Çeviren: Arthas Düzenleyen: Arthas

Yue gülümsedi ve “Agresifliğimi hoş gör.” dedi.

Chen Si hemen Tiger Wang’e doğru ilerlemeye başladı ama yolu ondan bir adım önde duran White Bones tarafından kesildi.

Chen Si kaşlarını çattı ve Yue’ya bakarak “Yue bu da ne demek oluyor?” diye sordu.

Yue yavaşça “Hiçbir şey, Büyük kardeş Tiger gitmemize izin verdiğinde sende onların tarafına geçebilirsin.”

Tiger Wang, Yue’ya bakıp gülümsedi ve “Chen Si geçici olarak biraz kardeş Yue’nun yanında otur.” dedi.

Chen Si Yue’nun yanında durdu ve “Tamamdır büyük kardeş Tiger.” dedi.

Yue “Büyük kardeş şimdi takımıma sizin için malzemeleri taşımalarını söyleyeceğim.” Dedi.

Tiger Wang “Hayır o çok acil değil çünkü bizim araçlarımız çok fazla malzeme taşıyamaz. Neden bizle Always Bright Köyüne kadar gelmiyorsun? Sana konukseverliliğimizi göstermemde yardımcı ol bana. Yue, senin gücünü takdir ediyorum, umarım arkadaş olabiliriz. Bana biraz yüz vermeyecek misin?” dedi.

Yue hafifçe gözlerini kırpıştırıp bir saniye düşündükten sonra kafa sallayıp “Tamam sizle geleceğiz ama büyük kardeş Tiger daha öncede söylediğim gibi biz Long Hai Hayatta Kalanlar Bölgesine gidiyoruz. Sadece bir gün kalabiliriz.” dedi.

Tiger Wang kalpten gülerek “Hiç sorun değil, sen benim arkadaşımsın. İstediğin zaman gelip istediğin zaman gitmekte özgürsün.” dedi.

Etrafları 26 militanla sarılıyken 4 Hummers, 2 çiftlik traktörü ve 2 Dongfeng kamyonu yavaşça ilerledi.

Köy anayola çok uzak değildi. Köy çokta büyük bir yer değlildi içinde 50'den fazla aile ya vardı ya yoktu.   

Köyün girişinde 81 tip tüfekle silahlandırılmış 2 adam vardı.

Köyün dışında yere sebze eken 8 ve 13 yaşları arasında olan birkaç düzine çocuk vardı. Hepside küçük maymunlar gibi çamurla kaplanmıştı.

“Kardeş Tiger!”

“Kardeş Tiger!”

Araçlar sırayla köye girdi ve ana meydana park etti. 81 tip tüfekli 6 militan Tiger Wang’in çevresinde toplandı ve muhabbet edip gülmeye başladılar.

Tiger Wang gülümser bir biçimde “Küçük kardeş Yue takımına aşağı inmesini söylesene.” Dedi.

Aralarında güvenilir bir bağ olması için Tiger Wang önayak olmayı göze aldı ve Yue’nun yanına geldi.

“Herkes aşağı gelsin.” dedi Yue kamyondaki insanlara bakarak.

Ancak şimdi diğerleri kamyonlardan inmeye cesaret edebildi.

“Ne kadar tatlı küçük bir kız!”

“Çok tatlı! Hoş ve hassas.”

“Bu piliç oldukça uzun bacaklara sahip, aralarındaki sandviçte harika olmalı!”

“…”

ÇN: Midem bulandı bunlardan :/

Tüm kızların Dongfeng kamyonlarından indiğini gören militanların gözlerinde sapıklık ışığı yandı. Bu sapıklık kızları boş yere yargılamalarına ve bunun kızları korkutmasına sebep oldu.

Zayıf, maymun görünüşlü bir militan Tiger Wang’ın yanına geldi ve “Kardeş Tiger harikasın! Bu sefer oldukça güzel mallar getirmişsin. Hepimiz güzel vakit geçirebileceğiz!”

ÇN: Kaşınıyorlar.

Zayıf ve uzun bir militan daha “Aynen! Kardeş Tiger çok fazla iyi mal. Bize de biraz keyif bırakmalısın.”

Yuan Ying, Wang Qian, Zhang Xin, Su Ru Xue, hepsi çok güzel kızlardı. Chen Yao bir prenses gibiydi ve Ji Qing Wu’nun sersemletici bir güzelliği vardı. Militanlar çok fazla güzellik görmemişti bu yüzden onlara bakarken ağızlarını salyalarının akmasını durduramıyorlardı.

Tiger Wang kaşlarını çattı ve keskin bir sesle “Herkes sessiz olsun!” dedi.

Tiger Wang’in bunu demesinin ardından Militanlar yine sessizliğe gömüldü.

Tiger Wang yine keskin bir sesle “Bu Yue Zhong benim küçük kardeşim. Onunla dost olduğumu bilin! Ve bu kadınlar Yue’ya ait. Size değil! İşinize geri dönün. Puppy git ve malzemeleri kamyondan taşıyacak insanlar bul. Black Face, kardeş Yue ile güzel bir yemek yemek istiyorum."

ÇN: Her ne kadar senden hoşlanmasamda aferin iyi konuştun.

Kadınlarda bir hakları olmadığını öğrenen militanlar hayal kırıklığı ile ayrıldılar.

Kızlar anca şimdi rahatlayabilmişlerdi.

Tiger Wang gülümsedi ve Yue’yu “Bu taraftan.” diyerek yemeğe davet etti.

Yue kafa salladı ve onu takip etti.

Bir grup insan Tiger Wang’in insanlara inşa ettirdiği villaya girdi.

Villaya girdikten sonra iki gruba bölünüp oturdular. Tiger Wang Chi Yang ve Wang Shuang’a bakarak Yue’ye sordu “Yue bu iki küçük kardeş?”

Yue Tiger Wang’a bakarak “Bu Chi Yang ve bu da Wang Shuang.” dedi.

Tiger Wang onlara baktı ve tatlılıkla “Merhabalar.” dedi.

Chi Yang hafifçe “Merhaba.” dedi.

Wang Shuang da gergin bir merhaba ile karşılık verdi.

Tiger Wang’ın yanındakiler 40 aşkın silahlı militanın liderleriydiler. Onların hareketleri Wang Shuang’ın üstünde inanılmaz bir baskı kuruyordu.

Tiger Wang yanındaki üç kişiyi göstererek “Size bunları tanıtayım: Bu Zhang Xiang, bu Lei Chen ve bu da Chen Yan. Bu üçü benim en yakınlarımdır."

Zhang Xiang iri yarı heybetli bir vücutla 1.80 boyundaydı. Delici bakışları ve uzun bir sakal tarafından çevrelenen bir ağzı vardı. Agresif görünüşlü bir adamdı. Lei Chen 2 metreydi, bir ayı kadar güçlü duruyordu. Kalın ve nasırlı elleri vardı. Güçlü çenesi ile ailesinin uzun zamandır dövüş sporları ile uğraştığını belli ediyordu. Chen Yan gözlük takmıştı ve çok nazik birine benziyordu.

Zhang Xiang, Lei Chen ve Chen Yan, Tiger Wang’ın sırdaşlarıydı. Tiger Wang’dan sonra köyde en büyük gücü onlar ellerinde tutuyordu.

Yue üçlüye baktı ve onlarla da merhabalaştı.

Zhang Xiang Yue’ya gözlerinde provoke eden cüretkâr bir bakışla “Sen Yue Zhongsun. Kardeş Tiger senin hakkında çok fazla yeteneği var dedi. Biraz dalaşsak nasıl olur?” dedi.

ÇN: İnsan dayak yemeyi bu kadar çok isteyemez ya :D

Zhang Xiang, Tiger Wang’ın en güçlü ikinci adamıydı. Birinci Lei Chendi. Bu onun Tiger Wang’in bir insana konuksever davrandığını gördüğü ilk seferdi ve bu onu kıskançlıkla doldurmuştu. Yue tarafından yerinden edilebileceğinden endişeleniyordu.

Tiger Wang kaşlarını çattı ve “Zhang Xiang, Yue benim misafirim. Soruna sebebiyet vermemelisin!”

Zhang Xiang direk Tiger Wang’a baktı ve “Kardeş Tiger biliyorum ona değer veriyorsun ve onun bize katılmasını istiyorsun. Sen lidersin senin söylediklerine uyulması lazım ama beni ikna edebilmek için bana karşı kazanması gerekiyor.” dedi.

Chi Yang gözlerini Zhang Xiang’a dikti ve soğukça “Sen Yue’nun dengi değilsin. Seninle ben dövüşürüm.” dedi.

ÇN: Senin de dengin değil ki :D

Zhang Xiang, Chi Yang’ın ince bedenine baktı ve sinirle güldü. “İyi, iyi, aferin! Dünya gerçekten değişmiş. Küçük balıklar bile oldukça kibirli olmuş. Yue sana söylemeliyim ki yumruğum çok güçlüdür. Eğer kişisel olarak gelmezsen arkadaşının yaralanması senin için bir utanç kaynağı olacaktır."