Bölüm 73 : Su Yu He (1)

avatar
11565 40

Emperor’s Domination - Bölüm 73 : Su Yu He (1)


Bölüm 73 : Su Yu He (1)

 

Eğer gerçek bedenini göstermezsen, seni kesmemem için dikkat etmen gerekecek.

 

Li Qiye kadim zitheri kucakladı ve rahatça gülümsedi.

 

Hahahaha…” Canavar pis pis güldü. Kulakları sağır edecek ve insanları ürpertecek bir gülüştü bu:

 

Beni asla öldüremeyeceksin! Kimse beni öldüremez!

 

Öyle mi? Hasretli Ay Tepe’sinin altındaki ölülerin kemiklerini eşeleyip çıkarana kadar bekle o zaman; o zaman da kimse beni öldüremez diyebilecek misin!?

 

Li Qiye tatmin olmuş şekilde gülüyordu.

 

Bam… Bam… Bam…

 

Li Qiye’nin söylediklerini duyan canavar, korktu ve geri çekilmeye başladı.

 

Gerçek bedenini göster şimdi; önümde Tanrı ya da Şeytan taklidi yapma.

 

Li Qiye yere meditasyon pozuyla oturdu ve canavara bakmaya başladı. Kadim zitherin tozunu nazikçe sildi.

 

Zheng… Zheng… Zheng…” Zither tekrar ses çıkarmaya başladı. Suyun akışı gibi pürüzsüz bir şekilde Hayalet Köşk’ün içinde akıyordu. Zitherin akışından gelen melodinin uyumu, yumuşak ve rahatlatıcıydı.

 

Melodinin içine bakılabilse, sanki insanlar mavi bir dağı ve nehrin üstünde küçük bir köprüyü görebilirdi. Bununla birlikte, bahçeyi doldurmuş tavuklar, sakin ve huzurlu bir köy insanın gözü önüne gelirdi.

 

Bu akıl ermez canavar, melodiyi duyunca gürültüyle geriledi. O anda, bedenini saran sis katmanları kayboldu. Devasa canavar sonunda ortadan kaybolmuştu ve bir silüet gözükmüştü. Zayıf ve narin bir figürdü bu; sadece sırtının gölgesi gözüküyordu ama bu bile yaşayan her şeyin ruhunu tepe taklak etmeye yeterdi. Sadece bu sırtın gölgesi insanları kendisine tekrar baktırmaya yeterdi. Bu güzellik ulusların çöküşünü başlatabilirdi; öyle bir güzellikti ki hiçbir şey ile kıyaslanamayacak kadar eşsizdi.

 

Kim derdi ki az önceki korkutucu canavarın gerçek bedeni böylesi güzellikte olsun?

 

Akan Suyun Fani Yuvası!

 

Bulanık gölge anlaşılmaz bir şekilde Li Qiye’ye bakıyordu ve mırıldandı:

 

S-Sen… Nasıl bu melodiyi biliyorsun?!

 

Xiao He, gerçekten sensin.

 

(ÇN: Xiao, küçük anlamına geliyor, birine sevecen bir şekilde seslenirken kullanılabilen bir sözcük.)

 

Li Qiye çalmayı bıraktı ve rahatça gülerek eşsiz güzellikteki hatunun gölgesine baktı.

 

Emsalsiz güzellik, Li Qiye’yi duyunca, hemen korktu ve durmaksızın geri adım attı. Dehşete düşmüş bir ifadeyle sordu:

 

S-Sen, kimsin sen!?

 

Li Qiye gülümseyerek konuştu:

 

O yıl, Wutong ağacının altında, kemikleri senin için kazan küçük velet Min Ren’den başka kim vardı söyle bakalım?

 

S-Siz... İlahi Karga Ekselansları?!

 

Eşsiz gölge şok olmuştu, gözleri apaçıktı.

 

Ben ve küçük velet Min Ren dışında, başka kim o ağacın altında olanları ve Hasretli Ay Tepesi’ni bilebilir? Başka kim Akan Suyun Fani Yuvası’nı bilebilir? Bu melodiyi, ‘Akan Suyun Fani Yuvası’nı küçük velet Min Ren’e öğreten bendim.

 

Gerçekten sizsiniz! Ekselans İlahi Karga!

 

Eşsiz gölge son derece heyecanlıydı; hemen ilerledi ve heyecan içinde konuştu:

 

Ekselansları, hala yaşıyorsunuz.

 

Li Qiye gülümsedi ve duygusal bir ifadeyle anıları hatırladı.

 

Ben geçmişten beri ebediyim, garip bir şey değil.

 

Eşsiz silüet biraz daha yakına geldi, gölgesi hafif saydam ve belirsizdi, ama sadece gölgenin şeklinden müthiş güzellikte bir hatun olduğunu söyleyebilirdiniz.

 

Li Qiye sonunda baktı ve başını iki yana sallayarak konuştu:

 

Kaybolmamışsın. Ne günah işledin de bu hale geldin? Kendini ne insan ne hayalet sayılabilecek bir şeye çevirmişsin. Hatırlamalısın, o yıl sana Su Yu He olmadığını, hayalet de olmadığını, aynı zamanda insan da olmadığını söylemiştim. Sen sadece, kaybolmak istemeyen özlem duygularının bir parçasısın.

 

Eşsiz silüet Li Qiye’nin sözlerini duyunca, başını eğdi:

 

Biliyorum.

 

Li Qiye başını iki yana sallayarak devam etti:

 

O velet Min Ren’i sevmiştin, ama unutamadın. O yıl bile, velet Min Ren seni tekrar canlandıramadı. Sonuçta ölü birisisin, ayrıca ruhun ve canın nefret dolu düşünceler ile kaybolmuştu. Hayalet değilsin, nefret dolu bir ruh değilsin ve özellikle Su Yu He’nin bu dünyada dolaşan ruhu değilsin. Sonuçta sen ve Su Yu He’nin artık hiçbir ilişkisi yok! Sen sadece özlem dolu bir düşüncesin; kaybolmak istemeyen, Min Ren’e duyulan özlem dolu düşüncesin...

 

Eşsiz gölge hala başını eğiyordu; başka bir kelime söylemedi.

 

Li Qiye ciddi bir şekilde konuştu:

 

Küçük velet Min Ren’in en büyük kusuru fazla nazik olmasıydı. O yıl, ona melodiyi kullanarak ruhu aşmasını ve huzur buldurmasını söyledim, ama yapamadı!

 

Eşsiz gölge usulca fısıldadı:

 

Ekselansları, Ölümsüz İmparator Min Ren’i suçlamayın. Bunun nedeni, benim gitmek istememem. Ben… Sadece hasret duygularımı arkamda bırakmak istedim!

 

Li Qiye başını iki yana sallayarak tekrar konuştu:

 

Küçük velet Min Ren artık burada değil, artık özlem duygularını ardında bırakmanın bir anlamı var mı? Küçük velet Min Ren hala bu dünyada iken, çok nazik ve merhametliydi; sık sık senin için bir melodi çalmaya buraya geldi! Ancak sen de biliyorsun, bu senin yüzünden değildi. Küçük velet Min Ren öldü, neden hala burada kalıyorsun?

 

Li Qiye’nin söylediklerinden sonra, Xiao He denilen gölge üzüldü, başını daha da aşağıya eğdi ve sonunda nazikçe konuştu:

 

O ayrıldıktan sonra, hep bir gün onun yanına, şeftali ağacının altına gömülmeyi umdum, ama imkansızdı. Bu zitherin içinde kalmaktan başka seçeneğim yoktu. Daha sonra, zither kendi kendine yerin dibine battı ve ben de derin bir uykuya daldım.

 

Önündeki zavallı kadını gören Li Qiye nazikçe iç çekti; sonunda konuşmak zorunda kaldı:

 

Pekala, her şeyi bitirdikten sonra Hasretli Ay Tepesi’ne gidip senden kalanları çıkaracağım. Son isteğini gerçekleştirmek için seni de o şeftali ağacının altına gömeceğim.

 

Xiao He saygısını göstermek için eğildi ve minnettarca konuştu:

 

Teşekkürler, Ekselansları.

 

Li Qiye iç geçirmekten başka bir şey yapamadı. Kalbindeki duyguları betimleyecek bir kelime yoktu. En fazla, “Bu doğa ananın insanlarla alay edişi.” diye düşünebilirdi.

 

O yıl, Ölümsüz İmparator Min Ren’i gelişim yoluna sokmuştu. Min Ren’in Temizleyici Tütsü Antik Tarikatı’nı nereye kuracağını seçmesinin ardında bir neden vardı. Issız Çağ’da burası gizemli geniş bir alandı; burada birçok açıklanamayan şey yaşanıyordu. O çağda, sayısız ırk burayı incelemişti.

 

Çağın başlangıcında, burada, cenneti delebilecek yetenekleri olan farklı bir ırk yükselmişti. Eşi benzeri olmayan bir imparatorluk kurdular. Bu ırkın, burada zalim bir hükümdarı vardı. Bu hükümdar da tıpkı ırkının diğerleri gibi vahşiydi. Ölümlü Dünyadaki tüm insanlar kendisi tarafından katledilmişti.

 

Daha sonraları, insan ırkından bir Erdemli Örnek ayaklanıp bu hükümdara isyan etti. Bu Erdemli Örnek eşiti olmayan bir yaratılıştı ve yükseldikçe yükseldi; diğer hükümdarın rakibiydi.

 

Ancak, hükümdar bu toprakların gizemlerini keşfetmişti. Ne zaman Erdemli Örnekle ölümcül bir savaşa tutuşsalar, tehlikedeyken toprakların gizemli gücünü ödünç alıp Erdemli Örneği yeniyordu.

 

Erdemli Örneğin cesareti kırılmıyordu; tekrar tekrar bu gizemli topraklara karşı savaştı. Ancak bozgun üstüne bozgun, genç, cesur ve enerji dolu delikanlıyı, ak saçlı Ölümsüz İmparator’a çevirmişti. Sonunda Erdemli Örnek umutsuzluğa kapılmıştı. Cennetin İradesini taşıyamadığı sürece, bu hükümdarı yenmenin bir yolu yoktu.

 

Ama bu şansı yoktu; Cennetin İradesini taşıma fırsatından vazgeçmişti! Son savaştan önce, yeni bir yöntem ile çıkageldi!

 

Erdemli Örneğin bir kızı vardı. Bu kızın hem yeteneği hem güzelliği kıyas götürmezdi. O çağın en güzel kızı olarak düşünülürdü! Erdemli Örnek, bu topraklarını gizemini öğrenmek için kızını o hükümdar ile evlendirdi.

 

Hükümdar da ölümlü düşmanının niyetini biliyordu. Dünyanın en güzel kadınını şehvetle arzuluyordu, bu yüzden onu imparatorluğuna aldı.

 

O günden sonra, herkes tarafından takdir edilen dünya güzeli hükümdarın malı oldu, resmen onun bir oyuncağı olmuştu. Hükümdarın elinden sayısız pislikçe şeyi kabul etmiş ve sayısız edepsizliklere göğüs germişti, ama sonunda bu toprakların sırrını ele geçirebilmişti.

 

Erdemli Örnek, kızının bulduğu gizemi kullanarak son savaşta hükümdarı devirdi ve vahşi imparatorluğunu yerle bir etti.

 

Ama hikaye burada bitmiyor. Daha sonrasında Erdemli Örnek, bu toprakların sırrını kimse miras bırakamadı. Gözünü göklere çevirdi, Cennetin İradesine bağlanmak için bu toprakların sırrını kullanmak istiyordu. Cennetin İradesini taşıyıp, dokuz dünyanın tamamında yenilmez olmak istiyordu!

 

Ancak dünya güzeli, görevini tamamlamak için sayısız aşağılanmaya ve pisliğe katlandığından, genç yaşında kederinden öldü. Nefret dolu duyguları kaybolmadı; bu dünyanın üzerinde kısılmıştı.

 

Erdemli Örnek, Cennetin İradesine saldırmaya hazırlandığı anda nefret dolu duygular aniden tetiklendi, çıldırmıştı. Kızı konusunda Erdemli Örnek her zaman suçluluk hissetmişti. Sonradan kızı kederinden ölünce, Erdemli Örnek de çok büyük bir darbe yemişti, Dao irade gücünde bir irade şeytanı doğmuştu.

 

(ÇN: İrade Şeytanı= kişinin Dao’sunda bir kusur, çıldırmasına ya da duygularını kaybetmesine sebep olabiliyor.)

 

O kritik anda, kızının nefret dolu duygularının aniden cennetleri delmesi ve doğrudan Cennetin Gazabına gitmesi, Erdemli Örneğin irade şeytanının çıldırmasına yol açmıştı. Sonunda, şeytanın kendini yiyip bitirmesinin üstünden gelemeyip cennetin gazabıyla ölmüştü.

 

İşin sonunda, Erdemli Örnek tarafından kurulan İnsan Irkı Krallığı, tam burada harabeye dönmüştü!

 

Erdemli Örneğin kızı ve o çağın en güzel kızı olan kişi Su Yu He’ydi!

 

Sayısız yıl geçti. Li Qiye Kara Karga olarak Ölümsüz İmparator Min Ren’i buraya Temizleyici Tütsü Antik Tarikatı’nı kurması için getirdi. O zamanlar burası hala harabeydi. Ancak, Su Yu He’nin nefret dolu duyguları hala mevcuttu ve sık sık nefretinden dolayı ortalığı karıştırıyordu. Nefret dolu duygular cenneti delip, burayı bir hayalet alana çevirmişti.

 

Daha sonraları Ölümsüz İmparator Min Ren, Li Qiye’nin talimatlarıyla Su Yu He’nin mezarını buldu. Cesedini restore ederek, onu daha güzel manzaralı bir yere gömdü.

 

Ölümsüz İmparator Min Ren, Su Yu He’nin nefret dolu duygularının kaybolması için eşsiz güzellikte melodiler çaldı. Birçok seferden sonra, sonunda nefret dolu duygular kayboldu ve mezarındaki gözlerini kapadı.

 

Ancak nefret dolu duyguların kaybolduğu anda, gözlerini kapatmadan önce orada burada dolanan ruhu hala bu dünyadaydı. Su Yu He, Ölümsüz İmparator Min Ren için hasret dolu duyguların doğmasına yol açtı, gözlerini kapadı ve bilinmeyen bir yerde huzur içinde yattı.

 

Bundan sonra bu hasret dolu duygular, Temizleyici Tütsü Antik Tarikatı’na kadar kadim zitheri takip etti. Daha sonrasında Li Qiye, kızın çoktan tarikatta kaldığını fark etti.

 

Böyle bir meseleyi Li Qiye kabul etmedi. Su Yu He yeniden canlanamazdı, ölmüştü. Üstüne, bu kalan duygular Su Yu He’nin kendisi değildi. Bu bir kişi değildi, bir hayalet de değildi ve özellikle bir varlık hiç değildi. Sadece geride kalan hasret dolu duygulardı.

 

Bu dünyada yıllarca kalan bu duygular ona işkence etmekten başka bir işe yaramıyordu. Yeniden hayata dönmesinin bir yolu yoktu, bu yüzden Ölümsüz İmparator Min Ren’i takip edemezdi. Artık o kız hiçliğin sisiyle kaplı duygulardan ibaretti.













Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43989 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr