Yukarıdan akan damla taneleri yavaş bir şekilde aşağı düşüyordu.
....
Odada bir kaç canlı hayvan kafeslerinde duruyordu.
Kafeslerdeki hayvanlar normal hayvanlardan daha büyük ve daha kaslılardı. Denek canlıları olarak iri olsalar da agresif değillerdi hatta gözlerinde korku belirtisi bile vardı.
Odada bir kaç insan iğnelerle hayvanlardan gen örneği alıyordu.
Her ne kadar genleri alınırken görevlilere vurmak parçalamak isteseler de bir şeyden korktukları belliydi.
Usta oda da görevlileri yönlendirirken yanında kaslı dik duran adam
'' Lakto biliyorsun bu canavarları yakalamak zor olmasa da bulması çok zor , elbette deneyin amacını biliyor olsam da üsttekiler sonuç vermez isen bu kadar para dökmeye yanaşmayacaklar. ''
Usta '' hmm'' diyerek adamı pek umursamadı.
Ancak adam buna pek takılmayarak devam etti
'' En azından işimize yarayacak bir sonuç ver, vermezsen sadece üstlerime söylemekle yükümlü kalırım ''diyerek belirsizce gülümsedi
Lakto adama duygusuz bir şekilde bakarak '' hala kendini pek geliştirememişsin Tros ''
arkasına döndü ve yakında ki adamı işaret ederek '' al onu işine yarar ''
Söylenen adam şaşırsa da karşı çıkmadı ''Emredersiniz lordum ''
Tros adamı alarak uzaklaştı.
Lakto diğerlerine dönerek '' şu Moss Bear'ı parçalayarak kas liflerini ve kemiklerini alın ...''
Diyerek emirler verdi.
Laboratuvardan çıkınca sağa dönerek bembeyaz bir odaya girdi.
Oda da hiç ışık yoktu garip bir maddeden yapılan oda da duyulan tek ses kalp ve nefes alış veriş sesi idi. Oda o kadar garipti ki içine giren kendi kanının akış sesini duyabilirdi.
Usta odanın ortasına geçerek oturdu.
Derin nefeslerle kendini rahatlatma haline geçti, belli bir süre sonra gözlerini kapanarak uykuya daldı. Eğer başka birisi olsaydı oda da uyumayı bile düşünemez , 2 dakika sonra beyaz ışık ve kendi vucudunun seslerini duyarak delirebilirdi.
Uzun bir sürenin sonunda kendini yerden kaldırarak odadan yavaş yavaş çıktı.
Gözleri daha da uğursuz ve ruhsuz bakıyordu.
Odadan çıktıktan sonra tekrar sağa dönerek Likras'ın odasına döndü. Kapıda bekleyen görevliye işaret vererek kapıyı açtırdı. Likras'ı belli bir süre izledikten sonra odanın kapısını kapattı.
Odadaki masanın üstünden Moss bear genini alarak enjekte etti.
Likras'ın vücudu belli bir süre sonra garip tepkiler vermeye başladı .
Kas lifleri parçalınıyor aynı saniyede lifler yenilerini üretmeye çalışıyordu. Ancak parçalanma hızına yetişemiyor hasar oranı daha da artıyordu.
Usta Likrasın sağ omuz ile kalp arasındaki bir noktaya sertçe vurunca gen aktarımı durdu.
'%18 e kadar kaldırabiliyor, zorlarsam %22 , lifleri enjekte edersek, %38 kemik aktarımı yaparsak %52 gene yeterli değil ' diye düşünerek odadan çıktı.
Kapıda bekleyen kişi hemen Likras'ın durumuna bakarak iyileştirmeye başladı.
Usta kendi gen odasına dönerek bir kaç insanın genini karıştırmaya başladı. Genler birbiri ile birleşmeye çalışsa da beceremiyorlardı. Likras'ın genini genlerin üstüne atarak sonucu bekledi.
Genlere Likras'ın geni karışınca genler garip bir mutasyona uğramaya başladı Likras'ın genine değen diğer genlerin mutasyona girme oranı kat kat arttmıştı.
'Demek nükleotitinin çeşitliliği sınırlı değil ya da diğer canlılardan daha fazla ancak bu daha çok probleme yol açacak. Likras'ın bedeninin neden hemen uyum sağlayamadığını yeni anlıyorum. Gen aktarmam bir işe yaramayacak fizyolojik yapısını değiştirerek doğal yoldan mutasyona girmesini sağlamalıyım'
Diğer genleri ayrı tüplere koyduktan sonra bir kaç canlının daha geni ile deney yaptı ve başka bir kişinin yanına gitti.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..