşi biraz şakaya vurmuştu ama şimdi önemli olan bu değildi.

 

Li Qiye gülümsedi ve konuştu:

 

“Birinci büyüğün her şeyi tarikat ustasına değil de bana yatırması merakımı ateşliyor. Bu durumun sebebi nedir?”

 

Birinci Büyük, Elder Gu’nun tarikat ustası Su Yonghuang hakkında konuşmaktan çekindiği bariz bir şekilde belliydi. Ama sonunda Li Qiye’ye baktı ve derin bir sesle konuştu:

 

“Li Qiye, eğer biri senin kişiliğin düzgün değil diyorsa, ben de diyorum ki asıl tarikat ustasının kişiliği görmek istediğimiz gibi değil!”

 

Birinci büyük basit bir cümle kurmuştu ama içinde birçok gizli ima vardı! Su Yonghuang şu anki tarikat ustasıydı ve ayrıca ustasının halef olarak belirlediği kişiydi. Neden birinci büyük Su Yonghuang’a karşı dostane olmayan bir yaklaşım içindeydi?

 

“Şu an, Temizleyici Tütsü Antik Tarikatımız için tarikat ustası koltuğunda kimin oturup oturmadığı önemli değil. Evimizden olmak üzereyiz, şimdi bu koltuk üzerine düşünmenin zamanı mı?”

 

Birinci büyük açıkça Su Yonghuang hakkında konuşmak istemiyordu, ciddi bir sesle devam etti:

 

“Ancak, ikinci büyüğün tarikat ustası olmasını istemiyorum!”

 

Birinci büyük aniden böyle bir şey söylemişti bu da Li Qiye’nin ilgisini çekmişti. Bu sözler sırdaş olmadığın birine söylenecek sözler değildi. Ama birinci büyük Li Qiye’ye açıkça söylemişti.

 

“İkinci büyük kötü değil, duyduğuma göre doğuştan gelen yetenekleri de fena değilmiş. Büyükler arasında gelişimi sadece sizin seviyenizin altında.”

 

Li Qiye de sakince böyle cevap vermişti.

 

“Eğer Cao Xiong… Eğer kendi ilkeleri konusunda ısrar ederse…”

 

Birinci büyük kısa bir süre durakladı ve sonra tekrar konuştu:

 

“Onun tarikat ustası olması çok da önemli değil! Ama o Dong Shenglong’a ulaştı! Bu tıpkı tarikatımızı hiçliğin yıkımına itmek gibi, bu yüzden, güce susamışlığı yüzünden muhakeme yeteneğini kaybetti!”

 

“Dong Shenglong mu?”

 

Li Qiye biraz şaşırmıştı ve sordu:

 

“Temizleyici Tütsü Antik Tarikatı’nın misafir danışmanı mı?”

 

Bu konu hakkında Nan Huairen daha önceden bahsetmişti; Li Qiye hala bir şeyler hatırlıyordu.

 

Birinci Büyük Li Qiye’ye baktı ve ciddi bir şekilde konuştu:

 

“Ana öğrencimiz olarak umuyorum ki, sorumlulukları üstlenip Temizleyici Tütsü Antik Tarikatı’nı omuzlayacaksın. Bu meseleyi sana söyleyebilirim. Dong Shenglong’un misafir danışman olarak geldiği yıl, benim iradem dışındaydı! Ancak Cennetsel Mücevher Krallığı böyle buyurmuştu; bu  yüzden başka şansım yoktu!”

 

“Açık konuşmak gerekirse, Dong Shenglong İlahi Tanrı Tarikatı’ndan gelmedi ama ona İlahi Tanrı Tarikatı tarafından Kraliyet Asili ünvanı verildi.”

 

Birinci büyüğün sesi derinleşmişti:

 

“Diğer konular hakkında, daha fazla konuşmama gerek yok.”

 

Birinci büyük konuşmasını bitirmişti. Li Qiye için nedeni açıktı. Gülümsedi ve birinci büyüğe baktıktan sonra konuştu:

 

“Birinci büyük, Dong Shenglong’u yok etmek için benim el atmamı istiyor öyle mi?"

 

“Biliyorum ki, gelişim seviyen ile bunu başaramazsın.”

 

Birinci büyük uzun bir süre sessiz kaldı, sonra da son kararını vermiş gibi Li Qiye’ye baktı ve konuştu:

 

“Ancak, Yu He bunu başarabilir. Yu He’nin yardımını alıp onu ortadan kaldırabilirsin!”

 

“Büyüğüm, bu tehlikeli bir mesele.”

 

Li Qiye gülüyordu çünkü birinci büyüğün aklından geçenleri biliyordu.

 

Birinci büyük bir süre düşündükten sonra, derin bir iç çekti ve konuştu:

 

“Aslanı kovalamak için kurdu getirmek, evet biliyorum! Ancak, İlahi Tanrı Tarikatı Dokuz Aziz Şeytan Kapısı’ndan çok daha tehlikeli. Otuz bin yıl önce, İlahi Tanrı Tarikatı ile bir kere savaştık ve krallığımızı kaybettik. İlahi Tanrı Tarikatı bizim çekildiğimiz bölgede Cennetsel Mücevher Krallığı’nı kurdu. İlahi Tanrı Tarikatı soykırım yapmadı ama bu yalnızca belli çekinceleri olduğundan dolayıydı. Bu ülkede, İlahi Tanrı Tarikatı Temizleyici Tütsü Antik Tarikatına daha fazla müsamaha göstermeyecek. Dokuz Aziz Şeytan Kapısı, Yaşlı Öküz Ülkesinde hüküm sürüyor. Eğer bizi yok etmek istiyorlarsa buna güçleri yeter. Ama bunun için kesinlikle İlahi Tanrı Tarikatı’na savaş açmak zorunda kalırlar!”

(Ç.N: Yani adam yakındaki düşmanı alt etmek için uzaktaki düşmanı kullanmak istiyor)

 

İkisini kıyaslayınca, şüphesiz birinci büyük bir karar vermişti. Dokuz Aziz Şeytan Kapısı’nı İlahi Cennet Tarikatı’na karşı kullanmak istiyordu!

 

Li Qiye gülümsedi ve sonunda sakince konuştu:

 

“Büyüğümün düşüncelerini anladım. Bunlar şu an benim için önemli şeyler değildi. En önemli mesele Fizik macunu. Siz büyükler bana Kral Fiziği Macunu sözü vermiştiniz. Acaba tarikat bu sözünü ne zaman yerine getirecek?”

 

“Bu konu..”

 

Li Qiye’nin bu konuyu bir anda meydana getirmesi, birinci büyüğü bir anlığına şaşırtmıştı.

 

Li Qiye devam etti:

 

“Büyüğüm, Fizik macunum; canavar iliğine öncülük ediyor. Cehennemin Demir Boğası canavar iliği olmak istiyorum. Bu konu hakkında bir itirazınız var mı?”

 

“Bu… biraz zaman alacak.”

 

Birinci büyük biraz utanmıştı, garip bir şekilde güldü.

 

Li Qiye birinci büyüğe baktı ve ciddi bir şekilde konuştu:

 

“Büyüğüm verdiği sözden pişman oluyor, ha?”

 

"Li Qiye, tarikatın sana verdiği söz değişmeyecek!”

 

Birinci büyüğün sesi aniden yükselmişti:

 

“Ancak, Cehennemin Demir Boğası canavar iliği istiyorsun. Şimdiki gücümüzle yüz bin yıllık bir canavarın kemiklerini elde etmemizin kolay olmayacağının farkında olmalısın! Temizleyici Tütsü Antik Tarikatı’mız kesinlikle Kral Fiziğine sahip, ama canavar iliği Cehennemin Demir Boğasından değil!”

 

“Bana Cehennemin Demir Boğası canavar iliği gerek!”

 

Li Qiye soğukkanlı bir şekilde diretti.

 

“Peki, onu sana verebilirim. Diğer büyükleri ikna etmem gerek, ama bunun şartı, Prenses Li ile evlenmen olur!”

 

Birinci büyüğe bakan Li Qiye derin bir iç çekti. Bittikten sonra nihayet ayağa kalktı ve sakince konuştu:

 

“Büyüğüm, kadınım olarak, prenses de olur, rahibe de olur. Bu bir problem değil. Endişelendiğin meseleye gelirsek, sana tek bir şey söyleyeceğim: Her kim Temizleyici Tütsü Antik Tarikatı’nı yıkmak isterse, bu gördüğün ellerimle katledilecek! Birinci büyük için bir şey daha ekleyeyim: Temizleyici Tütsü Antik Tarikatını yeniden canlandırırken yoluma kim çıkarsa çıksın, merhamete aç bir şekilde ölecek! İster tanrı olsun ister şeytan, hiçbiri bu yolda istisna değil!”

 

Sözlerini bitirdikten sonra Li Qiye arkasını döndü ve çıktı.

 

Birinci büyük olduğu yerde kaskatı kesilmişti. On üç yaşındaki bir çocuğun ağzından çıkmıştı bu kibirli sözcükler, ama o anda, Li Qiye’nin sözlerinin arkasındaki duygunun cahil cesareti olmadığını biliyordu. Her şeyin ortasında, Li Qiye'nin içini göremiyordu. On üç yaşındaki çocuğun bu özgüveninin nerden geldiğini bilemiyordu… Nasıl böyle büyük laflar edebiliyordu?

 

Sonunda birinci büyük hafifçe iç geçirdi. Bunca yıl boyunca Temizleyici Tütsü Antik Tarikatı’nı dikkatle yönetmişti. Tarikatın düşüşünün kaçınılmaz olduğunu biliyordu, ama, gene de bir mucizenin gerçekleşeceğine inanmak istiyordu!

 

Li Qiye bu mucize olabilir miydi?

 

Buna inansa da inanmasa da, her şeyini bu küçük çocuğa yatırması gerekiyordu! Çünkü zamanı azalıyordu. Kendisi tarikat ustası olmak istemediğinden, diğer dört büyük bu durumdan hoşnutsuz olmaya başlamışlardı. Bu gidişle diğer dört büyüğün desteğini kaybederse, Temizleyici Tütsü Antik Tarikatı’nın durumu daha da kötüleşecekti!