(Bölüm Müziği : youtube.com )
Gallon ve Famael, bir süre yerde baygın yatan Ares'in tepesinde beklediler. Bir saat kadar sonra ise Famael'in gözleri kapanmaya başlamışken başına düşen bir su damlasıyla ayıldı.
Gallon : Yağmur yapmaya başlayacak gibi, diyerek elini açtı. Yavaş bir tempoda düşen damlalar, avuç içini gittikçe ıslatıyordu.
Famael : Evet, de... Ares'i nereye taşıyacağız?
Snayo : Ben bi yer biliyorum.
Gallon : Sen nerden çıktın?
Snayo : Cidden konumuz bu mu şimdi?
Famael : Hiçbir şey olmamış gibi yok olup, bir anda beliriyorsun.
Snayo : Sizi biriyle tanıştıracağımı söylemiştim. Bunu en hızlı şekilde yapmamız lazım.
Gallon : 1.si, bizi biriyle tanıştıracağını unutmuştun. 2.si neden bunu "en hızlı şekilde" yapmamız lazım?
Snayo : Arkadaşınızın uzun bir süre geleceğini düşünmüyordum ve bir anda gökten düştü.
Famael : Yani?
Snayo : Yani?? Yani??? Ne demek yani? Adam gökten düştü! Bunun "yani"si mi var?
Famael : Ha.
Gallon : Şimdi mi gideceğiz?
Snayo : Arkadaşınıza bir yer yaptım. Eminim uyansa kendi başının çaresine bakabilir ki yakın zamanda uyanacağını da zannetmiyorum, diyerek yerde uyuyan Ares'e baktı.
Gallon : Tamam o zaman onu oraya bırakalım. Nerde?
Snayo : Hadi yola çıkalım! diyerek yürümeye başladı.
Famael : E Ares? dedi Snayo'nun arkasından. Yere tekrardan baktığında Ares kaybolmuştu.
Snayo : Çoktan götürdüm bile. Hadi sallanmayın da beni takip edin. Ha bu arada, silahlarınızı da elinizde hazır tutun.
Gallon ve Famael, birbirlerine baktılar. Sonra da Ares'in kaybolduğu yere. Famael elleriyle "bilmiyorum" dercesine iki yana doğru kaldırdı. "Panel"lerini açtılar ve silahlarını kuşanıp Snayo'yu takip ettiler. Bu sırada hava iyice kapanıp yavaştan şimşeklerin sesleri gelmeye başlamıştı.
Snayo, elleri cebinde çamurlu zemine basa basa yürüyordu. Arkasından Famael ve Gallon, ellerinde silahlarıyla çamurlu suya ve her tarafı sarmış dallara takıla takıla ilerlemeye çalışıyorlardı. Zorlu bir yürüyüşün ardından hava iyice kötüleşmiş, rüzgar ve yağmur iyice hızlanmıştı.
Gallon, sesinin çıktığı kadar bağırıp : Şaklaban! Ne kadar kaldı?
Snayo : Çocuk musun? Sabretsene.
Gallon, kılıcını önüne tutup "Rüzgarın ve ale-" derken Famael, Gallon'un omzuna doğru yavaşça vurdu.
Gallon, yanındaki Famael'i bile göremeyecek haldeyken önlerindeki Snayo'yu zar zor takip ediyordu. Elini gözünün önüne koymuş şekilde yavaşça ilerlerken elini Snayo'nun sırtına çarptı.
Snayo : İşte geldik.
Gallon ve Famael, kafalarını kaldırmaya çalıştılar. Havadaki sis ve gözlerine girmeye çalışan yağmur damlalarından bir şey görmekte zorlanıyorlardı ancak önlerinde bir cismin olduğunu rahatça söyleyebiliyorlardı. Grup, cisme yaklaştıkça dağ gibi duran karaltı; yavaşça bir kuleye doğru evriliyordu. Kulenin önüne geldiklerinde ise kulenin tepesine doğru bakmaya çalıştılar. Enine göre boyu, oldukça uzundu. Bu uzunlukta ve bu incelikte bir kulenin bu fırtınada ayakta kalması, şaşırtıcıydı. Snayo yavaşça kapıya doğru eğildi. Cebinden bir anahtar çıkardı ve kapıyı açtı. İçerisi kapkaranlıktı. Snayo önden içeriye girdi ve karanlığın içinde gözden kayboldu. Gallon ve Famael, birbirlerine baktılar. Kafalarını öne doğru eğerek içeriye girdiler. Arkalarından ise kapı kapandı.
Grup, içeride zifiri karanlıkta duruyorlardı. Famael, ışık yakmak için yeltendiği sırada Snayo söze başladı.
Snayo : Buna gerek kalmayacak, biraz bekle.
Famael duraksadı ve büyü yapmaktan vazgeçti. Birkaç saniye sonra odanın girdikleri kapı bölgesinden başlayarak en uçtaki yere kadar tüm meşaleler yanmaya başladı. Artık önlerini görebiliyorlardı. Odanın onların tarafındaki yeri bomboş ancak en uç köşede yaklaşık 4-5 metre arası, teni mavi, kulakları hafif yuvarlak, gözleri yüzüne göre daha büyük, burnu ve ağzını kaplayan bir maske takan; mavi, kırmızı ve turuncu renklerin karışımıyla oluşan havalı bir zırh giymiş, elinde 7 başlı mızrak tutan bir yaratık vardı. Yaratık, o köşede bekliyordu. Gözleri, yüzü, eli, hiçbir uzvunu hareket etmiyordu. Snayo, yavaşça ona doğru yaklaştı. Yaratıkla önünde 7-8 metre mesafe kala durdu.
Snayo : Zindana girmek istiyoruz.
Gallon, arkadan Snayo'ya : N-ne zindanı? Ne diyorsun? Burası neresi?
Snayo : Burası DOK zindanı, zindanın ortasında bir adet usta var. Orada Katedral gibi kendi Geliştirme Puanlarınızı kullanabilirsiniz ancak büyü başı daha az maaliyet. Şu ana kadar hiçbir puanınızı harcamadınız değil mi?
Famael : Yani, harcamadık.
Gallon : Aslında bizi korkutan şey de o. Daha büyülerimiz güçlü değil, sadece eşyalarımız var.
Snayo : Aslında zindana giriş amacımız da o değil. Son kattaki patronu öldürebilirsek biriyle tanışabileceksiniz.
Famael : Kimle?
Snayo : Söylemediğime göre özel birisi. Sadece bekle. dedikten sonra tekrardan yaratığa döndü.
Snayo : Zindana girmek istiyoruz gardiyan.
Gardiyan'ın gözleri, Snayo'ya doğru hareket etti. Mızrağını bir kere yere vurdu ve oldukça kalın ve hafif yankılanan bir sesle cevap verdi.
Gardiyan : DOK zindanına gerçekten girmek istiyor musun?
Snayo : Evet, grup olarak gireceğiz.
Gardiyan : Grubundaki en küçük seviyeli oyuncunun seviyesi, en yüksek seviyeli oyuncunun en az yarısı kadar olmalıdır.
Snayo : Beklentileri karşılıyoruz. Bizi aynı gruba koy.
Gardiyan : Anlaşılmıştır. diyerek mızrağını tekrardan yere vurdu. Gallon, gözünün sol üst köşesine odaklandığında kendi adı, canı ve manasının altında Famael ve Ares'in canı ve manasının yanına Snayo'nun da eklendiğini gördü.
Snayo : Gardiyan, grup sadece zindandan çıkana kadar böyle kalacak. Zindandan çıkışta beni gruptan at.
Gardiyan : Anlaşılmıştır. 1. kata 15 saniye içerisinde yönlendiriliyorsunuz, dedikten sonra oda, sallanmaya başladı. Snayo arkasındaki Famael ve Gallon'a doğru döndü.
Snayo : Zindan 30 katlı. Her katında farklı tarzdaki canavarlar var. Her yeni kata çıktığımızda o katta olan özelliği size söyleyeceğim. O özelliklere göre hareket edip zindanı temizleyeceğiz, anladınız mı?
Gallon :
Snayo : Güzel.
Famael, Gallon'a doğru eğilerek : Evet demiş miydin? diye fısıldadı.
Gallon : Hayır.
Bulundukları oda hala sallanmaya devam ediyordu ve artık meşaleler sönük durumdaydı. Zifiri karanlıktayken birkaç saniye sonra meşaleler, odanın ortasındaki silindir şeklinde; tabandan tavana kadar uzun bir yapının etrafında yanıyorlardı. Sadece oradaki meşaleler tüm odayı aydınlatıyordu. Oda ise öncekinden çok daha büyük görünüyordu. Odanın içine baktıklarındaysa aşırı fazla miktarda canavar gördüler. Gallon ve Famael, ilk odadan pes etmiş gibiydi.
(Bölüm Müziği : youtube.com )
Snayo, arkasından biri mavi ve diğeri kırmızı şekilde parlayan iki kılıç çıkardı ve arkasına doğru bağırdı : Bu odanın en ucunda bir taş var. Ona kırana kadar vurun! Ben etraftaki canavarları hallederim. diyerek gözden kayboldu. Gallon ve Famael bir anlığına durup gözle gözükmeyen Snayo tarafından katledilen canavarları izlediler. Snayo'nun sadece kılıcıyla vurduğu darbelerin sesini duyabiliyorlardı.
Gallon : Famael, ben önden gideceğim. Sen de arkamda kal, bir hasar olursa rahatça tanklayabilirim.
Famael : Tamam ama dikkat et, dedi ve odanın ucuna doğru koşmaya başladılar. Gallon, önüne çektiği kalkanının arkasından ona doğru yaklaşan garip yaratıkları görüyor, fazla yaklaştıklarında ise bir anlığına Snayo'nun kılıcını görüp tek tek ölüşlerini izliyordu. Odanın diğer ucuna geldiklerinde gerçekten de orada bir taş olduğunu gördüler. Taş ortalama onların boyutlarındaydı ve üstünde değişik insan ve canavar motifleri yer alıyordu.
Gallon : Taş bu. Ben vururken sen de etrafıma canavar gelmediğinden emin ol!
Famael : Tamam, diyerek gitarını eline aldı ve "ciddi" duruşunu yaptı.
Gallon kılcıyla var gücüyle taşa vuruyor ve yavaş yavaş parçalıyordu. Famael ise odada dönüp durmakta olan kılıç darbelerini izliyor ve sadece "süper" diyebiliyordu.
Gallon'un kılıcı taşın içine girmişken taşın etrafında 10 kadar canavar doğdu. Gallon çevresine baktığında ciddi bir tehlikenin içinde olduğunu ve Famael'in ise salak salak Snayo'yu izlediğini fark etti.
Gallon : ÖNÜNE BAKSANA BE ADAM!
Famael bir anlığına afalladı ve önüne baktığında 6-7 canavarın ona doğru koştuğunu görünce paniğe kapıldı. Bunu gören Gallon, kılıcını taşın içinden çıkarmaya çalıştı ancak kılıcı sıkışmış gibiydi. Canavarler Famael'e vuracakken Snayo'nun ses kadar hızlı kılıç darbeleriyle önce kolları yere düştü ardından kafaları havaya uçtu. Gallon ve Famael rahat bir nefes aldılar. Odada hala çok fazla yaratık vardı ve Famael'in bu hareketinden sonra Gallon'un içine kurt düştü.
Birkaç saniye sonra taşı kırmayı başardılar. Snayo, ikisinin yanında belirdi ve "Taş kırıldı, canavarlar artık doğmayacaklar. Temizlememe yardım edebilirsiniz." diyerek tekrardan gözden kayboldu.
Gallon : Famael.
Famael : Hı?
Gallon : Bu adamı izlesek daha kolay olmaz mı?
Famael : Bence de. diyerek yere oturdular ve odanın etrafında gezen rastgele mavi-kırmızı ışıkları ve canavarların ölüşlerini izlediler. Birkaç saniye sonra Snayo tekrardan ikilinin yanına geldi ve "Bayağı yardım ettiniz." dedi alay eder biçimde.
Famael : Odadaki canavarlar hala duruyorlar, dedi odadaki duran canavarlara bakarak.
Snayo : Bir sonraki odada canavarlar daha güçlü ancak her zaman doğmuyorlar, derken elindeki kılıçları sırtına geri koydu ve arkasındaki kalan canavarlar aynı anda patladılar. Famael'in ağzı, şaşkınlıktan yere kadar değdi.
Gallon : Tek başına halletmek mi istersin yoksa biz de bir iki bir şey yapalım mı? derken oda tekrardan sallanmaya başladı.
Snayo : Aslında büyülerinizin birkaçını görmek istiyorum. Sen şövalyesin değil mi? Odayı tek başına temizleyebilirsin.
Gallon : Ne?
Famael : Ne?
Sayce : Bi sonraki odada ben biraz dinleneyim. gitar_çocuk da bana şarkı çalsın. derken meşaleler tekrardan söndü ve birkaç saniye sonra tekrardan yanınca Gallon'un şövalye gözleri, önceki odadaki canavarlardan daha büyük ve sadece bakılarak bile anlaşabilen bir güç farkı gördü. Arkasına baktığındaysa çoktan Famael, Snayo'ya müzik çalmaya başlamış ve Snayo da yere uzanmıştı. Gallon hafifçe sinirlenip odanın ortasına doğru koştu. Koşarken onu gören tüm canavarlar onu takip etmeye başladı. Silindir-destek cismin yanında durdu ve canavarlar ona gelirken sonunda o büyüsünü yapabildi.
"Rüzgarın ve alevin hiddeti"
Sözlerini söylemeye başlar başlamaz ayağının yanında, kendi etrafında dönen alevler çıkmaya ve Gallon'un tepesine kadar uzanmaya başladı.
aydınlığın gücünü şimdi etrafıma çağırıyorum."
der demez merkez Gallon olmak üzere çapı 16-17 metre civarında bir ateş alanını etrafında birkaç tur döndürdü ve sonrasında söndürdü. Etrafındaki canavarlar küçük yanık tozlar haline geldiler. Gallon'un yüzünde bir sevinç oluştu (tabi kaskın içini göremediğimiz için sadece onun duygularına bakılarak söylenen bir şey bu)
Odada kalan birkaç canavarı ise kendi kılıcıyla, büyü yapmadan 1-2 dakikada halledebildi. Tekrardan ikilinin yanına geldiğindeyse
Gallon, Snayo ve Famael'e doğru : Heh, nasıl şövalye olunurmuş. Gördünüz mü? derken onlara baktığında uyuklamakta olduklarını fark etti. Kendi kendine iç geçirerek "Niye zorluyorum ki?"...
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..