(Kısım Müziği : youtube.com )
Ares arkalarına doğru hızlıca döndü. Onlara bıçak fırlatan kişi, hafif kumral ve dağınık saçlarını arkasında kuyruk yapar şekilde toplamış, sol gözünde korsan göz bantlı, diğer gözü ise sarı-yeşil arası bir renkte, göbeği açık ve sık kıyafetler giyen, dar paça pantolonunun kenarlarında küçük sivriltilmiş bıçakları olan bir kadındı. Kadın kaşlarını çatmış bir şekilde hafifçe gülümsüyor, diğer eliyle de küçük bir bıçağı havada döndürüyordu. Gallon kadını görür görmez panelden, aşırı derecede yıpranmış kılıcını alıp kadına doğru fırladı. Gallon kılıcını yanlamasına doğru kadına vuracakken kadın çevik bir hareketle parende atarak bir ayağıyla da Gallon'un çenesine geçirdi. Tekmenin gücüyle Gallon geriye doğru savruldu. Ares, Famael'i geriye bırakıp kadına doğru yalın elleriyle saldırmaya çalıştı. Kadına daha yaklaşamadan, kadın kendine bağlı bıçakları kontrol ederek hepsini Ares'e doğru fırlattı. Fırlatılan bıçaklar Ares'i şatonun kapısının önünde kollarından ve bıçaklarından tutar şekilde yapıştı. Ares o durumda hareket edemiyordu. Gallon kalan son enerjisiyle yerdeki kılıcını alıp kadına bir saldırı yapmayı daha denedi. Kılıcını önünde tutarak kadına doğru savruldu. Kadın göz açıp kapayıncaya kadar ona doğru atılan Gallon'un yanına geldi ve sağ dirseğiyle Gallon'un sırtına yere doğru vurdu. Gallon çarpışmanın etkisiyle kendini toprağa gömülü bir şekilde buldu. Hareket etmeye takati kalmamış Gallon yavaşça başını yukarıya doğru kaldırmaya çalıştı. Başını kaldırdığındaysa kadının Gallon'un üstünden ona doğru bakarken aynı anda arkasında da 7 adet bıçağın havada döndüğünü gördü. Gallon, gücünün ona yetmeyeceğini anlayınca ayağa kalkmaktan vaz geçti.
(Bölüm Müziği : https://www.youtube.com/watch?v=t2rs-OyJ-Q8 )
Kadın yere doğru çömelip Gallon'un kafasından tuttu. Havaya doğru kaldırdı. Arkalarından Famael'in "hvücvuumvmmm" sesini duydu. Umursamazca arkasına döndü. Famael iki eliyle de gitarını kavramış, kadına doğru koşuyordu. Kadın, bıçağını kontrol ederek Famael'in ayağının altına koydu. Famael bıçağa takılarak yere düştü ve yanında taşıdığı beyaz peçeteyi havaya kaldırarak sallamaya başladı. Kadının yüzünde istemsizce hafif acımaklı bir gülüş oluştu. Gallon'a doğru tekrardan çömeldi.
Gallon : Ne istiyorsun bizden?
Kadın : Ben mi? Atölyeme gelen sizsiniz.
Gallon : Atölye mi? Burası bir şato ve daha şatonun içine girmedik bile!
Kadın : Okuma yazmanız da mı yok?
Gallon : Bir bahçe nasıl bir atölye olabilir? diyerek kadının yüzüne doğru son gücüyle bakmaya çalıştı.
Ares : Aaaa.. Gallon?
Gallon : Ne var?
Ares : Şuraya baksana. der ve yüzüyle bir yeri işaret eder. İşaret ettiği yerde
"Satarou Atölyeleri"
"Ölümüne Turnuvalar"
"Kendinizin 10 Katını Keşfedin"
"Beğenmezseniz Canınız İade" ve yanında az önceki kadının yüzü olan bir tabela vardı.
Gallon : Uh.. Şey.. a..
Kadın : Şimdi anladın mı? Neden buradasınız? Dövüş için değil belli ki.
Gallon : Biz burasının bir büyücünün evi olabileceğini düşündük. Arkadaşımıza yardım için. der ve o esnada Famael tekrardan eline gitarını almış kadına doğru koşuyordu. Kadın ayağa bile kalkmadan yumruğunu kaldırdı. Famael'in yüzü, kadının yumruğuna çarptı ve Famael tekrardan bayıldı. Hiçbir şey olmamış gibi konuşmalarına devam ettiler.
Kadın : Bir büyücü şatosunun önünde neden 7/24 iade yazsın ki?
Gallon : Mantıklı.
Kadın : Eee şu yardıma muhtaç arkadaşınız nerede?
Gallon : Sanırım az önce bayılttın. der ve kadın yavaşça arkasına döner.
Kadın : Evet, gerçekten yardıma ihtiyacı var gibi görünüyor. Hem de ciddi mânada.
Gallon : Tek sıkıntı o da değil, az önce yumruğunla yüzünü yamulttun!
Kadın : Ne? Yamulttum mu?
Gallon : Evet git de kendin bak, vurduğun yumruk yüzünden yüzü dağıldı.
Kadın doğruldu ve Famael'e doğru yaklaştı. Famael'in yere yapışmış suratını saçından tutup yavaşça kaldırdı. Famael'in yüzünden birkaç parça toprak yere doğru döküldü. Kadın, Famael'in çarpılmış yüzüne bakınca kadının yüzü buruştu. "Iyy" dedi fısıldar şekilde. Yüzünü Gallon'a döndü.
Kadın : Bunun benim yapmama imkan yok.
Gallon : Biz gelirken yüzü düzgündü ama.
Kadın : Ama kendisi yüzünü yumruğuma geçirdi.
Gallon : Hadi oradan, kim yüzünü yumruğuna geçirecek kadar salak olabilir ki?
Famael yavaşça yüzünü kaldırdı ve bir şey diyecekken Gallon'un öfke saçan gözlerini gördü. Bir şey söylemekten vaz geçti ve yüzünü tekrardan toprağa gömdü.
Gallon : Dediğim gibi, kim o kadar salak olabilir ki?
Kadın : Uh... O zaman, sanırım bunlar benim hatam. dedi ve ayağa kalkıp yavaşça eğildi. "Kusuruma bakmayın, bazen istemsizce sivillere böyle zarar verebiliyorum." dedi ve tekrardan doğruldu.
Gallon : Arkadaşımızın çok güzel bir yüzü vardı. Şimdi onu düzeltmek için çok çalışıp bir büyücüye falan götürmemiz gerekecek.
Kadın : Madem bunların bütün suçlusu benim, o zaman sizi tanıdığım bir büyücüye götürebilirim. Belki o sorunu düzeltebilir.
Gallon kendi içerisinden zaferini kutlarcasına "EVVEETTT" diye bir çığlık attı. Sonra birkaç defa öksürüp "öhöm. Yani, ısrar ediyorsan neden olmasın?" dedi.
Kadın, Ares'i tutan bıçakları kontrol ederek eline doğru çekti. Famael'i sırtından tutup omzunda taşıdı. "Hadi o zaman vakit kaybetmeden gidelim." dedi ve arkasını dönüp atölye bahçesinden çıkışa doğru yöneldi. Ares, Gallon'a yavaşça fısıldadı.
Ares : Bu kadının nesi var öyle?
Gallon : Kadın baya tehlikeli. Dikkatli olmamız lazım.
Ares : Hayır yani, sence de çok ateşli değil mi?
Gallon, Ares'e kafasını döndü. Ares de Gallon'a doğru kafasını döndü.
Gallon : Kadın'ın bıçakları havada süzüldü, bağımsızca hareket etti, hepimizi neredeyse tek eliyle yendi ve sen bu kadın için sadece "ateşli" mi diyorsun? Nasıl bir güzellik anlayışın var senin?
Ares : Haklısın, tehlikeli de. Gözlerinde ateş var. Hoşuma gitti.
Gallon "ümitsiz vaka" dercesine kafasını iki yana sallayıp kadını takip etti.
Yoldayken Gallon kadına yaklaşıp :
_Sanırım adını sormadım. Adın nedir?
_Ah, ne kadar da unutkanım. Adım Satarou. Uzun zamandır bu köyde yaşıyorum. Genç askerleri eğitiyorum, tehlikeli silahlar satıyorum, yasak adam dövüşleri düzenliyorum, kara borsada adam satıyorum ve neredeyse tüm illegal işleri yapıyorum.
_Uuuuuhhhh........ der Gallon ve içinden "Bu kadın daha ne kadar tehlikeli olabilir ki?" diye geçirir.
_Özet olarak hayatım böyle, siz kimsiniz? Uzun zamandır buralarda olmama rağmen sizi görmedim.
_Biz buraya yeni geldik.
_Nereden?
_İşte onu bulmaya çalışıyoruz. Üçümüz de gözümüzü açtığımızda buradaydık.
_Bu epey garip. Peki kaçar seviyesiniz?
_Seviye mi?
_Evet seviyeleriniz kaç?
_Seviye nedir?
Satarou hafifçe yavaşladı ve durdu.
_Ne yani, seviyelerinizi bilmiyor musunuz?
_Hayır, dediğim gibi yeni geldik. Bu dünyada nelerin olacağını çok iyi bilmiyoruz.
_Panelinizi açabiliyor musunuz?
_Şu eşyalarımızı aldığımız garip kutucuğu mu diyorsun?
_Evet onu, onun arkasında ise kaç seviye olduğun yazar.
Gallon şaşkın bir şekilde paneli açar ve eliyle sağdan sola doğru paneli ittirir. Panel arkasını döner ve birkaç ek yazı vardır.
"SV : 1"
"TP : 7/10"
"Altın : 50"
ve karmaşık gelen birkaç yazı daha.
Gallon : Bu seviyelerin olayı nedir? der. Satarou kendi panelini açar ve Gallon'un yanına gelir. Kendi panelinden seviyesini gösterir.
Satarou : Bu gördüğün şey seviyen. Kişinin bi'nevi ne kadar güçlü olduğunun göstergesi.
Gallon, Satarou'nun panelindeki yazıları okumaya başlar.
"SV : 25"
"TP : 965.800/250.000.000"
"Altın : /Gizli/"
Satarou : Her bir canlıyı öldürdüğünde, görev yaptığında kısacası bir ilerleme kat ettiğinde TP sayısı artar. Yeterince TP varsa, SV artar, yani seviyen. SV arttığı zaman 3 adet "Denge Puanı" kazanırsın. der ve Gallon'dan panelinin önünü açmasını ister. Gallon panelinin önünü açınca puanları gözükür.
Satarou : "Zeka, Güç, Çeviklik, Dayanıklılık, Farkındalık ve Karizma". Bu 6'sına "Denge Puanları" deriz. Denge puanları senin yapabileceğin şeylerinin yani kapasitenin bir işaretidir.
Ne kadar çok Zeka puanın varsa, etrafında bi araştırma yaparken o kadar dikkatli olursun, büyülerini daha güçlü yapabilirsin, birini gözleyebilirsin.. gibi.
Ne kadar çok Güç puanın varsa, vuruşlarından alınan hasar da o kadar artar, bir taşı, koltuğu, sandalyeyi daha rahat kaldırırsın kısacası daha güçlü olursun.
Ne kadar çok Çeviklik puanın varsa, atletik olaylar daha kolay gelmeye başlar. Daha hızlı koşarsın, bir yere daha rahat tırmanırsın, bir rakibe vururken silahın rakibe daha net isabet eder.
Ne kadar çok Dayanıklılık puanın varsa, alabileceğin hasar, ona bağlı canın artar. Üstüne yıkılan herhangi bir şeyi daha rahat tutarsın, yanlışlıkla bir zehir içtiğinde vücudunun buna karşı gösterdiği direnç artar.
Ne kadar çok Farkındalık puanın varsa, çevrendeki olaylardan o kadar haberdar olursun. Sana doğru gelen bir oku daha rahat fark edersin, bir vuruştan kaçınman kolaylaşır, gece uyurken biri yanına yaklaştığında fark edebilirsin.
Ne kadar çok Karizma puanın varsa, yalanların o kadar inandırıcı olur, insanların duygularına daha çabuk erişebilirsin, canavarları eğitmen kolaylaşır, birinin yalan söyleyip söylemediğini daha rahat anlarsın, en basitinden bir kız arkadaş istiyorsan bu puan gereklidir.
Gallon : Ne kadar da kafa karıştırıcı.
Satarou : Alışırsın. Şimdilik yalnızca 1 seviyesin.
Gallon : Peki şu "Şövalye" olayı ne?
Satarou : O ise senin sınıfın. Bu dünyaya hepimiz bir yerlerden geldik ve nerden geldiğimiz bilmiyoruz, aynı sizin gibi. Önceki yaşantında neye daha yönelimliysen sınıfının o olduğuna inanılır. Gerçi ben doğduğumdan beri burada olduğum için pek aldırmıyorum.
Gallon : Peki değiştirmenin bir yolu yok mu?
Satarou : Değiştiremezsin ancak bir tane daha alabilirsin. 7,15,25,50.... seviyelerde "Katedral" adlı bir yere gidip oradan yeni bir sınıf seçebilirsin. Seçebileceğin birkaç adet sınıf var. Onları ise sonra öğreneceksin.
Gallon : Peki büyüler?
Satarou : Bazı sınıflar hariç bütün sınıfların kendine has büyüleri olur. Her büyü için belli bir "mana"ya ihtiyacın olur. Can göstergenin altında bir "mana" göstergesi göreceksin. Seninki 1/1 çünkü daha hiç mana eşyası ya da zeka denge puanın yok. Her seviye kazandığında eğer şanslıysan, senin karakteristik özelliğine göre 1 veya 2 adet büyü gelir. Büyünün yanında, her seviye atladığında 1 adet gelen "Geliştirme Puanı" diye bir şey var. Bir büyünü çok seversen ve bir üst seviyeye çıkarmak istersen o puanları Katedral'de kullanabilirsin.
Gallon : Yani büyülerin de mi seviyeleri var?
Satarou : Evet. Her büyünün kendine göre zorluğu ve zorluğun getirdiği bir seviyesi var. Örneğin bir arkadaşını iyileştirme büyüsüyle gökten meteor yağdırma büyüsü aynı seviyede olabilir mi?
Gallon : Haklısın. Peki senin şu bıçakları havada döndürme şeyleri neydi?
Satarou : O da bir çeşit büyüydü. Ancak o büyü ne mana ne de büyülü söz istiyor. Bu tarz büyülere "Pasif" deniyor. Sanki senin kolunu hareket ettirmen gibi, istediğin her an yapabilirsin. Benim Pasif'im de bıçakların etrafındaki rüzgarı kontrol etmemi sağlıyor. der ve bir bıçağı elinde döndürmeye başlar.
Gallon : Pasif'leri nasıl alabiliriz?
Satarou : Herkesin doğuştan en az 1 Pasif'i olur. Genelde bu Pasifler gizli olurlar. Senin onu ortaya çıkarman gerekir.
Konuşup yürürlerken istedikleri yere geldiklerini fark ederler. Önlerinde ağaçlardan yapılmış (Ağaçların kesilmesiyle değil, sanki ağaç kendi isteğiyle şekillenip dallarından oluşturmuş gibi), üstünde toprak ve toprağın üstünde birçok çeşit çiçek olan küçük ev gibi bir yer vardır. Satarou yavaşça kapıyı tıklatır. Kapının arkasından "Satarou, sen misin?" diye birinin bağırma sesi duyulur. "Evet benim amca, sana birilerini getirdim." diye bağırır Satarou. İçerideki "Öyle mi, misafirleri severim. Bekleyin, çay hazırlamıştım. Dışarıda içeriz." der ve birkaç dakika sonra elinde çay tepsisiyle dışarıya çıkar. Hafif kısa boylu, geceliklerini daha üstünden çıkarmamış, pijamaları mavi ve pembe ayıcıklarla kaplanmış tonton bir dede görünür. Gülümseyerek Satarou'yu selamlar. Satarou, onun önünde eğilir ve selam verir. "Bak sana kimleri getirdim." der Satarou. "Hoş geld..." derken yaşlı amca Gallon, Famael ve Ares'i gördükten sonra gözleri muazzam bir şaşkınlıkla açılarak elindeki çay tepsisini düşürür.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..